MEB FATİH PROJESİNDEN VAZGEÇMELİDİR!
MEB, FATİH projesine büyük kaynaklar ayırdı. Hangi niyetle başlamış olursa olsun, FATİH projesi iflâs etmiş bir projedir. Kâğıdın yerine ekranı koyarak bilişim devri yakalanmak isteniyor. Bu anlayış tıpkı yapılandırmacı model gibi, 2023 vizyonu gibi postmodernizme ve neoliberalizme dayanıyor. MEB sınırlı kaynaklarını daha öncelikli sorunlar için kullanacağına FATİH projesine harcıyor. İkili eğitim sorunu, bina, derslik sorunu ortada duruyor, FATİH projesiyle sorunların çözüleceğine inanılıyor. İlkokullarda bile robotik-kodlama kursları açılıyor, ama Türkiye yazılımı dışardan ithal ediyor. Etkileşimli tahtalarda PARDÜS kullanılmıyor, öğretilmiyor, geliştirilmiyor. Peki, nasıl teknolojik ilerleme sağlanacak?
FATİH projesi eğitim tekniği açısından ileri bir öğretim tekniği de içermemektedir. Öğrenciyi sınıf içine hapseden, sunuş yoluyla öğretimi esas alan bir uygulamadır. Bakanlığın tüm teorik varsayımlarıyla çelişmektedir. Öğrenciler bir ekrana odaklanarak pasif izleyici olmaktadırlar. Öğretmenin yerini ekran almaktadır. Oysa eğitim bırakalım sınıfı, okulun dışındadır. Öğrencileri gerçek hayattan koparıp sanal bir ekrana hapsetmek eğitimle bağdaşmaz. Eğitim hayatın içindedir. Eğitimi sınıfın ve okulun içinden çıkarmak hayatla buluşturmak mecburiyetindeyiz. Bilgisayar ve internet kullanımını elbette yaygınlaştırıp öğretelim. Eğitimde de belirli ölçülerde yararlanalım. Fakat bilgisayar ve internetin bir araç olduğunu unutmayalım. Aracı amaç hâline getirmeyelim.
Bilgisayar ve internetin fazla kullanılması, çocukları hayattan koparmakta, hayatta pasif, özgüveni düşük bireyler hâline gelmelerine yol açmaktadır. Mutluhan İzmir, son yıllarda ilâç tekellerinin de etkisiyle hiperkaktivite sınırının düşürüldüğünü ve hiperaktif çocuk sayısında artış olduğunu, ekran başında fazla vakit geçiren bireylerde uykusuzluk nedeniyle dikkat eksikliğinin yaşandığını belirtmektedir. Mutluhan İzmir’in Yaramaz Çocukları İlâçlamayın kitabını herkese öneririm.