MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM
Niçin, ne ile, nasıl ve ne oldu?
Giriş
Meslekî eğitim, bireyleri kolej-fakülte veya üniversite yoluna götüren eğitimden farklı bir öğrenim seçeneği sunar. Mesleki eğitim, belirli bir meslekte çalışmak için gerekli olan beceri ve bilgiyi kazandıran bir eğitimdir. Dolayısıyla mesleki eğitim, iş gücü piyasasının gereksinimleriyle uyumludur ve eğitim sisteminin ayrılmaz bir parçasıdır; akademik genel eğitimden farklılık gösterir. Akademik kolej eğitimi-genel eğitim genellikle belirli bir alandaki birçok meslek için uygulanabilir olan teorik veya geniş bilgi sağlarken, meslekî eğitimde öğrenciler, belirli bir alan veya pozisyon için doğrudan bilgi ve uygulama sağlayan beceri ve bilgileri öğrenirler. Akademik kolej eğitimi genellikle öğrencinin yönelmek istediği ana dalı ile doğrudan ilişkili olmayan ve mezuniyet sonrasında kariyerlerinde kullanmayabilecekleri çeşitli konularda dersler içerir. Diğer taraftan, meslek okulu, bu tür geniş akademik çalışmaları atlar ve bunun yerine belirli bir alan veya pozisyon için doğrudan bilgi ve eğitim sağlar. Bu bağlamda mesleki eğitimin amacı, öğrencileri mezuniyetlerinde "işe hazır" hale getirmektir; öğrencilere öğrencilerin alışkın olacağı profesyonel bir ortamda önemli pratik eğitimler sağlar, böylece onların sektöre özgü beceriler kazanmalarına ve mesleklerine hemen başlayıp işe koyulmalarına imkan sağlar. Meslekî eğitim sistemi, öğrencilerin eğitimlerini yürütmeleri için çıraklık veya meslek okulları gibi çeşitli mesleki ortamlar içerir. Henüz yaygın olmamakla birlikte, bazı kolejler ve üniversiteler, geleneksel akademik seçeneklerine ek olarak meslekî programları eğitim tekliflerine dahil etmeye başlamıştır. Öğrenciler, meslekî eğitimlerini bir sertifika veya diplomayla tamamlarlar. Bazı durumlarda, bir önlisans diploması alabilirler. Bazı okullar, çeşitli profesyonel alanlar sunarken, bazıları “mutfak okulları” veya “teknoloji okulları” gibi belirli alanlara odaklanmaktadır. Bu betimlemeler mesleki eğitimin sürekli eğitim anlayışı içinde olmasını gerektirmektedir. Zira meslekî eğitim, aynı zamanda bireylerin kariyerlerinde ilerlemelerine yardımcı olur. Mesleki eğitim programları akademik kolej veya üniversite programlarından genellikle daha kısa ve esnek olur. Bu durum, kişilerin okula geri dönmelerini veya devam eden eğitim alarak bir sonraki adım için ilerlemelerine imkan sağlar (Depierrazi, 2024).
Mesleki eğitim, doğrudan iş yaşamına yönelik beceriler kazandırmayı hedefler. Belirli bir meslek veya iş rolüne özgü beceriler geliştirerek iş bulma olanaklarını artırabilir, kariyerinizde ilerleyebilir ya da bir hobinizi işe dönüştürebilirsiniz. Geleneksel olarak sadece uygulamalı konuları (tesisat, inşaat, çocuk bakımı gibi) içerdiği düşünülen mesleki eğitim, son 30 yılda genişleyip çeşitlenmiştir. Artık, geniş bir kariyer yelpazesine uygun konularda eğitim sunmaktadır. Modern mesleki eğitim, belirli iş rollerine özgü pratik becerilerin yanı sıra yaratıcı ve kişisel gelişim becerileri de kazandırır. Bu eğitim türü, bireylerin kendilerini keşfetmelerine ve gizli yeteneklerini ortaya çıkarmalarına olanak tanır. Mesleki eğitim sadece okullarda değil; yükseköğretim kurumlarında, mesleki kolejlerde, iş başında eğitimlerle ve hatta çevrim içi kurslarla da sunulmaktadır. Çalışırken öğrenmek isteyenler için, iş yerinde eğitim oturumlarına katılmak mümkündür ve birçok sektör kendi eğitim tesislerine sahiptir. İşverenler, beceri arzının talebi karşılamasını sağlamak için mesleki eğitime yatırım yapmaktadır ( European Commission, 2018).
Mesleki Eğitim ve Teknik Eğitim Farklı mı?
Mesleki ve teknik programlar, öğrencileri doğrudan istihdama hazırlayan, daha kısa ve odaklanmış eğitim programlarıdır. Her iki okul türü de meslek veya kariyer okulu olarak kabul edilse de, odak noktaları biraz farklılık gösterir. Teknik okullar mesleğin arkasındaki dayanağı olan teori ve bilimi öğretirken, meslek okulları işi başarıyla yapmak için gereken becerileri daha uygulamalı bir yaklaşımla öğretir. Bu çerçevede teknik programlar, iki yıllık yüksekokullar, teknik dersler ve programlar sunar ve genellikle ön lisans derecesi, lisans öncesi teknik diploma veya sertifika ile sonuçlanır. Teknik programlar genellikle bilgisayar odaklı eğitim ve kariyerler için kitaplar ve kılavuzlar üzerinde çalışmaya odaklanır. Öte yandan mesleki kurslar ve programlar genellikle bir tamamlama sertifikası ile sonuçlanır. Bu tür programlar, inşaat, tarım veya sağlık gibi belirli bir mesleği uygulamalı bir yaklaşımla öğretmeye odaklanır ve aynı zamanda daktilo yazma gibi genel istihdam becerilerini de kazandırır (Revermann, uk.).
