Eğitim (Kendini Bulma) Yolculuğu

Eğitim Bilimleri - Doç. Dr. Mehmet Ulutaş

Bir insanın kendini bulma yolcuğudur, en yalın anlamıyla eğitimin tanımı. Bu yazımda tanımı biraz açmak istiyorum. Öncelikle eğitimin en bilinen kavramını hatırlayalım. Selâhattin Ertürk Hocamız (1972) o çok bilinen kulaklara küpe olan tanımında “Eğitim bireyin kendi yaşantısı yoluyla istendik davranış değiştirme sürecidir” der. İlgili tanımda “kendi yaşantısı yoluyla” ifadesi, eğitimin ezberci bir anlayışa dayanmadığını, aksine bireyin deneyimlerinin üzerine inşa edildiğini ve bu süreçte davranış değişikliğinin kendini gösterdiğini vurgular. “Kasıtlı ve istenen davranışlar” ise toplumun bireyden beklediği davranışları ifade eder ve bu durum, eğitimin yasal bir çerçeveye oturtulmasını simgeler. Bu tanımın en önemli boyutu, eğitimin bir süreç olarak kabul edilmesidir; bu sürecin doğumdan ölüme kadar devam ettiği görüşünde birleşilmiştir.

Bu görüşe şunu eklemeyi bir borç biliyorum. Eğitim süreci doğumdan da önce, yani bir bireyin anne-baba olmaya karar verdiği anda başladığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bir bebeğin sağlıklı bir şekilde hayata adım atması, toplumun da daha sağlam temellerle inşa edilmesine katkı sağlar. Ben de girdiğim derslerde bu tanım üzerinde konuşuyor ve eğitimin aslında bir süreç olduğunu ve bu sürecin anne karnına düşmeden önce anne baba adayının çocuk sahibi olmaya karar vermesiyle başladığını söylüyorum ve öğrencilerimle bunu tartışıyorum. Çünkü bilinçli ya da bilinçsiz anne baba olmak isteyen bireyler yeni yaşamına hazırlanmaya çalışmakta ve bebeği için uygun bir ortam oluşturmaktadır. Hatta bunun için tüm aile ve yakınlar da işbirliği içindedirler. Bunun bilinçli bir şekilde yapılması tüm toplumsal sistemin de bir görevi olmalıdır. Çünkü dünyaya yeni gözlerini açmış bir bebek ailesi, çevresi ve toplumu için çok ama çok önemlidir. Sağlık ocaklarında hamile takip işlemi bu önemin bir göstergesidir ve ülkelerin gelişmişliğiyle bu gibi örnekler artmaktadır. Bu doğrultuda anne baba olacaklara verilen eğitimler ve bilgilendirmeler, hamilelerin yediklerine dikkat etmesi, vitamin destekleri alması, doğum öncesi hazırlıklar konunun çeşitli örnekleri olarak verilebilir.

Eğitimin bir diğer tanımına bakalım. Bu tanımda bireyin başarısı gelişmeyle ve mutlulukla doğru orantılıdır. Mehmet Durdu Karslı Hocamızın da (2007) belirttiği üzere eğitim “bireyin doğuştan getirdiği gizil güçlerini ortaya çıkarma ve bunları yeteneğe dönüştürme süreci” dir. Yine bir başka ifadesinde “eğitim mutlu insan yetiştirme sürecidir” der hocamız.

Özellikle gelişmiş toplumlarda (her toplumun önceliği olmalı) bir insan dahi kaybedilmemelidir her insan özeldir ve çok değerlidir. Bir bireyin, tüm toplumu oluşturan bir yapıtaşı olduğu gerçeği, genel kabul olarak dikkat çekmektedir. Eğitimin amaçları da bu doğrultuda değişmiş ve ulusal düzeylerden uluslararası düzeylere erişmiştir. Bu bağlamda ulusal değerlerini bilen ancak bir dünya vatandaşı olan bireylere vurgu yapılmaktadır. Ayrıca eğitimin kişiler üzerinde mutlu bir insan yetiştirmek gibi bir nihai amacı bulunmaktadır. Devletlerin de bireyi ve aileyi yaşatma, mutlu ve huzurlu bir ortam sağlama gibi önemli bir rolü de bu doğrultuda beklenmektedir.

