Prof.Dr.Binnur Yeşilyaprak
Ankara Üniversite
Eğitim Bilimleri Fakültesi (emekli) Öğretim Üyesi
LGS 2020:
Sınavlar bir TEHDİT mi, bir FIRSAT mı?
Covid-19 vakalarında olumlu gelişmelerin yaşanmaya başlanmasının ardından normalleşme süreci için adımlar peş peşe atılıyor.. “Kontrollü yaşam” kapsamında rutinlerimize dönmeye başladık! Öğrenciler derslerine , çalışanlar işlerine dönüyor.. Şimdi geleceğe odaklanma zamanı! Yakın gelecek ve uzak geleceğe yönelik düzenlemeler gündemimizde. İşte toplumun büyük bir kesimini ilgilendiren yakın gelecekteki önemli olgulardan biri bu ay yapılacak LGS ve Yüksek Öğretime Geçiş Sınavları.. Bu yazıda özellikle LGS’ ye girecek ergenler ve onların aileleri hedef kitle olarak alınmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı 20 Haziran'da yapılacak olan Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamında yeni önlemler aldı. Sınav, 2019-2020 öğretim yılında 8’inci sınıfın birinci döneminde uygulanan öğretim programları esas alınarak yapılacak. Sınav ile ilgili bilgiler şöyle: İki oturum hâlinde uygulanacak, çoktan seçmeli 90 soru sorulacak ve aynı gün yapılacak. Birinci oturum, 50 soruluk sözel alandan oluşacak ve süresi 75 dakika; ikinci oturum ise 40 soruluk sayısal alandan oluşacak ve süresi 80 dakika olacak. Birinci oturumda, 8’inci sınıf Türkçe, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ile Yabancı Dil, ikinci oturumda ise Matematik ve Fen Bilimleri derslerinden sorular yöneltilecek..
Bu bilgileri okuyan “hedef kitle” mizin kalp atışları hızlanıp kan basıncı arttı büyük bir olasılıkla! Evet, çocuğunuz gergin, siz anne-babalar gergin, çünkü yakında sınav var..20 Haziran 2020 tarihinde yaklaşık 1.6 milyon ergenimizin gireceği LGS için geri sayım çoktan başladı!. Okula başlama, ilköğretimden orta öğretime geçiş, orta öğretimden yüksek öğretime geçiş. İşe giriş, işte yükselme, yeni bir terfi vb. Korona virüsü ile başa çıkma, yeni yaşam düzenine uyum sağlama.. Aslında yaşam bir sınavlar dizisidir, bu nedenle sınava gerçekçi bir algı ve olumlu duygularla yaklaşmak en iyi yöntemdir. Elbette, elimizden geliyorsa!
Bu yazıda özellikle, önce anne babalara yönelik uyarı ve öneriler, bu konuda yapılan araştırma sonuçlarına dayalı olarak verilmeye çalışıldıktan sonra sınava girecek öğrencilerimize bazı önerilerde bulunulacaktır.
Anne-babaların sınava ilişkin “algı” ları, çocuğu nasıl etkiliyor?
Kuşkusuz ki tüm ebeveynler ‘çocuklarına iyi bir gelecek hazırlama kaygısıyla’ hareket ediyorlar. Pek çok aile daha anaokulu seçerken çocuğun sonraki okul kademelerine yönelik daha donanımlı ve daha başarılı olması motivasyonu ile hareket ediyor. Planlarını buna göre yapılıyor, aileye ilişkin kararlar buna göre veriliyor. Yaşanılacak yerden aile bütçesinin nasıl harcanacağına yönelik her türlü düzenlemede bu düşünce esas belirleyici haline geliyor! Durum böyle olunca , kaçınılmaz olarak sınavlar ‘hayat-memat’ ‘ölüm-kalım’ sorunu haline geliyor bir çok ailede!.