UNESCO ve Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (ILO) göre TVET (Mesleki ve Teknik Eğitim ve Öğretim), genel eğitimin yanı sıra teknoloji ve ilgili bilimlerin incelenmesini, pratik becerilerin, tutumların ve iş dünyasına ilişkin bilgilerin edinilmesini içeren bir eğitim sürecidir. Geleneksel olarak, entelektüel işler ve manuel işler birbirinden ayrılırken, günümüzde bu ayrım geçerliliğini yitirmiştir. Ancak, toplum teknik eğitimi hala değersiz görme eğilimindedir ve genellikle akademik zorluk yaşayan öğrenciler mesleki eğitime yönlendirilir (African, Union, 2006). Teknik ve mesleki eğitim ve öğretim (TVET), iş dünyasında bilgi ve beceri kazanımıyla ilgilidir. Tarih boyunca, günümüzde TVET kapsamına giren alanları tanımlamak için çeşitli terimler kullanılmıştır. Bu terimler arasında çıraklık eğitimi, mesleki eğitim, teknik eğitim, teknik-mesleki eğitim (TVE), meslek eğitimi (OE), mesleki eğitim ve öğretim (VET), kariyer ve teknik eğitim (CTE), iş gücü eğitimi (WE), işyeri eğitimi (WE) vb. bulunmaktadır. UNESCO’nun 2001 UNESCO Teknik ve Mesleki Eğitim ile İlgili Revize Edilmiş Tavsiyesine göre;
teknik ve mesleki eğitim, genel eğitimin yanı sıra teknolojilerin ve ilgili bilimlerin incelenmesini, uygulamalı becerilerin, tutumların, anlayışların ve ekonomik ve sosyal yaşamın çeşitli sektörlerindeki mesleklerle ilgili bilgilerin edinilmesini içeren eğitim sürecinin bir parçası olarak kullanılan kapsamlı bir terimdir. Teknik ve mesleki eğitim ayrıca şu şekilde anlaşılmaktadır ( UNESCO, 2023; Hollander ve Naing Yee, 2009):
Ikpe'nin (2010) çalışmasına göre mesleki ve teknik eğitim, temel bilimsel bilgilerle birlikte pratik ve uygulamalı becerilerin öğrenilmesini kolaylaştıran bir eğitim türüdür. Bu eğitim türü, öğrencilere üretim, tarım ve ticaret gibi sektörlerde ihtiyaç duyulan bilgi ve becerileri kazandırmayı hedefler (Ewere, 2014). Mesleki ve teknik eğitim, bireyleri el işi ya da uygulamalı işlere dayalı meslekler için gerekli becerilerle donatarak onları küresel toplumun üretken bireyleri haline getirir. Bu sayede bireyler, iş gücüne katılabilir ve toplumun gelişimine katkıda bulunabilir (Ayeni & Olowe, 2015). Aynı zamanda yarı vasıflı ya da vasıflı işçiler, teknisyenler ve alt düzey meslek profesyonelleri yetiştirilmesini hedefler. Ayrıca bireyleri ileri düzey teknik eğitim programlarına hazırlamayı da amaçlar (Ewere, 2014). Mesleki ve Teknik Eğitim, genellikle "istihdam için eğitim" olarak adlandırılır ve öğrencilerin iş gücüne etkili bir geçiş yapabilmesi için gerekli bilgi ve becerileri kazandırmaya odaklanır. Ulusal Eğitim Politikası’na (2004) göre, Mesleki ve Teknik Eğitimin amaçları şunlardır (Olowe, 2023):
Bu bağlamda bu çalışma aşağıdaki sorulara yanıt bulmak üzere hazırlanmıştır:
Mesleki ve Teknik Eğitimin Verildiği Düzeyler
Bu betimlemeler mesleki ve teknik eğitimin özellikle de örgün eğitimde mesleki ve teknik eğitim olarak adlandırıldığı ve kullanıldığını göstermektedir. Mesleki ve teknik eğitim (MTE), bireylerin belirli bir meslek veya teknik alanda bilgi, beceri ve yetkinlik kazanmalarını sağlayan bir eğitim türüdür. Bu tür eğitim genellikle çeşitli düzeylerde sunulabilir ve hangi eğitim düzeyinde verilmesi gerektiği, ülkenin eğitim politikaları, ekonomik ihtiyaçları ve bireylerin gelişim özellikleriyle ilişkilidir. Aşağıda, mesleki ve teknik eğitimin farklı eğitim düzeylerindeki uygulanma örnekleri yer almaktadır (Unesco, 2023; MEB, 2014):
İlköğretim ve ortaokul düzeyi. Bu düzeyde genelde mesleki bilinç kazandırma amaçlanır. Bu düzeyde doğrudan mesleki ve teknik eğitim verilmez; ancak öğrencilerin çeşitli meslekler hakkında farkındalık kazanmaları sağlanabilir. Teknoloji ve tasarım dersleri, kariyer planlama etkinlikleri gibi uygulamalar ile ilgi ve yetenekler belirlenebilir.
