Köy Enstitüleri, halk içinde halkla beraber, yaparak öğrenme yöntemini uygulayan kurumlardı. Bugün de borcu borçla ödeme, dolar, borsa, faiz, rant sarmalından kurtulmak üretimle mümkündür. İşte Köy Enstitüleri, üretim içinde eğitim yöntemini uygulamıştır. Tarlada öğrenmiş, tarlayı ekip biçmiştir. Biçki-dikişi makine, elbise başında uygulamıştır. Kendi atölyelerini harç kararak yapmışlardır.
Bu enstitüler kapatılsa da meslek liseleri Köy Enstitüleri anlayışıyla ele alınabilir. Meslek liselerinin üretim, istihdam, köylüye, sanayiye örnek üretim hususundaki önemini kendi yaşamım üzerinden açıklamaya çalışayım.
Benim zamanımda tarım liseleri Türkiye’de dokuz adetti. Bu dokuz tarım lisesinden diğerlerinin uzmanlaştıkları alanları göstereyim. 1999 yılı Manisa Beydere Ziraat Lisesi mezunuyum. Okulumuz devletin pamuk üretme çiftliğinin içindeydi. 6000 dönüm arazide örnek pamuk yetiştiriciliği yapılırdı. Okulumuz Nematod denen şeftali haşeresine dayanıklı meyve çekirdeğinin ülkemizin çeşitli yerlerine yollardık. Çevremizdeki çiftçiler için örnek tarımcılık yapılırdı. Küçük ve büyükbaş besiciliği vardı. Meyve, sebze üretimi yapardık. Kendi yediğimiz sebzeleri üretirdik. Kasım ayında, kendi ürettiğimiz karpuzu yediğimi hatırlıyorum. Sera sorumluluğu yaptım. Okulun yaptığı “Beydere” adlı yoğurt Manisa’da vatandaşa güvenle ve uygun fiyatla satılırken bu yoğurdun kaynağı Dağlıç koyunları lisemizin çiftliğinde yetiştiriliyordu.
1974 yılında Çumra ziraat okulu çayır mera ve yem bitkileri tohumları üretiyor, çiftçilere gönderiyordu. Eğirdir Tarım Meslek Lisesi haşhaş üretiyordu. 1982 yılında İsviçre’den ithal edilen keçiler de Van Ziraat Meslek Lisesine getiriliyordu, korunması gereken Van kedileri de bu okula getiriliyordu. 1983 yılında Siirt Ziraat Meslek Lisesinde yumurta tavukları çalındığı için haber oluyordu. 1988 yılında Söke Ziraat Teknik Lisesi müdürü yıllık 60-70 milyon gelirleri olduğunu, bölgede bulunan çiftliklere danışmanlık yaptıklarını bildiriyordu. Ayrıca bölgedeki şarap fabrikalarına üzüm, tekstil fabrikalarına pamuk hammaddesi sağlıyordu. Alman işbirliği ile kurulan Tahirova Çiftliği’nde çeltik üretiliyor, hayvan yetiştiriliyordu. Malatya Ziraat Lisesi kayısı anaçları yetiştiriyordu. İstanbul Halkalı Ziraat Lisesi tarlalarından çıkan kuru ota kadar satarak üretime katkıda bulunuyordu. Amasya da Gökhöyük Ziraat Lisesi elma üretiyordu. Her bölgede bir okul vardı ve üretim yapıyordu. Olası bir gıda kıtlığında bu okullar her metrekaresine kadar vatandaşımızın karnını doyurmak için katkıda bulunabilecek seviyedeydiler.
Korona virüs salgını nedeniyle ülkemizde en önemli tedbirler arasında maske, koruyucu siper ve temizlik malzemesi üretiminde özel ve devlet meslek liselerini ön plana çıkmıştır. 50’den fazla yerde üretim yapan meslek liseleri toplumun takdirini kazanarak ülkemizin geçirdiği zor günlerde kurtarıcı güçler arasında yer almıştır. Ayrıca bu okullarımız ülkemize gerek katma değer gerekse nitelikli insan yetiştirme bakımından önemlidir.
Önümüzdeki günler daha zor alabilir ve yıllar sonra başka bir felaketle karşılaşabiliriz. Unutmayalım ki salgından önce Marmara bölgemizde sürekli olarak depremler oluyordu ve nasıl önlem alınacağı tartışma konusuydu.
Salgın, deprem, sel gibi hastalık ve doğal afetlerde bütün ihtiyaç maddelerinin temin edilmesinin sağlanması için ithalat değil üretim şart. Avrupa’daki ülkelerin parasıyla aldıkları maskelere el kondu. Devletler önce kendi yurttaşlarını düşündü. Para da çare olamıyor. Bu bakımdan üretim şart.
Üretimin önemini tarım ve gıda üzerinden böylece anlayabiliyoruz. Tarım liseleri;
Kamuya ara eleman yetiştirmiştir,
Çiftçiye örnek uygulamalar yapmıştır,
Üniversitelere temel eğitim almış öğrenci göndermiştir,
En önemlisi tarımsal üretim yapmışlardır.
Tarım liselerinin sayısı arttı ama şehir ve ilçelerde bina içinde dersler verilmeye başlandı. Oysa benim de okuduğum okul dahil tarım liselerinin bir çoğu devlet üretme çiftliklerinde kurulmuştu. Tarla bitkileri tarla da, bahçe bitkileri bahçede veya serada görülmek zorundadır. Pratiğin içinde olarak öğrenilebilir. Dahası bu okulları üretim merkezleri olarak görmeliyiz. Tarım liselerindeki bu anlayışı tüm meslek liseleri için genellersek; bu okullar uygulamalı ve üretim yaparak eğitim verecek şekilde gözden geçirilmelidir.
Dahası devlete ait meslek liseleri üretim güvenliği açısından önemlidir. Özel sektör karını merkeze koyduğu için ihtiyaç maddelerinin karşılanmasında kararsız davranabilir ama devlet böyle değildir. Bugün tarım meslek liseleri devlet üretme çiftlikleri içerisinde yer almaya devam etseydi, maske ve siper üreten diğer meslek liseleri gibi, konserve üretecek, süt ürünleri işleyecek, yetiştirdiği damızlık hayvanları hayvan yetiştiricilerine, tarla bitkileri tohumlarını çiftçilere gönderecekti.
Özetle meslek liseleri Köy Enstitüleri’nin “iş içinde üretim” sloganına uygun olarak salgına ve diğer felaketlere karşı gıda, tarım, sanayi gibi alanlarda üretimi güvenliğe alarak halkın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde ve üretim, istihdam planlaması dahilinde ele alınmalıdır.
Not: Bu yazıda katkısı olan lise arkadaşım Ziraat Yüksek Mühendisi Ozan Öztürk’e teşekkür ederim.