YALNIZLIK ÜZERİNE TARTIŞMA
Yalnızlık, yalnız olma durumu, kimsesizlik anlamına gelmektedir. Kuşkusuz, bu konu gündelik yaşamla, psikolojik, sosyolojik ve siyasi boyutlarla ele alınabilir. Gündelik anlamda çok genel anlamda kimsesizliğin birtakım sonuçları bulunmaktadır. Bu bakış açısına göre yalnızlık insanların kurulamayan iletişim ve etkileşim biçimlerine yol açabilmektedir. Böylece, kişi kuramadığı sosyal ilişkiler sonucu duygu ve duygu düşüncelerini paylaşamadığı için sosyal bir varlık olması engellenilmektedir. Elbette insan bir başka ve başkalarının yanındakendisi olabilir bir ölçüde. Çünkü,kişi kendisi olabilmek için duygu ve düşüncelerini paylaşmak ve yeri geldiğinde sınamak durumundadır.
Yalnızlaşmanın psikolojik anlamda da sonuçları bulunmaktadır. Çeşitli psikolojik kuramlar açısından değerlendirilebilir, yalnızlaşma. Konuyla doğrudan bağlantısı açısından Alfred Adler’in kuramı ilgi çekicidir. Adler’e göre kişinin sosyal ilgi olgusunu yaşayamaması psikolojik anlamda sağlıksızlık doğurmaktadır. Çünkü, Adler’in kuramı psikolojik sağlığı sosyal ilgi çerçevesinde ele almaktadır.
Diğer taraftan, yalnızlaşmanın sosyolojik doğurguları da bulunmaktadır. Bu konunun kuşkusuz sosyal bağlamda ele alınması gerekmektedir. Örneğin eğitim kurumu açısından bakıldığında ülkemizdeki öğrenciler giderek daha çok yalnızlaştırılmaktadır. Çünkü, öğretim, yönetim ve rehberlik boyutlarında ciddi sorunlar yer almaktadır. Çünkü, bilişsel duygusal anlamda olumsuzluklar yaşanmaktadır. Ekonomik sorunların yoğun biçimde duyumsanması yurttaşları yalnızlaştırmaktadır. Çünkü, her kurum açısından da kişi bireyselleşememektedir. Yine, hukuksal açıdan yaşanan sorunlar yurttaşları yine yalnızlaştırmaktadır.
Siyasi anlamdaki sorunlar da yalnızlığa neden olabilmektedir. Özellikle, yurttaşların oy verme davranışları,yönetimin etkili kararları vermemesi ile yurttaşlar yalnızlığa gömülmektedir.
TERCİHLİ YALNIZLIK
Tercihli yalnızlık kişinin kendisinin isteği doğrultusunda yalnız kalmasıdır. Aslında zaman zaman bireyler bu tür yalnızlık biçimine sahip olmak durumundadır. Çünkü, bireyin kendini tanıma sorumluluğu vardır. Eğer birey bu sorumluluğu taşımaz ise sorunlarına çözüm bulamadığı gibi çevresiyleanlamlı birliktelikler kuramaz.
Tercihli yalnızlığın ayrıca bireyin kendi duygu ve düşüncelerinin olası sonuçlarını gözden geçirmesinin aracı olabilir. Kuşkusuz, böyle bir işlev bireyin duygu ve düşüncelerinin sonuçlarını yaşamına kattığı veya katamadığı anlama hizmet etmektedir. Bu da bireyin iç dünyasına zenginlik kattığı gibi, çevresiyle anlamlı ilişkiler kurmasına neden olmaktadır. Bu da bir insan yaşamı için çok önem arz etmektedir.