Prof. Dr. Ali Rıza ERDEM[1]
BÖYLE GİDERSE 40 YIL İÇİNDE NÜFUSUN TAMAMI DİYABETLİ OLACAK!
Geleneksel beslenmeyi unuttuk. İşlenmiş gıdalar yiyerek kolaycılığı seçtik. Evlere pizza sipariş edip hafta sonları alışveriş merkezlerindeki hamburgercilerin önünde kuyruğa girdik. Peki, ne oldu? Diyabet patladı. Eğer sağlıklı beslenmeye geri dönmezsek 40 yıl içinde nüfusun tamamı diyabetli olacak.İstatistikler de bu artışı gözler önüne seriyor. 2013 senesinde yayınlanan 6. Dünya Diyabet Atlası’na göre, Türkiye'de diyabet oranı hızla artıyor. Bu atlasa göre, komşumuz olan Yunanistan’da diyabet oranı %4,8 iken, ülkemizde %14,85’e çıkmış. Şu an ise ülkemizde, Avrupa ortalamasının 3 katı, dünya ortalamasının 2 katı diyabet hastası var. Böyle giderse, önümüzdeki kırk yıl içinde nüfusun tamamı diyabet olacak.Dr. Ümit Aktaş
Erişim Tarihi: 22.02.2018
|
Hemen hemen her insanın en değerli olarak kabul ettiği şeyin sağlık olduğu bir gerçektir. İnsan sağlığını kaybetmeye başlayınca herşey anlamını, değerini ve önemini yitirmeye başlar. Bu nedenden dolayı insanların birbirlerine yönelik hal hatır sormaları, temennileri ve dilekleri öncelikle sağlık üzerindedir, diğerleri sağlıktan sonra ifade edilmektedir.
Her canlının temel içgüdüsü sağlığını korumak ve neslini sürdürmektir. Sağlığı koruma ve nesli sürdürmeye yönelik davranışlar, canlıların yeryüzünde var oluşu ile başlamış ve günümüze dek varlığını sürdürmüştür ve bundan sonra da devam edecektir. İnsanın en değer verdiği sağlık, olmazsa olmazların en başında gelmektedir.
Günümüzde bireyin kendi sağlığıyla ilgili kararlar verebilmesinde etkin olması, sorumluluklarını ve haklarını bilmesi çok önemli hale gelmiştir. Bireyin kendi sağlığı üzerinde etkin olabilmesi için “sağlık okuryazarlığı” becerisini edinmiş olması gerekmektedir. Uluslararası alanyazında giderek daha çok kullanılan sağlık okuryazarlığı terimini ilk kez S. K. Simond 1974 yılında kullanmıştır. Sağlık okuryazarlığı alanında 1990’lı yılların sonunda farkındalık artmış, sağlık okuryazarlığıyla ilgili geliştirilen ölçekler kullanılarak birçok araştırmalar yapılmıştır.
Yapılan araştırmalarla dünya genelinde sağlık okuryazarlığı düzeyinin, istenilenin altında olduğu saptanmıştır. Türkiye’de de sağlık okuryazarlığı istenilen düzeyde değildir. Tanrıöver & Diğerlerine (2014: 64) göre Türk toplumundaki yetişkin nüfusun sadece üçte biri istenilen sağlık okuryazarlığı düzeyine sahiptir (yeterli sağlık okuryazarlığı % 27, mükemmel sağlık okuryazarlığı % 7,6); üçte ikisi ise istenilen sağlık okuryazarlığı düzeyine sahip değildir (yetersiz sağlık okuryazarlığı % 24,5, sorunlu sağlık okuryazarlığı % 40,1). Türk toplumunda sağlık okuryazarlığındaki yetersizlik, toplumun geleceğini tehdit eden ciddi ve süreğen hastalıkların artışına yol açmaktadır.
Erdem’e (2018: 81) göre Türk toplumundaki bireylere sağlık okuryazarlığı eğitimi aracılığıyla yeterli düzeyde sağlık okuryazarlığı becerisini kazandırabilirsek, birçok hastalıktan korunma ve sağlıklı yaşama konusunda bilinç kazandırmış oluruz. Bireye ailede verilmeye başlanan sağlık okuryazarlığı eğitiminin, ancak sağlık okuryazarlığı becerisini edinmiş anne-babayla daha amacına uygun ve başarılı bir biçimde verilmesi söz konusudur. Örgün eğitimde de okulöncesi eğitimden itibaren verilmesi gereken sağlık okuryazarlığı eğitiminin başarılı olabilmesi öncelikle bu beceriyi edinmiş öğretmenlerle mümkündür.
Kaynakça
Erdem, A. R. (2018) “Araştırmacı öğretmen” eğitimi modeli (AÖEM), Ankara: Eğiten Kitap
Tanrıöver, M. D. & Yıldırım, H. H. & Ready, N. D. & Çakır, B. & Akalın, H. E. (2014) Türkiye sağlık
okuryazarlığı araştırması, Ankara: Sağlık-Sen Yayınları, No: 25
[1] Adnan Menderes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, E-mail: arerdem@adu.edu.tr
Bilimsel Makaleler12 Ekim 2023 21:31
Bilimsel Makaleler05 Haziran 2022 16:16