Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

Yalnızlığın Öyküsü

Selma Güzeltepe Sağlamtaş

Kategori: Edebiyat - Tarih: 12 Şubat 2025 23:22 - Okunma sayısı: 29

Yalnızlığın Öyküsü

Penceredeki solgun çiçekli perdeyi çekip kapattı. Loş olan oda iyice karanlığa gömüldü. Eskimiş rengi açılmış koltuğa çökercesine oturdu. Yorgundu.

Annesini sonsuzluğa uğurladığından beri evden hiç çıkmamıştı. Günlük gereksinimlerini evdekilerle karşılıyordu. Annesinin yatak odasının ortasına albümün içindeki fotoğrafları boşaltmış onlara bakıyor ağlayamıyordu. Uykusuz geceler umutsuz saatlerden sonra , sabaha ulaşıyordu.

Yavaş yavaş acı gerçeklerle yüzleşmesi zaman alıyordu.Ailesinden kimse kalmamıştı.Hepsini sonsuzluğa uğurlamıştı.Yaşadığı kırgınlıklar, yitirişler onu yaşamdan iyice uzaklaştırmıştı.Kimseyle konuşmuyordu. Komşuluğun bittiği, gökdelenlerin yükseldiği bu sokakta tek katlı sarı bahçeli bir evde yaşamaya çalışıyordu.

Kırgın, tükenmiş ve yalnız… Bu böyle mi sürecekti? Yanıtını bilemediği sorular … Kederi içinden atamıyor. Umut dolu günlere ulaşamıyordu. İçinde ki ses, “yaşama dön diyor”, çırpınıyordu. O umursamaz dolaşıp duruyordu. Bu küçük evde.

Babasının fotoğrafına bakıyordu. Yakışıklı, koyu renkli takım elbiseli, Türkiye Cumhuriyeti’ nin ilk yıllarının öğretmeni, annesi yeniliklere açık bir Cumhuriyet kadınıydı. İki oğlu bir kızıyla atamalarla ülkenin en uzak yerlerinde giden ailesi vardı bir zamanlar…Anne babası onları iyi yetiştirmek istemiş, topluma yararlı olmaları için birçok fedakarlıkta bulunmuşlardı. Başarmışlardı. Eskiden aile topluca fotoğrafçıya gidip birlikte o anı ölümsüzleştirirlerdi. Ailece en güzel giysilerini giyip gittikleri bir gündü.Bu fotoğrafta herkes objektife gülümsüyordu. O günden sonra bır araya gelmemişlerdi.

Büyük ağabeyini kötü bir hastalıktan,kaybetmişlerdi. Evlat acısı yaşayan anne babasını bu duygu çökertmiş, sosyal yaşamdan uzaklaştırmıştı.

Küçük ağabeyi sendika yöneticisi , donanımlı yasaları bilmesine rağmen hapishaneye girmekten kendini koruyamamıştı.

Uzun parmaklarıyla saz çalarken onu anımsadı. Yatılı okuduğu öğretmen okulunda öğrenmişti saz çalmasını. Üniversite yıllarında bu yeteneğini geliştirmiş, arkadaş toplantılarında aranır olmuştu. Ağabeyi tutuklandıktan birkaç ay sonra babalarını kaybettiler. Ailenin yaprak dökümü devam ediyordu.

Ülkenin çalkantılı dönemlerine tanıklık ettiğini düşündü. O yıllarda üniversite öğrencisiydi.Dünyayı değiştirmeği düşünürken güzelim yılları ise boykotlarla, tutuklanmalarla, arkadaşlarının ceza alışları içeriden gelen mektupları beklerken geçen günler…Saz çalan, güzel düşüncelere sahip ağabeyini özgürlüğüne kavuştuktan birkaç ay içinde onu da kaybettiler. Anne kız birbirlerine sarılarak destek olmaya çalıştılar.

Sevdiği gencin onu terketmesi uzak bir ülkeye gitmesiyle sonuçlanan güzelim aşkın yerini nefret duygususun alması. Üniversiteyi bırakmasını anımsaması…Annesinin unutkanlık hastalığına tutulması onu kimseye bırakmayışı, dayanılmaz bir acı duydu tam içinde bir yerde… Annesi de yoktu.

Tamamen yalnızdı. Dertleşmek, sohbet amacıyla kimi arayacaktı. Kiminle konuşacaktı. Markette kasa görevlisi kıza ödeme yapacaktı o kadar. Sonra…

Parka otursa, kuşlar ,kediler, bebeklerini gezdiren anneler vardı. Hava soğuyunca herkes evine gidiyor, kediler ve kuşlar sığınacak bir yerlere gizleniyorlardı. Herkes ,herşey yabancı geliyordu ona. Oysa ki tanıdıklarını, arayabilirdi. Yakınları taziye için gelmişler birkaç gün sonra telefonla aramışlardı. Onları aramak içinden gelmiyordu. içlerinde yaşadığı bu küçük evi apartmana dönüştürmek isteyenler vardı. Bu konu onu çok rahatsız ediyordu.Ailesini sonsuzluğa uğurladıktan sonra bu ev bir de anıları kalmıştı.Ayrılmak istemiyordu. Evinden yuvasından.