Ortaöğretim düzeyi. Öğrenciler genelde ortaöğretim düzeyinde mesleki eğitim alarak erken yaşta bir mesleki yönelim kazanabilir ve iş gücü piyasasına daha hızlı adapte olabilir. Ortaöğretim düzeyinde MTE, özellikle iş gücü ihtiyacını karşılamak isteyen ülkeler için önemli bir rol oynar. Öğrencilere akademik ve mesleki derslerin bir arada sunulması, hem mesleki hem de yükseköğretime geçiş fırsatını sağlar. Bunların verildiği kurumlar meslek liseleri, teknik liseler, sağlık meslek liseleri olarak belirtilebilir.
Yükseköğretim düzeyi. Daha karmaşık teknik bilgi ve uzmanlık gerektiren meslekler için yükseköğretimde mesleki ve teknik eğitim önemlidir. Meslek yüksekokulları ve uygulamalı bilimler fakülteleri, öğrencilerin sektörel uzmanlık kazanmalarını sağlar. Bu düzey mesleki ve teknik eğitimin mühendislik, sağlık, bilişim teknolojileri gibi alanlarda verildiği görülür.
Hayat boyu öğrenme ve sertifika programları. Yetişkin bireylerin yeniden mesleki eğitim alması veya mevcut becerilerini geliştirmesi için gereklidir. Teknolojideki değişimler ve yeni mesleklerin ortaya çıkması, sürekli mesleki eğitimi zorunlu kılar. Mesleki kurslar, kısa süreli sertifika programları, uzaktan eğitim başlıca örnekleridir.
Genel öneri olarak mesleki ve teknik eğitim, ortaöğretim düzeyinde başlamalı, yükseköğretimde derinleşmeli ve hayat boyu öğrenme kapsamında devam etmelidir. Bununla birlikte, bireylerin ihtiyaçlarına göre esnek eğitim modelleri sunulmalıdır. Pek tabii ki eğitim politikaları tasarlanırken iş gücü piyasasının talepleri, bireylerin eğilimleri ve toplumsal ihtiyaçlar göz önünde bulundurulmalıdır.
MTE’nin Çıktıları-Öğrenci Kazanımları
Mesleki eğitimin amaçlarının, gereken çıktılar-öğrenme kazanımları üzerine odaklanması beklenir. Cedefop (2008), eğitim programının içerik odaklı yapıdan öğrenme çıktıları yaklaşımına kaydığını vurgulamakta; bu yaklaşımın, Avrupa eğitim ve öğretim sistemlerinde başarı için önemli bir parça olduğunu vurgulamaktadır. Mesleki eğitim çıktıları geleneksel olarak belirli mesleki alanlara özgü beceri ve yetkinlikler olarak çerçevelenmektedir. Son dönemde ise okuryazarlık, sayısal beceriler ve bilişim teknolojileri gibi temel becerilere ek olarak, "21. yüzyıl becerileri" olarak adlandırılan daha geniş kapsamlı yetkinliklere olan ilgi artmıştır. Bunları yeterli görülmemektedir. Bu doğrultuda mesleki bir çalışanın iş becerisini oluşturan bir dizi yeterlik-yetkinlik vardır, bunların, "akademik" bir çalışanın ihtiyaç duyduğu yeterliklere eklenmesi gerektiği savunulmaktadır. Elbette mesleklerin kendi aralarında büyük ölçüde farklılık vardır; ancak tüm mesleklerde büyük ölçüde ortaklaşılan yeterlikler söz konusudur. Rutin olmayan durumlarla başa çıkma, sorun giderme ve öğrenenlerin gerçek çalışma dünyasında karşılaştığı pek çok beklenmedik durumu ele alma gibi bilginin rolü ve karar verme sürecine katkısı üzerine bir teori oluşturma çabası içinde, 21. yüzyılda mesleki eğitimin merkezinde olması gerektiği savunulan yeterlik türleri aşağıda belirtilmektedir. Bunlar bir çalışanın yeterliliğini anlamada kritik öneme sahiptir. Bunlar şöyle adlandırılabilir (Lucas, Spencer ve Claxton, 2012):
Mesleki ve Teknik Eğitimin Örgütlenmesi
MTE’nin örgütlenmesine temel oluşturan ilkeler ve MTE’nin örgütlenmesi aşağıda tartışılmaktadır.
MTE ilkeleri. Bu ilkeler aşağıda açıklanmaktadır (Daniel ve Hultin, 2002):
Politika ve yönetişim. Meleki ve teknik eğitim politikaları, eğitim sürecinin genel hedeflerine ve ulusal/bölgesel sosyal ve ekonomik gerekliliklere uygun olarak düzenlenmelidir. Bu konuda elbette hükümetler birincil sorumluluk taşırken, işverenler, profesyonel dernekler, sanayi, çalışanlar, yerel topluluklar ve STK'larla iş birliği yapılarak ulusal strateji oluşturulmalıdır.
MTE’de çeşitlilik. Bunun için de kamu ve özel sektör sağlayıcılarının çeşitliliği teşvik edilmelidir. Eğitim, özellikle de MTE, bir maliyet değil, işçi refahını ve uluslararası rekabetçiliği artıran bir yatırım olarak görülmelidir. Finansman, ülkenin siaysal rejimine göre hükümet, sanayi, toplum ve öğreniciler arasında paylaşılabilir.
Planlama ve kaynaklar. MTE’ye ulusal kalkınma planlarında öncelik verilmelidir. Kısa ve uzun vadeli ulusal ihtiyaçlar değerlendirilerek uygun finansman tahsis edilmelidir. Eğitim ve istihdam politikalarının uyumunu sağlamak için istatistiklere dayalı bir koordinasyon organı kurulmalıdır.
