Kelime olarak Satan “Şeytan”, Satanizm ise “felsefede ve edebiyatta Şeytan’a ve kötülüğe gösterilen bağlılık; bunları yüceltme” anlamına gelir.
Terörizm ise; herhangi bir siyasal, etnik, ekonomik, sosyal, toplumsal, dini nedene dayanarak, diğer insanların ve toplulukların en başta yaşam hakkı olmak üzere haklarının silah ve güç yoluyla ellerinden alınması, korkutulması ve sindirilmesidir. Bu eylemlerin devlet eliyle, evrensel hukuk ve insan haklarına aykırı biçimde yapılmış olması da açık ve net terördür.
Bugünlerde ülkemiz insanının bir kısmı için terörü yüceltmek neredeyse olağan hale gelmiştir. Yani kötülüğe bir kılıf takarak, kötülüğün sevimli kılınması ve böylece kabulü istenmektedir. Bu anlamda; kötülüğü yüceltenler için inanılan şey şeytanidir. Tümüyle kötülük içeren bir şeye inanmak, kötülükten umut beslemek tam da şeytana inanmaktır. Bu nedenle terör aslen satanist bir eylemdir.
Tüm bu kötülüklere ruhsal açıdan içerdiği duygular ve yaşam biçiminin doğurduğu sonuçlar açısından bakmalıyız. İnsan her zaman iyi yani melek ve kötü yani şeytan arasında ikircikli bir duygu durumda kalmıştır. Şeytan ve melek ikileminde şeytan daima kötüyü, melekse daima iyiyi temsil eder. İyi ve kötü kavramları duruma göre değişse de çoğunluğun kabulüne göre şekillenir.
İyi; insan olmanın tüm olumlu yanlarıyla açıklanabilir, “sevgi, erdem, aşk, onur, ahlak, paylaşım, saygı, yaratım, üretim, barış”. Tüm bunları bize melekler işaret eder.
Kötü; kuralların, ahlakın, değerlerin dışında kalan “savaş, nefret, şiddet, katliam, tecavüz, aşırı tutku, cinayet, pedofili gibi eylemlerden oluşur ve tüm bunlar şeytanın işi kapsamındadır.
Kötülüklerin ve şiddetin yapılış nedeninin, etnik, mezhepsel, siyasal, törensel, silahlı, silahsız, simgesel, fiziksel, ya da ruhsal oluşunun, atipik seyredişinin bir önemi yoktur. Hepsi şiddettir.
Şiddeti nedenlerine göre değerlendirmek, legal kabul etmek ayrımcılıktır. Şiddeti ve kötülüğü ele alırken, boyut ve neden ayrımı yapabiliriz ama olanlara şiddet değildir diyemeyiz. Sadece bombalarla, silahlarla, tekme tokat kavgalarla olanları yani gözümüzün gördüklerini değil, gündelik hayat içinde var olan ve ruhsal anlamda bizi kaygılandıran şiddeti de görmezden gelemeyiz.
Zamanımızda tüm iyi değerler yavaş yavaş erdem olmaktan çıkmış ve iyilerin saygınlık kazanması yerine, kötülerin, şiddetten beslenen, paraya tapan, dolandırıcı, ahlaksız insanların hızla yükseldiği günlere gelinmiştir. Günümüz toplumunda ahlaki değerler, ideolojiler ve tüm inançlar sistemi çökmüştür.
Artık kesin olan şudur ki; yapılan kötülüklere sessiz kalanlar ya da dolaylı dolaysız destek verenler yüzünden kötü, yani şeytan sürekli ödüllendirilmektedir.
İyi bir içeriği olan ve çocukluğundan beri iyi olması yönünde telkinlere maruz kalmış pozitif insanlar artık oldukça azalmıştır ve olanlar da özellikle gençlik yıllarında alay konusu haline gelmiştir. Sevgi, erdem, aşk, onur, ahlak, paylaşım, saygı, yaratım, üretim, barış, çalışkanlık, başarı, uyum, disiplin, dürüstlük gibi kavramlar yerini tam tersi yıkıcı değerlere bırakmıştır. Artık, serserilik ve psikopatlık ülkemizin en kabul gören hallerindendir. Bu sırada henüz ruhsal ve entelektüel gelişimini tamamlayamamış genç insanlar -çocuklar-, çevrelerinde gördükleri iyinin aşağılanması ve kötünün artan kabulü karşısında şaşkınlık yaşamakta ve düştüğü dehşetin umutsuzluğunu taşımaktadır. İyi olarak kendisine bir gelecek yaratamayacağını en kuvvetli şekilde hissetmekte ve ya kötüyü seçmek ya da susmak zorunda bırakılmaktadır.
İşte tam bu noktada terörü ve mafyayı öven, kutsayan fikirler gençler için kabul edilebilir bir hal almaktadır. Adı ister radikal din, ister satanism, ister terörizm, ister mafya olsun bu sıra dışı hareketler şiddeti ve kötüyü içerirler ve şeytanidiler.
Kesin olan şudur ki; gençlerimizi, çocuklarımızı şiddet ve kötülük duygularının baskınlığından korumalı ve iyilerin yaşandığı bir ülke yaratmalıyız. En azından iyi olmanın horlanmadığı, kötülerin hem hukuken hem de halkın vicdanında yargılandığı bir ülke çok zor olmasa gerek…
Hep birlikte, el ele, nereden ve nasıl, hangi sebeple gelirse gelsin şiddeti ve kötülükleri reddetmeli, iyiliklerin kapısını açacak herkesi ve oluşumu desteklemeliyiz. Unutmayın; Ülkemiz toprakları aslında iyiliklerin, güzelliklerin, paylaşımların coğrafyası olduğu içindir ki, adı Anadolu’dur.
İyiliğin kazandığı gelecek güzel günlerin umuduyla…
Psikoloji-Sosyal Psikoloji11 Kasım 2024 10:10
Psikoloji-Sosyal Psikoloji06 Ekim 2024 20:44
Psikoloji-Sosyal Psikoloji23 Eylül 2024 13:09
Psikoloji-Sosyal Psikoloji18 Ağustos 2024 15:33