2024'ün Sözcükleri

Dil Felsefesi - Mustafa Pala

2024 yılının sözcükleri bazı ortak temaları öne çıkarıyor. “Beyin çürümesi”, “kutuplaşma”, “kalabalık yalnızlık” gibi kavramlar, öncelikle kapitalizmin, sosyolojik ve kültürel olarak derin bir krizin içinde olduğuna işaret ediyor. Toplum olarak açık bir “kutuplaşma”nın içine itilen insan, birey olarak derin bir “yalnızlığına” gömülmüş, “çürüyor”!

"İngiltere, patates çürümesini tedavi etmeye çalışırken, çok daha yaygın ve ölümcül olan "beyin çürümesi"ni kimse tedavi etmeye çalışmayacak mı?"

Sivil itaatsizlik anlayışının öncülerinden Amerikalı yazar, filozof ve şair Henry David Thoreau; 1854'te yayımladığı ve 19. yüzyıl New England'ında (Yeni İngiltere) edebiyat, din ve felsefenin önemli akımlarından "Transandantalizm"in (Aşkıncılık) örnek eseri sayılan “Walden” adlı kitabında soruyor bu soruyu. Yazar, kentin karmaşasından uzakta, Walden gölü kıyısında, doğayla iç içe, sade yaşam deneyimlerini, sosyal ve ekonomik hayata dair aykırı düşüncelerini paylaştığı kitabında, toplumun derin ve karmaşık bazı düşünceleri değersizleştirmesi nedeniyle bu patates-beyin benzeşimini kuruyor.

Bu analojiden 170 yıl sonra Oxford English Dictionary (Oxford İngilizce Sözlüğü), bu “beyin çürümesi” tamlamasını "yılın sözcüğü” seçti ve anlamını güncelledi: "Bir kişinin zihinsel veya entelektüel durumunun, özellikle önemsiz ve yorucu olmayan içeriklerin aşırı tüketimi sonunda fark edilebilir derecede bozulması." Bu anlamıyla 2004'te kullanılmaya başlanan terim, anlamının nedenini ve sonucunu birlikte açıklıyor. Terimin kullanım sıklığı 2023'ten 2024'e yüzde 230 artarak diğer finalist sözcükler olan; ölçülü görünüme, sade modaya işaret eden "demure" (ağırbaşlı, uysal, çekingen); mal ve hizmet ücretlerinin talebe göre ayarlanmasına yönelik haksız uygulamayı anlatan "dynamic pricing" (dinamik fiyatlandırma); bir konu ya da kişi hakkındaki arka plan bilgisi için kullanılan "lore" (Türkçeye tek sözcükle aktaramıyoruz.); aşkı ve fanteziyi harmanlayan "romantasy" ('romantizm' ve 'fantezi'den bozup yapma); yapay zekâ kullanarak çevrimiçi üretilen düşük kaliteli içerikler anlamına gelen "slop"un (mecazı çamur) önüne geçiyor.

Sözcük, 'bir veya birkaç heceden oluşan, anlamlı ses birliği, söz, kelime'; kavram ise 'bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı; mefhum, konsept' biçiminde tanımlanıyor. Bu yüzyılın ilk yıllarından beri dünyaca ünlü sözlükler, genellikle belirli bir süreci izleyerek "yılın sözcüğü/kavramı"nı seçiyorlar. Böylelikle dilin ve kültürün o yıl öne çıkan eğilimlerini, toplumun yaşadığı önemli olayları ve bireylere hâkim olan ruh halini yansıtmak istiyorlar. Tabii bu seçimlerin sabiti dil olduğu için bu iş çoğunlukla sözlük bilimciler tarafından yapılıyor ve yine bu nedenle "Dil Yazıları"mızın konusu oluyor.

Her şeyden önce seçilen sözcük/kavram, o yılın toplumsal olayları, popüler kültürdeki gelişmeler, teknolojik ilerlemeler veya yaygın endişeler gibi önemli temalarını özetleyerek sosyolojik bir “gösterge” oluyor. Bu seçim, dilin nasıl değiştiğini, yeni sözcüklerin nasıl ortaya çıktığını veya var olanların anlamlarının nasıl kaydığını göstermesi bakımından dilbilimciler ve dil ilgilileri için önemli bir gözlem noktası oluşturuyor. Seçilen sözcük, medya ve kamuoyunun ilgisini çekerek temsil ettiği konu hakkında farkındalık yaratıyor. Tabii yılın sözcükleri, gelecek kuşaklar için bir tür "zaman kapsülü" oluyor ve onların o yılın önemli gelişmelerini, kültürel eğilimlerini anlamalarına yardımcı oluyor.

