Prof. Dr. Ali ÜNAL
Kategori: Eğitim Bilimleri - Tarih: 29 Aralık 2024 14:32 - Okunma sayısı: 343
ÖĞRETMEN AKADEMİSİ: NİTELİKLİ ÖĞRETMEN YETİŞTİRMEK İÇİN TEHDİT Mİ, FIRSAT MI?
Öğretmenler, bir toplumun kalkınmasında ve bireylerin geleceğinin şekillenmesinde hayati bir rol oynar. Bu nedenle, nitelikli öğretmen yetiştirme süreci, eğitim sistemlerinin en kritik unsurlarından biridir. Türkiye'de Milli Eğitim Akademisi’nin (MEA) kurulması, 2024 yılında öğretmen yetiştirme süreçlerinde köklü bir değişiklik yaratmayı hedefleyen önemli bir adım olarak öne çıkmıştır. MEA, kuruluş yasasına göre, öğretmen adaylarına mesleki standartlar kazandırmayı, uygulamalı eğitimi güçlendirmeyi ve meslek içi gelişim süreçlerini sürekli kılmayı amaçlayan bir yapı olarak tasarlanmış görünmektedir. Ancak bu yapılanmanın nitelikli öğretmen yetiştirme hedefinde bir tehdit mi yoksa fırsat mı olduğu hâlâ tartışma konusudur. Bu yazıda, kendi bakış açımdan bu tartışmaya katkı sağlamak istiyorum.
MEA’nın kuruluş fikri aslında yeni değildir. Bu konunun, her Milli Eğitim Bakanı değişikliğinde gündeme getirildiğini görmekteyiz. 1990 yılında başladığım Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi lisans programında tartıştığımız ilk konulardan biri de MEA’nın kurulmasına gerek olup olmadığıydı. Hocalarımız ve arkadaşlarımızla yaptığımız tartışmalar sonucunda, o dönem için MEA’nın kurulmasına gerek olmadığı sonucuna ulaştığımızı hatırlıyorum. Bu sonuca ulaşırken üç gerekçe öne çıkmıştı:
1. MEA için yeni kadrolara ve akademisyenlere gerek olmadığı, çünkü üniversitelerde zaten öğretmen yetiştiren akademisyenlerin bulunduğu ve bu hizmetin mevcut yapılarla da sağlanabileceği,
2.MEB’in hantal, bürokratik ve yavaş işleyen yapısını daha da karmaşık hale getirip bütçeye ek yük getireceği,
3. MEA’nın politik müdahalelere açık olma riskinin ciddi bir tehdit oluşturabileceği.
Bugün geldiğimiz noktada, MEA açılmıştır ve yakın dönemde kapatılacağına ilişkin herhangi bir emare yoktur. Dolayısıyla iktidar, yasa ile ilgili tartışmalar yapılırken bizim lisans öğrencisi olarak 34 yıl öncesinden duyduğumuz bugün de devam eden kaygıları dikkate almadan MEA’yı kurmuştur. Artık üçüncü kaygımıza odaklanmak gerekmektedir: MEA, politik müdahalelere açık olma riskiyle karşı karşıyadır. MEA’nın kuruluşunun, politik müdahalelere açık olma riskinden ziyade, politik kontrolü artırmayı amaçladığı varsayımı da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu durumda, MEA’nın temel amacının öğretmen yetiştirme sürecini daha nitelikli hale getirmek değil, iktidarın eğitim politikalarını doğrudan yönlendirebileceği bir mekanizma oluşturmak olduğu düşünülebilir.
Benim düşüncem, MEA’nın politik kontrol amacıyla tasarlanmış olduğuna daha yakın olmakla birlikte bunu doğrulamak için elimizde yeterli veri bulunmamaktadır. Bu yazıda, iktidarın politik kaygılarla hareket etmediği varsayımıyla MEA’nın nitelikli öğretmen yetiştirme sürecine potansiyel katkıları ve beraberinde getirebileceği tehditler ele alınmış; bu kapsamda fırsat ve risklerin bir değerlendirmesi yapılmıştır.
