Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

Distopik Güzellik: Pürüzlerinden Arındırılmış Hayat

Hamit Ölçer

Kategori: Sosyoloji - Tarih: 14 Ocak 2025 20:28 - Okunma sayısı: 51

Distopik Güzellik: Pürüzlerinden Arındırılmış Hayat

Distopik Güzellik: Pürüzlerinden Arındırılmış Hayat

Tıbbın ticarileşmesinin bir parçası olarak estetik-teknolojik araçlardaki gelişmeler, beraberinde bir çeşit “güzellik kapitalizmi”nin de gelişmesine yol açmıştır denilebilir. Estetik bir şiddet dalgası toplumun tüm çeperlerini, sokak aralarını, mümkün olan tüm merkezlerini kuşatmaya başlamıştır artık. Bir güzellik istilasıyla karşı karşıyayız adeta. Evden dışarı adımınızı atar atmaz her yerde güzellik solanlarına, güzellik merkezlerine rastlıyorsunuz. Öyle ki bu salon veya merkezler temel ihtiyaçları karşılayan fırın, manav, kasap sayısını geçmekle kalmayıp bunları alışık olduğumuz mesafeden daha uzak yerlere sürmüşlerdir adeta. Eskiden sokağa ilk çıktığımızda gördüğümüz şey ya bir bakkal ya da bir fırın veya manav olurdu. Ama şimdi ilk gördüğümüz ve sıklıkla gördüğümüz şeylerden biri güzellik salonları.

Bundan böyle herkes “güzel”. Ancak herkes standart-ortalama bir güzelliğe kavuşunca, güzel olan, kendi karşıtı “çirkin”i ortadan kaldıran yıkıcı, totaliter, oligarşik bir güce dönüşür. Bu durumda bir şeyin neye göre güzel olacağına dair başlangıçtaki tüm argümanlar da ortadan kaybolur. Geriye yalnızca “güzel” kalır. Renklilik, çeşitlilik ve diyalektik yok. Zygmunt Bauman'ın perspektifinden hareketle yeniden yorumlayacak olursak, modernitenin kendisini "ayrık otlarından" kurtarmasına benzer bir toptan dümdüzleştirme, pürüzsüzleştirme seferberliğiyle karşı karşıyayız adeta.

Bir bakıma güzellerin belli standartlarda ve ezici gücüyle karşımıza çıktığı bir çeşit “oligarşik güzellik piyasası”ndan ya da "güzellik oligarşisi"nden söz edebiliriz. Anthony Giddens'ın "juggernaut" dediği türden, güzellik makinası, önüne gelen tüm pürüzlü, yabansı, kusurlu her şeyi silip süpüren ezici, yok edici bir makinaya dönüşmüştür artık. Bu oligarşik güzellik piyasasındaki tüm operatörler, cerrahlar, uzmanlar ve bilimum tüm çalışanlar, bedenler üzerine totaliter bir kabus gibi çökmüş vaziyetteler ve bedenleri kendilerine doğru bir mıknatıs gibi çekmektedirler.

Bir çeşit “harikalar toplumu”nda yaşıyoruz. Kıllarınız, tüyleriniz, kırışıklıklarınız, kirpikleriniz, yağlarınız, burnunuzun fazlalıkları itinayla aldırılır ve isteyenler için yine itinayla dudak-göğüs-kalça için dolgu yapılabilir. Kısacası Allah’ın takdiri ve bize hediye ettiği beden artık kusurlu, eksik, sorunlu ve tasarımında bir çeşit problem olan bir beden olmuştur bizim için. Yeni bir beden için muhtemelen akla gelebilecek meşrulaştırıcı söylemler de cabası. Şu halde “ne ise o değildir” sözü mevcut bedenin aşılması için güçlü bir motivasyon olabilir.

Dikkat edilirse insan bedeninin pürüzsüzleştirilmesi çabaları ile robotların slikonik-pürüzsüz bedenleri arasında neredeyse hiçbir fark göremezsiniz. Bedenlerin giderek daha robotik bir cilde sahip kılınmasıdır asıl olan. Robot giyimler, robotik aksesuarlar, robotik gündelik hayat vs.

Eskiden de güzellik salonları vardı ancak yakın dönemdeki estetik dalgayı önceki düzeyden ayırt eden husus, estetik piyasanın ticarileşmiş tıbbın ve estetik teknolojilerinin olanaklarından en azami ölçüde faydalanması girişimidir. Tabir yerindeyse, kapitalizm, bedenleri artık bir “güzel” sömürmeye başlamıştır.

Bedeninizde daha önce hiç olmayan bir sorun artık sizin için hastalıklı, tiksindirici, yabansı, çirkin bir durum almaya başlamıştır. Güzellik uzmanlarının ve estetik cerrahlarının farklı gerekçelerle veya farklı yöntemlerle de olsa yine de en temelde aynı sorunlu bedene odaklandıkları açıktır. Her halûkarda standartlaştırılmış, paketlenmiş bir bedenin inşası zamanımızın en büyük arzusu ve yatırımlarından biri olmuştur artık.

Sorunlu beden… Peki gerçekten sorun nedir? Sorun kişinin güzel kılınması gerektiği meselesi değildir aslında. Hiçbir çalışanın umurunda değildir zaten sizin ne kadar güzel olup olmayacağınız. Temel sorun bedenin devamlı bir biçimde sorunsallaştırılması yoluyla bedenin kapitalizmin hizmetine amade kılınmış sonsuz bir yatırım nesnesine dönüştürülmüş olduğu gerçeğidir. Temel sorun devamlı bir biçimde piyasanın bedeni sorunsallaştırması, bedenleri yeniden yorumlaması, bedenleri disipline etmesi ve ona müdahalede bulunması girişimidir. Beden, güzellik piyasası için bundan önceki düzeyden çok daha kârlı bir meta halini almaya başlamıştır artık. Dolayısıyla burada beden kişisel-biyolojik olmanın dışında sosyolojik bir bedendir.

Yaşadığımız dünya tam anlamıyla güzelin hüküm sürdüğü oligarşik, distopik bir dünyadır.

....

Hamit Ölçer, Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Sosyoloji, Doktora öğrencisi

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
Edebiyat - 12 Ocak 2025 17:56

Taş

BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Sosyoloji Yazıları