Seçimler için sözlükler, yıl boyunca basılı ve dijital yayınlardan, sosyal medyadan ve diğer kaynaklardan izleniyor. Hangi sıklıkla kullanıldıkları, hangi yeni anlamları kazandıkları, hangilerinin popüler hale geldiğine dair dil kullanım verileri toplanıyor. Daha sonra veri analizine dayanılarak genellikle o yılın önemli olayları, kültürel eğilimleri veya toplumsal konularıyla ilgili bir dizi aday sözcük belirleniyor. Aday sözcükler arasından bazıları, uzman editörlerden oluşan bir kurul tarafından, bazıları halk oylamasıyla seçim yapıyor. Seçilen sözcük, bir açıklama ve gerekçeyle birlikte kamuoyuna duyuruluyor.

En fazla atıfta bulunulan Oxford, Merriam-Webster ve Cambridge Sözlüklerinin son altı yılda seçtiği “yılın sözcükleri” ve anlamları şöyle: Oxford Sözlüğü 2019'da "climate emergency" (iklim acil durumu) tamlamasıyla, iklim değişikliğinin acil ve ciddi bir sorun olduğunu vurguladı, iklim krizi konusunda artan farkındalığı yansıttı. 2020'de COVID-19 pandemisinin dil üzerindeki büyük etkisini yansıtan, aralarında "coronavirus", "lockdown", "social distancing" gibi sözcüklerin yer aldığı birden fazla sözcük ve tema belirledi. 2021'de COVID-19 pandemisiyle birlikte dünya gündeminde önemli bir yer tutan aşı, aşılama anlamına gelen "vax"ı seçti. 2022'de pandemi sonrası dönemde popülerlik kazanan ve toplumsal normlara veya beklentilere aldırmadan, rahat, tembel, özensiz bir yaşam tarzını ifade eden "goblin mode" (cin modu) yılın sözcüğüydü. Sözlük, 2023’te romantik bir partneri cezbetme yeteneği, çekicilik anlamına gelen "rizz"i türetti ve 2024'ün şampiyonu, yukarıda anlamını, seçilme gerekçesini açıkladığımız "brain rot"tu (beyin çürümesi).

Amerikan Merriam-Webster Sözlüğü, 2019'da toplumsal cinsiyet kimliği ve kapsayıcılık konularındaki değişimi yansıtmak amacıyla, cinsiyet belirtmeyen tekil üçüncü şahıs zamiri olarak kullanımının artmasına dayanarak "they" zamirini; 2020'de COVID-19 pandemisi nedeniyle, geniş bir coğrafi alanda yayılan bulaşıcı hastalık anlamına gelen "pandemic"i; 2021'de Oxford'u izleyerek aşılama konusunun önemine vurgu yapmak amacıyla "vaccine" (aşı) terimini; 2022'de birini kendi akıl sağlığından şüphe etmeye ikna etme eylemini ifade eden ve ikili ilişkilerde psikolojik şiddet bağlamında kullanılan ama siyasal bağlamda da toplumu ideolojik olarak manipüle etmeyi anlatmaya açık olan "gaslighting"ı (gaz lambası); 2023'te bireysellik ve özgünlük arayışının artmasıyla birlikte popülerlik kazanan, gerçek, özgün, taklit olmayan anlamına gelen "authentic"i ve 2024'te ise hem ülkemizin hem dünyanın siyasal görünümünü başarıyla özetleyen "polarization"u (kutuplaşma) yılın sözcüğü olarak açıkladı.

