Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular İletişim
‘İlahi Adalet’ Beklentisi ve‘Bilişsel Çelişki Kuramı’* Açısından Dinlerin İşlevine Kısa Bakış

‘İlahi Adalet’ Beklentisi ve‘Bilişsel Çelişki Kuramı’* Açısından Dinlerin İşlevine Kısa Bakış

Fikir Yazıları 09 Kasım 2019 19:24 - Okunma sayısı: 3.062

Bilinç seviyeleri ve bu seviyenin oluşumunda etken rol oynayan sosyokültürel, sosyoekonomik ve psikolojik unsurlar, çeşitli nedenlerle kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir. Bu farklılıklar bazen içine doğulan aile veya yetişilen coğrafya ve ülkeye, ba

‘İlahi Adalet’ Beklentisi

ve‘Bilişsel Çelişki Kuramı’* Açısından

Dinlerin İşlevine Kısa Bakış

 

Bilinç seviyeleri ve bu seviyenin oluşumunda etken rol oynayan sosyokültürel, sosyoekonomik ve psikolojik unsurlar, çeşitli nedenlerle kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir. Bu farklılıklar bazen içine doğulan aile veya yetişilen coğrafya ve ülkeye, bazen de çok daha başka temellere dayandırılabilir. Bu yüzden de bir kişi için gayri-ahlaki ve yanlış görünen bir davranış, başka birileri için gayet kabul edilebilir ve normal görünebilir. 

 

İçinde yaşanan toplumun ön kodlarıyla büyüyen yetişkinlerin genel kabul gören o davranış tanımlarına uygun şekilde her yeni gelen nesle aktarılanve o doğrultuda küçük yaşlardan beri işlenen her‘hatanın’ cezai bir karşılığı olduğu hatırlatmalarıyla ‘terbiye’ edilmeye, bir başka deyişle ‘şekillendirilmeye’ çalışılan bireyler, kendilerinin yapmaları durumunda cezalandırıldıkları ‘olumsuzluk’ tanımı altında biriken eylemlerden herhangi birini yapmalarına rağmen cezasız kalan bireyleri gördüklerinde, o zamana kadarki tüm kodlarla çelişerek bilişsel bir kayboluş halini deneyimlerler.

 

Belki de bu nedenle, bir olumsuzlukla (ya da kendi kodlarına göre ‘ahlaksızlıkla’) yüzleşen kişiler, o yanlışı yapan kişilerin bireysel, sosyal ya da hukuki çerçevede cezalandırılmadıklarını gördüklerinde, şahit oldukları olumsuzluğu (veya ahlaksızlığı) düzeltme ya da cezalandırma görevini ‘ilahi adalete’ sevk etmeyi seçebilirler ve bu sayede içlerindeki bilişsel çelişkinin rahatsızlık derecesini bir ölçüde azaltma yoluna gidebilirler. 

 

Ortada cezalandırılması gereken bir ahlaksızlık, bir yanlış davranış vardır ve –her neye dayandırarak bu kanaate vardıklarını kendilerinin de tam bilmedikleri şekilde– 'hak edilmiş' bir ceza beklentisinin icra yetkisi kendilerinde değildir. Bu durum bireyleri tahammülü zor bir korkuyla da yüz yüze bıraktığından çoğu zaman onları ‘öfkeye’ sürükleyebilir.

 

İşte tam da bu çaresizlik ve öfke nedeniyle, bu insanlar 'kendi zihinlerinde yargılayıp cezaya mahkûm ettikleri' bu ‘kötü’ kişileri cezalandıramadıkları için, onlara ve işlenen ahlaksızlığın cezasız kalmasına karşı duydukları hınç, öfke ve çaresizlikle 'bu dünyada' ya da ‘öteki dünyada’ bir ilahi mekanizmanın var olması ihtiyacına ve o mekanizmanınşahit olunan ahlaksızlıkların sahiplerini mevcut dünyada ya da bir başka boyutta cezalandırması ümidine tutunarak kendi iç güvenliklerini sağlama eğilimi sergilerler. 

 

’Ne ekersen onu biçersin’ kuralının her zaman işlemediğini görmenin dayanılmaz acısı ve öfkesiyle kendilerini çaresiz hisseden bu insanlar, ‘eğer ilahi adaletin de işlemediğine dair bazı kaygı ve düşüncelere kapılırlarsa‘, kendilerine ‘adaleti tahsis ve temin etme görevi’ de devşirebilirler…Ve bu, toplumsal huzur için fevkalade ciddi bir tehdittir..

 

Bu anlamda ilahi söylemlerin ‘bu boyutta’ başarısız olduğu durumlarda, din kökenli yaklaşımlar, beklentiler çerçevesinde sağlanamayan ilahi adaleti öteki dünyaya erteleyerek (ve ahlaksız kişiyi Allah’a havale ederek) mevcut hayatta ihtiyaç duydukları güvenlik halini temin edecek bir yol aramayı tercih ederler. Sadece bu işleviyle bile ‘öteki dünya ve orada gerçekleşeceğine inanılan bir yargılama ve cezalandırma sürecini vaat eden’ dinler insanlara huzur verirler.

 

*Leon Festinger’in ‘Bilişsel Çelişki Kuramı’na göre, insanlar davranışlarını ve düşüncelerini geçmiş deneyimlere ve öğrenilen değerlere göre belirlerler. Bu kuram zaman içerisinde kendiliğinden veya çevresel faktörlerin etkisiyle edinilen bu değerlerin kişiliğimize yön verdiğini söyler.

 

Sevgi ve saygılarımla, Murat Kaplan 

Yorumlar (0)

SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Fikir Yazıları
Çocuklarımızı Lider Olarak Nasıl Yetiştirebiliriz?

Fikir Yazıları02 Mart 2025 22:35

Çocuklarımızı Lider Olarak Nasıl Yetiştirebiliriz?

ŞİMDİ YAZMA ZAMANI

Fikir Yazıları01 Mart 2025 14:44

ŞİMDİ YAZMA ZAMANI

Futbolda Adalet

Fikir Yazıları25 Şubat 2025 17:03

Futbolda Adalet

DIŞ GÜÇLERE KARŞI İÇSEL FARKINDALIK

Fikir Yazıları23 Şubat 2025 18:53

DIŞ GÜÇLERE KARŞI İÇSEL FARKINDALIK

EŞİT VE ADİL EĞİTİM İÇİN AZ DAHA CESARET

Fikir Yazıları20 Şubat 2025 22:49

EŞİT VE ADİL EĞİTİM İÇİN AZ DAHA CESARET

Aşkın Matematiği

Fikir Yazıları15 Şubat 2025 18:09

Aşkın Matematiği

Ezberci Eğitimden Eleştirel Düşünceye: Türkiye'nin Eğitim Sistemini Yeniden Yapılandırma Zorunluluğu

Fikir Yazıları15 Şubat 2025 17:52

Ezberci Eğitimden Eleştirel Düşünceye: Türkiye'nin Eğitim Sistemini Yeniden Yapılandırma Zorunluluğu

ZEYTİN MORUYDU GECE

Fikir Yazıları13 Şubat 2025 08:01

ZEYTİN MORUYDU GECE

İnanç Deneyiminin Toplumsal ve Matematiksel Ölçülebilirliği

Fikir Yazıları09 Şubat 2025 23:12

İnanç Deneyiminin Toplumsal ve Matematiksel Ölçülebilirliği

Ebeveynlik: Sevgi, Sınırlar ve Bilinçli Yaklaşım

Fikir Yazıları07 Şubat 2025 08:01

Ebeveynlik: Sevgi, Sınırlar ve Bilinçli Yaklaşım