MİLLİ EĞİTİM ve ZİYA SELÇUK
Bakan Z. SELÇUK ''..ben ortalamayı tutturdum ve dolayısıyla (Sınıf-cb) geçiyorum gibi bir kolaycılığı bundan sonra çok fazla gündemde tutmamak istiyoruz.'' yani '' gündemde tutmak istemiyoruz'' demiş.Bence ''ÇOK'' sözcüğünü de orada tutmamak gerek !
Sayın Bakan haklı olarak '' Sınıf geçmek çok kolay olursa,dört işlem bilmeden lise bitirilir...ülkenin eğitimSEL düzeyi düşmeye başlar.'' diyor ki burada da ''ÇOK'' sözcüğünü kullanmış.Şu anlama geliyor söyledikleri ''Sınıf geçmek kolay olsun ama çok kolay olmasın !'' Bence bu cümledeki Çok zarfının da çıkarılması gerekir.Ayrıca TDK'nın önerisi olan SAL-SEL ekinin kullanılması da dikkat çekici.Çünkü dil alanındaki sistem dışı düşünenler Dil Devrimine en çok da bu ek üzerinden yüklenmişlerdir!
yine Sayın Bakan ''Öğrenci sınıfta kafasını sıranın üstüne koySA ve ben zaten geçeceğim öğretmenim sen işine bak derSE...'' diyor haklı olarak ama -sa, se şart eklerini boş yere kullanıyor.Zaten öğrenci hal ve hareketleri,öğretmenlere saygısızlığı,okula kitapsız deftersiz gelip gidişi,kendi istediği kılık kıyafette ısrar edişi, proje ödevi getirmemesi,okulun içinde sigara içmesi,okulun dış duvarı dibinde topluca yanlarından geçen öğretmenlerin yüzüne duman üflemeleri...nin ötesinde sistemin nasıl olsa hepsini geçireceğini bilmesinden dolayı neden serserilik yapmasın ki !Eğitsel Kollar ( Sonradan kulüp ismini aldılar-isim değişince her şey değişiyor ya bizde !) neredeyse 0 (sıfır)noktası işlevinde, gerçek anlamda etkinlik yapmak isteyen öğretmenlere ne kadar büyük zorluklar çıkartıldığını benden iyi bilen olamaz !Bir de bu kulüplere öğrenci seçimi var ki düşman başına !Sınıf öğretmenleri ''MİŞ'' görev yapıyorlar.Elleri ayakları olmayan birisinin spor kulüplerine yazılması gibi. Oysa her öğrenci yetenekleri ilgisi doğrultusunda belirlenip kulüplere verilmeli..!
Yine sayın Bakan ''Öğrenci başta geçmeyi garantilediyse orada öğrenme ortamı olmaz :'' demiş çok haklı olarak.
Eminim yukarıdan aşağı bakanlık çalışanından taşradaki hademesine kadar bütün herkes Ziya Selçuk '' Ne kadar doğru söylüyor,MEB'de devrim...vb.'' sözlerle davranışlarla birbiriyle yarışacaktır,tıpkı daha önce ''yanlış,doğru değil,bize uymaz,bu gençliği çökertip bedavacılığa alıştırmaktır,toplumu cahilleştirmektir..,düşünce ve üretimden koparmaktır...'' diye eleştirdiğimiz sistemleri alkışladıkları gibi !Çünkü alınan kararlar Çalıştay'da sahada çalışanlarla tartışılarak,düşüncelerine başvurularak alınmıyor,öğretmenler kurulunda tartışmalar yok,birisi bir öneri getirdiği zaman mevzuat ve Bakanın söyledikleri engel olarak gösteriliyor.
üç yıl önce bir seminere katılmıştım.Finlandiya Eğitim sistemi ile ilgili bilgiler aktarıyor bize konuşmacı.Beyaz Zambaklar Ülkesi diyor...Pratik-teori-pratik diyor(konuşmasını ben böyle formüle ettim).
Söz aldım '' Nedense biz güzel ve doğru olan her şeyi hep uzaklarda arıyoruz. Oysa sizin bu anlattığınız eğitim sistemi Demokrat Parti tarafından kapatılan KÖY ENSTİTÜLERİ sistemidir.Onların kapatılmasıyla aydınlanmanın önüne set çekilmiş,toplum karanlığa mahkum edilmiş ve Türkiye'ye yapılmış en büyük kötülüktür.!'' demiştim .Semineri veren arkadaş ''Haklısınız Hocam !'' demekten öte bir şey söyleyemedi.
Hala sistem arayışı içindeyiz.Bir şeyi yıkmak kolay da enkazı kaldırmak çok zor.
Kısaca yani hülasa (özetle) Ziya Selçuk'un da dediği gibi sınıf geçmeyi ne kadar kolaylaştırırsanız toplumu o kadar tembelleştirirsiniz,cahileştirirsiniz.
Öğrencilere SPORcu yöntemini uygulamak gerekiyor.Yüksek atlama,halter veya koşuda olduğu gibi önce ufak ufak ısınma hareketleriyle başlayıp öğrencileri daha yükseğe atlamaya,birkaç kilodan başlayıp ağır siklet yapmaya,yüz metreyle başlatıp maratonlara hazırlamak için nasıl var olanı artırıyorsak,okullardaki eğitim ve öğretim konusunda da aynı yöntemin uygulanması gerekir.
Bu güne kadar tam tersi yapıldı.Sınıf geçmek için üzerinden atladığımız çubuk sürekli indirildi,aşağı çekildi,çekildi,çekildi...Çubuk yerden bir parmak yukarıya kadar indirildi ve öğrenciler ayaklarını kaldırma ihtiyacı bile duymadan ''yüksek atlama''larını gerçekleştirdiler biz de,maşallah eğitim-öğretimde çağ atlamış olduk ! ''
Güzel de madalyalarımız nerede,onları kimler aldı ,yoksa çaldılar mı ?