Sektörel katılım. Sektörel katılım noktasında eğitim otoriteleri, işverenler, işçiler, STK'lar, toplum temsilcileri ve diğer paydaşlarla iş birliği yaparak planlama süreçleri desteklemelidir.
Yaşam boyu eğitim. Bu ilke gereği esnek, açık ve tamamlayıcı yapılar oluşturularak yaşam boyu eğitim desteklenmelidir. Teknik ve mesleki eğitim, yükseköğretimle bağlantılı olacak şekilde geçişler sunmalıdır.
Uluslararası standartlar ve kalite oluşturmak. Bu ilke gereği eğitimde ayrımcılığın önüne geçmek için kalite, uluslararası standartlarla uyumlu hale getirilmelidir. Öğretim materyalleri, personel yeterlilikleri ve fiziksel altyapılar düzenli olarak gözden geçirilmelidir.
Araştırma ve geliştirme. Eğitimde yenilikçi yöntemler ve materyaller geliştirmek için araştırmalar desteklenmelidir. Araştırma sonuçlarının yaygınlaştırılması ve MTE’ye uygulanması teşvik edilmelidir.
Değerlendirme ve denetim. Bu ilke gereği kaliteyi artırmak ve standartları korumak için değerlendirme ve denetim mekanizmaları kurulmalı; özel ve kamu kurumlarının programları kamu otoritelerince onaylanmalıdır.
Kaynak kullanımı ve esneklik. Bu ilke gereği tesislerin planlanması, inşası ve donatılmasında sanayi uzmanları ve öğretmenlerle iş birliği yapılmalı; kurumlara daha fazla yönetimsel ve mali özerklik verilmelidir.
Görüleceği üzere bu ilkeler, MTE’nin ekonomik ve sosyal ihtiyaçlara uygun şekilde geliştirilmesini ve yüksek kalite standartlarının sağlanmasını hedeflemektedir. MTE’ye öncelik verilmelidir; zira bu eğitim türünün istihdam edilebilirlikteki önemi açıktır. Bu çerçevede eğitim sistemleri şu şekilde uyarlanabilir: (1) Ortaöğretimde çeşitlendirme. Eğitimin, istihdam veya eğitime geçiş sağlayacak şekilde düzenlenmesi, gençlerin ihtiyaçlarına ve yeteneklerine uygun seçenekler sunması. (2) Eğitim ve iş dünyası arasındaki bağlantılar. Tüm seviyelerde eğitim programlarının, üniversiteler de dahil olmak üzere, esnek bir şekilde iş dünyasıyla entegre edilmesi gereklidir. Bu çerçevede MTE’de ; geniş bilgi ve beceriler kazandırarak bireylerin farklı meslekler arasında geçiş yapabilmesini sağlamak; ilk istihdam için hem genel hem de uzmanlık eğitimi sunmak, aynı zamanda sürekli mesleki gelişim için temel oluşturmak ve dar ve erken yaşta uzmanlaşmaktan kaçınmak; 15 yaşından önce uzmanlaşmanın önlenmesini ve her sektör için temel eğitim verilmesini sağlamak üzere gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Ayrıca kapsayıcı eğitim kapsamında kızlar ve kadınlar için eşit erişim sağlanmalı; bilgilendirme, rehberlik ve teşvikler yerel bağlama uygun olmalıdır. Benzer şekilde dezavantajlı gruplar (azınlıklar, göçmenler, mülteciler) ve engellilere eşit eğitim fırsatları sunulmalıdır. Bu yaklaşımların, bireylerin hem kişisel hem de mesleki potansiyellerini en üst düzeye çıkarmasını sağlayacağı beklenmektedir ( Lucas, Spencer ve Claxton, 2012).
MTE’nin örgütlenmesi. MTE, meslek alanlarına hazırlık amacıyla ulusal veya yerel düzeyde örgütlenmelidir. Bu örgütlenme, sosyal, ekonomik ve eğitimsel gerekliliklere ve farklı grupların ihtiyaçlarına ayrımcılık yapmadan yanıt verebilmelidir. Her ülkede kendi koşullarına göre tam zamanlı, yarı zamanlı, açık ve uzaktan eğitim gibi çeşitli örgütlenme modellerine gidilebilir.
Tam zamanlı programlar. Genel eğitim ve pratik eğitimi, kapsamlı veya uzmanlaşmış eğitim kurumlarında sunar.
Yarı zamanlı programlar. Genel eğitim ve teorik/pratik mesleki eğitim okulda verilirken, uzmanlaşmış pratik eğitim iş ortamında sağlanır: Günlük serbest bırakma sistemi (haftada 1-2 gün eğitim), dönüşümlü sistem (okul ve iş arasında dönüşümlü eğitim) ve blok serbest bırakma sistemi (yılda 10-15 haftalık eğitim) gibi. Bu programlar zorunlu eğitimin ardından yaşam boyu devam edebilir. Bu yaklaşımla öğrencilerin kazandığı nitelikler, tam zamanlı eğitimin sağladıklarıyla eşdeğer olmalıdır. İşverenlerin sağladığı pratik eğitim, uluslararası standartları karşılayacak şekilde geniş kapsamlı olmalıdır.
Açık ve uzaktan eğitim programları. Yazışma, radyo-televizyon yayınları, internet ve bilgisayar tabanlı medya aracılığıyla eğitim.
