DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM ZAMANI
Ağustos 2010,
Daha dün gibi hatırlıyorum. Okul müdürlerinin rotasyon uygulaması sonucu bir okula atanmış ve tam sürat çalışıyorum. Güzel ancak bir o kadar da zor bir çevre, bir o kadar zor bir bina...
Canla başla bir değişim sağlarken,
Mayıs 2011,
Rotasyon uygulamasının iptali için idari mahkemeye başvuran sendikalar ve bireysel başvuru yapan okul müdürleri vardı. Ve idari mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermişti. İl’deki herkes, bende dâhil “Şimdi ne olacak?” diyorduk. Kulaklarımıza gelen haberler, ilk sıradan başlayarak geriye doğru herkes eski görev yerine verilmesiydi. Ya da mahkeme kararları uygulanıp, kaçıncı sırada bittiyse bir müdürü resen atamak olacaktı. Ki bu yöntemde kurban ben oldum. Bir baktım ki atamam resen bir kasabanın kenar mahalle okuluna yapılmış. O zamanın İl Milli Eğitim Müdürü beni makamına çağırmış ve gönlümü almak istercesine benimle bir saat konuşmuştu. Kafamdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Sanki her şey benim için bitmişti.
Beni tanıyan ve yakın olan çevrem “Yiğit yere düştüğünde ayağa kalkandır.” diyerek destek veriyorlardı.
Görev yaptığım okuldan ayrılmak zor geldi bana, emek vermiş ve karşılığını almadan ayrılmıştım. Yeni görev yerime ilk gittiğim günü hiç unutmuyorum. Eski müdür beni karşılamış ve mahkemeyi kazanma edasıyla tüm öğretmenlerin yanında bana havasını atmıştı. O gün yaşanılanları sineye çekmiş ve hırslanmıştım. Ani bir kararla ben de idari mahkemeye başvurma kararı verdim. Bir arkadaşımın yardımıyla dosyayı hazırladım ve mahkemeye bizzat teslim ettim. O eğitim dönemi kafamda dolu düşüncelerle bitmişti.
O yaz dönemi “Ne olacak, nasıl olacak, nasıl bir karar verilecek?” diye geçti. Ve okullar açılmadan, idari mahkeme tarafından benim için yürütmeyi durdurma kararı verildi. Kararın Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından uygulanması gerekiyordu. Beni rotasyon öncesindeki okulumuza geri iade kararı verdiler. Birilerinin hırsı beni etkilemişti. Tıpkı, trafikte siz kurallara uyarsınız da birisi gelir size çarpar ya aynı onun gibi bir duruma düşmüştüm. Ancak çok hırslanmıştım. Tekrar rotasyona tabi olduk. Tabi atanabilecek okul sayısı az olduğu için seçenek çok yoktu. Yine de 65o öğrencisi olan büyük bir okula atandım.
“Yaşadıklarım beni nerelere götürdü?” derseniz, “İnanın kendimi geliştirme, eğitim camiasına ilham olma, yüksek lisansı tamamlama, farklı projeler yaprak eğitim camiasında fark yaratma… ve dahası derim.
Şunu anladım ki zor zamanlar insanları kuvvetlendiriyor.
Zor zamanlarda insan kendini gösterebiliyor.
Yıllarca sosyo-ekonomik durumu düşük yerlerde çalışan biri olarak hep daha fazlasını ve daha iyisini isteyerek faydalı olmaya çalıştım ve hep kazandım.
Kimler kaybetti biliyor musunuz? Hep bir oyun içinde olanlar, çekemeyenler, kıskançlar, haset sahipleri…
Eğer bir zorluk varsa değişim ve dönüşüm için uygun ortam vardır. İnsan krizi fırsata çevirmeyi bilmeli, farkındalığı artmalı, bakış açısını değiştirmeli, beklentileri azaltmalı ve sabretmeli sevgili okur.
“Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.”
Saygılarımla.
Kadir BAYŞU