Mehmet Salim Şirin
Kategori: Eğitim Bilimleri - Tarih: 24 Ocak 2025 11:57 - Okunma sayısı: 39
Milli eğitim sistemi ile ilgili gerçekleştirilen değişikliklerin bugüne kadar genellikle bu değişikliği gündeme getirenler açısından eğitim kaygısı ile yapıldığını kabul edebiliriz…
Her ne kadar AKP hükümetlerinin ilgili bakanlarının bütünlüklü bir eğitim yaklaşımı olmasa da her birinin kendine özgü kaygılarının temelinde yine de eğitim ile ilgili doğrudan politik olmayan kaygılar vardı denilebilir…
Örneğin Yusuf Ziya Selçuk, ben de dahil pek çok deneyimli öğretmeni Ankara’ya davet edip alanlarımızla ilgili görüşlerimize başvurmuş ve orada dile getirilen kimi görüşleri de önemseyerek sonrasında gerçekleşen değişikliklerde onlara da yer vermişti…
Ancak son Milli Eğitim Bakanı’nın uygulamaya soktuğu “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” esasta eğitim ile ilgili bir kaygıya dayanmıyor… Bütünüyle kendilerinin benimsediği politik bir içeriğin öğrencilere aktarılması kaygısını taşıyan bir anlayışın ürünü…
Burada işaret edilen politik içerik, aslında arkasındaki reaksiyoner bir ideoloji vasıtası ile belli tipte bir “vatandaş” (daha çok tebaa) yetiştirmeyi amaçlıyor…
İdeolojikleştirilerek araçsallaştırılmış bütün eğitim programı yönelimleri gibi başarısızlığa mahkûm… Peki öyleyse üzerine neden konuşuyoruz?
Sadece ne yapılmak istendiğini anlamak için…
Hepsi bu…
Her şeyden önce programın adı Bakanlığın kendi adını inkara dayanıyor…
İlgili bakan imza atarken Maarif Bakanı olarak imza atmıyor ki , Eğitim Bakanı olarak imza atıyor… Yani öncelikle sorun kurulu düzenin içinde meşruiyet kazanmış bir Bakanlığın kurulu düzenin kendisine verdiği adı değiştirmek istemesi ile ilgili…
İkinci olarak Eğitim Bakanlığı ifadesinin başında “Milli/Ulusal” kelimesi var…
Yani iktidar partisi de olsa bir partinin mensuplarına ait bir bakanlık değil söz konusu Bakanlık…
O halde bir partinin (AKP) kullandığı “Türkiye Yüzyılı” ibaresini oluşturduğu programın başına koyamaz; koyarsa “Milli/Ulusal” olamaz. Yani sorun içerikten önce takılan addan başlıyor…
Niyetini bu kadar açıktan belli ettikten sonra, içeriğe ilişkin belirlemelerden önce gündeme getirdiği uygulamalarıyla da reaksiyoner ideolojisini yaşama geçirmenin peşine düşüyor. Örneğin “ortak sınavlar” yaklaşımı ile ortaya koyacağı programın firesiz uygulanabilme olanağı bulmasını gözetiyor…
Böyle bir zorunluluk milli eğitim müfredatından olası sapmaları engellemiş oluyor doğallıkla… Bu da aslında kimi özel okulların daha nitelikli bir müfredat izleyebilme olanağını ellerinden almış, onları politik sonuçlar yaratmak peşinde olan ideolojik MEB müfredatına zorunlu bırakmış oluyor…
Böylece de niteliksiz bir eğitim anlayışı sızdırmaz şekilde bütün ülkenin üzerine kara bir elbise gibi giydirilmiş oluyor…
Bu arada ortak sınavlar, programın kendi vaz ettiği sınav sistemin aksine çoktan seçmeli bir sistemle yapılıyor genellikle …
Çünkü özellikle sosyal bilimlerde açık uçlu sınav yapabilmek için bunları okutacak nitelikli, deneyimli, iyi yetişmiş ve uzun süren ortak eğitimlerden geçirilmiş bir öğretmen kitlesine ihtiyaç var…
Oysa çoktan seçmeli ya da basit soru-cevaplı sınavları okumak için böyle öğretmenlere ihtiyaç yok…
Yani yeni getirilen bu sistemde ortaya konan eğitim yaklaşımıyla ölçme araçları tezat oluşturuyor…
Bir başka çarpıklık ortak sınavların il, ilçe veya Türkiye sathında yapılabiliyor olması…
Yani Beşiktaş ilçesi ile Şişli ilçesi ayrı ayrı sınav yapabiliyor bu sistemde…
Böyle olunca da genel ve eşit uygulama ilkesi çiğnenmiş oluyor…
Yine bu bağlamda Türkiye sathında gerçekleştirilen sınavlarda sorulan sorular özellikle çok basit şekilde düzenleniyor; yani gerçekten bilgi ve becerileri ölçecek kalibrede değil…
Bunun nedenini de hemen anlamışsınızdır eminim…
Sorular sahici bilgi ve becerileri ölçecek düzeyde hazırlanmış olsa, bu sistem, kendisi için tanımladığı ölçme araçları yüzünden bütünüyle sınıfta kalır…
Neresinden tutsanız elinizde kalan bu yeni yaklaşım , Türkiye sathında eğitimi olabildiğince ötelemeye, sahici eğitime fırsat vermemeye ve mümkün olduğunca çöp zihin üretmeye kararlı bir yaklaşımın ürünü… (devam edecek)
08 Ocak 2025 18:13
01 Ocak 2025 11:47
20 Ocak 2025 11:53
01 Ocak 2025 17:57
06 Ocak 2025 11:43
07 Ocak 2025 16:46
14 Ocak 2025 01:20
14 Ocak 2025 20:21
20 Ocak 2025 19:40
15 Ocak 2025 20:08