Fikir Yazıları 13 Kasım 2019 21:03 - Okunma sayısı: 2.080
Mezar taşlarına, hüvelbaki yazılır. Baki kalan Allah’tır, anlamına gelir. Doğan ölür. Doğmayan, doğurmayan, baki kalan, sonsuzluktur. Allah organları olmayan, ama gören ve işiten evrensel bir ruhtur.
Mezar taşlarına, hüvelbaki yazılır. Baki kalan Allah’tır, anlamına gelir. Doğan ölür. Doğmayan, doğurmayan, baki kalan, sonsuzluktur. Allah organları olmayan, ama gören ve işiten evrensel bir ruhtur.
Atlar bilinçli olsalardı, Tanrı'yı at olarak tasavvur ederlerdi.
Nerede, ne zaman, ne konuşulacağını bilmemek densizliktir.
Çözümsüz umut vermeler, insanlarda hüsran duygusu oluşturur.
Mahvelde sağırlar diyaloğu: Masaya oturduğumda, masada üç kişi hararetle tartıyordu. Biri konuşuyor; diğerleri dinlemiyor; konuşma sırasını bekliyorlardı. Bunlar üç yaşındaki çocukların benmerkezci konuşmalarına benziyordu. Kimse, kimseyi dinlemiyor; sadece konuşma sırasını bekliyordu. Masada otursam da dinledim. Ama tartışmalara katılmadım. Gözlem yaptım.
Köpekler, tanımadıklarına havlarlar.
Hareket evrenin özü ve gerçeğidir.
Nasıl ki, dün bugün yoksa yarın da biz olmayacağız. Devran dönecek, yaşam devam edecektir.
Tarihsel süreçte şekillenen olduğu gibi, tarihe şekil veren insanlar da vardır. Büyük liderler, peygamberler...
Batı medeniyetinin ardında, antik çağ Yunan felsefesi vardır.
İnsan, kendini ararken tanrıya varır.
Şüphe, körlükten kurtarır.
Her şeyi anlatma ve anlamaya sözcükler yetmez. Sözcüklerin de ötesi vardır.
Bencillik, insan türünün en olumsuz ve kınanacak tutumudur.
Mükemmel, iyinin düşmanıdır.
Toplumumuzda fiyaskolu yaşamlar, hep ya ana babaya ya kadere, hep bir şeylere bağlanır. Şunun yüzünden, bunun yüzünden şikâyetleri dile getirilir; başarısız yaşamlarda, kendileri bir türlü aklına gelmez.
Sözlü ve yazılı iletişimde, insanlar kendilerini sözcük dağarcıklarıyla ifade ederler. Sözcük dağarcığını artırmak, iletişimi kolaylaştırır.
Birçok insan, günlerin götürdüğüne yanar. Ya getirdikleri: Bilgi, olgunlaşma ve deneyim.
Kedisinin adını, Gülizar koymuş. Bir hayvana insan ismi vermek ne kadar doğrudur? Hayvanlar insan, İnsanlar da hayvan değildir.
Köylü ağadan toprak istemiş.Ağa, “Topraklar bana ait,sen kimsin ki,benden toprak istiyorsun",demiş.Köylü de "sen kimsin ki bana toprak vermiyorsun,toprak sana ait değil,sen toprağa aitsin",demiş.
Dün kafede bir müddet arkadaşlarla oturdum. İzin isteyip çıktım. Bugün masadaki arkadaşlardan biri, dün önce lokantaya, sonra da pastaneye girdiğimi söyledi. Sonra da, hocam hayrola dün şekerin mi yükseldi dedi. Hoppala, durumdan yorum çıkarma buna denir işte. Öyle bir şey yok.
Kendimi hayvanlar âleminin ortasında buldum. Kimi at gibi kişniyor; kimi öküz gibi böğürüyor; kimi eşek gibi anırıyor; kimi köpek gibi havlıyor; kimi de, kedi gibi miyavlıyordu.
İnsanın, kendisini bulmasının en etkili aracı, yolculuklarıdır.
Önemli olan varış değil, gidiştir.
Kim olduğunu bilmiyorsan, kendin olman mümkün değildir. Tarikatlara, akıntılara kapılanlara...
Kendinden dışarı çıkıp, kendine bakmadıkça, kim olduğunu, asla bilemezsin. Başka kültürleri, başka insanları görmek, kendinden dışarı çıkmada, bir araçtır.
Dinlerde, mezheplere bölünme ve kavga süreklidir. Putperestlerde bile, benim putum daha doğru, seninki daha daha yanlış, çatışması vardır.
İnsanı tanımanın bir yolu da, jest ve mimiklerdeki anlamı, doğru kavramak ve değerlendirmektir.
Bazı büyük beyinler için, yaşam işkencedir; öldükten sonra zihinlerde yaşarlar.
Bir süvarinin, nasıl ki atın dizginlerine hâkim olması gerekiyorsa, insanın da içgüdülerine hâkim olması gerekir.
Doğu toplumlarında, kendileriyle barışık olmanın, derin uykusu vardır. Dönüşümler duruk değil, dirik, çalkantılı toplumlarda olur.
