CERVANTES VE DON KİŞOT
Yazar 1547 yılında Madrid'in Alcale DE Henares bölgesinde dünyaya gelir.Düzenli bir eğitim alamamıştır.Bir ara Madrid üniversitesinde eğitim görür fakat kendi kendini yetiştirmiştir.Yazdığı şiirlerde üstün bir hayal gücü olduğu görülür.
Maddi yönden yaşamını sürdüremeyeceğini anlayınca Roma'ya gidip Kardinal G.A.Viva'nın mabeyincisi olur.
1575'te ispanyaya dönerken içindeki gemiyle birlikte Türk korsanlarının eline geçer.Cezayşr'de beş yıl esir kalır.İspanya'ya dönünce kendini edebiyata verir.İlk eserlerinde maddi bir kazanç elde edemez.1605'te yazdığı DON KİŞOT çok beğenilip onu ünlü birisi yapmasına karşın sefalet içinde yaşamıştır.
Bu romanıyla Cervantes dünya edebiyatında roman türünün gelişmesinde etkili olmuştur.
Yazar bu eserinde 17.yüzyıl İspanya'sındaki yaşam tarzını ve insanlarını ironik bir dille ele alıp eleştirmiştir.
Cervantes'in Shakespaera ile aynı gün ve saatte(23 Nisan 1616'de) ölmesi de ilğinç rastlantılardan birisidir.
ROMANIN KURGUSU VE ÖZETİ
İspanya'nın La Mancha Kasabasında fakir,yaşli Alanzo Quixiano adındaki yaşlı birisi kendini okuduğu şövalye kitaplarının etkisinde öyle kaptırır ki ,kendini şövalye ilan eder.Büyük dedesinden kalan zırhlı elbiseyi de giyince tamamen o psiklojiye girer ve Don Kişot olur.Hasta,cılız atına binip başlar şövalyelik maceralarına.
İlkin gördüğü bir atlı grubunu haydut sanıp saldırır.Önce neye uğradıklarını anlamayan tüccarlar toparlanınca ,Don Kişot'un konuşmalarından kaçık birisi olduğunu anlar ve ders olsun diye onu iyice döverler.
Kasabaya yara bere içinde dönen kahramanımız,haydutların saldırısına uğradığını,onlarla tek başına savaşırken bu duruma getirildiği uydurmasında bulunur.Kasabanın papazı Pedro Perez onun yaralarını berber arkadaşı Nicholas'a sardırtıp bakımını sağlar.Papaz ve berber Don Kişot'un kitaplığını yakıp onu kitapların etkisinden kurtarmak isterler.Fakat o,kitaplığının yakılmasını bir sihirbaza bağlar ve uzaklara gitmeye karar verir.
Sancho Panzo adındaki saf köylüyü de adalardan birine vali edeceğini söyleyerek yanına seyis olarak alır.Eski neşesine de kavuşmuştur..Artık Toboso prensesi olarak gördüğü Dulcinea için bir şövalye olarak ölmeye hazırdır.
İki kafadar kimseye görünmeden kasabadan kaçar.
İlk şövalyelik serüvenlerini,ölüm saçan dev sandıkları yel değirmenleriyle yaşarlar.Don Kişot kılıcını çekip atını mahmuzlayarak yel değirmenlerine saldırırfakat pervanenin kanatlarından biri ona çarpar ve yere düşürür.Yardımına koşan Sancho'ya canavarların şekil değiştirerek yel değirmeni kanadı biçimine girdiğini söyler.
Günlerce yol aldıktan sonra içinde bir kadının bululunduğu ve iki yanında birer rahibin olduğu bir arabayla karşılaşırlar.Kadını esir sanırlar.Don kişot bir şovalyenin buna kayıtsız kalamayacağını düşünerek harekete geçerler.Muhafızlar Şancho'yu iyice döverler.Bunun üzerine Don Kişot düelloya davet ettiği muhafızların kılıç darbeleriyle ölecek duruma geldiği halde sanki kedisi galip gelmiş gibi şartlı olarak onları serbest bırakacağını söyler.
Yolun devamında gözü dönmüş Orta çağ ordusuna benzettikleri koyun sürüsüne saldırırlar fakat çobanlardan gerreken dersi alırlar.
Bir cenaze törenindeki insanları ava çıkan canavarlar sanıp saldırırlar.Bu saldırıdan hafif sıyrıklarla kurtulurlar.
Gece gelen tuhaf sesleri devlerin sesi sanan Don Kişot hucuma geçmek isterken,Sancho onu beladan korumak için atını sımsıkı bağlar ve saldırıya geçmesini önler.Ertesi gün seslerin bir değirmenden geldiği anlaşılır.
Mambrino Kontu'nun mihveri sanıp,onu ancak kendisi gibi bir şövalyenin başına yakışacağını düşünerek saldırır ve bir berberin tıraş tasına el kor..
Kahramanımız,yol yapımında çalışılmak üzere götürülen zincire vurulmuş mahkumlar kurtulmayı istemedikleri halde onları orla kurtarırlar fakat neredeyse canlarından oluyorlardı.Mahkumlardan kaçıp sığındıkları dağda bir keşişin anlattığı aşk hikayelerinden etkilenip duygulanan Don Kişot bir mektup yazarak Sancho tarafından derhal Dulcinea'ya iletmesini ister.