Peki sonuç ne oluyor dersiniz? Bakın bu “algı” nelere yol açıyor?
1. Anne babanın, çocuğunun gireceği önemli bir sınava ilişkin yaşadığı yüksek kaygı ve stres düzeyi çocuğun sınav başarısını olumsuz etkiliyor! Öyle ki çocukları bırakıp ebeveynler ile çalıştığımızda ve onların sınava yönelik kaygılarını azaltma seminerleri uyguladığımızda, sonuçlar çocukların sınav performansını olumlu etkiliyor. O halde kaygı düzeyinizi azaltmaya çalışmak gerek sayın veliler!
2.Aslında ebeveynler bu durumun az çok farkında ve bunu çocuğa yansıtmamaya çalışıyor (özellikle eğitim düzeyi yüksek aileler). Ancak bunda pek başarılı oldukları söylenemez! Kendilerini kontrol etmeye çalışsalar da, anne babalar çocuklarına yönelik olarak, sınav sonuç beklentisi ve düşünceleri konusunda tutarsız mesajlar veriyorlar farkında olmadan! İşte bu durum çocukların kaygı düzeyini daha da artırıyor. Şöyle ki çoğu anne baba “yavrum sınav sonucu o kadar da önemli değil, sağlık olsun, olmazsa yine girersin” şeklinde açık ve sözlü bir mesaj verirken, aynı zamanda, farklı içerikteki konuşmalarda ve beden dili ile yansıtılan duygularda “Bu sınav çok önemli, bunun için biz nelere katlanıyoruz, düşük puan alırsan çok kötü olur..” şeklinde “örtük mesajlar” veriyor!
3.Örtük/gizli mesajlar çocuklar tarafından çok çabuk algılanıyor ve ne yazık ki daha çok kaygı yaratıyor. Bu nedenle sevgili anne babalar öncelikle çocuğunuzun sınavına yönelik olarak neler düşünüp neler hissettiğinizi fark edin, kabul edin ve bu konuda kendinize ve çocuğunuza karşı dürüst ve içten olmaya çalışınız..
Sınavların tehdit değil fırsat olarak algılanması gerektiğini düşünerek kendinize telkinde bulunmayı deneyiniz. Çocuğunuzun başarısız olacağını ve bunun da “katlanılamaz bir durum” olduğu düşüncesi yani başarısızlık riski, kaygıyı artırır ve kaygı da bir kısır döngü yaratır. Bu durumun çocuğunuza yansıyarak onun performansını kilitleyebileceğini unutmayınız.
Milyonlarca evde sınava hazırlık sürecinin, öğrenci ve aile için belli bir gerginliğe yol açması kaçınılmazdır. Ancak bu dönemin “her an patlamaya hazır bir gerginlik” içinde yaşanması halinde gencin kaygı düzeyinin yükseleceği, bu durumun da performansı olumsuz etkileme riskinin bulunduğunu aklımızda tutalım.
Ailelere yönelik öneriler : Algılarınızı gözden geçirelim
Sınava hazırlık sürecinin özellikle de bu son günlerinde, ailece sakin ve soğukkanlı olmayı deneyerek atlatılması gerektiğini düşünürsek sınava yönelik algılarınızı gözden geçirmek ve bunları değerlendirmek için şu önerileri dikkate almak yararlı olabilir:
-Sınavı tüm sorunları çözecek ya da her şeyi mahvedecek bir olay olarak değerlendiriyorsanız sınavı bir ‘tehdit’ olarak algılıyorsunuz demektir. Bu gerçekçi olmayan bir yaklaşımdır. Oysa sınav, çocuğunuzun bazı alternatiflere yönelik kendini denemesi için bir fırsattır. Bu fırsatın iyi değerlendirilmesi, sizin sınava ilişkin uygun, gerçekçi ve sağlıklı biçimde yaklaşmanıza bağlıdır.
