Haydar Uzunyayla
Kategori: Edebiyat - Tarih: 19 Şubat 2025 19:31 - Okunma sayısı: 81
nsan, canlılar dünyasında aklın etkinlik gösterdiği bir yapıdan ibarettir ve bu ayrıcalık da kendini ‘bilgi’ tarzında var eder. Başka bir ifadeyle tasarılarımızı, gelişmemizi, ilerlememizi tarih boyunca biriktirdiğimiz bilgi birikimi üzerinden gerçekleştiriyoruz ve bu da sadece insana özgü bir özelliktir… Bilgimiz ne kadar yetkinse, yaşam olanaklarımız da aynı oranda yetkin olur. Ne kadar bilirsek, hayat tarzımız, olanaklarımız aynı ölçüde zengin olur… Düşüncelerimizin düzenlenmesi ve yenilenmesi, hak-adalet, evrensel bakış açımız, eşitlik ve özgürlük arayışlarımızın ufku da aynı ölçüde genişler. Kısacası, daha üstün bir mutluluğa, daha üstün bir varoluş kimliğine ulaşma çabamız, ilk günden beri hep bilgiye dayalı oluşumlar üzerinden yükselmiştir…
Ancak yükselme, ilerleme ve refah, akılcı düşünceyle yol aldığında gerçek hedefine ulaşır. Yani bilgi, akılcı düşünceye yaslandığı zaman iyileştirici ve sağaltıcı özellik kazanır ve bu sağlam temel üzerinden kendini yenileyerek devam eder.
Akılcı düşünce, doğru düşünme, doğru yorumlama ve yargıda buluma gücünü içerir. Dış nedenlerin köleleştirici etkisinden kurtulmayı, hayallerimizi geliştirmeyi, nesnelerin ve hayatın sürdürebilirliğini, doğanın döngüsü ile uyumlu olmayı, olgunluğu ve bilgeliği içerir… Daha önemlisi hak aramayı, hakkı ve hak istemeyi öğretir bize… Hiç kimse ‘hak nedir, eşitlik ve adalet nedir?’ hakkında fikri ve sözü olmayana hakkını teslim etmez… Doğanın ve yaşamın kendi ilkeleri vardır. Eğer yeterli ölçüde ayakta kalma donanımına sahip değilseniz, öteki seni kendi doğasına, kendi düşünce silsilesine uygun yaşamaya zorlar… Çünkü yeti ve yeteneklerimiz gelişmediğinde, bir başka oluşumun veya bir başkasının tutsağı oluruz. İyilik-kötülük dahil olmak üzere sevgimiz, sevincimiz, kinimiz, hüznümüz, özgürlük anlayışımız ve benzeri duygu, düşünce ve eylemlerimiz dış nedenlerin etkisiyle şekillenir ve doğal olarak bilinçli seçimlerde bulunamayız.
Bizler ancak aklın, akılcı düşüncenin zincirleriyle birbirimize bağlandığımız zaman özgürlük ve refah dolu yaşama varabiliriz. İyilik ve çıkarın, eşitliğin ve adaletin, sevginin ve kederin ortak paylaşıldığı bir toplum, bir sistem, bir
yönetici grubu, ortak memnuniyet, düzgün bir hayat yaratmanın yolu buradan geçer.
Akılcı düşünceden başka hiçbir şey güvenli değildir. İnsanın insana tahammülü, onurumuz, vicdanımız, dürüstlüğümüz, zihinsel faaliyetlerimiz, tasarımlarımız ancak akılcı düşünceyle kalıcılık kazanabilir… Duygularımızla ve tutkularımızla yaşamı yönlendirme tehlikelidir, çünkü bu yanımız sürekli çalkantılı ve çok sık değişen özellikler gösterebiliyor. Sözgelimi sevgimiz bir anda nefrete ve kine dönüşebiliyor… Kuşkusuz çok zaman tanık olduğumuz gibi kin, nefret, öfke, açgözlülük ve benzeri histerilerle beslenen hayatlar da zaman içinde çürüme, hastalık ve bozulma göstermiştir.
******
Aklı eğitmek zorundayız… Bu kolay değildir ama özgürlüğe, adalete, eşitliğe, hak ve refaha giden tek seçenek budur. Bir çocuğu bile akılcı düşünce, bilgi veya eğitimle savaşçı ya da barışçı yapabilirsiniz. Bozulmuş bu çağdan, şehvet pazarına dönüşmüş günümüz dünyasından kurtulmanın yolu, aklın iyileştirici ve sağaltıcı donanımıyla sağlanabilir ancak...
10 Şubat 2025 15:19
08 Şubat 2025 20:23
07 Şubat 2025 08:01
18 Şubat 2025 12:54
12 Şubat 2025 15:05
03 Şubat 2025 13:16
16 Şubat 2025 14:58
05 Şubat 2025 12:14
07 Şubat 2025 09:34
06 Şubat 2025 01:59