Psikoloji biliminin temel kuramlarından olan Maslow’un (1943) İhtiyaçlar Hiyerarşisi, insanı çok iyi bir şekilde tarif etmekte ve kendini bulmayı, özünde de mutlu bir insan olmayı ve eğitimin temel amacını güzel bir şekilde ifade etmektedir. Maslow, ihtiyaçlar hiyerarşisini bir piramit ile göstermektedir. Geniş bir tabandan, sivrilen bir uca insanın ihtiyaçları bu görselde anlatılır. Piramidin ucu sivridir ve ilgili kurama göre her insan özünde kendisini gerçekleştirmek için yaşamaktadır. Piramidin altı ise geniş bir yüzeydir ve temel ihtiyaçları vurgular, en altta bulunan bu geniş yüzey 1. sırada temel ihtiyaçlar ya da fizyolojik ihtiyaçlar şeklinde adlandırılmaktadır. Bu da bildiğimiz bir tabir olan “önce sağlık” gibi öncül ihtiyaçlara vurgu yapmaktadır. Bunlar nefes alma, sağlık, yemek, içmek, uyku, cinsellik gibi ihtiyaçlardır. 2. sırada güvenlik ihtiyaçları yer almaktadır, “başını sokacak bir ev, yaşamıma yetecek bir para” gibi sözlerle ifade edilebilecek, kişinin kendisini ve yakınlarını korumasını, güvenliğini vurgulamaktadır. 3. sırada olan sevgi ve ait olma basamağı, sosyal ihtiyaçları tarif etmektedir. Her insan sevmek ve sevilmek ister. Bir gruba, aileye, topluluğa ait olmak ister. Arkadaşlığın, ailenin ve çevrenin önemine vurgu yapılmaktadır. 4. basamak olan değer ise bir diğer tabirle saygıyı ifade etmektedir. Günümüz dünyasının en temel kavramlarından biridir. Bu basamakta kendine ve başkalarına güvenme, başkalarına saygı duyma, başkaları tarafından saygı duyulma gibi başarı ve statü ihtiyaçlarını tanımlamaktadır. 5. basamak olan son adımda ise bir ideal olarak tanımlanmış kendini gerçekleştirme, potansiyelini fark etme, yaratıcılık bulunmaktadır. Kendini gerçekleştirme eğitim sistemimizin temel amaç ve ilkelerinde çokça bahsedilen istidat kelimesini açıklamaktadır. Mutlu insan, gizli gücünün farkına varan insan, potansiyelini ortaya koyan ya da cevherini açığa çıkaran insandır. Böyle bir insanın düşse de ayağa kalkmasını bilen biri oluşunu, manevi olarak güçlü duruşunu, doğallığını, yaratıcılığını, problem çözme becerisini, önyargısızlığını ve gerçekleri kabul etmesi dolayısıyla gerçekte mutlu bir insana dönüşümü vurgulanmaktadır. Gelişmiş eğitim sistemleri de böyle bir birey yetiştirme arzusundadır (Ulutaş, 2022).

Kendini gerçekleştirmiş insan yetiştirme isteği birçok ülkenin de eğitim yasalarında yer almaktadır. Ülkemizde de eğitimimizin 3 temel amacı bulunmaktadır. Ama maalesef ki bu amaçlar birçok okul yöneticisi ve öğretmen tarafından bilinmemektedir. Benim derslerimde özellikle üzerinde durduğum, konu ile ilgili ödevler verdiğim ve tartışılmasını istediğim bu 3 amaç ve devamında 14 ilke, 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ile belirtilmiştir (Mevzuat, 2022):

  1. (Değişik: 16/6/1983- 2842/1 Md.) Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek;
  2. Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek;
  3. İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamak;

