Bireysel yaratmanın coşkulu bir üretisi olan sanatın gergefinde, birçok dalda kadın-erkek üretileri baş başa giderken nedense şiirde kadının adı daha az duyulmaktadır. Çünkü kadın, sosyal yaşam içinde ulaşılmak istenen, özlenen, beklenen olmuş ve kadına yazılan şiirler kitaplar dolusuna ulaşmıştır. Cemal Süreya’nın ‘KADIN’ şiirini okuyanlar; “Bir kadın şiirde ancak bu denli güzel anlatılır.” Demekten kendini alamamıştır.
***/ bir kadını ortadan ikiye böl… / yarısı annedir, /yarısı çocuk, / yarısı sevgili / yarısı aşk… / duyanlar bunu bilmez, / görenler anlamaz bunu! / yarısı rivayettir, /yarısı gece. /***
Yine Attila İlhan; “Ne kadınlar sevdim zaten yoktular / yağmur giyerlerdi sonbaharla bir / azıcık okşasam sanki çocuktular / bıraksam korkudan gözleri sislenir ne kadınlar sevdim zaten yoktular / böyle bir sevmek görülmemiştir…/ (…) dizelerinde yarım kalmış sevdalardan dem vurmuştur.
Kadın ve şiir sözcükleri birlikte söylendiğinde, erkeklerin kadına yazdığı şiirler akla gelmiştir. Edebiyat tarihimizde; “mani oluyor halimi takrire hicabım, / üzme yetişir, üzme, firakınla harabım. / mahv oldu sükunum, beni terk eyledi habım, / üzme yetişir, üzme, firakınla harabım.” dizelerinin sahibi Şair Nigar Hanım’a kadar uzanan süreç günümüzde Gülten Akın, Sennur Sezer, Didem Madak, Nilgün Marmara gibi çağdaş şairlere kadar gelmiştir. Bu popüler şairlerimizin yanında son yıllarda, Edebiyat dergilerinde, Şiir seçkilerinde şiirleriyle ve kitap raflarındaki kitaplarıyla yerlerini çoğalarak almaktadır.
Sevildiğine inandığında / Yüreğinin en güzel şarkısı çalar / Son sesine kadar açarsın
Sadece sevgi konuşur sen susarsın / Yüreğinin olduğunu /Yaşadığını o zaman anlarsın… diye duygularını dizeleyen Ayşe Keleş de “ümit veren şaire”ler arasında yerini aldı. Yayınladığı “BİR YANIM HEP YARIM” adlı şiir kitabıyla beğeniler kazanırken okurlarını “ YÜREĞİME BAK “ romanıyla buluşturdu.
Şiirlerinde imgesel akıcı bir üslup kullanan Ayşe Keleş, yaşanmışlıkların iyi bir gözlemcisi olarak duygu ve düşüncelerini sade bir dille anlatmaktadır.