Kısaca Pozitif Psikoloji

Psikoloji-Sosyal Psikoloji - Ulaş Başar Gezgin

Pozitif psikoloji, ana akım psikolojinin hastalık/bozukluk/eksiklik vurgusuna tepki olarak doğmuştur. İnsanları tedavi edilecek eksik varlıklar olarak görmek yerine, güçlü yönleri olan, gelişme potansiyeline sahip kişilikler olarak görür. Pozitif psikoloji, kişiliklerin güçlü yönlerini öne çıkarırken, zorluklarla başa çıkmada geçmişte yardımcı olan özelliklere odaklanır. Pozitif psikoloji, kimilerine göre, tamamlayıcı bir bakış açısıdır; diğer yöntemlerle birlikte kullanılmalıdır; ayrıca bir akım ya da kendi başına bir yaklaşım değildir. Öncüllerinin başında, insancıl psikoloji gelir. Pozitif psikolojinin temel araştırma konuları, akış, iyimserlik, umut, psikolojik dayanıklılık, iyi oluş, mutluluk, yaşam doyumu vb.dir.

Pozitif psikoloji bakış açısı, terapi yaklaşımlarını da etkilemiştir. Bu bağlamda, travma sonrası stres bozukluğunun tersine travma sonrası büyüme gibi öğeler öne çıkmıştır. Yaygın bir uygulama ise, bireylerin minnettarlık duygu ve düşüncelerini çeşitli etkinlikler yoluyla geliştirmekte yatar. Hayatta geldiğimiz noktayı birçok insana borçluyuz. Minnettarlığın geliştirilmesinin psikolojik sağlığa faydalı olduğu ortaya çıkmıştır.

Pozitif psikolojinin iki öncü ismi, Mihaly Csikszentmihalyi ve Martin Seligman’dır. İkisi de oldukça önemli kavramlar ortaya atmıştır. Bunlardan biri olan akış (flow), zaman duygusunu yitirdiğimiz, yaptığımız işten tümüyle keyif aldığımız bir duruma karşılık gelir. Bir diğer kavram, öğrenilmiş umutluluktur. Bu, öğrenilmiş çaresizliğin tersidir. Temel düşünce, umutlu olmanın değişmesi zor olan bir kişilik değişkeni değil, öğrenilen bir öğe olduğudur. Umutsuzluk da aynı biçimde, öğrenilmeme biçiminde, umutlulukla yer değiştirebilir.

Pozitif psikolojinin çalıştığı bir diğer konu, hayatın anlamıdır. Çeşitli düşünürler, pozitif psikoloji ortaya çıkmadan önce bu konuda düşünce üretmişlerdir. Ancak pozitif psikoloji bunu mutluluk gibi kavramlarla eklemlemekle farklılaşmıştır. Öte yandan, hayatın anlamı kavramsallaştırmanın mutlulukta ne kadar etkili olduğu tartışmalıdır; çünkü hayatın anlamı üstüne düşünmenin belli bir eğitim düzeyinde olmaya bağlı olduğu düşünülür. Elbette eğitimsiz insanların da hayatlarının anlamları vardır; ancak bunları, böyle bir kavramsallaştırma içinde dile getirmezler.

Pozitif psikolojinin uygulama alanlarından biri, örgütsel davranış alanıdır. Bu alanda, pozitif liderlik gibi kavramlar öne çıkar. İşverenlerin ve genel olarak kurumun ve elbette çalışanların davranışları motivasyon modelleriyle ilişkilendirilir. Bununla bağlantılı bir diğer değişken, işe yüklenen anlamdır. Kurumla özdeşleşme, kurum aidiyetinin kişisel kimliğin bir parçasına dönüşmesi vb. gibi konular da incelenmektedir.

Pozitif psikolojiye yönelik çeşitli eleştiriler bulunmaktadır. Bunların başında, toplumsal bağlamı gözden kaçırması; çözümü bireyin bakış açısını değiştirmekten öte bir yerde aramaması vb. gelmektedir. Öte yandan, pozitif psikolojinin, başta belirtildiği gibi, kendi başına bir akım değil, diğer akımları tamamlayıcı bir bakış açısı olduğu düşüncesi, kimi eleştirleri geçersiz kılmaktadır. Pozitif psikolojinin katkıları daha da artacak gibi görünmektedir.