Bahsi geçen üç madde mevzuatta Genel Amaçlar şeklinde ifade edilmektedir. Oldukça güzel bir şekilde yazılmış olan bu amaçlar kısaca iyi vatandaş, iyi insan ve mutlu insan temalarını oluşturmakta ve bu temaların nasıl olması gerektiğini açıklamaktadır. Dolayısıyla eğitimin ve toplumun en önemli doğrularını oluşturmaktadır. Topyekûn eğitim sistemiyle ilgili olan paydaşların bu amaçların gerçekleştirilmesi için çabalaması gerekmektedir. Bu nedenle eğitim sistemine bağlı yönetici, öğretmen, her türlü eğitim-öğretim çalışanı hatta velilerin ve öğrencilerin bile bu amaçları bilmesi, bu doğrultuda çalışmaları çok önemlidir. Eğitim sistemimizin en önemli hususu bu amaçlara dayalı bir öğretimin sağlanabilmesi olacaktır. Ortaya konulan bu ifadelerin yalnızca yazıda kalmaması ve uygulamaya dâhil edilmesi toplumsal hayatla birlikte bireyi de yaşatacak en önemli husus olduğu akıldan çıkarılmamalıdır (Ulutaş, 2022). Amaçlardan sonra eğitimin nasıl yürütüleceği ile ilgili çerçeve çizen Türk Milli Eğitiminin Temel İlkeleri de 14 madde ile açıklanmıştır, bunlar; genellik ve eşitlik, yöneltme, eğitim hakkı, fırsat ve imkân eşitliği, süreklilik, Atatürk İnkılap ve İlkeleri ve Atatürk Milliyetçiliği, demokrasi eğitimi, laiklik, bilimsellik, planlılık, karma eğitim, eğitim kampüsleri ve okul ile aile iş birliği ile her yerde eğitim şeklindedir. Bu ilkeler de toplumsan norm ve değerlerin oluşmasında çok önemli bir rol oynamaktadır (Mevzuat, 2022). İlgili yasa ile iyi bir insan yetiştirme, özellikle kendi mutluluğu ve toplum mutluluğu ifadeleri kendini gerçekleştirme ve gerçek mutluluk kavramı ile örtüşmekte hatta aynı anlama gelmektedir.

Bir anne-babanın ya da bir aile büyüğünün kendi çocuklarına ve torunlarına olan en temel öğüdü “kendi ayakları üzerinde durmalısın, mutlu ve huzurlu ol, düşsen de ayağa kalkmalısın, hayata olumlu bakmalısın, hep gülümse” gibi ifadeler kendini bulma yolculuğunun en temel amaçlarıdır aslında. Eğitime bu çerçeveden bakmak gerekmektedir. Bu bakış açısını yansıtan Öğretmen Olmak: Bir Cana Dokunmak, Geliştiren Anne-Baba gibi kitaplar eğitimin bu yolculuğuna değinmekte ve bizlere önemli katkılar sunmaya devam etmektedir. Bu bilinçle geleceğimiz olan çocuklarımızı yetiştirmemiz ve kendimizi sürekli geliştirmemiz, gerçek mutluluğa erişebilmemiz umuduyla…

Yararlanılan Kaynaklar

Ertürk, S (1972). Eğitimde program geliştirme. Yelkentepe Yayınları.

Cüceloğlu, D. (2021). Geliştiren anne – baba. Kronik.

Cüceloğlu, D. ve Erdoğan, İ. (2019). Öğretmen olmak: Bir cana dokunmak. Final Kültür Sanat Yayınları.

Karslı, M. D. (Ed.) (2007). Eğitim bilimine giriş. Pegem A Yayıncılık.

Maslow, A.H. (1943). A theory of human motivation. Psychological Review, 50, 370-396.

Mevzuat, (2022). https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.1739.pdf.

Ulutaş, M. (2022). Sınıf Yönetimi. S. Çelik ve B. Ulusoy (Eds.). Sınıfın Sosyal ve Psikolojik Özellikleri (ss. 99-124). Lisans Yayıncılık.