Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular İletişim
Söylemin Farklılaştığı İşlevin Aynı Kaldığı Şeyler:

Söylemin Farklılaştığı İşlevin Aynı Kaldığı Şeyler: "Kadınlar Birlikte Güçlü"

Sosyoloji 16 Mart 2020 20:54 - Okunma sayısı: 1.628

Murat AYDIN

Kişiyi tanımlayan kullanımlarla yine kişinin kendisiyle özdeşleştirdiği/sahiplendiği her şeyin üretilmesini/yaratılmasını sağlayan toplum, aynı zamanda bu değerlere anlam kazandırandır. Kişinin toplumdaki konumu, tavrı, hayata bakışı ve genel olarak her türlü değer yargısı özellikle sosyal ve kültürel kodlarla/algılarla şekillendiği malumdur. Bu gerçekliğin bir yönünü oluşturan cinsiyet rolleri, diğer ifadeyle kadın-erkek kimliği ve ilişkisi, dönüşen toplumsal ilişkiler bağlamında kendisini yeniden şekillendirmektedir. Günümüz açısından ise kadın kimliğindeki değişimin psikolojik tatminkârlık, kendi kulvarında farklı olabilmeye yönelik bir tür sosyal sermaye tarzı olarak tezahür ettiğini belirtmiştik… Diğer yandan bu tezahür şekli ataerkillik kodlarına kazandırdığı sunumun yanı sıra mevcut sorunların özüne odaklanmayı dışlayarak bir nevi kamuflaj işlevi oluşturmaktadır. Cinsiyetin kendi bünyesinde veya cinsiyetler arasında bunun böyle tezahür edebilmesi "normal" dediğimiz kabullerle anlam kazanmaktadır. Başka bir ifadeyle kültürel kodların taşıyıcısı olan dilin kullanım şekli ve söylemin zamana bağlı olarak kabul edilebilirliği normalliği; normal(lik/leşme) ise toplumdaki kabul tarzı olan rızanın oluşumunu sağlayan meşruiyetin kendisi olmaktadır.

Rızanın kendisini meşrulaştıran eylem(in)selliğin dayanağı olarak rol-modeller ve söylem, yani dilin ifadelenme tarzı, üretim ilişkisinden iş bölümüne kadar uzanan geniş bir yelpazede oluşturduğu sınırlarla cinsiyete dayalı ilişkilerde kendisini göstermektedir. Dolayısıyla toplumdaki kadın kimliği ve kadın kimliğinin algılanma tarzı, konumlanması dilin kullanılmasıyla yakından ilişkilidir. Günlük hayatta "normal" dediğimiz şeye tekabül eden fakat muhafazakâr yönüyle tavır ve ilişkilerin şekillenmesinde nasıl bir etkiye sahip olduğunu düşünmeksizin icra ettiğimiz davranış kalıpları ve kullandığımız onca kavram, farkında olmaksızın alışılagelmiş olan tüm değer yargılarını ve bu yargıların nasıl olması gerektiğiyle ilgili sınırları şekillendirmiştir. Başka bir ifadeyle belirtirsek, nereye ulaştığı, nasıl bir etki yaptığı bilinmeksizin günlük yaşamın içinde sürekli maruz kalınan söylem ve davranışa bağlı rol-modeller, cinsiyetler arası olduğu kadar hemcinsler arası kültürel kimliğin inşasını da gerçekleştirmektedir. Öğrenilmiş rıza üzerinden kazanılan ve zamanla birer kültürel kalıp haline gelen değerler, kimlikte (ataerkillik) ortaya çıkan eğilimle birlikte ezen-ezilen, güçlü-zayıf benzeri birçok ikilemi ortaya çıkarmaktadır. İkilem ise cinsiyet eşitliği mücadelesini tetiklerken hareket alanını yine öğrendiği sosyal ve kültürel olgular üzerinden gerçekleştirmektedir. Dönüştürmeye çalışırken aynı zamanda ayrıştıran yönüyle bu girişim, söylemden başlayarak uygulamaya kadar uzanmaktadır. Bunun örneklemlerinden biri basit ama bir o kadar yeniden inşacı olan "kadınlar birlikte güçlü" söylemi, ötekinin yok sayılmasını içeren birçok ifade ve davranış tarzının bir başka versiyonudur. Diğerini farkında olup yok sayan bir söylemin vereceği mesaj veya oluşturacağı algı, istense de istenmese de çözümsüzlüğü sürdürmesi kaçınılmazdır. Çünkü ataerkillikteki erilin konumunu, çatışma ve sorgulamadan uzaklığın erilliğe kazandırdığı dokunulmazlığı, belirleyen faktörlerden biri öteki üzerinden yani kadın kimliğinin tartışma konusu yapılmasıyla oluşturulmaktadır. Bu nedenle, bu durumun ortaya çıkardığı sorunsal ve sorunsalların sosyal ve kültürel kaynakları yine benzer araçlarla ortadan kaldırılamaz. Nasıl ki, erillik kendi konumunu tek taraflı olarak kadın kimliğinin yerini tartışarak sorunsalı oluşturuyor ve süreklilik kazandırıyorsa farklı ama aynı rotaya çıkan bir dil kullanımı aracılığıyla bu anlayışa karşı çıkılamaz. Erilliğin izleğini takip eden anlayışla varılacak yer sadece erilliğin çizmiş olduğu çerçevenin kendisi olmaktadır. Dolayısıyla farkındalık denilen şeyin tek taraflı yaşanması veya sırf bilinçlilik izlenimi oluşturmak adına dilimizden düşürmediğimiz kavramlara sarılmak gerçeği değiştirmeyecektir. Bu nedenle odaklanılması gereken bir cinsiyet kimliğinin ötekisine tercih edilmemesidir. Yani kendisi veya karşısındaki üzerinden varlık göstermeye çalışan anlayışın dışına çıkabilmeye imkân sağlayacak bir sosyal işleyişin tesis edilebilmesi önemlidir. Aksi yöndeki her şey toplumsal cinsiyet kimliği sorununa ilişkin olumsuzluğun inşa ettiği "öteki" rolünün yeniden yaratılmasına hizmet edecektir. Sosyal ve kültürel algıların toplum üzerindeki etkisi farklı koşullarda farklı özellikler taşımasına karşın özünde aynı işlevi yerine getirmektedir. Bu nedenle karşısındaki üzerinden kendini yaşatmakla "kadınlar birlikte güçlü" vurgusu, aynı söylem veya ifadenin farklılaşmasından başka hiçbir ayrım barındırmamaktadır.