Orta düzey kalifiye personel ihtiyacının artması ve ortaöğretimi tamamlayanların sayısının artması nedeniyle, MTE’nin yükseköğretim seviyesinde geliştirilmesine öncelik verilmelidir: (1) 1-2 yıllık rehberli iş deneyimi ardından uzmanlaşma programları, (2) Yarı zamanlı ve/veya akşam programları, (3) Uzmanlaşmış orta veya yükseköğretim programlarının devamı niteliğindeki tam zamanlı programlar böyledir. Açık ve uzaktan öğrenim yoluyla sunulan programların işlevselliği için;
İşletmeler, kendi sektörlerine yönelik MTE alan bireylerin teorik ve pratik eğitimine aktif olarak katılmalı ve bu eğitimin organizasyonu konusunda eğitim kurumlarıyla iş birliği yapmalıdır.
MTE programlarının içeriği. MTE programlarının içeriğini her halde öncelikle MTE’nin hedefleri tayin edecektir. Bu çerçevede MTE’de bir meslek alanına hazırlık için aşağıdaki hedeflere yönelinmesi gerektiği ileri sürülebilir (Daniel ve Hultin, 2002):
Bu bağlamda özellikle de üniversite öncesi örgün MTE programlarının aşağıdaki bileşenleri içermesi gerektiği ileri sürülebilir (Daniel ve Hultin, 2002):
Bu doğrultuda programlar, yukarıdaki verilen genel ilkler ve bileşenlere dayanarak tasarlanmalı, ancak aynı zamanda "yeni" meslekler ve değişim geçiren alanlar gibi özel mesleki gereksinimleri de dikkate almalıdır.
Öte yandan üniversiteye yönelik MTE programlarının, yüksek düzeyde uzmanlık ve araştırmayı teşvik ederken, aşağıdaki noktalara özellikle dikkat etmesi önerilir: (1) Teknolojik alanlarda geniş sorumluluklar taşıyan kişilerin, profesyonel görevlerini daha geniş sosyal ve etik hedeflerle ilişkilendirme becerisi geliştirmeleri ve (2) öğrenciyi genel olarak yaşam ve çalışma dünyasına hazırlama; ekonomik, kişisel ve sosyal faydaları göz önünde bulundurma. Bu bağlamda aşağıda bazı sektörlere ilişkin MTE programlarının bileşenleri tartışılmaktadır.
Tarım sektörü. Takdir edilir ki bizim gibi ülkelerde tarım sektörü ayrı bir önem taşır. Tarım sektöründeki mesleklere yönelik programlar, kırsal alanların sürdürülebilir kalkınma için sosyal ve ekonomik gerekliliklere uygun olarak tasarlanmalıdır. Kaynak eksikliğinin ciddi bir kısıt olduğu durumlarda, ulusal ekonomik kalkınma ve işgücü piyasasının büyümesine ilişkin projeksiyonlar dikkate alınarak, kalifiye insan kaynağı sıkıntısı yaşayan alanlara öncelik verilmelidir. MTE hazırlık programları küçük sanayi, bireysel çiftçilik veya zanaat mesleklerine hazırlayan programlar, özellikle kendi işini kurmayı hedefleyenler için şu unsurları içermelidir:( 1) Girişimcilik eğitimi ve (2)temel bilgi ve iletişim teknolojisi çalışmaları. Bu unsurlar, bu mesleklerde çalışan bireylerin üretim, pazarlama, etkin yönetim ve işletmenin rasyonel örgütlenmesini üstlenmelerine imkan sağlayabilir.
İş dünyası. İş dünyası, ticaret ve hizmet sektörü (örneğin, turizm ve konaklama) mesleklerine yönelik programlar şunları içermelidir:
Sosyal hizmet sektörü. Toplum ve aile çalışmaları, hemşirelik, paramedikal meslekler, beslenme ve gıda teknolojisi, ev ekonomisi ve çevre iyileştirme gibi sosyal hizmet sistemi için her düzeyde personel hazırlayan programların şu hususlara özel önem vermesi önerilir: (1)Meslek alanını; beslenme, giyim, barınma, sağlık hizmetleri, aile yaşamı ve çevre kalitesi açısından yaşam standartlarını yükseltmeye yönlendirmek; (2) yerel koşulların özel gereksinimlerine uyum sağlamak, özellikle iklim ve coğrafya, mevcut malzemeler, topluluk organizasyonu ve sosyal/kültürel yapılar gibi faktörlere uygun hale getirmek.
Öğretme Teknikleri
MTE’de geçerli olacak öğrenme teknikleri düşünülürken aşağıdaki noktalar göz önünde bulundurulmalıdır (Lucas, Spencer ve Claxton, 2012):
MTE programlarının içeriği, amaçlaması gereken çıktıları gerçekleştirebilir olmalıdır. Cedefop (2008), MTE programlarının içerik odaklı yapıdan öğrenme çıktıları-kazanımları yaklaşımına kaydığını vurgulamakta; bu yaklaşımın, Avrupa eğitim ve öğretim sistemlerinde başarı için önemli bir parça olduğunu belirtmektedir. Nuffield araştırmasında (Pring ve diğerleri, 2009), 14-19 yaş grubu için eğitimin geleceği tartışılmakta ve 19 yaşındaki "eğitimli" bireyin özelliklerini sırlamaktadır. Araştırmada uzlaşma sağlanamasa da, 19 yaşındaki bir gencin ekonomik bağımsızlık, topluma olumlu katkı ve insani değerlere dayalı bir yaşam anlayışına sahip olması gerektiği ifade edilmektedir. Benzer bir çalışmada Hodgson ve Spours (2010), Birleşik Krallık’taki 250’den fazla bağımsız okul müdürlerinin, üniversiteye giriş, anlamlı bir iş yaşamı ve topluma katkı sağlayabilme yetenekleriyle birlikte "yaratıcı, eleştirel, duyarlı ve işbirlikçi" bireyler geliştirilmesini önerdiklerini belirtmektedir. MTE çıktıları geleneksel olarak belirli mesleki alanlara özgü beceri ve yeterlikler olarak çerçevelenmekte iken son dönemde; okuryazarlık, sayısal beceriler ve bilişim teknolojileri gibi temel beceriler yanında "21. yüzyıl becerileri" olarak adlandırılan daha geniş kapsamlı yeterliklere olan ilgi artmıştır.
