Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular İletişim
Montesquieu ve Türk Aydınlanma Hareketi

Montesquieu ve Türk Aydınlanma Hareketi

Felsefe-Mantık 30 Nisan 2020 23:34 - Okunma sayısı: 2.611

Cahit BULUT Yazdı

Tanzimat’tan bu yan, Türk toplumu üzerinde Montesquieu’nün siyasal açıdan önemli bir etkisi olduğu bilinir. Bu ünlü düşünürün görüşlerini tanımak sanırım Türk toplumunun siyasal açıdan geçirdiği evrime de ışık tutacaktı.

Nontesquieu salt bir düşünür olarak görmek olası değildir. Onu 18. Yüzyıl aydınlanma çağının bir düşünürü olarak ele almak gerekir. Bir yandan onun yenilikçi yönünü, diğer yandan da karşıtı olan düşünürlerle birlikte değerlendirmek gerekir, hem de birçok açıdan. Fakat bu çok uzun ve zorlu bir iş. Ben bu yazımda onun siyasi açıdan ele alıp bizdeki yansımalarına kısaca değineceğim.

Aydınlanma çağının felsefi başlangıcı Locke ile başlar, Kant ile noktalanır. Siyasal olarak da 1688 İkinci İngiliz Devrimi ile 1789 Fransız devrimi zaman açısından çerçevelenir. Bu dönem aynı zamanda Descartes’in akılcılığı ve Locke’nin deneyciliğinin belirgin bir şekilde egemen olduğu akımlar dönemidir. Din de tanrı ile kul arasındaki simsarlar hedef alınarak, laik bir anlayışın egemenliği de bu döneme rastlar. Bireyciliğin gelişmesi de özgürlükçü akımların temelini oluşturur.

Dikkatle incelendiğinde Osmanlılarda da Batıcılık anlayışının temelinde aynı akımların olduğu görülecektir.

Yalnız Osmanlıdaki değişimler ile Batıdaki değişimlerin farklılık gözden kaçırılmamalıdır. Batıda doğal olarak gelişen süreç, Osmanlılarda tepeden aşağıya, zorlama yöntemlerle, seçkin bir kesim tarafından gerçekleştirilmeye çalışılmasıdır. Bu durum bugün Türkiye’de yaşanan ilericilik- gericilik git gelelerinin de altyapısını oluşturmaktadır.

Bu durum bir yandan ceberut resmi bir anlayışa kaynaklık ederken, diğer yandan “ halka rağmen halk için” bir anlayışın sivil tolumda gelişmesine neden olmuştur. Bu toplum, bu iki anlayışı da pek benimsemiş gibi değil.

Montesquieu; cumhuriyet, saltanat ve istibdat olmak üzere üç hükümet yönteminden söz eder. Cumhuriyeti de kendi içerisinde aristokrasi ve demokrasi olarak ikiye ayırır.

Tüm ulusun yönetime egemen olduğu biçimine demokrasi; ulusun bir bölümünün egemen olduğu biçimine ise aristokrasi olduğunu söyler.

Saltanatı ise tek kişinin yasalara uygun yönetimi olarak nitelendirir. Cumhuriyetin vatan ve yasa sevgisi ile eşitliğe dayandığını vurgulayan Montesquieu’nün düşüncelerini, Atatürk’ün şu sözleriyle karşılaştırabilirsiniz:

“ Cumhuriyet erdemdir. Sultanlık korku ve korkutmaya dayalı bir yönetimdir”
“ Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir.”

Montesquieu, özgürlük kavramını ise gönüllülük ilkesine dayandığını görüyoruz. Kimseyi yapmak istemediği şeye zorlamayacaksın. Aynı zamanda her istediğini de yapamayacağın bir sistemdir cumhuriyet. İşte bu durumda özgürlük ortamının sağlanması için de “ bireyi, başka bireylerden korumak” gerektiğini söyler. Aslında bu da “güçler ayrımı”ndan başka bir şey değildir. Yargı, yasama ve yürütme erkleri ayrı olmazsa insanların özgürlüğü sağlanamaz.

Montesquieu’nün temel düşüncesine baktığımızda: “baskıdan nefret, parlamenter demokratik bir sistem” olarak özetleyebiliriz.

Osmanlı aydınlarından Namık Kemal sadece Montesquieu’den etkilenmiş, onun düşüncelerini aktarmakla kalmamış, ondan çeviriler de yaparak, düşüncelerinin yayılmasına da vesile olmuştur. Dolayısıyla 1876’daki ilk mecliste Montesquieu’nün etkisini vurgulamak yanlış olmasa gerek.

Daha sonraları Celal Nuri, Lûtfi Fikri gibi nice şahsiyetler de Osmanlı’da Montesquieu düşüncelerinin savunucuları olmuştur ve cumhuriyet ve cumhuriyet aydınlarının temelleri de oraya kadar dayanır.

Yorumlar (1)

Husne demirkiran - 02 Kasım 2023 23:27

Begendim yazinizi..tebrikler.
SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Felsefe-Mantık
ÖLÜMSÜZLÜK FELSEFESİ

Felsefe-Mantık09 Kasım 2024 16:16

ÖLÜMSÜZLÜK FELSEFESİ

Çağdaş Felsefenin Üç Geleneği

Felsefe-Mantık15 Eylül 2024 22:38

Çağdaş Felsefenin Üç Geleneği

AHLAKIN GELECEĞİ ve GELECEĞİN DÜNYASINDA AHLAK

Felsefe-Mantık25 Mayıs 2024 19:09

AHLAKIN GELECEĞİ ve GELECEĞİN DÜNYASINDA AHLAK

EPİKTETOS’UN ÖZGÜRLÜK VE MUTLULUK ANLAYIŞI

Felsefe-Mantık07 Mayıs 2024 16:30

EPİKTETOS’UN ÖZGÜRLÜK VE MUTLULUK ANLAYIŞI

Philip Goff ve Marco J. Nathan Felsefelerinin Karşılaştırılması: Evrenin ve Yaşamın Bir Amacı Var mıdır?

Felsefe-Mantık14 Mart 2024 16:11

Philip Goff ve Marco J. Nathan Felsefelerinin Karşılaştırılması: Evrenin ve Yaşamın Bir Amacı Var mıdır?

Prof. Dr. Ogün Ürek ile Varoluşçuluk Üzerine: Jean Paul Sartre

Felsefe-Mantık12 Mart 2024 11:06

Prof. Dr. Ogün Ürek ile Varoluşçuluk Üzerine: Jean Paul Sartre

Araş. Gör. Dr. Ali Han Babuççu ile “Varoluşçuluk” Üzerine

Felsefe-Mantık22 Aralık 2023 17:41

Araş. Gör. Dr. Ali Han Babuççu ile “Varoluşçuluk” Üzerine

Prof. Dr. Harun Tepe ile İnsan Hakları Üzerine

Felsefe-Mantık17 Aralık 2023 21:57

Prof. Dr. Harun Tepe ile İnsan Hakları Üzerine

Albert Camus ve Yaşama Felsefesi

Felsefe-Mantık01 Aralık 2023 22:21

Albert Camus ve Yaşama Felsefesi

İnsan Yaşamının Riskten Arındırılması ve Makine-İnsan Savaşının Etik Analizi

Felsefe-Mantık29 Temmuz 2023 09:23

İnsan Yaşamının Riskten Arındırılması ve Makine-İnsan Savaşının Etik Analizi