Cambridge Sözlüğü'ne gelince, onun gündeminde 2019'da atık malzemeleri daha değerli ürünlere dönüştürme işlemini ifade eden, sürdürülebilirlik ve çevre bilinci konularında artan farkındalığı yansıtan "upcycling" (ileri dönüşüm); 2020'de COVID-19 pandemisiyle birlikte dünya genelinde uygulanan kısıtlamaları ifade etmek için, karantina, sokağa çıkma yasağı anlamına gelen "lockdown"; 2021'de azim, sebat demek olan, özellikle Mars'a gönderilen Perseverance adlı uzay aracının başarısıyla ilişkilendirilen "perseverance"; 2022'de beyzbolda sayı vuruşu anlamına gelen ama aynı zamanda bir hedefe ulaşmayı anlatan "homer"; 2023'te halüsinasyon görmek, gerçekte olmayan şeyleri duymak demek olan, özellikle yapay zeka sistemlerinin yanlış veya yanıltıcı bilgiler üretmesi bağlamında kullanılan "hallucinate" ve geçtiğimiz yıl için de kişisel gelişim 'masallarından' ana akım medyaya da bulaşan, bilimsel olarak kanıtlanmış bir temele dayanmayan, kişinin düşündüğü ve derinden inandığı şeylerin gerçek olmasını anlatan bir terim, “manifest” vardı.

2024 yılının sözcük ve kavramları, kuşkusuz sadece İngilizce için belirlenmedi. Bu yıl Türk Dil Kurumu da Ankara Üniversitesi İletişim Araştırmaları ve Uygulama Merkezi’yle bir çalışma yaptı. Kurumun, alanında uzman kabul ettiği kişilerden oluşan Değerlendirme Kurulu, yılın önemli olayları, toplumsal eğilimleri ve öne çıkan kültürel konularıyla ilgili bir dizi sözcük/kavram önerdi. Değerlendirme sonunda "algoritma", "dijital yorgunluk", "kabalık yalnızlık", "merhamet", "yabancılaşma", "yapay zekâ", "yozlaşma" finalist sözcükler olarak anketle oylamaya sunuldu.

TDK, ankete yaklaşık 1 milyon kişinin katıldığını ve oylama sonunda, 2024 yılının sözcük/kavramı olarak, birbiriyle çelişen ya da tamamen zıt iki kavramın bir arada kullanıldığı oksimoronun, “kalabalık yalnızlık” tamlamasının seçildiğini duyurdu. Kurum, seçimin gerekçesini de şöyle açıkladı: “2024 yılında, insanların kalabalıklar içinde yalnız hissettiklerini gösteren araştırmaların sayısında artış olduğu görülmektedir. Birbirlerinin zıddı gibi duran, ‘yalnızlık’ ile ‘kalabalık’ aynı anda var olabilmektedir. Sosyolojik, psikolojik, iletişimsel gerekçelerle açıklanabilen bu durum, bireylerin gündelik yaşamlarında, kurdukları ilişki biçimlerinde kendisini göstermektedir."

Yılın toplumsal ve bireysel eğilimlerini betimleyen, böylelikle tarih şeridine çentik atıp işaret bırakan yılın sözcüğü/kavramı, dilin dinamik ve yaşayan bir olgu olduğu, toplumun kültürel, sosyal ve teknolojik gelişmelerini nasıl yansıttığı hakkında önemli ipuçları veriyor. Seçilen sözcüklerin, o yılın önemli olaylarını, popüler kültürdeki eğilimleri, toplumsal endişeleri ve genel ruh halini açığa çıkarması, dilin sosyolojik bir olgu olarak öncelendiğine işaret ediyor. Pandemi döneminde "karantina" ve "aşı" gibi sözcüklerin seçilmesi, dönemin küresel krizini ve toplumsal önceliklerini göstermesi, dilin topluma duyarlı bir ayna olma özelliğini öne çıkarıyor.

Öte yandan "Yılın Sözcüğü" seçimleri, dilin duruk (statik) olmadığını, sürekli değiştiğini ve yeni kavramları, yeni sözcükleri zorunlu kıldığını gösteriyor. Bu, dilin yaşayan bir organizma gibi evrim geçirdiğini ve dilin doğasından gelen bu tür değişimlerin, artsüremli olmasından kaynaklandığına işaret ediyor. Örneğin, teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan "yapay zekâ", "algoritma" gibi terimler, yılın sözcüğü örnekleri, dilin yaşamın içindeliğini ve onunla birlikte var oluşunu kanıtlıyor.

