Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak
Kategori: Fikir Yazıları - Tarih: 15 Şubat 2025 18:09 - Okunma sayısı: 255
Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak yazdı:
Aşkın Matematiği
Neyse.. bir ‘Sevgililer Günü’nü daha atlattık kazasız belasız, tek başına!
O halde aşk üzerine konuşmaya devam edebiliriz... Sanki ne kadar çaba harcasak da onu anlamada ve anlatmada hep bir şeyler eksik kalıyor… Tekrar tekrar düşünmek, hissetmek ve duyumsamak gerekiyor gibi!
“Aşk, bizim mutlu çılgınlığımız!” diyor bir felsefeci (L.Marinoff), “Aşk, ciddi bir akıl hastalığıdır” diyen ustası Platon’a nazire yaparak.
Aşkın bir ‘patoloji’ olduğunu kabul eden ruh sağlığı uzmanları; bir aşk ilişkisinde; iki kişinin ‘bir’ olması olarak tanımlanan bir bağlılık olduğuna dikkat çekerler.
İki kişi ‘bir’ olduğunda; her biri yarım (1/2) kişi olmuş demektir. ‘Bir elmanın iki yarısıyız’ diye ifade edilen bir ilişki de ‘tam’ olabilmek için diğerine muhtaç (bağımlı) durumdadır. İkisi de birbirlerini kendileri için severler bir bakıma çünkü ancak onun sevgisi ile kendini ‘tamamlanmış’ hisseder.
Bu yüzden her 1, kendi içinde 2’dir aşk ilişkisinde bir bakıma çünkü artık ‘diğeri’ni kendi içinde var etmektedir. O’nu kendinden ayrı düşünemez ya da kendini onsuz var edemeyeceğini hisseder.
Birbirine aşık olan bir kadın ve bir erkek, aynı dünyada yaşadıklarına dair yanlış bir algıya kapılırlar. Farklı dünyalarda yaşadıklarını anladıkları an kriz çıkar ve çetin bir soru ile karşılaşırlar:
Gerçeği görmek, kabul etmek ve uyum sağlamak pek kolay olmaz!
Çünkü aşık çift; bir arada oldukları sürece 1+1=1 eder ve bundan çok mutludurlar.
Ama ayrılınca; 1-1= 0 haline gelir birdenbire! Kendini kaybolmuş gibi hisseder her biri.. Dünyasını dolduran ve o dünyaya anlam veren kişi ‘yok’ olduğunda, büyük bir boşluğa düşer ve boşluk tarafından yutulacağını hisseder.
Bu yüzden bir aşk ilişkisi sonunda karşı tarafa yönelik öfke, kızgınlık, nefret ortaya çıkabilir.. Yoğun bir üzüntü ve pişmanlık yaşanabilir.
Aşktan sonra yaşanan öfke ve nefret gibi duygular, bizi kör eder ve yıkıcı sonuçlara yol açabilir. Yaşadığımız öfke aslında ikincil bir duygudur. Altında ‘yoksunluk/ ihtiyacın yarattığı üzüntü’ vardır gerçekte. Eğer üzüntümüzü yaşama cesareti gösterebilirsek içimizdeki o bitmez tükenmez bir acıyla dolan korkunç boşluk ile yüzleşebiliriz. Aşkımızın doldurduğu yer; boş bir keder kaynağına dönüşmüştür.. Bu kaynağı görmek, kabul etmek, yasımızı tutmak için kendimize zaman tanımak ve izin vermek en sağlıklı yoldur.
Hiçbir acı, yas tutmadan geçmez!. Aşk acısı da öyle.. Bu acıdan kaçmak için yeni bir ilişkiye girmek ya da kendine meşguliyetler bulmak; sadece bir kaçıştır! Oysa yas; kaçarak değil, onunla yüzleşip yaşayarak aşılabilir. Ancak yas süreci kendini tamamladığında içimizdeki kaynakların bizi beslemesi için yeni bir gözle yaşananları değerlendirmek mümkün olabilir.
İşte o zaman yaşananların ‘bize özgü’ bir deneyim olduğu ve bizim onlarla ne yapıp nasıl aştığımızı anlayarak aldığımız dersler için minnettarlık duyabiliriz.
Nedir aldığımız dersler?
Aşkın matematiğini anlayıp kabul ettiğimizde bize sağladığı derslerden payımıza düşeni öğrenip hayatımıza daha sağlıklı olarak devam etmemiz mümkün olabilir.
Nedir bize kalan?
Yaşadıklarımızın karşımızdaki ile değil, kendimizle ilgili olduğudur..
İçimizdeki boşluk bizim çocuklukta doyurulmayan temel ihtiyaçlarımızdan kaynaklanmaktadır. İçimizdeki boşluğu bir başkasının ya da dışarıdan ‘sahip olduklarımızın’ dolduracağını sanmak bir yanılgıdır. Sadece kısa bir süre kendimizi ‘iyi’ hissettiren şeylerdir bunlar.. O boşluğu dolduracak şey asla kaybetmeyeceğimiz bir şey olmak zorundadır. ‘Sahip olunan’ her şey kaybedilebilir. Sadece özünüze kattığınız ve sizinle kaynaşıp size ait hale gelen şeyler artık sizden kopamayacak ya da kaybedilmeyecek zenginliklerinizdir.
O halde kendi bağımsızlığımızı keşfetmek ve kendi bütünleşmemizi bir başkasına ‘bağımlı’ olmadan sağlamak zorundayız. Yetişkin olmanın ve olgunlaşmanın anlamı da budur bence.
Dostluk, arkadaşlık, güçlü sevgi bağı ile bağlı olan iki kişi arasında diğerine ‘bağımlı’ olmayan bir ilişki kurulabilir. Her biri kendi bağımsızlığını koruyarak varlığını sürdürüyorsa bu ilişkinin denklemi: 1+1=2’dir. Tek başına iken bir bütün ve birlikte iken bir arada/ yan yana iki bütün.
Bu bir beraberliktir ama aşk değil! Çünkü AŞK, mantıklı ve akıllı bir denklemi altüst eder!.
Aşk; kendini bir başkasında bulmak ya da kaybetmektir!.
Aşkın matematiğine kafa yormak gereksizdir belki de çünkü aşk gelince kendi denklemini kuracaktır ki anlatılmaz.. yaşanır!
Aşkla kalınız.. Aşksız kalmayınız!
B.Y.
15 Şubat 2025 Bahçelievler/Ankara.
08 Şubat 2025 20:23
10 Şubat 2025 15:19
07 Şubat 2025 08:01
18 Şubat 2025 12:54
12 Şubat 2025 15:05
03 Şubat 2025 13:16
05 Şubat 2025 12:14
06 Şubat 2025 01:59
16 Şubat 2025 14:58
07 Şubat 2025 09:34