Hasan TURUNÇ
Kategori: Fikir Yazıları - Tarih: 20 Şubat 2025 22:49 - Okunma sayısı: 125
EŞİT VE ADİL EĞİTİM İÇİN AZ DAHA CESARET
Bursluluk Sınavında Gelir Beyannamesi Adaletsizliği
Millî Eğitim Bakanlığı 2025 İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumları Bursluluk Sınavı (İOKBS) Başvuru ve Uygulama Kılavuzu yayımlandı.
Kılavuza göre sınava başvuracak adaylardan geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi ailelerine ait gelir durumunu gösteren beyanname istenecek.
Gelir durumu ile ilgili yapılan hesaba göre eşlerin ikisi de öğretmen/akademisyen olan ailelerin gelir düzeyleri belirlenen üst sınırın üzerinde olduğu için olan çocuklara olacak ve yine sınava giremeyecekler.
Gelin görün ki eşlerden biri vergi levhalı bir işletme sahibi olan veya farklı meslek gruplarında bordrosuz çalışan ailelerin gelirleri bordrolu çalışanlardan kat kat fazla olsa dahi gelir beyanları daha düşük olabilmekte ve çocukları sınava girebilmektedir.
Aynı durumdaki ailelerin çocukları girdikleri bu sınavlarda başarılı oldukları taktirde yıllarca karşılıksız burs alırken onları yetiştiren, sınava hazırlayan, başarılarında emeği geçen eğitimcilerin ve diğer bordrolu çalışanların çocuklarının “kişi başına düşen yıllık gelir düzeyi yüksek gerekçesiyle!” sınava bile girememesi hakka hukuka uygun mudur?
Bu konuda acilen bir düzenleme yapılarak yürürlükteki adaletsizliğin giderilmesi elzemdir.
Sıradaki türküyü benim gibi adalet isteyip de kavuşamayanlara armağan ediyorum:
“Adaletin bu mu dünya
Ne yar verdin ne mal dünya
Kötülerinsin sen dünya
İyileri öldüren dünya…”
12 Yıllık Zorunlu Eğitim Gönüllüleri Parmak Kaldırsın
2012-2013 eğitim öğretim yılında ülkemizde zorunlu eğitim 12 yıla çıkarıldı. Daha önce 5+3 şeklinde uygulanan ilkokul ve ortaokulu kapsayan 8 yıllık kesintisiz eğitim modeli, 4+4+4 şeklinde liseyi de içine alan bir zorunluluğa dönüştü.
Millî Eğitim Bakanlığı bu değişiklikle birlikte hayata soktuğu yeni sistemin iki temel amacını şu şekilde açıklıyordu:
Türk Eğitim Sistemi 12 yıllık zorunlu eğitime evrileli tam 13 yıl oldu. Ne hikmetse öğretmen olarak lisede çalıştığım süreyle aynı. Bu süre içinde kendime hep şu soruları sordum:
SORULAR
CEVAPLAR
1………………..
2………………..
3………………..
İşte sistem bu temsili yazılı kağıdında olduğu gibi cevapsız bırakılan sorular yarattı. Yazılılarda boş kâğıt veren öğrenciler ve merkezi sınavlarda sıfır çeken nesiller yetişti. Okulda geçirilen yıllar uzadıkça mesela kitap okuma oranımız artmadı. Ya da yabancı dil öğrenme düzeyimiz değişmedi. Fiziki koşullar yetersizken liselerdeki sınıflarda gereksiz bir mevcut artışı beraberinde disiplin problemleri de getirdi. Akran zorbalığı patladı ve mutsuz, huysuz, huzursuz duygular birbirini kovaladı.
Şehir merkezlerinde birkaç okul belirleyip adının önüne nitelikli lise dedik ve LGS (Liselere Giriş Sistemi) sınavında ağzıyla kuş tutabilen öğrencileri bu okullara yerleştirip geriye kalanları zorunlu niteliksiz eğitime mahkûm ettik. Oysa bu gençleri ait olmadıkları yerlerde saatlerce zoraki tutarak kaybetmek yerine ilgi ve yeteneklerine uygun, severek devam edebilecekleri nitelikli ortamlar yaratıp kazanabilirdik.
Yorumsuz: 12 yıllık zorunlu eğitimin şifreleri ortaya çıkmaya başladığında ilkokula başlama yaşı ile ilgili kamuoyunda yoğun tartışmalar yaşandı. Bakanlık 30 Eylül tarihi itibariyle 60 ayını dolduran çocukların ilkokula başlaması gerektiğini açıkladı. Tepkiler üzerine geri adım attı ve bu konuda bir değişiklik yaptı. Yapılan değişiklikle aynı tarih itibariyle 66 ayını dolduran çocukların ilkokula başlayacağını duyurdu.
Zorunlu Din Eğitimi
Bununla birlikte Din Bilgisi öğretiminin İlkokul programlarında “Kur’an-ı Kerim ve Din dersleri adı ile 2, 3 ve 4’üncü sınıflarda ikişer saat olarak Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri tarafından okutulmasına karar verildi. Bu karardan sonra bakanlık acilen 25.000 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenine ihtiyaç duyulduğunu açıkladı. Bu ihtiyaç kalıcı bir hal alarak yıllardır her atama döneminde ataması en çok yapılan branş sıralamasında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği zirveyi kimseye kaptırmadı.
Gönüllü Beden Eğitimi
Aynı düzenleme kapsamında daha önce Beden Eğitimi ve Spor derslerine 4’üncü sınıftan itibaren branş öğretmenleri girerken bu uygulamadan vazgeçildi ve bu dersler Beden Eğitimi öğretmenlerinin ellerinden alınarak sınıf öğretmenlerine devredildi. Bu kararla birlikte çalıştıkları okullarda norm fazlası durumuna düşerek kendine yeni okullar aramak zorunda kalan birçok öğretmen mağdur oldu.
Böylece ilkokul öğrencilerinin hareket eğitimini alanında uzman branş öğretmenlerinden alma ve doğru spor branşlarına yönlendirilme şansları da ellerinden alınmış oldu. Sporcu olma hayali kuran sayısız özel yetenekli öğrenci bu hayallerini ortaokula kadar ertelemek zorunda kaldı.
Karne Görüşü: Sayın 12 yıllık zorunlu eğitim gönüllüleri ile bu sistemin yapımında ve yayınında emeği geçenler;
Zorla güzellik olmaz! Eğitim sistemimizi daha kullanışlı hale getirmek için bir an önce zorunluluktan kurtulmalı ve gönüllü olarak daha çok çalışmalısınız. A bir de tatillerde hep beraber daha çok kitap okusak ne güzel olur. Tabi kitabın yanı sıra dergilerdeki makale ve köşe yazılarını karıştırmanın da faydası çok. Benden söylemesi.
Kanaat Notu: 12 yıllık zorunlu eğitim hiç olmamış. Oturun sıfır!
Hasan TURUNÇ
hasanturunc47@gmail.com
10 Şubat 2025 15:19
08 Şubat 2025 20:23
07 Şubat 2025 08:01
18 Şubat 2025 12:54
12 Şubat 2025 15:05
16 Şubat 2025 14:58
03 Şubat 2025 13:16
05 Şubat 2025 12:14
07 Şubat 2025 09:34
06 Şubat 2025 01:59