Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular İletişim
Öykü: SIZANYA’NIN SIZISI

Öykü: SIZANYA’NIN SIZISI

Edebiyat 16 Şubat 2025 11:20 - Okunma sayısı: 120

Psikolog Ayşe Özge Oğuz

SIZANYA’NIN SIZISI

Asit yağmurlarının öncesiydi. Eski sanayi bölgesinde titanyum cevheri bulunmuş, fabrika tekrar seri üretime geçmişti. Ben görevimi ISC4350’ye devretmiştim. Artık üretim hattından o sorumluydu. İlk yaptığımız işlerden olduğu için ISC4350’nin mühendislik dehası olduğu söylenemezdi, ama kusursuz bir işçiliği vardı. Kolay öğrenen, algısı açık bir robottu. Titanyumun da etkisiyle işçi robotlar üzerinde su götürmez bir şekilde hâkimiyet kurabiliyor, sözünü dinletiyordu. O çalışacak, ben dinlenecektim. Rahatlamış, hafiflemiştim. İş hayatının gürültülü stresinden elini eteğini çekmiş bir halde erken emeklilik yaşayarak evimde kalabilirdim.

Evim teneke bölgesindeydi. Yaşadığım şehir olan Sızanya dört bölgeye ayrılmıştı. Eski sanayi bölgesi, yeni sanayi bölgesi, gökdelenler ve teneke. Eski sanayi bölgesinde fabrika yoktu ama bölge topyekûn sanayisel dönüşüme tabiydi. Sızanya’nın atık ve geri dönüşüm merkeziydi. En son araştırma -geliştirme yöntemleri ile keşfedilen alüminyum, fosil ve titanyum yataklarını bu değişime örnek olarak gösterebilirim. Eski sanayi bölgesi tüm yıpranmışlığına rağmen canlılığını koruyordu, bununla birlikte yeni sanayi bölgesinde fabrikalar hiç durmadan çalışırdı. Konsey yeni sanayi bölgesinin kuruluşuna has, onu tarif edecek kuvvetli bir metafor arayışına girmiş, yarışma düzenlemişti. Yarışmada “Şehrin Transformatörü,” “Robotik tik tak” ve “Yapay Organizma” isimleri kıyasıya rekabet etmiş ve birinciliği robot çokluğu ile “Robotik tik tak” kazanmıştı. Yeni sanayi bölgesi “Robotik tik tak” tamlaması ile yan yana anılmalıydı. Yoksa konsey mutsuz olur ve mutsuz ederdi de. Ben “Sızanya’nın Sızısı” adını uygun görmüştüm. Yaratımım robotlar arasındayken “Yapay Bela” dediğim de olurdu. Yine de ağzıma pelesenk etmemeye çalışır, sözcükleri gülerek boğardım. Duyulursam ne olacağı belli olmazdı çünkü.

“Şehrin Ana İşlemcisi” diye bir tanımlama olsa hak edecek yer gökdelenler olurdu. Gökdelenler, yeni sanayi bölgesi robotik tik tak ile eski sanayi bölgesi arasında sıkışmış binalardan oluşuyordu. Şehrin merkezindeki bu bölgede çoğunlukla konsey üyeleri, aileleri ile birlikte yaşardı. Aileler konsey üyeleri arasındaki birliği artıran, güven ve konfor sağlayan ana unsurlar arasında sayılırdı. Ne kadar kalabalıksa o kadar iyi gözle bakılırdı. Nitekim Sızanya’da sadece Sızanyalılar yaşamazdı. Kendi şehirlerindeki kargaşadan kaçıp Sızanya’ya sızanlara Sonradan Sızanyalılar denirdi. Onlar da kendilerine gökdelenlerde yer edindiler.

Benim yaşadığım teneke nispeten sanayi bölgesinden uzak bir banliyöydü ama bu mıntıkadan kırlar, kırlangıçlar beklemek şairane bir tutum olur. Teneke, gökdelenlerin devamı niteliğindeydi. Sadece daha uzak ve eskiydi. Gökdelenlerden bir diğer farkı ise ailesizlerin mekânı olmasıydı.

Ailesizlerden biri de benim. Metal duvarlardan oluşan küp biçimli evimde yataktan kalkmak için bahane bulamıyorum. ISC4350, üretim hattı ile ilgili bana raporlama yapıyordu ama işinde bu kadar iyi olmasını ben de beklemezdim. Artık bana bilgi taşımıyor. Ben ISC4349 olarak ıskartaya çıkartıldım. Emeklilik dediğim aslında bu. Çalıştığım yeni sanayi bölgesi robotik tik tak çok uzaklarda. Kirpiksiz bakışlarımı tavana doğrultmuşum. Gökyüzünün karanlığını gözlerimi açmadan görebiliyorum. Ama içsel sıkıntımın çoğalışını göremedim. Yaratımımın gücünü ve dehasını da. Gövdem eski sanayi bölgesinde geri dönüşmeyi bekleyen atıklara döndü. Tavandan gözlerimi ayıramıyorum. Bulutlara erişemeyen gökdelenlerin ve tenekenin silueti havada asılıdır, biliyorum. Bulutlarla arasındaki o alacakaranlık boşluk… Asit yağmurlarını beklerken… Ufuklarında hep böyledir Sızanya’nın, hep böyle aynı…

Yorumlar (0)

SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Edebiyat
Buz Dağı

Edebiyat19 Şubat 2025 20:10

Buz Dağı

Akılcı Düşünce ve Bilginin Gücü

Edebiyat19 Şubat 2025 19:31

Akılcı Düşünce ve Bilginin Gücü

Plastik Top

Edebiyat18 Şubat 2025 21:24

Plastik Top

Babamın Atları ve Çocukluğum

Edebiyat18 Şubat 2025 12:54

Babamın Atları ve Çocukluğum

Umut

Edebiyat17 Şubat 2025 19:44

Umut

Selim İleri'nin Düşündürdükleri 2: “YAZAR” OLMAK MI, “AYDIN” OLMAK MI?

Edebiyat17 Şubat 2025 16:02

Selim İleri'nin Düşündürdükleri 2: “YAZAR” OLMAK MI, “AYDIN” OLMAK MI?

Goril ve İnsan

Edebiyat16 Şubat 2025 14:58

Goril ve İnsan

Gücük Ayı

Edebiyat13 Şubat 2025 20:27

Gücük Ayı

Yalnızlığın Öyküsü

Edebiyat12 Şubat 2025 23:22

Yalnızlığın Öyküsü

Divan Şiiri Üzerine

Edebiyat12 Şubat 2025 11:44

Divan Şiiri Üzerine