-Sınav sonucu; çocuğun kendini geliştirmesi konusunda, eksik ve yetersiz olduğu alanlara yönelik ipuçları sağlayacaktır. Sınav bir denemedir ve her deneme de kendimizi geliştirmede yeni fırsatlar sağlar.
-Pek çok anne-baba kendi beklentilerini çocukları yoluyla gerçekleştirmek ister. Çocuğunuzun ilgileri, ihtiyaçları, yetenek ve kapasitesini doğru değerlendirmeye çalışın. Onu tanıyın. Çocuğunuzu, kardeşleriyle ya da başkalarıyla kıyaslamayın.
-Sınavın ülkedeki eğitim olanaklarına bağlı olarak uygulanan bir “eleme” ya da “sıralama” olduğunu hatırlayarak, “başarı” ya da “başarısızlığın” değişebilir (göreceli bir durum) olduğunu kabul edin.
-Çocuğunuzla konuşun. Sınava ilişkin alternatifleri birlikte tartışın, sonuçlar ne olursa olsun onu sevdiğinizi ve sevmeye devam edeceğinizi belirtin, samimi olun. Onu koşulsuz kabul edin. Sınavlar geçicidir ama sonuçları çocuğunuz ile ilişkilerinizi kalıcı olarak etkileyebilir.
-Çocuğunuzu çalışmaya teşvik edin ancak baskı yapmayın, onu sürekli dıştan kontrol etmek yerine, onun kendi sorumluluğunu alıp kendisini planlamasına fırsat verin. Bu sınav onun sınavıdır, kendisi için başarmalıdır, sizin için değil! Bunu anlaması ve kendi sorumluluğunu almasını teşvik edin. Çocuğunuz kendi hedef koymalı sınava yönelik olarak, sizin hedefinizi gerçekleştiriyor duygusunda olmamalı!
-Çocuğunuzun “çabasına” odaklanın ve çabasını takdir edin. Anne babalar çocuklarının “akıllı/ zeki/ yetenekli” olmasını ve bununla “övünmeyi” tercih ederler genellikle!. Ona “sen zaten çok akıllısın, zekisin” demek yerine “ne kadar çok çalıştığını görüyorum, çabalarının sonucunu alacağına inanıyorum” gibi sözler söyleyerek teşvik edin.
Amerika’nın Columbia Üniversitesinde psikoloji alanında yapılan bir araştırmanın (Mueller&Dweck) sonucu bize şunu gösteriyor: Çocukları, gösterdikleri “çaba” nedeniyle değil de “zeka” gibi yetenekleri üzerinden överseniz, çocukların kendilerini geliştirmeleri önünde bir engel oluşturmuş olursunuz! Çünkü yetenekleri üzerinden övülen çocuklar daha çok “sonuç odaklı” bir hale gelirler; çabaları üzerinden övülen çocuklara göre çok daha kolay pes ederler, yaptıkları işten daha az keyif alırlar ve başarısızlıklarını kendilerindeki bir eksikliğe bağlama eğiliminde olurlar.
Genellikle “zeka ve yetenekler” i genetik faktörlere bağlama eğilimi yüksektir ancak, var olan zekayı kullanma ve performansa dönüştürme ‘motivasyon’ a ve çevresel faktörlere bağlıdır.