Yaşam, geri dönüşü olmayan, yaşam boyu yaşanan, ileriye dönük yolculuktur. Yaşamın son durağı ölümdür.
Peygamberle komşu olmanın mantığı: Milyonlarca Müslüman var. Nasıl komşu olunacak? Şehir ya da ülkede, beraber olunsa neyse.
Obskürantizm, egemen güçlerin çıkarına aykırı düşünceleri, engelleme çabaları ya da halkı cahil bırakma istekleridir. Aydınlanma, aklın gerçeklere dayanmasıdır. Avrupa aydınlanma devrimi yaşamıştır. Cumhuriyet de, Türk aydınlanmasıdır. Akılcılık, duygu ve inançlara, yeteri kadar önem vermediği için eleştirilmiştir.Akıl eğitiminden geçmemiş insanların, inançları da ilkel olur.Avrupa’da akılcılık yaşandığı zaman,papazlara inançlarınız saçma,hiç Meryem Allah doğurur mu,dediklerinde?Saçma olduğu için inanıyoruz demişlerdir. Hristiyanlar İsa'yı Allah olarak görürler. Cervantes’in Don Kişot'u, Daniel Defo'nun Robinson Crusue'nin akılcılığı savunan romanlardır.
Olumlu iç konuşmalar güçlendirir. Olumsuzlar, ruh sağlığına zarar verir.
Saplantılar ya da bazı düşüncelere takılıp kalmak, yaşamı engeller; aşmak yaşam yolunda ilerlemektir.
Kendin olmak, başkalarının onayını gerektirmez. Kendini kabul ve sevme yeterlidir.
Kötü düşünce, duygu ve düşünceler için, ben böyleyim demek yerine, kendimi değişebilirim tutumu gelişimseldir.
Her şeyde haklı olduğunu düşünmek egosantrizm(narsisizm) dir.
Kurtuluş savaşı ve cumhuriyet devrimlerini yaşamış bir toplum, korkuyla değil, ancak umutla yönetilir. Korku, en fazla korkutan lidere zarar verir.
Bilim insanları, genelde rekabetçi ve sinirlidir.
Ağaç kökten büyür. Dedeleri de böyleydi.
Devleti düzene sokmak isteyenler, önce kişiliklerini düzene sokmalıdır. Aksi takdirde, devleti de kendilerine, kişiliklerine benzetirler.
Benliği, bencilliğe dönüşmüş insanlar çoğaldı.
Bugün, birini gördüm. Dudakları kapalı, dişleri görünmüyor. Ama, ne derlerse hihihi çekiyor.
Eşekten beygir görevi beklenmez. Fazla yüklerseniz, hayvan çöker. İnsanlara da taşıyamayacağı yükü vermemek İcap eder.
Hem görüş alanı hem de duyma alanı bozuk olanlardan siyasetçi olma.
Aynı gezegende, dünyada yaşasak da hepimiz insan mıyız? İnsan olmanın özü nedir?
Gerçek bir bilimsel disipline ulaşmış kişi, tutarlı olur. Bugün böyle deyip de yarın tam tersini söylemez. Öncelikli bir sorun olmasına karşın, sadece düşünme değil, aynı zamanda etik sorunudur. Bilimsel disiplinden geçmiş, ahlaksızlar da vardır.
Ceviz kurdunun dünyası, cevizin kabuğu kadardır. İnsanın dünyası, öğrendikleri kadardır. Ceviz kurdu gibi kabuğunda yaşayan, dünyasını genişletemeyen, insanlar vardır.
Halk, bir şeyin büyüklüğünü anlatmak için, kelimelerin üzerine basarak uzatır. Otobüse otobosss der. Profesöre de küçülterek, prefesör der. Prefesörlük Burhan Kuzu ve Metin Fevzioğlu’na uyuyor mu?
Dinde, politikada hoşgörü olur. Bilimde olmaz. Bilim gerçeklere dayanır. Aristo'ya, Eflatun hocandır; niçin eleştiriyorsun demişler. Aristo da, Eflatunu severim, ama, gerçekleri daha çok severim, demiş.
Bugün, bilgi alışverişi yapmadığım kişileri, face'de engelledim. Bir baca temizliği yaptım. Lüzumsuzların yer işgal etmesine gerek yok.
Normlara göre düşünen insanların, norm dışı, zeki, birikimli insanları anlamaları çok zordur. Onlara kaçık gözüyle bakarlar. Birinciler normlara uyan, ikinciler norm oluşturan insanlardır.
Kifayetsiz muhterislerin, yüksek mevkilere yükselmesi, maymunun ağaca çıkmasına benzer. Ağaçta yükseldikçe kıçı daha çok görülür.
Doğuştan kör insanların rüyalarında, imgeler yoktur; sadece sesler vardır.
Hayatta, herkes çeşitli olaylar yaşar. Olayların ne olduğundan çok, kişi tarafından nasıl algılandığı, iç dünyada neler yaşandığı önemlidir. Olayları durdurmak, mümkün olmasa da olaylara bakış açısını değiştirmek mümkündür.
Halka umut verip de çıkarlar karşında tornistan yapan lider bozuntuları, esfeli safilin(Aşağıların aşağısı)'dir.
