ALDATMAK
Meyhanelerden çıkmazdı hiç. İçkisini içer, geç vakitte naralar atarak evinin yolunu tutardı. Ne çocuğuna, ne eşine, ne anasına, babasına ve ne de çevresine hayrı dokunmamıştı. 'Ayyaş Hamdi' böyle bir yaşamın sonunda rahmetli oldu. Cenaze namazı kılındıktan sonra imam sordu:
-Merhumu nasıl bilirsiniz?
-İyi insandı... Kimseye kötülüğü olmadı... Toprağı bol olsun... ve benzer cevapları duyan Bektaşi sabredemedi ve yanındakinin kulağına fısıldadı:
-Bizi neyse de, Allah’ı da aldatmaya yelteniyorlar.
BİR DE SENİN KULUNA BAK
Bektaşi Baba İstanbul'da gezinirken, padişahın sarayı olduğunu zannettiği görkemli bir binanın yakınından geçmekte idi. Binanın önünde şatafatlı bir fayton durmakta idi. Binadan sırmalı elbiseleri olan adam çıkınca, muhafızlar selama durdu. Adam faytona binerken, Bektaşi meraklandı ve muhafızlardan birinin yanına sokularak sordu.
-Faytona binen padişah mıdır?
-Hayır padişahın bir kuludur. Cevabını aldı. Bektaşi, tepeden tırnağa önce faytondaki adama baktı. Sonrada kendi haline baktıktan sonra, ellerine açarak:
-Tanrım, bir padişahın kuluna bak! Sonra, bir de senin kuluna bak! Diye söylendi.
SEN NE İŞE YARADIN
Hoca ile Bektaşi içki içerken yakalanırlar ve Kadı’nın huzuruna çıkarılırlar.
-Şeytana uyduk kadı efendi. Diye af dileyen hocayı, kadı affetmez ve idam cezası verir. Sıra Bektaşi’ye geldiğinde savunmasını yapar:
-Kadı efendi ben gayri-müslümüm, bana oruç farz değildir.
Kadı Bektaşi’yi serbest bırakır. Bektaşi Kadı’nın huzurundan ayrılırken sorar:
-Kadı efendi, ben de şahadet getirip Müslüman olsam, arkadaşımı da bağışlar mısın?
Kadı efendi düşünür, bir kişiyi Müslüman yapmanın sevabını hesap eder ve Bektaşi’nin teklifini kabul eder, hocayı da affeder. Kadının huzurundan ayrıldıktan sonra hoca Bektaşi’ye kızgınlıkla sorar:
-Sen ne biçim adamsın be, bir Hıristiyan bir Müslüman oluyorsun! Sen de hiç iman yok mu? Bektaşi gülerek cevaplar:
-Gavur oldum kendimi, Müslüman oldum seni kurtardım. Peki sen ne işe yaradın?
BEKTAŞİ VE SOFU
Koyu sofu bir adamcağızla Bektaşi, bir başka kente gitmek üzere bir kervana katıldılar. Sofu, ikindi üzeri namaz kılacağını söyledi. Bektaşi :
-Geç kalırsan kervanı kaçırırsın ; onun için sünneti bırak da yalnız farzı kılıver, diye öğüt verdi. Bektaşi'nin sözüne uydu adam. O gece bir yerde konakladılar. Ertesi sabah sofu, Bektaşi'ye sitem etti.
-Dün bana sünneti kıldırmadın, gece rüyama Peygamber Efendimiz girdi. Bektaşi adamın sözünü ağzına tıkadı :
-Daha ne istiyorsun! Farzı da bırak rüyana bu kez Tanrı girsin!
DAMIZLIK BEKTAŞİ
İkinci Mahmut, Yeniçeri ocağını kaldırdıktan sonra, Alevi-Bektaşi kesimi üzerinde terör estirmiş, kimilerini öldürmüş, kimilerini ise sürdürmüştü.İstanbul'da hiçbir Bektaşi ortaya çıkamaz olmuştu.Padişah bir gün Bahçekapı'dan geçerken korkmadan, göğsünü gere gere dolaşan bir Bektaşi babası görmüş.Adamın rahat tavırları padişahı etkilemiş.Çağırtılmasını buyurmuş.Baba gelince şöyle demiş :
-Sizinkilerin tümü bir kıyıya kaçtı, gizlendi.Sen burada yalnız başına ne dolaşıyorsun? Baba çekinmeden yanıtlamış :
-Sultanım, onlar gitti, beni damızlık bıraktılar!
HARAM
Bektaşinin birini ramazanda içki içtiği için yakapaca kadıya götürürler. Çakırkeyif Bektaşi'yi görür görmez kadı :
-Behey kafir! Bu yaşta hala içiyorsun bu zıkkımı. Utanmıyor musun? Bilmiyor musun haram olduğunu?, der.
-Sırtınızdaki ipek kaftan da haramdır, diye karşılık verir Bektaşi. Kadı :
-Bunun içine pamuk katarlar. Bektaşi :
-Dünyada doğru adam mı kaldı, şaraba da yarı yarıya su katıyorlar...
İŞİMİZ İŞ
Hocanın biri Ramazanda ;
-Ey ümmeti Muhammed! Şarap içmek kesinlikle haramdır. Sakın içmeyiniz! İçenlerin boyunlarına yarın ahirette, içtikleri şarap şişeleri asılarak, mahşer halkına haftalarca teşhir edileceklerdir, diye vaaz veriyormuş. Dinleyenlerin arasında bulunan Bektaşi sormuş :
-Hoca efendi! Şişeler dolu mu asılacak, boş mu? Hoca "Boş" dese, cezanın hafifleyeceğini düşünerek :
-Hayır! Hiç boş olur mu? Dolu olacak, demiş. Bektaşi, gülerek şöyle bağırmış :
-Desene hocam! Cennette de ya hey!
İYİ RÜYALAR
Mevlevi, Bektaşi ve Softa yemekten sonra ikram edilen bir tepsi baklava için rüyaya yatarlar.En hayırlı düşü gören baklavayı alacak. Öneri kabul edilir. Yatar, uyurlar. Sabah olunca Sofu :
-Ne düş gördünüz anlatın bakalım?, der. Mevlevi sikkesini başına geçirerek :
-Hayırdır inşallah göklere çıktım, der. Hoca da :
-Ben ise düşümde cennete gittim, der. Bektaşi :
-Erenler, ben de gece birinizin göklere uçtuğunu, diğerinizin de cennette gezdiğini görünce, artık bunlar fani dünyaya dönmezler diyerek kalkıp baklavayı temizledim!, der.