Pencerenin önünde karşıdaki parka bakıyordu. Elinde mama torbası Şapkalı kadını gördü. Nereden çıktıkları belli olmayan yaklaşık on tane kedi kadının etrafını sardılar, bu kadını , kedileri, bugüne kadarfark etmediğini düşündü. İlgisini çekti. Kadın kedilere mamaları paylaştırdı.Kavga edenleri ayırdı. Onlara ayrı ayrı mama bıraktı otların üzerine …Kedilerin bazılarını kucağına aldı ,okşadı. Sevgi sözcükleri söylüyor gibiydi. Onunda kendi gibi yanız olduğunu düşündü. Mutluydu kadın gülümsüyordu.

Şapkalı kadın ve kediler ilgisini çekmiş acılarını az da olsun unutmuştu.

İçindeki sese kulak verdi.”Sende bir kedi alıp bakabilirsin. Sen eskiden çok severdin kedileri. Aşk, sevgi, nefret anne babanın bakım sorumluluğu derken hayvan sevgisi yüreğinin bir köşesinde kalmıştı. Bu güzel duygular kıpırdadı. Bir kedinin yumuşak tüylerine dokunmak, okşamak için dayanılmaz bir istek duydu.

“Bir kedi almalıyım belkide iki tane benim gibi yalnız kalmasın. Arkadaş olurlar.Parka gelen kedileri doyuran şapkalı kadınla konuşur, bakımı hakkında bilgi alırım .Ya da veterinerden… Bu düşünceler onu mutlu etmiş, içini sevinç parıltısı kaplamıştı.

Uykusuz gecenin sabahında erkenden evden çıktı. Dengesi bozulmuş tökezleyen ayaklarıyla çarşıya geldi. Yorulmuştu. İnatla yürümeyi sürdürdü. Kedi, diğer hayvanların mamasını satan yerleri birkaç kişiye sorarak buldu. Taşıyabileceği kadar mamaların paketlerini aldı. Parka doğru yavaş yavaş yürüdü. İçini çocuk sevinci doldurmuştu. Kedileri çağırdı. Her çiçeğin her oturma yerlerinin altından koşarak geldiler. Her renkten ve en az on tane kedi.

“Sevimli canlar, acele etmeyin hepinize yetecek kadar mamanız var” yiyeceklerini pay etti kavga edenleri ayırdı. Küçük kedilere otların üzerine dağıttığı mamaları yemeleri için başlarında bekledi. Gri beyaz küçük kediyi sevdi . Onu eve getirmeye karar verdi. Kucağına almış evin yolunda yürür halde buldu kendini. Acıları azalmış bir hafiflik duygusuyla kapısını açtı. Gri beyaz sevimli şey boynuna sarılıyor kucağından inmek istemiyordu.

“ Sana bir ad bulalım Gümüş gibi renklerin var. Senin adın, Gümüş olsun.

Kucağından kanepeye bıraktı. Küçük Gümüş biraz dolaştı. Beğendiği yere kıvrıldı. Uyumaya başladı. Ona uzun uzun baktı.

Ani bir hareketle annesinin odasına gitti, pencereyi açtı. Temiz hava içeriye doldu. Yerdeki fotografları bir bir topladı. Albüme yerleştirdi. Annesinin sandığını açtı. Albümü yerleştirdi, kapağını kapatıp odadan çıktı. Evin bütün pencerelerini açtı . Yaşamaya yeniden başlıyordu. Mutfakta ocağı yaktı. Son bir tutam çayı demleyecekti. Ara sıra .Gümüşe bakmaya gidiyordu.

Yarınki işleri planladı. Gümüş’ün bakımını üstlendim. Alışmalıyım, sonra bir kedi daha alırım.Yalnız kalmasın, arkadaşı olsun, düşünceleriyle evi toparlarken akşamın olduğunu farketti.

Güneş yaprakları olmayan ağaçların ardından yavaş yavaş kenti terk ediyordu. Eve gelen küçük mucizeye bakarak” güle güle yalnızlık, hoş geldin Gümüş, iyileşeceğim., Umutlarımı çoğaltacağım, yeniden yaşamaya başlıyorum, diye fısıldadı. Bardaktaki çayından bir yudum aldı. Gözlerinden iki damla yanaklarına süzüldü. Dışarda da yağmur başlamıştı

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Edebiyat Yazıları
KADER

Edebiyat 09 Şubat 2025

KADER

Öykü: Superisi

Edebiyat 06 Şubat 2025

Öykü: Superisi

Öykü ADI UMUT

Edebiyat 06 Şubat 2025

Öykü ADI UMUT

DİRİLİŞ

Edebiyat 04 Şubat 2025

DİRİLİŞ

Kurtuluş

Edebiyat 26 Ocak 2025

Kurtuluş