Liderlikte önemli olan, davaya inanmak ve halkı inandırmaktır. Lider bozuntuları, kendi de inanmaz ya, diyelim ki kendi inanıyor. Halkı inandıramaz. Halk cemaziyel evveline bakar. Böyle insanlardan lider değil, iyi yürüyüşçü olur. Kendileri yürür. Arkalarında, halk yoktur. Bazıları da ne kendi inanır ne de halkı inandırır.
Halk, üzüm bağına girip de, insafsız hırsızlar gibi sahibine bir sakım üzüm bırakmayan, bağın kökünü kurutan, siyasetçileri istemiyor.
Halk, üzüm bağına girip de, insafsız hırsızlar gibi, sahibine bir sakım üzüm bırakmayan, bağın kökünü kurutan, siyasetçileri istemiyor.
Saçmalamanın sonu hezeyandır. Hezeyanın sonu akıl hastalığıdır. Toplumlar da hasta olur. Kitle hezeyanının, reçete ya da ilacı, akıl ve bilimdir.
Ufkunu genişletmek, farkına varmadan öğrenilen, yanlış bilgilerin farkına varılmasıyla olur. Filtreleme yapılınca, zihindeki engeller kalkar; yol açılır ve engin bilgilere ulaşılır. Dar düşünme ortadan kalkar; benlik gerçekleşir.
Öğrencinin dünyası ve okulun dünyası arasında bir uyum olmazsa, öğrenci yaşamak istediklerini yaşayamadığı için, kendini gerçekleştiremez. Mutsuz olur.
Sevgi düşerse, bencillik yükselir. Sevgisizler bencildir.
Hayvan davranışları içgüdüseldir. Tahmin edilebilir. Kültürel hayvan olan insanın, davranışlarını kestirmek zordur. İyi maskelerle görünüp kötü davranışları olabilir.
Anlamlar, değerlerle paraleldir. Bizim için anlamlı olanlar, değerlidir de...
Sevgilinizi, hangi mevsime benzetirsiniz? ilkbahar mı? Yaz mı? Sonbahar mı? Kış mı?
Bazıları konuşmalarında, belki sözcüğünü sık sık kullanır. Belki, olasılık ifade eder. Bazıları da, elbetteyi sık sık kullanır. Elbette, kesinlik ifade eder. Keskinlikle olarak, kullananlar da vardır. Kişiyi kullandığı kelimelerden tanıyabiliriz.
Beklemek, anlamın gecikmesi ve şimdiki zamandan, bir gelecek öngörüsüdür.
Sorunun üzerini örtmek, altını kirletmiş çocuğun, üzerini örtmeye benzer. Zamanla kokusu çıkar. Sorunun çözümü, çocuğun altını yıkamak, temizlemektir. Tecavüzlerin, yolsuzlukların üzerini örtmek, daha çok tecavüze, yolsuzluğa neden olur. Öyle de oluyor.
Gönül uzaklığı varsa, döşek yakınlığının, bir anlamı olmaz.
Alman halkı, yaşamın anlamını, faşist Adolf Hitler'in kişiliğinde buldu ve ağır bedel ödedi.
Yaşamın anlamını bulmak, aramaya bağlıdır. Hazır bir anlam yoktur. Anlamı, insan inşa eder. Niçin tek bir anlam olsun? Birden fazla yaşam anlamı olamaz mı?
Laf-u güzaflarla bir toplum gelişemez.Akıl ve bilim şart.
Din adına yapılan zırva açıklamalar, dini bataklığa dönüştürür. Din ve din adamları itibar kaybı yaşar.
Tarih boyunca, din ve din adamları, yakalarını siyasi iktidarın pençesinden kurtaramadıkları için özgür olamadılar.
Kendi yaşamı için, anlam sorgulaması yapmamış kişinin, öz farkındalığı eksiktir. Yaşamım nasıl gidiyor? Daha iyisi olabilir mi? Gibi sorular üzerinde düşünülmelidir.
Hayvan öleceğini bilmez. İnsanda, ölüm bilinci vardır. Yaşamının sonuna kadar, ölümün gölgesinde yaşayan tek canlıdır.
Rotasız insanlar, kimin arabası hareket ediyorsa, ona binerler. Kendi istikametleri, değerleri yoktur. Sadece, bencil çıkarları vardır. Aslında, bu bir sürüklenme durumudur.
Özgürlük bütün değerlerin anasıdır. Özgür olmak, insan olmaktır. Özgür olmayan ortamlarda, insan olmak çok zordur.
Mustafa Kemal Atatürk gibi, gerçek evrensel liderler olduğu gibi bir de üfürükten liderler vardır.
İnsan, sadece bilmediklerinden değil, bildiklerinden de cahil olabilir. Akla ve bilime aykırı eğitim, aptal ve cahil üretir.
Hipokondiriyaklar, sürekli kendilerine hastalık yakıştırırlar. Bunlara, hiç bir şeyin yok, çok iyisin demek, en büyük hakarettir.
Bir kişinin vicdanı bozuksa, her şeyi bozuktur. Vicdanlı olmak, insan olmaktır.