- Sınava hazırlık sürecinde çocuğunuzun dengeli beslenmesi, düzenli uyuması, spor ve sanat aktiviteleri ve eğlenme gibi ihtiyaçlarını da sağlıklı ve uygun yollarla karşılaması için gerekli düzenlemeleri yapmaya özen gösteriniz. Sağ beyin aktiviteleri, sol beyni güçlendirir. Unutmayınız ki beyin iki yarı-küreden oluşur ve beyin araştırmaları bize açıkça göstermiştir ki ; bir tarafın performansı diğer tarafın performansına bağlıdır. Diğer bir ifade ile sağ beyni destekleyen etkinlikler sol beynin (sınavda daha çok bu beyin gücü ölçülür) performansını artırmada çok önemlidir. (Aşağıda her iki beyin işlevleri gösterilmiştir)
-Olumsuz yönler değil olumlu yönleri üzerinde durun, geçmişteki başarılarını vurgulayın ve kendine güven duymasını sağlayın ancak gerçekçi olmaya çalışın. Onun inanmadığı yüksek beklentilerle onun üzerinde baskı yaratmayın. Çünkü bu tip beklentiler işlevsel değildir. Psikolojik danışma alanında benimsenen önemli yaklaşımlardan biri olan “Akılcı-Duygusal Yaklaşım”ın temel amacı, mantıksız ve işlevsel olmayan inançların yerine mantıklı ve işlevsel inançları yerleştirmektir. Bu nedenle aileler, öncelikle sınavın anlamını, amacını ve olası sonuçlarını gerçekçi olarak değerlendirmeye çalışmalıdır.
Unutmayın sevgili anne babalar, “başarılı” bir çocuğa sahip olmaktan daha önemli olan; “sağlıklı ve uyumlu” bir çocuğa sahip olmaktır.
Sınav öncesi öğrencilere uyarılar
Çalıştınız, hazırlandınız... Yıllardır bu sınavın baskısıyla yaşadınız. Eminim ki artık şu noktaya geldiniz: “Ne olursa olsun şu sınav bir geçse de kurtulsam!”
Evet, artık sınava geri sayım başladı...
İşte son günleri daha sağlıklı geçirerek sınava fizyolojik ve psikolojik olarak hazır olmanıza yarayabilecek öneriler:
* Sınav bir ölüm-kalım meselesi değildir! Sınavı atlatacaksınız. İstediğiniz puanı alamamak, beklentinizin üstünde puan almak gibi bir olasılık ve her iki durumda da yaşam sürecek.. Sınav bir tehdit değil, bir fırsat! Bu sınavla kendinizi deneyecek, yeterli ve yetersiz yönlerinizi değerlendirebileceksiniz. Sınavı bir amaç olarak değil, araç olarak görün. Sonuca değil, sürece odaklanın.
* Sınav öncesi kaygılarınızı ailenizle veya kendinize yakın hissettiğiniz biriyle paylaşın. Okulunuzun Rehberlik Servisindeki veya Rehberlik ve Araştırma Merkezlerindeki Psikolojik Danışmanlardan yardım isteyiniz.
* Geçmişteki başarılarınızı düşünün. Kendinize güvenin. Eğer normal ve yeterli bir kapasiteniz olmasaydı bu aşamaya kadar ulaşamazdınız. Çaba harcadınız, çalıştınız, elinizden geleni yaptıysanız kaygılanmak için “geçerli” bir nedeniniz yok demektir.(Kontrolünüzde olmayan durumlar için siz sorumlu tutulamazsınız!)
* “Başarabilirim, başarmak istiyorum, sınavda elimden geleni yapacağım” cümlesini tekrarlayın ve zihninize yerleştirin. Olumlu düşünmek, sonucu olumlu etkiler.
* “Sınava çok çalıştım, mutlaka kazanacağım, kazanmalıyım” diye kendinizi koşullandırmayın! Gerçekçi olun. Çok çalışmak bu sınavı kazanmaya yetmeyebilir. Unutmayın ki sınava yaklaşık 1.6 milyon kişi giriyor ama istediğiniz okulların kontenjanları çok daha azıyla sınırlı. Sadece elinizden geleni yapmak için kendinizi güdüleyin. Bunun bir “sıralama” olduğunu ve sonucun size bir değerlendirme fırsatı verebileceğini düşünün.
* Gerginlik hissettiğinizde sakin bir yerde oturup kaslarınızı gevşetin, gözünüzü kapatın, kendinizi sınav salonunda, sınav anında sakin, soğukkanlı bir şekilde soruları yanıtlarken hayal edin. Bu hayali zihninizde istediğiniz biçimde hayal edebilinceye kadar egzersizi sürdürün.