Yorumlar (0)

SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Sosyoloji
AKADEMİSYENLERİN İŞE ALIMI, SEÇİLMESİ VE ATANMASI

Sosyoloji28 Ekim 2024 23:25

AKADEMİSYENLERİN İŞE ALIMI, SEÇİLMESİ VE ATANMASI

Eşit Olmayanlara Eşitmiş Gibi Davranmak

Sosyoloji11 Ekim 2024 18:24

Eşit Olmayanlara Eşitmiş Gibi Davranmak

Cahil Toplum: Neden Toplum Giderek Cahilleşiyor?

Sosyoloji11 Ekim 2024 13:52

Cahil Toplum: Neden Toplum Giderek Cahilleşiyor?

Neyi Kaybettiğini Hatırla

Sosyoloji06 Ekim 2024 20:54

Neyi Kaybettiğini Hatırla

Toplumsal Olmayan Toplumsal Hayatımızı Düşünmek Üzerine

Sosyoloji01 Ekim 2024 19:24

Toplumsal Olmayan Toplumsal Hayatımızı Düşünmek Üzerine

Kadın ve Emek XI: Simone Weil

Sosyoloji15 Eylül 2024 21:14

Kadın ve Emek XI: Simone Weil

Otantikliğin Yitimi Üzerine

Sosyoloji21 Temmuz 2024 14:46

Otantikliğin Yitimi Üzerine

Yolunda Gitmeyen İşler Üzerine: Yaşadığımız Çağa Dair Bazı Sayıltılar

Sosyoloji07 Haziran 2024 12:47

Yolunda Gitmeyen İşler Üzerine: Yaşadığımız Çağa Dair Bazı Sayıltılar

Kadın ve Emek X: Rosa Luxemburg

Sosyoloji25 Mayıs 2024 18:54

Kadın ve Emek X: Rosa Luxemburg

Çekiçle Sosyoloji Yapmak: Yapısöküm, Bakım ve Onarım İşleri Üzerine

Sosyoloji12 Mayıs 2024 15:30

Çekiçle Sosyoloji Yapmak: Yapısöküm, Bakım ve Onarım İşleri Üzerine