Dijital Olguların Çocuklar Üzerindeki Etkisi ve Psikolojik Açıdan Değerlendirilmesi
Günümüzde dijitalleşme sadece yetişkin bireylerin değil, çocukların da yaşamlarını derinden şekillendiren bir olgu hâline gelmiştir. Akıllı telefonlar, tabletler, sosyal medya, çevrim içi oyunlar ve video platformları çocukluk deneyiminin ayrılmaz parçaları hâline gelirken, bu değişim beraberinde hem fırsatları hem de ciddi riskleri getirmektedir. Bu makalede dijital olguların çocukların psikolojik gelişimi üzerindeki etkileri çağdaş psikoloji kuramları çerçevesinde ele alınacaktır.
1.
Dijitalleşmenin Çocukluk Deneyimini Dönüştürmesi
Çocuklar, artık fiziksel oyun alanlarından sanal dünyalara yönelmiş durumda. Jean Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre çocuklar çevreyle etkileşim yoluyla öğrenir. Ancak günümüz çocukları fiziksel çevreyle olan ilişkilerini sanal ortama taşıdıkça, somut yaşantılar yerini ekrandan alınan uyarıcılara bırakmaktadır. Bu da bilişsel gelişimin doğrudan deneyimle desteklenmesi gereken dönemlerde, yapay uyaranlara maruz kalınmasına neden olur.
2.
Bağlanma ve Duygusal Gelişim Üzerindeki Etkiler
John Bowlby’nin bağlanma kuramı, bir çocuğun bakım verenle kurduğu güvenli bağın, yaşam boyu ilişkilerini şekillendirdiğini vurgular. Dijital cihazlar, hem ebeveynlerin çocuklarıyla geçirdikleri kaliteli zamanı kısıtlamakta hem de çocukların duygusal ihtiyaçlarını dijital yollarla karşılamaya yönlendirmektedir. Bu durum, “dijital dadı” olarak adlandırılan kavramın yaygınlaşmasına neden olurken, çocuğun duygusal regülasyon becerilerini geliştirmesini de engelleyebilir.
3.
Sosyal Becerilerde Gerileme ve Empati Eksikliği
Sosyal medya platformlarında geçirilen uzun saatler, yüz yüze iletişim becerilerinin gelişimini sekteye uğratmaktadır. Erik Erikson’un psikososyal gelişim kuramında çocukluk döneminde kazanılması gereken “girişimcilik” ve “başarı” duyguları, dijital ortamda beğeni sayısına endeksli bir şekilde şekillenmektedir. Bu da benlik algısını zedelerken, empati kurma ve sosyal ipuçlarını algılama becerilerinde düşüşe yol açmaktadır.
4.
Dijital Bağımlılık ve Dikkat Dağınıklığı
Özellikle ergenlik öncesi dönemde, ödül mekanizmasının aşırı uyarılması, çocukların dopamin sistemlerini yeniden yapılandırmakta ve “anlık haz” arayışını kronik hâle getirmektedir. Bu süreç, dikkat eksikliği, dürtüsellik ve öğrenme güçlükleriyle kendini gösterebilir. B. F. Skinner’ın pekiştirme kuramı doğrultusunda, dijital oyunların sürekli ödüllendirme sunması, çocukları ekrana bağımlı hâle getiren en önemli mekanizmalardandır.
5.
Yapıcı Kullanım Mümkün mü?
Elbette dijital araçların tamamen olumsuz etkiler yarattığını söylemek tek yönlü bir bakış olur. Doğru şekilde yapılandırılmış dijital içerikler; dil gelişimini, problem çözme becerilerini ve yaratıcılığı destekleyebilir. Burada anahtar nokta; çocuğun yaşına uygun içerikler, sınırlı ekran süresi ve ebeveyn rehberliğidir. Vygotsky’nin “yakınsak gelişim alanı” kavramı çerçevesinde, çocuğa rehberlik edilerek dijital deneyimlerden öğrenme sağlanabilir.
6.
Sonuç ve Psikolojik Öneriler
Dijitalleşme çocukların gelişiminde kaçınılmaz bir gerçekliktir. Ancak bu gerçeklik, çocuğun gelişim evrelerini göz önünde bulundurarak dikkatle yapılandırılmalıdır. Ebeveynlerin dijital araçlarla olan ilişkilerinin çocuklar üzerinde model oluşturduğunu unutmamak gerekir. Psikolojik danışmanlar ve eğitimciler, çocuklara dijital okuryazarlık kazandırırken, aynı zamanda duygusal ve sosyal becerilerin gelişimini desteklemeye yönelik programlar oluşturmalıdır.
Kaynakça:
• Piaget, J. (1952). The Origins of Intelligence in Children.
• Bowlby, J. (1969). Attachment and Loss.
• Erikson, E. H. (1950). Childhood and Society.
• Skinner, B. F. (1953). Science and Human Behavior.
• Vygotsky, L. S. (1978). Mind in Society: The Development of Higher Psychological Processes.
Psikoloji-Sosyal Psikoloji02 Nisan 2025 22:24
Psikoloji-Sosyal Psikoloji25 Mart 2025 17:05
Psikoloji-Sosyal Psikoloji22 Mart 2025 13:18