Doç.Dr. Ali BALTACI
Kategori: Edebiyat - Tarih: 25 Aralık 2024 18:01 - Okunma sayısı: 42
Belkıs Öğretmen'in Gizli Bahçesi
Bu gerçek bir öğretmenin hikayesidir.
İstanbul’da mevsimler sonbaharı gösterdiğinde kalabalıktan uzakta arka mahallelerden birinde bir hareketlilik başlardı. Sabah erken saatlerde işlerine gitmek için evden çıkan yetişkinlerin yanına eklenmiş minicik bedenler, kıvrımlı sokaklardan geçerek bahçesi dar, kapısı gökyüzü rengine boyalı ve pencereleri bayrak süslü binaya girmek için birbirleriyle yarışırlardı. Bağcılar'ın her daim çamurlu sokaklarında, kerpiç evlerin arasında umudun yeşerdiği bir okul vardı. Belkıs Öğretmen, bu okulun en sevilen öğretmeni, çocukların kalplerine dokunan bir sihirbazdı. Kendisi de bir zamanlar bu sokaklarda büyümüş, zorluklarla mücadele etmiş bir kız çocuğuydu. Fakir bir ailenin çocuğu olarak hayata tutunmaya çalışırken, okumaya olan tutkusu onu karanlıklardan aydınlığa çıkarmıştı. Başarılı bir öğrenci olarak okulunu tamamladıktan sonra, kendi gibi imkanları sınırlı çocuklara yardım etmek için öğretmenliği seçmişti. Meslek hayatında geçirdiği yirmi beş yılın ardından doğup büyüdüğü semte dönmüş, buradaki çocuklar için bir umut kaynağı olmuştu.
Belkıs Öğretmen, Bağcılar'ın zorlu koşullarını çok iyi biliyordu. Burası, İstanbul'un en kalabalık ve karmaşık ilçelerinden biriydi. Çocuklar, ev sorunları, maddi sıkıntılar ve çevresel etkenlerle boğuşuyordu. Ancak Belkıs Öğretmen, onların içindeki potansiyeli görüyordu. Sınıfı, sadece dört duvar arasında kalan bir yer değil, onların hayallerini süsleyen bir bahçeydi. Her bir çocuk, onun için özel bir çiçekti, özenle büyütmesi gereken bir fideydi. Her biriyle tek tek ilgilenir, gerektiğinde ev ziyaretleri yapar, ilgisini ve sevgisini hiç kimseden esirgemezdi.
Belkıs Öğretmen, sadece ders vermiyordu. Onların zihinlerini aydınlatan bir güneş, karanlık gecelerde yol gösteren bir yıldızdı. Derslerinde, matematik ve fen bilgisi kadar önemli olan hayat derslerini de veriyordu. Onlara hayallerinin peşinden koşmayı, zorluklarla mücadele etmeyi, birbirlerine saygı duymayı öğretiyordu. Sınıfında, her çocuk kendisini özel hissediyordu.
Belkıs Öğretmen’in yöntemleri sıradandı. Kitap okurlardı, tartışmalar yaparlardı, projeler üretirlerdi. Ancak bu sıradan yöntemler, onun sihirli dokunuşuyla bambaşka bir anlam kazanırdı. Örneğin, bir matematik problemini çözmek yerine, o problemi Bağcılar'ın sokaklarına taşırdı. Çocuklarla birlikte mahallelerini keşfeder, dükkanların önündeki sayıları okur, market alışverişlerinde hesap yaparlardı. Böylece, karmaşık formüller yerine, hayatın içinden örnekler vererek, matematiği daha anlaşılır hale getirirdi.
