Sizce zekâ nedir? İnsanlık, yaptığı çalışmalarla tarih içinde bu soruya sürekli yeni cevap getirmiştir. Yapılan çalışmalar ışığında zekâyı şu şekilde tanımlamak mümkün: “ Zihnin öğrenme, öğrenilenden yararlanabilme, yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneğidir.”
Sizi bilmem ama ben zekâ deyince aklıma hep Einstein gelir. Peki ya, o nasıl tanımlamıştır zekâyı; Einstein, zekâ ile yaratıcılık arasında bir köprü kurmuştur:
“Zeki olmanın ölçütü bilgi değil hayal gücüdür.”
Kültürel Zekâ
Zekâ aynı zamanda eğitim bilimciler için de bir araştırma konusu olmuştur. Onlar aynı zamanda zekânın türleri ile ilgilenmişlerdir. Erdal Atabek, 4 Haziran 2018 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşesinde zekâ türleri ile ilgili eğitim bilimcilerine şöyle bir çağrı yapma gereği hissetmiştir:
“ Akademik zekâ var, duygusal zekâ var, sosyal zekâ var. Bu zekâ türleri tanımlanıyor, ölçekler yapılıyor ama kültürel zekâ da olmalı. Tanımlanmalı. Ölçekleri yapılmalı.” Bireyin ve toplumların tutum ve davranışları kültürel zekâlarının ürünü olduğunu belirten Atabek “ Neden bir Hitler, Almanya’da çıkıyor da, İngiltere’de çıkmıyor? Neden bir Japon pilotu, intihar uçuşu yapıyor da bir Fransız pilotu yapmıyor?” Toplumların bu farklı davranışlarının ardında kültürel zekânın etkisi olduğunu ifade ettikten sonra Atabek, iyi eğitimli birçok insanın “ Neden Fethullah Gülen gibi birisinin önünde eğilip elini eteğini öpüyor…”
Sorunsalının cevabını da hiyerarşik yapı ( imparatorluk) ve dogmatik kalıplardan ( Din, gelenek…) dolayı gelişemeyen kültürel zekânın yansıması olan biat kültürüne ve sorgulamaktan, risk almaktan korkan, değişeme kapalı bir toplum olmamıza bağlıyor.
Cumhuriyet Biat Kültürüne Son Vermiştir
Peki ya, Cumhuriyet kültürel zekâmızın gelişimi için ne yapmıştır:
Atabek’in yine bu yazısında belirttiği gibi Köy Enstitüleri, kültür eğitimi ile kültürel zekâmızı geliştirmeyi de hedefliyordu. Köy Enstitülerinden mezun öğrencilerin anılarını incelediğimizde açıkça gördüğümüz net olgu, bu kurumun öğrencileri köylerinde geçirdikleri yaz tatillerinde, henüz bir öğrenci iken bile aldıkları eğitim sayesinde kazandıkları bilinç ve özgüven sonucunda köylülere zulüm eden toprak ağaları ve devlet memurlarının karşısına geçerek köylünün hakkını savunmaları olmuştur.
Enstitüler sayesinde gelişen kültürel zekâ sonucunda biat kültürü yıkılmıştır. Bu kurumlar sorgulayan bireyler yetiştirmiştir. Bu durumun, en iyi tahlilini yapan ise dönemin toprak ağaları olmuştur.
Toprak Ağaları ve Biat Kültürü
Van’da dönemin güçlü ağalarından olan ve Moskova Harp Akademisi’ni bitiren Kinyas Kartal’ın verdiği röportajı dikkatle okumak gerekir:
– Köy Enstitüleri komünist yetiştirdiği için mi kapatıldı?
– Hayır. Beni babam Moskova Üniversitesi’nde okuttu, komünizmin ne olduğunu ben gayet iyi biliyorum. Köy enstitülerinde komünizmi bilen kimse yoktu.
– Peki, karma eğitimden dolayı mı kapatıldı?
– Hayır. Bu da değil bütün dünyada okullar karma eğitim kız – erkek birlikte okuyor.
– Peki ya neden?
– Ben kapattırdım Köy enstitülerini. Ben toprak ağasıyım. 200’e yakın köyüm var.
Bu köylerdeki halk bana tapar. Ne işi varsa bana sorar. Evlenecek, boşanacak, askere gidecek, mahkemesi nesi varsa gelir bana danışırdı. Ama Köy Enstitüleri açıldıktan sonra 5 köyüme Köy Enstitüsü mezunu geldi ve bu köylerden artık kimse bana gelip danışmamaya başladı. Ben düşündüm 200 köyümün hepsine köy enstitüsü mezunu gelirse benim ağalığım ne olur, sıfıra düşer.
Böyleyse benim harekete geçmem gerekir dedim ve doğudaki bütün ağaları telefon ettim onları topladım. Bir de Batı’dan buldum Eskişehir’den Emin Sazak. Sonra Menderes’le pazarlığa gittik. (Yıl 1950 seçimlerin olacağı zaman) Dedik ki;
“Köy Enstitülerini kapatırsan şu gördüğün doğudaki tüm toprak ağaları ve batıdan Emin Sazak’ın oyları sana. Kapatmazsan oy yok…”
Kinyas Kartal’ın söylediği gibi ağalar kendilerine biat etmeyecek köylünün yetişmesini içlerine sindiremedikleri için bu aydınlık yarınların yaratıcısı olacak olan kurumlar kapatılmıştır. Çünkü bu kurumdan mezun olan çocuklar aldıkları Enstitü eğitimi ve kültürü sayesinde eleştiren, sorgulayan, kendini okuyarak ve çalışarak devamlı yenileyen, üreten, biat etmeyen, yetiştiği sınıfın bilincine eren ve sınıf çıkarlarına korumakta asla geri adım atmayan bireyler olmuştur.