John Hattie (2009), Visible Learning adlı eserinde yüksek nitelikli-kaliteli öğrenmenin dört özelliğini aşağıdaki gibi sıralamaktadır sıralandığı:
Odak nokta büyük ölçüde formel-resmi öğretim ve öğrenme olsa da, işyerinde gerçekleşen öğrenmelerin büyük bir kısmının informel-gayri resmi olduğu açıktır. Bu, planlanmamış olup, daha çok işyerinde veya hayatta insanların ve problemlerle karşılaşma deneyimlerinden türetilir. Ancak formel öğrenmeden farklı olsa da, hem okulda öğrenme hem de iş yerindeki öğrenme arasında ortak süreçlerin olduğu hatırlanmalıdır. Bura da şu gözlem önemlidir: Birçok öğretmen konuya hakimdir ve kendilerinin nasıl öğreteceğine fazla bağımlıdırlar. Oysa öğretmenlerin insanların gerçekten nasıl öğrendiği hakkında daha derin bir anlayışa sahip olmaları, dolayısıyla öğrencinin öğrenmesine odaklanmaları daha anlamlı olacaktır.
Bu bağlamda MTE’de başlıca öğrenme yöntemleri aşağıdaki gibi özetlenebilir (Lucas, Spencer ve Claxton, 2012):
İzleyerek öğrenme. Bir etkinliği başkalarını izleyerek öğrenmek, yaygın bir öğrenme yöntemidir. Çocuklar, evde ve işte doğrudan gözlem yaparak yaşam becerileri kazanabilirler. Bu çerçevede MTE’de öğretmenler, becerileri kısa bir uzman gösterimi ile tanıtıp, ardından deneyimsel yöntemlerle uygulama yaparak öğrenmeye fırsat tanıyabilirler.
Taklit ederek öğrenme. Aristoteles’e göre, taklit, insanların öğrenme biçimlerinden ilki olarak kabul edilir. İnsanlar, başkalarını gözlemleyerek ve taklit ederek öğrenirler. Taklit, MTE’de deneme-yanılma ile öğrenmenin dengelenmesi yöntemi olarak düşünülebilir. Ancak taklitin, bazen yanlış davranışların öğrenilmesine yol açabileceği de unutulmamalıdır.
Uygulama yoluyla öğrenme. MTE’de öğrenme, pratik yaparak gelişir. Çeşitli pratik türlerinden söz edilebilir: Yeni bir şey denerken "hissedilen" duygunun yaşanması; becerilerin otomatikleşmesi; hataların analiz edilmesi; yenilikçi yöntemler denenmesi ve gerçek durumlarda becerilerin test edilmesi gibi. Bu pratik türleri, etkili bir öğretim için harmanlanmalı ve her birinin amacı öğrencilerle paylaşılmalıdır.
Dönütle- geribildirimle öğrenme. Dönüt, öğrencilerin gelişmelerini-ilerlemelerini takip etmede temel bir araçtır ve formatif-biçimlendirici süreç değerlendirmelerin merkezi bir unsuru olarak kabul edilir. Dönüt, öğrencinin performansını geliştirmesi için dikkatlice verilmelidir. Öğrencilerin bu dönütleri anlaması ve buna göre davranışlarını uyarlamaları önemlidir.
Konuşma yoluyla öğrenme. İnsanların birbirleriyle yaptığı konuşmalar, öğrenmenin önemli bir parçasıdır. Bu doğrultuda öğretmenlerin, öğrenciler arasında zengin konuşmaların gerçekleşmesini sağlaması beklenir. Bu tür konuşmalar, öğrencilerin daha üst seviyelere ulaşmalarına yardımcı olabilir. Konuşma yoluyla öğrenciler, deneyimlerini paylaşarak ve başkalarının deneyimlerinden öğrenerek, öğrenmelerine katkı sağlayabilir.
Öğretme ve yardım etme yoluyla öğrenme. Öğrenciler, birbirlerine öğretme ve yardım etme yoluyla da öğrenebilirler. Bu bir ölçüde "topluluklar içinde öğrenme" kavramını işaret eder. Bu, bir grubun ortak bir faaliyet üzerinden öğrenmesini ifade eder. Öğrenme, bu topluluklarda yer alarak kimlik oluşturma sürecine de katkıda bulunur. Bu yaklaşımda, öğrenme sürekli yenilenen ilişkilerle şekillenir, gelişir. Benzer olarak "akran öğrenmesi", öğrencilerin birbirlerinden öğrenmesi ve öğretmen müdahalesi olmadan bilgi alışverişi yapmasıdır. Akran öğrenmesinin faydaları arasında, işbirliği, takım çalışması ve bir öğrenme topluluğunun parçası olma gibi gelişimlerin yanı sıra, konuları başkalarına aktarmada daha fazla pratik yapılması yer alır.