MEA’nın Kurulmasının Potansiyel Fırsatları
1. Öğretmen Adayları İçin Yapılandırılmış Hazırlık Programları: Milli Eğitim Akademisi’nin teorik ve uygulamalı hazırlık programları, öğretmen adaylarının mesleğe donanımlı bir şekilde başlamalarını sağlayabilir. MEA, öğretmen adaylarına gerçek sınıf ortamlarında uygulamalı deneyimler sunarak, onların sınıf yönetimi, öğrenci iletişimi ve pedagojik yöntemlerde deneyim kazanmalarını sağlayabilir. Kabul edelim ki eğitim fakültelerinin uygulama dersleri sınırlı ve uygulamada bir çok sorun var. Bunu söylerken sorunların aşılamaz olduğunu söylemek istemiyorum. Sadece mevcut duruma göre MEA yoluyla yapılacak uygulama eğitiminin potansiyelinden bahsediyorum.
2. Mesleki Gelişim ve Kariyer İmkanlarının Desteklenmesi: Sürekli mesleki gelişim programları, öğretmenlerin bilgi ve becerilerini güncelleyerek eğitim kalitesini artırabilir. Kariyer basamakları ise öğretmenlerin uzmanlık ve liderlik pozisyonlarına yönelmelerini teşvik edebilir, bu da mesleki tatmini ve sistemdeki başarıyı yükseltebilir.
3. Mesleki Eğitimde Geniş Kapsam: Akademi, yöneticiler ve diğer eğitim personelini kapsayan programlarıyla tüm paydaşların gelişimine katkıda bulunabilir. Çeşitli ihtiyaçlara uygun içerikler ise eğitim süreçlerini daha etkili hale getirebilir.
MEA’nın Kurulmasının Potansiyel Tehditleri
1. Eğitim Fakültelerinin Rolünün Zayıflaması: MEA’nın öğretmen yetiştirme süreçlerinde merkezi bir rol üstlenmesi, eğitim fakültelerinin mevcut konumunu ve işlevini zayıflatma riski taşımaktadır. Eğitim fakülteleri, uzun yıllardır öğretmen yetiştirme sürecinin temel aktörleri olarak pedagojik bilgi ve araştırma alanlarında uzmanlaşmışlardır. Ancak, MEA’nın bu süreci devralması veya domine etmesi durumunda fakülteler yalnızca teorik bilgi sağlayan bir yapıya dönüşebilir.
2. Pedagojik Formasyon Süreçlerinin Zayıflaması: MEA, başta fen-edebiyat fakülteleri olmak üzere farklı fakültelerden mezun olan bireylerin de öğretmenlik mesleğine geçiş yapabilmesini kolaylaştırmaktadır. Özellikle pedagojik formasyon eğitiminin MEA aracılığıyla verilmesi, bu sürecin eğitim fakültelerinde sağladığı pedagojik derinlikten yoksun kalmasına yol açabilir.
3. Eğitim Fakültelerine Talep Azalabilir: MEA’nın öğretmen eğitim süreçlerinde daha merkezi bir rol üstlenmesi, öğretmen yetiştirme sürecinde geleneksel olarak merkezi konumda bulunan eğitim fakültelerine olan talebi düşürebilir. Başta fen-edebiyat fakültelerinden mezun bireylerin MEA aracılığıyla öğretmenlik mesleğine geçiş yapabilmesi, başta ortaöğretim alan öğretmenlik bölümleri gibi belirli bölümlerin tercih edilme oranlarını daha da azaltabilir. Bu durum, eğitim fakültelerinin öğrenci çekme kapasitelerini düşürerek bazı bölümlerin kapanmasına veya genel olarak fakültelerin etkinliklerinin zayıflamasına yol açabilir.
Talep düşüşü, meslek motivasyonu düşük öğretmen adaylarının bu fakülteleri tercih etme olasılığını artırabilir ve bu durum, fakültelerin mezun ettiği öğretmen adaylarının niteliğinde bir gerileme yaratabilir. Küçük veya prestiji düşük fakülteler, bu süreçten daha fazla etkilenerek kapanma riskiyle de karşı karşıya kalabilir.
