MEKTUPLA KURGULANAN İNSANCIKLAR

Edebiyat - Prof. Dr. Namık Kemal Şahbaz

MEKTUPLA KURGULANAN İNSANCIKLAR

Prof. Dr. Namık Kemal Şahbaz

Mektup, diğer edebî türlere bakarak sınırlılığını, kurallarını kesin çizgilerle tespit edemediğimiz bir edebî türdür. Kaleme alanın kişiliği, kimliği, kültürü ve onu sunuş biçimi mektubun işlevselliğinde etkilidir. Gerçi bu sunuş biçiminin hedef kitledeki etkisi de hedef kitleyi kendi yapan ögelerin zenginliğiyle koşuttur. Doğal olarak bunlar, mektuplar yayımlandığında söylenebilir, aksi takdirde mektup şahsidir, özeldir, iki kişi arasındadır; zira yazanlar herkes okusun diye yazmaz.

Mektup üzerine en güzel tanımlamalar, mektup yazanlarındır: Mektup-romanın ilk örneğini veren İngiliz Samuel Richardson, "Mektup, kalbin en samimi ifadesidir." der ve Clarissa (1748) bize bir kadın olarak özgürlük arayışını mektupla aktarır. Goethe, "Mektuplar, hayatımızın en dürüst tarihçileridir." derken o, Genç Werther’in Acıları (1774)’nı bize mektuplarla hissettirmiştir.

Yukarıdaki örnekler mektupla roman kurgulamanın ilk örnekleridir. Mektupla roman, kurmacanın tamamının ya da bir kısmının mektuplar, günlükler, e-postalar, telefon mesajları gibi yazılı belgeler aracılığıyla oluşturulmasıdır. Bu tür, okuyucuya dolaysız ve samimi bir anlatı deneyimi sunarken, klasik roman yapısından farklı teknik ve teorik özellikler barındırır.

Yukarıda andığımız, kendisinden önce kurgusal örnekleri mevcut, mektup-roman türünde eserini Fyodor Dostoyevski, 1846 yılında İnsancıklar[1] adıyla yayımlar. İnsancıklar, daha sonraları yaratılacak geniş ve derin insan panoramasına (Raskolnikov, Prens Mişkin, Karamazov Kardeşler, Stavrogin, Yeraltı Adamı, Alaksey İvanoviç) açılan bir penceredir bizce.

Roman, Makar Devuşkin ve Varvara Dobroselova adında iki yoksul insan arasındaki mektuplaşmalardan oluşur. İkisi de Petersburg’un sefil kenar mahallelerinde yaşayan, hayata tutunmaya çalışan hayalleri büyük, "küçük insanlar"dır.

Makar Alekseyeviç Devuşkin: 50 yaşlarında, devlet dairesinde mütevazı bir kalem memuru. Kendini değersiz hisseder, ancak Varvara’ya karşı derin bir sevgi ve koruma içgüdüsü taşır.

Varvara Alekseyevna Dobroselova (Varenka): Genç, hasta ve çaresiz bir kadın. Geçmişte ailesini kaybetmiş, yoksullukla boğuşmaktadır. Makar’a duygusal olarak bağlıdır.

Makar, Varvara’ya maddi ve manevi destek olmaya çalışır. Kendi ihtiyaçlarını bile feda ederek ona harçlık, elbise ve kitaplar gönderir. Varvara ise ona şefkatle karşılık verir, mektuplarında yaşadığı zorlukları anlatır. Varvara’nın mektuplarından, annesini ve babasını kaybettiği, uzak akrabaların yanında ezildiği, sonunda Petersburg’a sığındığı öğrenilir. Geçmişte yaşadığı talihsiz bir aşk hikâyesi de onu derinden yaralamıştır. Makar, Varvara için borca girer, ancak bir gün ona para gönderemez. Utancından ondan uzaklaşır. Varvara, Makar’ın yoksulluğunu fark edip üzülür.

Varvara, zengin ama sevmediği biriyle (Bikov) evlenmeye karar verir. Makar’a yazdığı son mektupta, bu evliliğin onu yoksulluktan kurtaracağını, ancak ruhunu öldüreceğini ima eder. Makar, Varvara’yı kaybetmenin acısıyla parçalanır. Son satırlarında, "Artık her şey bitti" diyerek umutsuzluğunu dile getirir.

Romanda olgu kuruluşundan hareketle verilmek istenen önemli iletiler mektup türünün de işlevselliğiyle şu şekilde özetlenebilir: Toplumun alt tabakasındaki insanların görünmezliği ve çaresizliği... Makar’ın, Varvara’ya yardım ederken kendi onurunu korumaya çalışması, ancak sistemin onu yok sayması… Her koşulda iki karakterin birbirine destek olması, ancak kavuşmanın ve mutluluğun gerçekleşmemesi... İnsan onurunun yoksulluk karşısında çırpınışı ve toplumun acımasızlığı… Mektupların yalnız iki insanın birbirine tutunma çabasının aracı olması…

[1] Dostoyevski, İnsancıklar (Çeviren Ergin ALTAY), 4. Baskı, İletişim Yayınları, İstanbul, 2002.