Gerçek dünya problemleri çözerek öğrenme. Gerçek dünya problemlerini çözerek öğrenme, uzmanlık geliştirmek için etkili bir yöntem olabilir. Problem tabanlı öğrenme, özellikle belli mesleklerde önemlidir. Problem tabanlı öğrenme orijin olarak tıp eğitiminden türetilmiş bir yaklaşımdır ve mesleki eğitimde de kullanımı yaygındır. Bu öğrenme öğrencilere uygulamalı deneyimler sunarak, teori ile pratiğin birleştirilmesine imkan verir. Bu tür gerçek dünya problemleri, öğrenicinin teorik bilgiyi pratiğe dökerek deneyim kazanmasını sağlayabilir.
Soruşturma yoluyla öğrenme. Soruşturma yoluyla öğrenme, daha önce bahsedilen gerçek dünya problemleri yanında öğrencilerin düşünme becerilerini geliştirmek için kullanılan felsefi bir yaklaşım olarak okullarda yer alır. Bu yaklaşım, genellikle bilim eğitiminde öğrencilerin bilimsel kavramları derinlemesine öğrenmelerine yardımcı olmak amacıyla savunulur; öğrencilerin; "ne bildiğimizi nasıl biliyoruz?", "neden buna inanıyoruz?" gibi sorular sorarak, teori ile bilgi arasındaki ilişkiyi sorgulamalarına imkan verir. Bu yöntem, öğretmenin bilgiyi doğrudan iletmesi yerine, öğrencilerin bilgi üretme sürecine katılmalarını sağlar.
Eleştirel düşünme ile öğrenme. Eleştirel düşünme, düşünme süreçlerini izlemeyi, istenen hedefe doğru ilerleme olup olmadığını kontrol etmeyi ve doğruluğunu sağlamayı içerir. Eleştirel düşünmeyi öğrenmek için öğrencilere, düşünme süreçlerini kontrol etmelerine yardımcı olacak metabilişsel stratejiler öğretilebilir. İçeriğin "dikkatli bir şekilde" öğretilmesi, çoklu perspektiflerden bilinçli öğretme ve karmaşık sorunlara açık uçlulukla yaklaşmayla bu düşüncenin gelişmesi sağlanabilir.
Dinleyerek, yazıya dökerken ve hatırlayarak öğrenme. Bu yöntem geleneksel öğretim modeline dayanır. Bu yöntemin özellikle acemi öğrenciler için problem çözme yaklaşımlarından daha etkili olduğu belirtilir. BU yaklaşım, işitsel öğrenme, sözlü talimatlar, tartışma ve müzik gibi yöntemlerle desteklenebilir.
Çizim yoluyla öğrenme. Çizim, duyusal izlenimlerin toplanması, problemleri keşfetme ve iletişim gibi işlevlere sahiptir. Bu yöntem öğrenciler için tasarım süreçlerinde yansıtıcı bir öğrenme aracı olabilir.
Yansıma yoluyla öğrenme. Yansıtıcı zekâ, eski-var olan düşünce kalıplarını aşmada önemli rol oynar. David Kolb’un deneyimsel öğrenme döngüsü, öğrenme sürecinde teori geliştirme ve pratiği birleştirir.
Koçluk yoluyla öğrenme. Koçluk, planlama, yönlendirme, duygusal destek, başarısızlıkları değerlendirme ve performansa odaklanma gibi işlevlerle öğrenme sürecini destekler.
Rekabetle öğrenme: Yapıcı rekabet, beceri geliştirme ve motivasyonu artırabilir; ancak yanlış uygulandığında motivasyonda düşüşe yol açabilir. Etkili rekabet, açık ve işbirlikçi bir ortam gerektirir.
Oyunlarla Öğrenme: Oyunlar, öğrenme sürecini eğlenceli ve etkili kılabilir; hata yapma riskini azaltır, geri bildirim ve işbirliği sağlar. Bu yaklaşım pedagojik içerik ve net hedeflerle tasarlanmalıdır.
Takdir edilir ki bu yöntemler konusunda öğretmenlerin öncelikle bilgili ve becerili olmaları beklenir. Dolayısıyla öğretmenler öğretilecek konuya, öğretme ortamına, öğrenci düzeyine göre bu yöntemlerden birini veya bir kaçını bir arada kullanabilir.
Tartışma , Sonuç ve Öneriler
MTE, öğrencilere gerekli beceri ve bilgileri kazandırarak ulusal ekonomiye değerli katkılar sağlamak için onları donatan pratik bir eğitim biçimidir, bu sayede ülke için bir değer haline gelir. Fonksiyonel eğitim, bireylere yeteneklerini tam anlamıyla kullanmalarını sağlayacak pratik bilgiler ve beceriler sunar; bireylere, doğuştan gelen yeteneklerini engel olmadan tam olarak kullanabilme fırsatı verir. İşte MTE, istenen bir sonuca ulaşmak için uygulanabilir bilgi ve becerilerin aktarımını sağlar; aynı zamanda karlı iş fırsatlarının edinilmesine yardımcı olur .