* Sınav yönergesini dikkatle okuyun. Sınav hakkında yeterli bilgi sahibi olun. Sorular kaç grup, süreniz ne kadar, cevap kağıdı nasıl doldurulacak, istenilen belgeler neler vb..? Hepsi hakkında yeterli bilgi sahibi olmanız kendinizi rahat hissetmenize katkı sağlar.
* Son günler panik içinde çalışmaktan vazgeçin. Son anda ve kaygıyla gerçekleşen öğrenmeler, önceki öğrenmeler üzerinde “bozucu etki” yaparak onların karışmasına neden olabilir.
* Son günlerde kendinizi “iyi ve rahat” hissedebileceğiniz etkinlikleri yapın, sizi iyi hissettiren, güdülenmenizi artıran kişilerin yanında vakit geçirin ve psikolojik olarak kendinizi sınava hazırlayın.
* Uyku ve beslenmenize dikkat edin. Özellikle C ve B vitaminleri zengin yiyecekler alın. Sınav sabahı iyi bir kahvaltı yapın.
* Sınav sonucu, kişiliğinizin ve benlik değerinizin bir ölçüsü değil, sınav sorularının ölçmeyi hedeflediği bilgi ve performansınızın bir ölçüsüdür. Bu düşünceyi benimseyin.
* Unutmayın; yaşam bir sınavdır ve biz her yaşantı ile kendi kendimizi test ederiz. Böylece kendimizi keşfetme ve geliştirme fırsatı buluruz. LGS, girdiğiniz ilk ve tek sınav olmayacaktır.
Sınav sırasında ne yapmalı nasıl yapmalı?
Sınava girdiğinizde, derin nefes alın, bedeninizi ve zihninizi hissedin ve kendinize şöyle deyin;
* ”İşte fırsat zamanı; sınavdayım ve bu süreyi en uygun-en iyi şekilde değerlendireceğim!”
* Açıklamaları dinleyin ve yönergeleri dikkatle yerine getirin.
* Sorulara nasıl ve hangi düzen içinde cevaplayacağınıza karar verin.
* Soruları sırayla cevaplamaya çalışın, çünkü bu tip testlerde sorular kolaydan zora doğru sıralanmıştır. Kolay soruları hızla yapmanız size moral sağlayacağı gibi bilgileri hatırlamanızı kolaylaştırır.
* Yapamadığınız ya da tereddüt ettiğiniz soruların yanına bir işaret koyarak tekrar dönmek üzere geçin, takılıp kalmayın.
* Soruyu okuduğunuzda genellikle ilk akla gelen cevap doğrudur. Cevaplarınızı kontrol ederken, sadece tereddüt ettiğiniz soruları yeniden inceleyiniz.
* Dikkatiniz dağıldığında, bir an gözlerinizi kapatıp vücut kaslarınızı gerip tekrar gevşetmeyi deneyin. Kontrolün sizde olduğunu hatırlayın. Derin nefes alın ve devam edin.
* Sınav süresini sonuna dek kullanın. Süreniz kalırsa yapamadığınız sorulara dönün.
* Soruları ve seçeneklerin hepsini dikkatli okuyun, soruyu doğru algıladığınızdan emin olun.
Hepinize başarılar dileğiyle, şansınız açık olsun!
Unutmadan, bu arada, korona tedbirlerine uymayı sakın ihmal etmeyin.
--------
& quot;
Psikoloji-Sosyal Psikoloji11 Kasım 2024 10:10
Psikoloji-Sosyal Psikoloji06 Ekim 2024 20:44
Psikoloji-Sosyal Psikoloji23 Eylül 2024 13:09
Psikoloji-Sosyal Psikoloji18 Ağustos 2024 15:33