Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular İletişim
Cadı Avı

Cadı Avı

Sosyoloji 05 Mart 2020 20:46 - Okunma sayısı: 1.649

İlhan VARDAR

İki Dominiken keşişi, (Engizisyo rahibi) Heinrich Kraemer ve Johann Sprenger, Papa VIII. Innocent’ten (VIII.Masum Papa!) Almanya topraklarında cadılıkla savaşmak için 1486 yılında izin aldılar ve iki yıl sonra “Malleus mateficarum” (Cadı Çekici) adıyla bir kitap yazdılar.

Temel düşünce “ruh, hasta olamayacağına göre bir dış gücün etkisi altında bulunmaktadır.”

Bu dış etki Şeytan’dı.

Ve kitap üç bölümden oluşuyordu.

Birinci bölümde; Şeytanın şaşırtıcı şeyler yapmaya gücü vardı. Ve cadıların şeytana yardım etmek için var olduğu savunuluyordu.

Hele hele insan cinselliği söz konusu olunca Şeytanın gücünün daha büyük olduğu, bunun için kadınların erkeklerden daha fazla cinsel oldukları savunuluyordu.

Yani cadı tarifleri yapılıyordu.

İkinci bölümde gerçek vakalar tartışılıp, cadıların büyücülüklerini önlemek için alınabilir önlemler ve ayrıntılar anlatılmıştır.

Üçüncü bölüm de ise, işkence altında sorgulanan şüphelilerin bunu kabul etmesi için tanıklar yaratılarak suçlamalar montajlanıp yargılama yapan hakimler için argümanlar sunuluyor. (Son satırlar günümüzü çağrıştırmıyor mu sizce)

Bu kitap 17. yüzyıl sonuna kadar hem kilise hem de sivil mahkemelerde ceza yasası olarak kullanılmış, tüm Avrupa ve Amerika’yı etkisi altına alarak büyük çoğunluğu psikiyatrik hasta olan 55 milyon insan yok edilmiştir.

Bu sayı 2. Dünya savaşında ölenlerin sayısı kadardır.

Son cadı yakma, 1793’te Posen’de yapılmış olan 5 infazdır. Modern hukukta bunlar yasaklansa da kanonik (genel ve kabul edilmiş kurallara uyum gösteren) cadı davaları halen sürmektedir.

Vatikan’ın resmi bir dairesi olan Inguisition, Şeytan’ın yeryüzündeki işlerini takip edip durmaktadır.

A.D.J. Macfarlane adında çağdaş bir İngiliz tarihçi İngiltere’nin Tudor ve Stuart dönemlerini araştırarak, 1560’ı izleyen 120 yıl içinde Essex’te görülmüş 1200 davayı incelemiş ve bu cadı çılgınlığı ile ülkenin ve kıtanın içinde bulunduğu sosyo-ekonomik değişim arasındaki ilintiyi ortaya koymuştur.

Davalar hep aynı modele göre işlemekte, davalar sonucunda bölgede servet hep aynı biçimde el değiştirerek yeni sosyal sınıflar oluşmaktadır.

(Bu araştırma bana akraba evliliklerinin de servetin bölünmemesi gerçeğini düşündürmektedir.)

19.yüzyıl ve 20. yüzyılın ilk yarısında sanayi devrimi ve insan gücüne ihtiyaçtaki artış, sistem için “işe yarayan” ve “işe yaramayanların” ayrımını gerektirmiş bir yerde cadı avına devam edilmiştir.

Amerika bu konuda daha da ileri giderek 1930’larda zeka geriliğinde ki artışın felaket boyutlarda olduğunu ve acele önlem alınması gerekliliği göz önüne alınarak uygunsuz kişilerin üremesinin durdurulması istenmiştir.

Zamanının Psikiyatri dergilerinde de öneri desteklenmiştir.

Ayrı bir görüş ise zeka geriliğinin o kadar da kötü bir şey olmadığı, millet için pis işleri yapacak insanlara ihtiyaç olacağı öne sürülüyordu.

Bu görüşler doğrultusunda 1931 yılında zeka geriliği saptanan kişilerin kısırlaştırılmasını onaylayan yasa ile 1948 yılına kadar 6 binden fazla insan kısırlaştırılmıştır.

19. yüzyılın ortasına kadar psikiyatri hastaları; sistem adına, ırksal saflığı korumak adına, siyasal savaşlar adına öldürülen ya da utanç verici uygulamalara maruz bırakılmışlardır.

Osmanlı döneminde de cadı avları görülmüştür. Bunlar özellikle Avrupa ile iç içe yaşayan Rumeli’de görülmüş olup Şeyhülislam Ebussuud efendinin bu konuda ki bir fetvasından bahsedilir. Yinede bu vakaların orada yaşayan Türkleri korkutup kaçırtmak için uydurulduğu düşünülmektedir.

Tek neden olmasa da kültürlerin birbirinden etkilenmemesi düşünülemez.

Ortaçağ karanlığını yaşayan Avrupa’nın bilim ve teknolojik gelişmeler üzerine psikiyatrinin de gelişmesi bu tür hastalar içinde umut ışığı olmuştur.

Ne yazık ki “inançsız insanların akıl hastası olduğu”, düşüncesi, “kadın şeytandır” zihniyeti, kadına yönelik şiddetin ve öldürmelerin son yıllarda artması, çocuk gelinler, kadının sadece cinsel obje olarak görülmesi, tacizler, akıl ve ruh sağlığımızın bozulması ve desteğin olmaması, ortaçağ karanlığına gidişatın bir göstergesi değil mi sizce de.?

Yorumlar (0)

SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Sosyoloji
Aptallık, Minnettarlık ve Evet Üzerine

Sosyoloji15 Ocak 2025 20:01

Aptallık, Minnettarlık ve Evet Üzerine

Distopik Güzellik: Pürüzlerinden Arındırılmış Hayat

Sosyoloji14 Ocak 2025 20:28

Distopik Güzellik: Pürüzlerinden Arındırılmış Hayat

Matilda Joslyn Gage [

Sosyoloji18 Aralık 2024 20:03

Matilda Joslyn Gage [

Post-kolonyal Aydın Neden Tümdengelimsel Düşünür, Konuşur ve Yazar?

Sosyoloji02 Aralık 2024 13:05

Post-kolonyal Aydın Neden Tümdengelimsel Düşünür, Konuşur ve Yazar?

AKADEMİSYENLERİN İŞE ALIMI, SEÇİLMESİ VE ATANMASI

Sosyoloji28 Ekim 2024 23:25

AKADEMİSYENLERİN İŞE ALIMI, SEÇİLMESİ VE ATANMASI

Eşit Olmayanlara Eşitmiş Gibi Davranmak

Sosyoloji11 Ekim 2024 18:24

Eşit Olmayanlara Eşitmiş Gibi Davranmak

Cahil Toplum: Neden Toplum Giderek Cahilleşiyor?

Sosyoloji11 Ekim 2024 13:52

Cahil Toplum: Neden Toplum Giderek Cahilleşiyor?

Neyi Kaybettiğini Hatırla

Sosyoloji06 Ekim 2024 20:54

Neyi Kaybettiğini Hatırla

Toplumsal Olmayan Toplumsal Hayatımızı Düşünmek Üzerine

Sosyoloji01 Ekim 2024 19:24

Toplumsal Olmayan Toplumsal Hayatımızı Düşünmek Üzerine

Kadın ve Emek XI: Simone Weil

Sosyoloji15 Eylül 2024 21:14

Kadın ve Emek XI: Simone Weil