MTE’ye çağdaş bakış geleneksel anlayışı reddeder durumdadır. Zira geleneksel olarak bir çocuğa meslek öğretmede yaklaşım şu idi: Çocuğun erken yaşlarda ilgi ve yeteneği keşfedilerek onun ilgi ve yeteneğine görece en uygun mesleğin öğretilmesine erken yaşta başlanılmalı idi. Açıkçası öğrencinin tek bir meslekte yetişmesi sağlanmalıydı. Oysa çağdaş dünyada bir insanın kariyeri içinde tek bir meslekte kalmak yerine pek çok meslekte (6- 9 arasında meslek değiştirmesi) çalışmak durumunda kaldığı bir vakıadır. Bu demektir ki bir meslekte yetişmek nasıl olurda diğer mesleklerin gereklerini karşılamada yeterli olabilir? Buna karşın çağdaş anlayış öğrencinin erken yaşta tek bir meslekle yetişmesi yerine genel eğitimin ardından tek bir mesleğin gerekleri yerine mesleklar arasında geçişe imkan veren -transfer edilebilir bilgi ve becerilerle yetiştirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Bir nokta da takdir edilir ki genel eğitim- MTE ayrımı yapaydır, kabul edilir değildir. Zira asıl olan bir öğrencinin zihinseli bedensel, sosyal ve estetik yönlerden bir bütün halinde gelişmesini sağlamaktır. Dolayısıyla öğrencinin genel ya da MTE almasını onun ilgi ve yetenekleri tayin eder. Bu bağlamda MTE genel eğitim olmadan yapılamaz; dolayısıyla MTE öğrencilere genel eğitimin kazandırmaları ardından hayata geçirilir durumdadır.
Olowe’nin (2023) de belirttiği üzere MTE ile ilgili şu önerilerde bulunulabilir:
Öğretmenlerin niteliğinin geliştirilmesi. MTE programları, çok yüksek düzeyde teori ve güçlü operasyonel becerilere sahip, öğrencileri pratikte yönlendirebilecek yüksek nitelikli öğretmenler, nitelikli ve deneyimli öğretim üyeleri gerektirmektedir. Bu bağlamda MTE öğretmenleri kendilerini akademik olarak geliştirmek üzere sürekli eğitim almaya teşvik edilmeli ve bu amaçla düzenli seminerlere, konferanslara ve atölye çalışmalarına katılmalarına olanak tanınmalıdır.
Güncel ve işlevsel eğitim programları. MTE eğitim programları, hızla değişen teknoloji ve iş dünyasının taleplerine uygun şekilde düzenli olarak gözden geçirilmeli ve güncellenmelidir. Bu güncellemeler, öğrencilerin mezuniyet sonrası iş dünyasında daha etkin olmalarını sağlar.
Modern altyapı ve ekipmanlar. MTE’de laboratuvarlar, atölyeler ve eğitim alanları modern ve işlevsel araçlarla donatılmalıdır. Kullanılan ekipmanların düzenli bakımının yapılması ve iş ortamına benzer uygulama alanlarının yaratılması, öğrencilerin pratik deneyim kazanmasını sağlayacaktır.
MTE’nin desteklenmesi. MTE’nin finansmanında ve geliştirilmesinde ulusal devlet düzeyi yanında yerel, bölgesel destek sağlanmalıdır. Bu, programların sürdürülebilirliğini artırır ve daha geniş bir öğrenci kitlesinin kaliteli eğitime erişimini sağlar.
Uzman yönetim. MTE programlarının yönetimi, bu alanda uzmanlığı olmayan kişiler tarafından yapılmamalıdır. Yönetimin, MTE’nin özelliklerini anlayan profesyoneller tarafından gerçekleştirilmesi, programların daha verimli yürütülmesine olanak tanır.
Yararlanılan Kaynaklar
African Union (2006). Second Decade of Education for Africa( 2006 – 2015), Draft Plan of Action. https://www.afdb.org/fileadmin/uploads/afdb/Documents/Generic-Documents/005_03_EN_What_is_Technical_and_Vocational..
Daniel, J. ve Hultin, g. ( 2002 ). Technical and Vocational Education and Training for the Twenty -first Century. Unesco and Ilo Recommendations.
Depierrazi, A.C. (2024). Vocational Education and Training: The need of the hour for youngsters? https://hospitalityinsights.ehl.edu/vocational-education-training
European Commission (2018).What is vocational education? https://vocational-skills.ec.europa.eu/news/what-vocational-education-2018-09-25_en
Hollander, A. Ve Naing Yee, (2009). M. Towards Achieving TVET for All: The Role of the UNESCO-UNEVOC International Centre for Technical and Vocational Education and Training. Springer Science+Business Media
Lucas, B. Spencer, E. ve Claxton, G. (2012). How to teach vocational education: A theory of vocational pedagogy. Center for Skills Dvelopment. https://www.improvingtechnicaleducation.org.uk/assets/__/resource-library/resource/pdf/report-how-to-teach-vocational-education.pdf
MEB, ( 2014 ). Türkiye Mesleki ve Teknik Eğitim Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2014-2018.
Olowe, M: O. (2023). Vocational and Technical Education: A Functional Education for Sustainable Development in a Global Turbulent Era. Publication of the European Centre for Research Training and Development. International Journal of Vocational and Technical Education Research, 10(1), 1-11.
Revermann, S. (uk.). What Is the Difference Between Vocational & Technical Courses? https://education.seattlepi.com/difference-between-vocational-technical-courses-3063.html
Unesco, (2023). Technical and Vocational Education and Training (TVET). https://www.unesco.org/en/fieldoffice/beirut/tvet