4. Öğretmenlik Mesleğinin Cazibesi Azalabilir: MEA’nın süreçleri, öğretmen adayları için uzun ve zorlu bir kariyer yolculuğu yaratabilir. Lisans eğitimi sonrasında KPSS’ye hazırlık, ardından MEA’da uzun sayılabilecek teorik ve uygulamalı bir eğitim süreci, bu süreçte düşük ücretler alınması ve nihayetinde sözleşmeli öğretmen statüsünde çalışmaya başlama gerekliliği, mesleğin cazibesini olumsuz etkileyebilir. Sonuçta öğretmenlik mesleği, özellikle yüksek motivasyonlu ve nitelikli adaylar için daha az cazip hale gelebilir. Bu durum, mesleğe olan talebin azalmasına ve uzun vadede öğretmen kalitesinin düşmesine yol açabilir.
5. MEA’da Görevlendirilecek Öğretim Üyeleri ile İlgili Sorunlar: MEA’nın eğitim süreçlerinde görev alacak akademik kadroların belirlenmesi, ciddi bir zorluk olarak öne çıkmaktadır. Akademik kadrolar, büyük ölçüde üniversitelerde görev yapan akademisyenler veya MEB’de çalışan doktoralı öğretmenler arasından seçilecektir. Ancak, üniversitelerden öğretim üyelerinin MEA’ya aktarılması, bu kurumlarda akademik birikimin zayıflamasına ve araştırma faaliyetlerinin olumsuz etkilenmesine yol açabilir.
MEB’de görev yapan doktoralı öğretmenler, MEA’nın hedeflerine ulaşmasında katkı sunabilecek potansiyele sahiptir. Ancak, bu öğretmenlerin akademik deneyim eksiklikleri, araştırma odaklı yeterliliklerin sınırlılığı ve uygulamalı eğitime dönük yaklaşımları, sürecin etkinliğini azaltabilir. Bu durum, MEA’nın akademik standartlarının yeterli düzeyde tutulmasını zorlaştırabilir.
Ayrıca, MEA’da görevlendirilecek öğretim üyelerinin atama ve değerlendirme süreçleri, liyakat yerine siyasi etkilerle şekillendiği takdirde kurumsal tarafsızlığı ve akademik kaliteyi riske atabilir. Bu nedenle, görevlendirme süreçlerinin şeffaf ve objektif kriterlere dayanması büyük önem taşımaktadır.
6. İkili Yapının Koordinasyon Sorunları: MEA ve eğitim fakülteleri arasında net bir görev dağılımı yapılmaması, yetki karmaşasına yol açabilir. Her iki kurumun farklı müfredatlarla çalışması, öğretmen adaylarının süreç içinde uyumsuzluklar yaşamasına neden olabilir. Sonuçta ikili yapının oluşturduğu bu uyumsuzluk, öğretmen yetiştirme sisteminin verimliliğini azaltabilir ve eğitim kalitesini düşürebilir.
7. Politik Müdahalelere Açıklık: MEA’nın Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir yapı olması, politik müdahalelere açık bir ortam yaratabilir. Eğitim politikalarının siyasi önceliklere göre şekillendirilmesi, öğretmen yetiştirme sürecinin bağımsızlığını tehdit edebilir. Bu durum, öğretmenlik mesleği için ulusal standartların bilimsel temellerden uzaklaşmasına ve kısa vadeli siyasi hedeflere göre şekillenmesine neden olabilir. Bu da eğitim sisteminde uzun vadeli istikrarsızlıklara yol açacaktır. Ayrıca politik müdahalelerin devam etmesi durumunda, öğretmenlik mesleğine olan güven azalabilir ve mesleki standartlar yerine ideolojik hedefler ön plana çıkabilir.
