Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

Türkiye'de Eğitimde Teftiş Sorunu: Yapısal ve İşlevsel Bir Değerlendirme

Türkiye'de Eğitimde Teftiş Sorunu

Kategori: Sosyal Bilimler - Tarih: 16 Nisan 2025 22:22 - Okunma sayısı: 52

Türkiye'de Eğitimde Teftiş Sorunu: Yapısal ve İşlevsel Bir Değerlendirme

Türkiye'de Eğitimde Teftiş Sorunu: Yapısal ve İşlevsel Bir Değerlendirme

Prof. Dr. Mehmet TEYFUR

Eğitim sistemlerinde kalite güvencesi mekanizmaları, öğretim süreçlerinin etkinliğini artırmak ve çıktıları değerlendirmek açısından büyük öneme sahiptir. Türkiye'de ise eğitimde teftiş sistemi, yıllar içerisinde birçok yapısal reform ve mevzuat değişikliğine uğramasına rağmen halen birçok sorunla karşı karşıyadır. Teftişin amacı yalnızca denetim değil; rehberlik, değerlendirme ve gelişim sağlamaktır. Ancak uygulamada bu amaçların büyük kısmı ihmal edilmektedir. Bu makale, söz konusu sorunların nedenlerini inceleyerek daha işlevsel bir teftiş sisteminin nasıl inşa edilebileceği üzerine tartışma yürütmektedir.

Yapılan saha araştırmaları, öğretmenlerin büyük çoğunluğunun teftişi "stres kaynağı" olarak gördüğünü, müfettişlerin ise denetim yetkilerinin kısıtlı olduğunu düşündüğünü göstermektedir. Bu karşılıklı güvensizlik ortamı, teftişin gelişimsel yönünü ortadan kaldırmaktadır

Teftiş; öğretmenlerin, okul yöneticilerinin ve kurumların belirlenen hedeflere ulaşıp ulaşmadığını değerlendiren bir sistemdir. Eğitim denetimi üç temel işleve sahiptir:

  1. Değerlendirme (Performans Ölçümü)
  2. Rehberlik (Mesleki Gelişim Desteği)
  3. Hesap Verebilirlik (Yasal ve İdari Sorumluluklar)

Etkin bir teftiş sistemi bu üç işlevi dengeli şekilde yürütmelidir. Ancak Türkiye'deki uygulamada bu denge sağlanamamıştır. Özellikle öğretmenler arasında teftişin daha çok "cezalandırıcı" bir süreç olarak algılandığına dair güçlü bir kanaat bulunmaktadır.

Teftişin Tarihsel Gelişimi

Türkiye’de eğitimde denetim ilk olarak 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile kurumsal çerçeveye kavuşmuştur. Cumhuriyet dönemiyle birlikte merkeziyetçi bir yapı kazanmış, 1990’lardan sonra ise öğretmen yetiştirme, performans değerlendirme ve kalite güvencesi kavramlarıyla yeniden şekillenmiştir. 2011 yılında yapılan değişikliklerle İlköğretim Müfettişleri, Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı'na bağlanarak "eğitim denetmeni" unvanı verilmiştir. Ancak bu değişiklik uygulamada birçok belirsizlik doğurmuştur.

Yapısal Yetersizlikler

  • Müfettiş sayısının yetersizliği nedeniyle teftişlerin çoğu yüzeysel yapılmaktadır.
  • Müfettişlerin birçoğu hem denetim hem de rehberlik görevlerini eş zamanlı yürütmekte; bu durum uzmanlaşmayı engellemektedir.
  • İl bazında görevlendirme yapıldığından, müfettişler çoğu zaman okulun bağlamını tam anlamadan denetim gerçekleştirmektedir.

Teftiş Süreçlerindeki Sorunlar

  • Hazırlıksız ve plansız denetim: Okulların eğitim öğretim süreçlerine müdahale eden, öğretmenleri baskı altında hissettiren uygulamalar yaygındır.
  • Standart eksikliği: Türkiye'de teftişe dair standartlar net olarak tanımlanmamıştır; bu da denetimin kişisel yoruma açık olmasına neden olmaktadır.
  • Dijitalleşme eksikliği: Performans değerlendirme süreçlerinde hâlen geleneksel, kâğıt temelli yöntemler kullanılmaktadır.

Sorunların Nedenleri

  1. Merkeziyetçi Eğitim Politikaları: Yerel farklılıkları göz ardı eden tek tip uygulamalar.
  2. Kaynak Yetersizliği: Hem insan gücü hem de teknolojik donanım açısından ciddi eksiklikler.
  3. Eğitim Politikalarında Tutarsızlık: Sık sık değişen yönetmelikler ve görev tanımları.
  4. Mesleki Gelişime Yönelik Teşvik Eksikliği: Teftiş sonuçlarının öğretmen gelişimine katkısı sınırlı.
  5. Kurumlar Arası Koordinasyon Eksikliği: Teftiş raporlarının okul gelişim planlarına entegre edilmemesi.

Çözüm Önerileri

  1. Teftiş Sisteminin Rehberlik Temelli Yeniden Yapılandırılması: Denetim yerine destekleyici rehberlik anlayışı ön plana çıkarılmalıdır.
  2. Müfettiş Eğitiminin Güçlendirilmesi: Müfettişler, sadece mevzuat bilgisi değil, pedagojik yeterlilikler konusunda da eğitim almalıdır.
  3. Dijital Performans İzleme Sistemleri Kurulmalıdır: Öğretmen performansı; öğrenci gelişimi, veli geri bildirimi ve sınıf içi gözlemlerle dijital ortamda çok boyutlu değerlendirilmelidir.
  4. Yerelleşme Sağlanmalıdır: Teftiş süreçlerinde il ve ilçe bazında okul profilleri dikkate alınmalı; bağlamsal farklar göz önüne alınmalıdır.
  5. Geri Bildirim ve Takip Mekanizmaları Kurulmalıdır: Denetim sonrası öğretmen ve yöneticilere yapılandırılmış geri bildirimler verilmeli, gelişim süreçleri izlenmelidir.

Sonuç

Türkiye'de eğitimde teftiş, olması gereken işlevlerinden uzaklaşmış; baskıcı, yüzeysel ve standart dışı bir yapıya bürünmüştür. Teftiş sisteminin reforme edilmesi; öğretmenlerin mesleki gelişimini destekleyecek, okul yönetimlerine rehberlik edecek ve öğrenci başarısını dolaylı olarak artıracak bir yapıya dönüşmesiyle mümkündür. Bu dönüşüm, ancak bütüncül bir eğitim reformu çerçevesinde; yerinden yönetim, dijitalleşme ve nitelikli insan kaynağı ile gerçekleştirilebilir.

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Sosyal Bilimler Yazıları