Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular İletişim
Gen İşliyordu

Gen İşliyordu

Fikir Yazıları 02 Kasım 2019 23:03 - Okunma sayısı: 1.522

Annemiz, babamız ve belki büyük annemiz ve büyük babamız, artık o her kimse, ondan milyon kere el değiştirmiş sonra bizim elimize gelmiş bir anahtar bir kapıyı açıyor ve ihtimaller kendini milyonla çarpıp göğe yayılıyor, sağımıza, solumuza, önümüze, arkam

Gen İşliyordu

Annemiz, babamız ve belki büyük annemiz ve büyük babamız, artık o her kimse, ondan milyon kere el değiştirmiş sonra bizim elimize gelmiş bir anahtar bir kapıyı açıyor ve ihtimaller kendini milyonla çarpıp göğe yayılıyor, sağımıza, solumuza, önümüze, arkamıza; biz onlara yıldız diyoruz. Sonra dünyanın en bilge mendereslerinin aktığı, niyetinden emin bir el bir yönü işaret ediyor. Parmağının ucundan şap şap damlıyor yüzyıllık damıttığı, ondan beslenip ondan beslediği ne ise o. “Buradan,” diyor, “yürüsene, buradan diyorum. Y’ol burası çocuğum.”. Titreyen elleriyle gülümseyerek bir avuç hikâye uzatıyor, çoktan yürünmüş ve ama güvenli olduğu var sayılan bir yolun hikâyesi bu. Geri kalan tüm yollar birden tadilata giriyor, önlerine bariyerler konuluyor, “Dikkat! Tehlikeli” yazıyor hepsinin önünde ve mecburi istikametle tanışıyor insan. Bir yönü göstermek isteyen, yol açmaya azimli parmaklar bilerek yahut bilmeden niyetinin bi o kadaaar uzağında haydut olup önüme iniyor, dört parmaklık yolumu kesiyor birden.

Oysa evren… genişliyordu ya hu.

Bir kürenin içerisinde müfredatı çoook önce belki sapienslerce belirlenmiş bir yola gidiyor ayaklarım. Ekseni sapmazdı ya bu kürenin, benden öncekilerde mesela sapmamıştı hiç. Küre işte yörüngece, bildiğince dönerdi. “Ama ben resim yapmayı seviyorum.” diyemezdin mesela, sözlüğünde bulamazdın bu sözcükleri. Sayılarla dolu çantanı taşıyamamaktı ömrün her çağında kazanımlar listesinin başı. Çantama baktım; annemin yüzü, babamın yüzü, eh bir de sipaninin ıscak yüzü vardı. Çantam ağır, çantam çer-çevreliydi.

Evren… genişliyordu ama.

Duvarımda asılı saatte gördüm ilk, sonra herkesin bağırdığı formal yasayı öğrendim: gün 24 kere bölünmüş nefis bir pastaydı. Bir masada “insan belgeseli” adlı bir projede bir ahuyu izlerken, bahçem bahar kokarken doyamadım çabuk bitti, pasta kalmadı. Başka bir masada yine, bir kadın en mahrem yerinden müsaadesizce hançerlenirken bereketlendikçe bereketlendi pasta çoğ-aldı. 24 eş parçaydı hani? Herkes böyle demişti? Eşdi, eşitti? Doğrunun dili sağca mı, solca mı; bir ahu evinde mi doğru, hırsızın uzattığı elde mi? Eşit neredeydi? Yoksa çantam gibi küçük müydü doğrunun da cebi?

İş bu ya evren… genişliyordu işte.

Vücudumda mesela yaradılış kabı dedikleri bir şey vardı. Ölçüyle ya aşağıdan ya yukarıdan, yukarıysa düğmeye, aşağıysa fermuara ev olacak paylar bırakılmıştı. Tam bu noktalarda fazlalığımız vardı. Söz konusu fazlalık ne ise teması o olan bir ad koydular bana, sormadılar da. E zaten soramazlardı, çünkü evimden bir ada sahip olmak için koparmışlardı, ben şaşkın koca gözlerle elmanın günahını taşıyıp bu yabancıları tanımaya çalışırken, onlar beni çoktan tanımışlar bana nasıl sesleneceklerine, ne giyineceğime, kendilerine ne diyeceğime, nasıl davranacağıma, nelerle oynayacağıma, kiminle evleneceğime, hangi işe sahip olacağıma falan karar vermişlerdi. İronik ki öteki taraftan hepsi hep bir ağızdan özgürlükten, seçim yapmaktan ve seçimlerinin iyi-kötü bedelleri üzerinden, abilerinden aldıkları siyaseti eve taşıyorlardı, önümü aydınlattığını düşündükleri led ışıklarını yoluma sağlı sollu çakıyorlardı. Böylelikle hiç seçmediğim seçimlerimin adı, geçmez alın yazım oldu.

Yaradılışça adım neyse onunla seslendiler bana,

Adem ya da Havva…

Cennet ya da elma…

Durdurulamıyor, evren durmuyor…

genişliyordu oysa.

Yorumlar (0)

SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Fikir Yazıları
EŞİT VE ADİL EĞİTİM İÇİN AZ DAHA CESARET

Fikir Yazıları20 Şubat 2025 22:49

EŞİT VE ADİL EĞİTİM İÇİN AZ DAHA CESARET

Aşkın Matematiği

Fikir Yazıları15 Şubat 2025 18:09

Aşkın Matematiği

Ezberci Eğitimden Eleştirel Düşünceye: Türkiye'nin Eğitim Sistemini Yeniden Yapılandırma Zorunluluğu

Fikir Yazıları15 Şubat 2025 17:52

Ezberci Eğitimden Eleştirel Düşünceye: Türkiye'nin Eğitim Sistemini Yeniden Yapılandırma Zorunluluğu

ZEYTİN MORUYDU GECE

Fikir Yazıları13 Şubat 2025 08:01

ZEYTİN MORUYDU GECE

İnanç Deneyiminin Toplumsal ve Matematiksel Ölçülebilirliği

Fikir Yazıları09 Şubat 2025 23:12

İnanç Deneyiminin Toplumsal ve Matematiksel Ölçülebilirliği

Ebeveynlik: Sevgi, Sınırlar ve Bilinçli Yaklaşım

Fikir Yazıları07 Şubat 2025 08:01

Ebeveynlik: Sevgi, Sınırlar ve Bilinçli Yaklaşım

 Erkekler de ağlasa…

Fikir Yazıları06 Şubat 2025 01:59

Erkekler de ağlasa…

İyimserliğin Gölgesinde

Fikir Yazıları04 Şubat 2025 23:38

İyimserliğin Gölgesinde

Sosyal ve Kültürel Hayatta Ailenin Önemi

Fikir Yazıları03 Şubat 2025 23:50

Sosyal ve Kültürel Hayatta Ailenin Önemi

KIŞ OLMADAN BAHAR

Fikir Yazıları03 Şubat 2025 08:54

KIŞ OLMADAN BAHAR