Sonuç ve Öneriler
Milli Eğitim Akademisi (MEA), açılmasına karşı çıkmama rağmen öğretmen yetiştirme süreçlerinde yapısal bir değişim yaratmayı hedefleyen önemli bir girişimdir. Yukarıda tartışıldığı gibi, MEA’nın nitelikli öğretmen yetiştirme hedefinde bir fırsat mı yoksa tehdit mi olduğu, sistemin nasıl yapılandırıldığına ve uygulanacağına bağlıdır. MEA, teorik ve uygulamalı eğitim süreçlerini entegre ederek öğretmen adaylarının mesleki donanımlarını artırma potansiyeline sahip olsa da eğitim fakültelerinin rolünü zayıflatması, mesleğin cazibesini azaltması ve politik müdahalelere açık bir yapıya dönüşmesi gibi riskler taşımaktadır.
Eğitim sistemindeki bu değişim, ancak iyi bir planlama ve koordinasyon ile başarılı olabilir. Aksi takdirde, MEA, nitelikli öğretmen yetiştirme hedefinde bir fırsat olmaktan çıkarak eğitim sisteminde uzun vadeli sorunlara yol açabilir.
Öneriler
1. Eğitim Fakülteleri ile Güçlü İş Birliği Kurulmalı: MEA, eğitim fakültelerinin teorik bilgi sağlama konusundaki birikimini göz ardı etmemeli, bu fakültelerle etkili bir koordinasyon içinde çalışmalıdır. Eğitim fakülteleri, MEA’nın uygulamalı eğitim süreçlerini destekleyecek şekilde sürece dahil edilmelidir.
2. Pedagojik Formasyon Süreçlerinin Kalitesi Korunmalı: Pedagojik formasyon eğitimi, yalnızca hızlı bir sertifika programı haline getirilmek yerine, pedagojik derinliği koruyacak şekilde yapılandırılmalıdır. MEA, bu süreçte eğitim fakültelerinin uzmanlıklarından yararlanarak formasyon programlarını daha etkili hale getirebilir.
3. Öğretmenlik Mesleği Daha Cazip Hale Getirilmeli: MEA’daki eğitim süreci, öğretmen adayları için hem mesleki hem de ekonomik açıdan desteklenmelidir. Eğitim sürecinde verilen ücretlerin artırılması ve adayların süreci tamamladıktan sonra daha güvenli bir istihdam politikasıyla karşılaşması sağlanmalıdır.
4. İkili Yapıdan Kaynaklanabilecek Çatışmalar Önlenmeli: MEA ve eğitim fakülteleri arasındaki görev dağılımı netleştirilmelidir. İki kurumun da birbirini tamamlayan roller üstlenmesi için kapsamlı bir görev ve yetki tanımı yapılmalıdır.
5. Şeffaf ve Adil Bir Atama Süreci Sağlanmalı: MEA’da görevlendirilecek öğretim üyelerinin seçim ve değerlendirme süreçleri, liyakate dayalı olarak yürütülmelidir. Bu süreçte siyasi etkilerden kaçınılması, akademik birikimin korunması açısından kritik öneme sahiptir.
6. Politik Müdahalelere Karşı Koruyucu Mekanizmalar Geliştirilmeli: MEA’nın karar alma süreçlerinde bağımsızlık sağlanmalı ve politik müdahalelere açık bir yapıya dönüşmesi engellenmelidir. Bunun için bağımsız bir denetim mekanizması kurulabilir.
Genel Değerlendirme
MEA, nitelikli öğretmen yetiştirme hedefinde hem fırsatları hem de tehditleri barındırmaktadır. Bu nedenle, sistemin başarısı, yapının ne kadar iyi planlandığı ve uygulandığına bağlı olacaktır. Eğitim fakültelerinin rolünü güçlendiren, mesleğin cazibesini artıran, politik müdahalelere karşı koruma sağlayan ve eğitim sisteminin bütünlüğünü gözeten bir yaklaşım benimsenirse, MEA Türkiye’nin eğitim sistemi için önemli bir fırsata dönüşebilir. Ancak bu konular ihmal edilirse, MEA, öğretmen yetiştirme sürecinde uzun vadeli sorunlara yol açabilir.
01 Ocak 2025 11:47
01 Ocak 2025 14:59
01 Ocak 2025 14:41