Mektupla kasabaya gelen Sancho başlarında geçenleri anlatınca,arkadaşları Şövalyemizi yaşadığı hayal aleminden kurtarmak amacıyla ona bir oyun yapmaya karar verirler.Papaz,köyün kızlarından birisini Dulcinea'dır diye ona yuttururlar.Zaten açlık ve yorgunluktan bitap düşen Don Kişot arkadaşlarının söylediklerine inanarak kasabaya dönmeye ikna olur.
Geriye dönerlerken parasını ödemedikleri handa kalmak zorundadırlar.Papaz,han sahibine Şövalyenin psikolojik durumunu anlatınca anlayışla karşılar.O da okuduğu roman kahramanlarından çok etkilendiğini belirtir.Ama kahramanımızın rahat durduğu yok.Rüyasında devlerle savaşırken kılıcını şarap tulumuna geçirir...Hana gelen berber tıraş tasını alır,bir subay mahkumları salı verdiğinden onu tutuklamak ister.Papaz Don Kişot'un akli dengesinin yerinde olmadığını söyleyerek sorunu halleder.
Arkadaşları onun rahat durmayacağını biliyorlardır.Bundan dolayı onu kafese kapatıp bir kağnıya yüklerler.Yolda rahat duracağına söz verince kafesten çıkarırlar.
Kasabada Türkler'in İspanyollara saldıracağını duyunca,bütün asillerin birleşerek düşmanı püskürtmek için çareler üretmesi gerektiğini söyler.
Sancho,yaşadıkları maceraları anlatan bir kitabın yayınlandığını söyleyince kahramanımızın şövalyelik damarları tekrar kabarır.Maceraya atılmak için hazırlıklara girişir.Kasabalı bir genç onu geri çevirebileceğini söyler.
Don Kişot ile Sancho önce Dulcinea'nın yaşadığı El Tobosa'ya giderler.Şövalye ormanın kuytu bir yerine gizlenir,Sancho'yu da prensesinden haber getirmesi için kasabaya gönderir.
Sancho kasabadan dönünce,üç kız gördüğünü bunlardan birinin prenses olduğunu söyler.Kahramanımız kasabaya gelerek içlerinden birisinin prenses sandığı kızlarla konuşmaya çalışır.Kızlar onun kıyafetinden ve saçma sapan konuşmasından korkarak hemen uzaklaşırlar ondan.Don Kişot'a göre prenses büyüye muhatap olduğundan kendisinden kaçmıştır.
Bir akşamüstü,bütün İspanya şövalyelerini yenebileceğini iddia eden birisi ortaya çıkar.Bu kendini beğenmişe biri ders vermeliydi. Onu düelloya davet eder ve onu yener.Bu yendiği şövalye aslında onu yoldan çevirebileceğini söyleyen delikanlıdan başkası değildir.Ama hiç beklemediğ bir biçimde yenilgiye uğradığından çok üzülür ve Don Kişot'tan intikam almayı kafasına koyar.
Şövalyemiz bir gün kafeste,kasabaya götürülen iki aslan görür.Sert bir emirle kafesin kapağını açtırtır.Fakat hayvanat bahçesinde kafeste yaşamaya şartlanmış olan aslanlar kafesten çıkmak istemeyince bütün çabaları boşa gider.
Bir düğün şenliğiyle karşılaşırlar.Eğlence sırasında gelinin eski sevgilisi,gelini kandırıp kendisiyle evlenmeye ikna eder .Bunun üzerne,Don Kişot Monte Sinos mağaralarında geçirdikleri bir saati üç gün üç gece prensesi birlikte geçirdiği,onu doya doya seyrettigi biçiminde herkese aktaracaktır.
Bu kez geldikleri handa hikaye anlatarak para kazanan biriyle karşılaşırlar.Onun maymunlarıyla ilgilenirlerken dekora zarar verdiklerinden para ödemek zorunda kalırlar.
Ebro Nehrini geçtiklerinde,düşmanlar tarafından zaptedilmiş bir şehir olarak gördükleri değirmeni kurtarmaya çalışırlar fakat değirmen şalışanları Don Kişot'u iyice dövdükten sonra suya atarlar.
Ormanda rastladıkları avcı bir kadın onları çok iyi karşılayan şövalye dostunun şatosuna götürür.Maceralarını duyduğu iki kafadar için bir parti düzenle.Ev sahibi Sancho'ya bir ada hediye eder.Saf ve temiz kahramanımız halkın çıkarlarını gözeten kanunlar çıkartır.
Bir hafta sonra Don Kişot eski günlerin özlemiyle Sarağossa'ya doğru yola çıkar.Yolda karşılaştıkları birisinden,onların maceralarını yalan yanlış anlatan bir kitabın yazıldığını öğrenince Barselona'ya gitmeye karar verirler.Orada gördükleri karşısında adeta büyülenirler.Çok beğenmişlerdir...
Daha önce Don Kişot tarafından mağlup edilen genç Şövalye şehre gelip onu düelloya davet eder ve eğer kasabasına dönerse hayatını bağışlayacağını söyler.Kahramanımız çaresiz söz dinleyip kasabasının yolunu tutar.Hayatının geri kalan kısmını çobanlıkla geçirmek niyetindedir.
Kısa bir zaman sonra hastalanır,oldukça güçsüz düşer.Ölmeden önce şövalyeciliğin saçma bir şey olduğunu,kimsenin ona inanmaması gerektiğini söyler.
Cahit Bulut