Merhabalar, yazımın başında tüm Nirvana okuyucularına sevgi ve selamlarımı yolluyorum.
Hasan Güneş hocamın nazik daveti üzerine bundan böyle sizlere Almanya' dan izlenimlerimi, önemli gündem maddelerini, burada Türkiye kökenliler Türkler nasıl yaşıyor, neler oluyor bunları yazacağım.
Sizlere çok kısa kendimi tanıtmak istiyorum;
Ben kırk yıldır Almanya’da yaşıyor, bir şehir idaresinde de otuz dört yıldır Sosyal Pedagog olarak çalışıyorum. Aynı zamanda da yerel politikacı bir Meclis üyesi ve Serbest Gazeteci_ yazarım. Tele 1 TV’nin Almanya gönüllü temsilcilerindenim, ABC gazetesi ile farklı Haber Sitelerinde köşe yazıyor, haberler derliyorum.
Dört milyona yakın vatandaşımızın 50-60 yıldır yaşadığı sosyal, siyasi, ekonomik ve insanı boyutta '' özel ilişkilerimizin bulunduğu'' Almanya' da bu pandemiden en çok etkilenen ülkelerden birisi. Şu ana kadar Almanya' da 7000 can kaybı var.
Yine de vaka sayısına göre ölümlerin en az olduğu ülkelerden birisi. Bunda yaygın ve erken tanı, çok test yapılması önemli rol oynamıştır. Ayrıca Berlin’deki Charite hastanesinin Virolog bölümünün başkanı Prof. Dr. Drosler'in Enfeksiyonun Şubat ayında daha Almanya’ya gelmeden Ocak ayının ortalarında hızlı test tekniğini geliştirmesinde krizin daha iyi yönetilmesinde etkili olmuştur diye düşünüyorum.
Almanlar artık yavaş yavaş çok ihtiyatlı ve kontrollü biçimde pandemiyle mücadelede uygulamaya koydukları önlemleri gevşetiyorlar.
Almanlar çok disiplinli ve kuralcı insanlar oldukları için yasaklara uydular, sosyal mesafeye dikkat ettiler, evde kaldılar. Ve kayıplar bir İtalya, Fransa yâda İngiltere’deki gibi fazla olmadı.
Ama göçmenlerde, bizim Türkiyelilerde kurallara, yasaklara saygı gösterdiler.
İnsanlık tarihinin unutamayacağı aylar, yıllar olacak şu yaşadığımız günler.
Telefonla yâda sosyal medyadan Skype, Zoom programları ile sohbet edebildiğimiz insanlarımız bu salgın nedeniyle hayli tedirginler ve belirsizlik onları üzüyor, yoruyor.
Şu ana kadar Avrupa' da 500 e yakın insanımız bu salgında yaşamını yitirdi.
Pandemi tüm olumsuzluklarına rağmen insanları düşünmeye de sevk etti, komşuluk, akrabalık ilişkilerini gözden geçirmelerine yaradı, Örneğin Doğanın önemi arttı,
Paranın en değerli nesne olduğu para imparatorluğu Kapitalizmin ve dev ekonomilere sahip ülkelerin bile pandemide diz çöktüğünü gördü insanlar.
İnsanlar burada genelde evlerine kapanmış durumda.
Kırlara, parklara, çay bahçelerine, restoranlara, gitmek şu an hayal.
Türkler birde eskiden Bahnhof yani tren garlarında buluşurmuş orada radyodan Türkiye haberleri dinler oralarda oturup çay kahve içer, hem de 'memleketteki 'ahvali hal ve gidişi konuşurlarmış. ..
Buradaki yurttaşlarımız dünyanın en iyi halk sağlığı sistemine sahip olan Federal Almanya' da yaşadıkları için belki şanslılardır ama yine de çoğu Almanya' yı ne yazık ki gurbet olarak görüyor. Birçok nedenle örneğin ırkçılık, ayrımcılık, kültür farkı gibi nedenlerle kendilerini ne yazık ki buraya ait hissedemiyorlar şu an 5. kuşak gençlerin burada yetişmesine rağmen.
Çünkü gurbette yâda göçmenlikte insanın ruh hali değişiyor.
En ufak bir haksızlıkta kabuğunuza çekiliyorsunuz, küsüyorsunuz her şeye ve bir memleket hasreti, iç sızı başlıyor sizde. Bazen yanlış algılıyorsunuz karşınızdaki Almanı.
Keşke buralara gelmeseydik, gelmek zorunda olmasaydık, topraklarımızda kalsaydık da bunları yaşamasaydık diyorsunuz.
Buradaki insanlarımızın çoğu özelliklede birinci kuşağın hayatta kalanları ve ikinci kuşak böyle bir ruh halindeler.
Her şeye rağmen Türkiye' den Almanya' ya işgücü göçü bir başarı hikâyesidir.
Bu süreci yaşayan ve bir şehir idaresinin Göç ve Uyum dairesinden Sosyal Pedagog statülüsünde çalışan birisi olarak ben ve göç uzmanları hatta istatikler bunu kanıtlıyor.
Almanya’daki Türklerde eğitim seviyesi, sosyal statütüsü, geldiği bölgeler itibarıyla farklı sosyal katmanlardan oluşuyor.
Bugün otomobil devi VW de şef dizaynerden, Alman federal meclis ' 'Bundestag' a '', Eyalet Parlamentolarına, kent meclislerine kadar her yerde Türk insanı var. İş insanlarımız, gazetecilerimiz, sosyal uzmanlarımız, öğretmenlerimiz, sanatçılarımız hepsi var.
Türkiye’de bilinçsiz bazı insanların buradaki Türklerin hepsini aynı kefeye koymaları, muhafazakâr kesimden bazı insanlarımız aşağılamaları, onlara önyargılı yaklaşmaları hiç hoş değil bunları duyduk yâda yaşadık mı çok üzülüyoruz.
Bu insanların Türkiye'ye ekonomik katkısını lütfen kimse küçümsemesin ve her şeye rağmen ülkelerini hala çok seviyor, özlüyorlar.
Bu dileklerle lütfen maskesiz sokağa çıkmayın, sağlıklı kalın.
Mehmet Tanlı, Almanya
Sosyoloji07 Haziran 2024 12:47