Diller, yeni durumları betimlemek, yeni kavramları tanımlamak için zengin olanaklara sahip. Bu olanaklar sayesinde "slop, lore" gibi değişmecelerle, "beyin çürümesi" gibi eğretilemelerle, "romantasy" gibi kısaltmalı birleştirmelerle, "rizz" gibi sözcüğün konuşma dilindeki biçiminden kısaltmalarla ('charisma'dan) yeni kavramları karşılayabiliyorlar. Bunun için yeni sözcüklerin ortaya çıkması, dilin yaratıcı ve esnek yapısını gösteriyor. Dil, bu yapısıyla yeni kelimeler yaratabiliyor. Bu süreçte diller arasında etkileşim, kültürler arasındaki etkileşimle bir süreliğine koşutluk gösterebiliyor. Oxford, Macquarie, Cambridge, Merriam-Webster ve Türk Dil Kurumu gibi farklı coğrafyalardan ve kültürel bakış açılarından sözlüklerin 2024 yılı için seçtikleri sözcükler, günümüz toplumlarının ortaklaştıkları yönler hakkında ipuçları veriyor ve küresel eğilimleri görmemizi sağlıyor.

Oxford'un "brain rot"u, özellikle sosyal medya ve dijital platformlarda aşırı zaman geçirmenin zihinsel ve bilişsel yetenekler üzerindeki olumsuz etkilerini vurguluyor. Dikkat dağınıklığı, odaklanma sorunları, bilgi bombardımanı ve yüzeyselleşme gibi sorunlara işaret ediyor. Macquarie'nin "enshittification"u, dijital platformların ve hizmetlerin zamanla kullanıcı deneyimini kötüleştirerek kârını en yüksek düzeye çıkarmaya odaklanmasını ifade ediyor. Bu durum kalite düşüşü, reklam bombardımanı, gizlilik ihlalleri ve kullanıcı manipülasyonu gibi sorunları içeriyor.

Cambridge Dictionary'nin seçtiği yılın sözcüğü "manifest", istediğiniz bir şeye ulaşmayı hayal ederek onun gerçekleşme olasılığını artıracağı inancıyla görselleştirme ve olumlama gibi yöntemler kullanmak" anlamına geliyor. Başka bir deyişle, olumlu düşüncenin gücüyle bir şeyin var olmasını istemek, sosyal medya ünlülerinin popülerleştirdiği, hayal ticareti, yani emeksiz kazanç! Merriam-Webster’in "polarization"u, toplumun siyasi, sosyal ve kültürel konularda artan ayrışmasını ve kutuplaşmasını anlatıyor. Farklıya tahammülsüzlük, diyalog eksikliği, toplumsal bölünme gibi sorunları ve bunlardan beslenen oligarşik yönetimleri vurguluyor. Türk Dil Kurumu'nun "Kalabalık Yalnızlık"ı da modernist toplumda bireylerin, sanal kalabalık içinde gerçek yalnızlığı hissetmelerini ifade ediyor. Sosyal medya kullanımının artması, yüz yüze iletişimin azalması ve bireyselleşme gibi etmenlerin ortaya çıkardığı bir durumu yansıtıyor.

2024 yılının sözcükleri bazı ortak temaları öne çıkarıyor. Öncelikle kapitalizm, bilimin teknoljileştirilmesinden kaynaklanan derin bir kültürel kriz içindedir. Sosyolojik olarak açık bir “kutuplaşma”nın içine itilen toplumlar, birey olarak da derin bir "yalnızlığa" gömülmüş görünüyor. İnsan insana temasın azaldığı bir dünyada kapitalizm ve onun yarattığı dijital yaşam kültürü içinde insanlar, henüz biyolojik olarak değilse de bilişsel ve bilinçsel yoksullukla insan olmanın her türlü olanağını yitirerek inisiyatifi algoritmalara kaptırmanın eşiğine sürüklenmiş bulunuyor.

Öyleyse 2025 yılının sözcüğü için, kapitalizmin ve sömürgeciliğin toplumda ve bireyde yarattığı bunca tahribata, karşı, “sosyalizm”i önerebiliriz, önermeliyiz!