Uzm. Psk. Ayşe Özge OĞUZ
Kategori: Psikoloji-Sosyal Psikoloji - Tarih: 22 Nisan 2025 23:23 - Okunma sayısı: 17
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) 1950’li yıllarda Albert Ellis ve Aaron Beck tarafından geliştirilmiş, bireylerin olumsuz düşünce kalıplarını fark etmeleri ve değiştirmeleri ile psikolojik sorunların üstesinden gelmelerine yardımcı olan bir terapi yöntemidir. BDT, düşünceler, duygular ve davranışlar arasındaki etkileşime odaklanır. Bireylerin olumsuz düşüncelerinin, ruh halleri ve davranışlarını doğrudan etkilediğine ve bu döngünün kırılmasının iyileşmeye yol açacağı prensibine dayanır.
BDT grup terapilerinden de yararlanmakta, hatta grup terapileri BDT’de psikolojik sorunları ele almada etkili bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. Bu terapi türü, özellikle depresyon, anksiyete bozuklukları, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), alkol kullanım bozukluğu ve diğer bağımlılıklar gibi durumlarla başa çıkmada yaygın olarak kullanılmaktadır. Grup terapisi, bireylerin birbirlerinden destek almasını sağlarken, sosyal öğrenme ve deneyim paylaşımına da imkân tanır.
BDT grup terapilerinde katılımcılar, olumsuz düşünce kalıplarını fark edip değiştirmeyi öğrenirken, aynı zamanda benzer deneyimler yaşamış diğer bireylerden destek alma fırsatı bulurlar. Örneğin, depresyon hastaları için yapılan bir grup terapisinde, katılımcılar kendilerini yalnız hissetmemeye başlar ve sosyal bağlarını güçlendirirler. Benzer şekilde, anksiyete bozukluğu yaşayan bireyler, grup içinde kaygılarını ifade ederek ve başa çıkma stratejilerini öğrenerek streslerini azaltabilirler. İnternet, sosyal medya, kumar, alışveriş bağımlılığı gibi davranışsal bağımlılıklar ile alkol ve madde kullanım bozukluğu yaşayan bireyler için terapi süreci, bağımlılığı azaltmaya yönelik bilişsel yeniden yapılandırma ve davranışsal stratejiler içerebilir.
Bağımlılıklar ele alındığında, "Adsız Alkolikler" (Alcoholics Anonymous- AA) gibi grup terapilerinin destekleyici topluluk yapısı sayesinde bireylerin bağımlılıkları aşmalarına yardımcı olduğu görülmüştür. AA modeli, bireylerin bağımlılıklarını kabul etmeleri, sosyal destek almaları ve yapılandırılmış bir iyileşme sürecine katılmaları üzerine kuruludur. BDT grup terapileri de bireylere bağımlılık yaratan düşünce ve davranış kalıplarını değiştirme konusunda rehberlik ederek bağımlılıkla mücadelede etkin bir araç oluşturmaktadır.
Ancak, BDT grup terapilerinin her birey için uygun olmadığını da belirtmek gerekir. Özellikle ağır travma geçirmiş bireyler veya mahremiyet kaygısı yüksek olan kişiler için bireysel terapi daha uygun olabilir. Bunun yanı sıra, grup dinamikleri zaman zaman sürecin verimliliğini etkileyebilir. Örneğin, bazı katılımcılar grup ortamında kendilerini yeterince ifade edemezken, diğerleri daha baskın olabilir ve grup içindeki dengeyi bozabilirler.
Araştırmalar, BDT grup terapilerinin özellikle sosyal kaygı bozukluğu olan bireylerde etkili olduğunu göstermektedir. Örneğin, Heimberg ve arkadaşlarının (1990) yaptığı bir çalışmada, BDT grup terapisine katılan bireylerin sosyal kaygı düzeylerinde belirgin bir azalma gözlemlenmiştir. Benzer şekilde, McEvoy ve arkadaşlarının (2012) çalışma sonucuna göre, grup terapisi uygulamalarının bireysel terapilere kıyasla daha ekonomik ve sürdürülebilir olduğu sonucuna varılmıştır. İnternet kullanım bozukluğu üzerine yapılan araştırmalar da, BDT tekniklerinin ekran süresini azaltma ve bağımlılıkla başa çıkma konularında etkili olduğunu göstermektedir (Young, 1998). Adsız Alkolikler ve diğer grup terapi modelleri üzerine yapılan çalışmalar, sosyal destek temelli terapi süreçlerinin bağımlılık tedavisinde olumlu sonuçlar verdiğini ortaya koymuştur (Humphreys, 2004).
Sonuç olarak, BDT grup terapileri, belirli psikolojik rahatsızlıkların ve bağımlılıkların tedavisinde önemli bir araç olarak görülmektedir. Bireylerin birbirlerinden destek almasını ve terapi sürecine daha aktif katılım göstermelerini sağlayarak, iyileşme sürecini hızlandırabilir. Ancak, grup dinamiklerinin her birey için uygun olmadığı görülmekte bu sebeple, hangi bireylerin gruba dâhil edilip hangilerinin edilmeyeceği dikkatle değerlendirilmelidir.
Kaynakça
Heimberg, R. G., Liebowitz, M. R., Hope, D. A., Schneier, F. R., Holt, C. S., Bruch, M. A. (1990). Cognitive-behavioral group therapy for social phobia: A treatment manual. Journal of Clinical Psychology, 46(6), 704-716.
McEvoy, P. M., Nathan, P., Rapee, R. M. (2012). Cognitive behavioral group therapy for social phobia: Long-term effects and impact on comorbid conditions. Journal of Anxiety Disorders, 26(1), 19-27.
Young, K. S. (1998). Internet addiction: The emergence of a new clinical disorder. CyberPsychology & Behavior, 1(3), 237-244.
Humphreys, K. (2004). Circles of recovery: Self-Help organizations for addictions. Cambridge University Press.
03 Nisan 2025 16:56
16 Nisan 2025 14:15
09 Nisan 2025 13:59
09 Nisan 2025 19:47
20 Nisan 2025 15:29
06 Nisan 2025 19:17
04 Nisan 2025 15:25
16 Nisan 2025 14:29
14 Nisan 2025 10:55
01 Nisan 2025 20:23