Belkıs Öğretmen’in en büyük dayanağı, çocuklara duyduğu sınırsız sevgiydi. Onların gözlerinin içine baktığında, sadece bir öğrenci değil, bir insan görüyordu. Onların hayallerini, korkularını, umutlarını anlıyordu. Her bir çocuğun içindeki potansiyeli görür, onu destekler ve ona inanırdı. Sanki her bir çocuk, onun için özel bir proje, tamamlanması gereken bir sanat eseriydi. Ancak bazı sanat eserlerini tamamlamak için bir ömür yetmezdi, Belkıs bunu bilecek kadar uzun yaşamıştı hayatı…
Günler günleri izledi, zaman tüm acımasızlığını göstermekte oldukça başarılıydı. Belkıs Öğretmen, hastalanmıştı. Kanserle mücadele ediyordu. Güçlükle okula gelebiliyor, tebeşiri elinde zor tutuyordu. Ama ruhu hala gençti, gözleri hala parlıyordu. Son günlerinde bile, çocuklarına ders vermeye devam ediyordu. Onun bu gayretinin farkında olan herkes ona destek olmak için elinden geleni yapıyordu. Buna karşın kanser hızla yayılıyordu Belkıs’ın narin bedeninde…
Bir gün, sınıfa tekerlekli sandalyesiyle geldi. Çocuklar onu görünce ayağa kalktılar. Belkıs Öğretmen, onlara gülümsedi. "Bugün size özel bir hikâye anlatacağım," dedi. Sonra, gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. "Ben de sizin gibi bu sokaklarda büyüdüm. Zorluklarla mücadele ettim, ama asla umudumu kaybetmedim. Çünkü biliyordum ki, eğitim her kapıyı açar. Siz de benim gibi çalışırsanız, büyük başarılara imza atabilirsiniz. Sizden bir doktor, bir mühendis, bir öğretmen, hatta bir başbakan çıkabilir. Hayallerinizin sınırını siz belirleyin."
Sözlerine devam edemeden, gözlerinden yaşlar süzüldü. Çocuklar da öğretmenlerinin göz yaşlarına ortak oldu. O gün, sınıflarında hüzünle karışık bir mutluluk vardı. Belkıs Öğretmen, onlara veda etmek üzereydi. Ama onlara bıraktığı miras, sonsuza dek yaşayacaktı.
Birkaç hafta sonra, Belkıs Öğretmen hayata gözlerini yumdu. Cenaze törenine, yetişkin olmuş öğrencileri de katıldı. Hepsi, öğretmenlerinin mezarı başında ağladılar. Belkıs Öğretmen'in öğrencileri arasında doktorlar, mühendisler, avukatlar vardı. Hepsi, Belkıs Öğretmen sayesinde hayata tutunmuş, hayallerine ulaşmışlardı. O gün Belkıs’ın mezarı çiçeklerle doldu… Her 24 kasımda ondan ilham alan yüzlerce minik yürek Belkıs’ın mezarına çiçek bırakır… Okulu tepeden gören mezarlık kasım ayında çiçeklerle süslenir…
Ömrünün son döneminde tanıdım Belkıs Öğretmeni. Onu görür görmez gerçek bir öğretmen olduğunu anladım. Tam bir Cumhuriyet sevdalısıydı. Hiç evlenmemiş, tüm ömrünü öğrencilerine adamış, yaz tatillerinde bile okulda kalarak öğrencilerine ders vermişti. Yaşamının sonunda bile birileri için fark yaratma gayretindeydi. Yaşamı boyunca insanlara sadece iyilik sunan Belkıs Öğretmen'in başarı hikayesi, bize eğitimin gücünü gösteriyor. Bir öğretmen, sadece bilgi vererek değil, aynı zamanda çocukların kalplerine dokunarak, onlara umut aşılayarak, hayatlarını değiştirebilir. Onun gibi öğretmenler, toplumların geleceğini şekillendiren en önemli insanlardır.
02 Aralık 2024 22:54
21 Aralık 2024 20:43
17 Aralık 2024 21:24
16 Aralık 2024 19:23
02 Aralık 2024 21:54
07 Aralık 2024 01:06
14 Aralık 2024 14:10
17 Aralık 2024 15:12
21 Aralık 2024 12:26
19 Aralık 2024 23:13