İLK NEDENLERİN SON AMAÇLA BAĞI
Canlının ereği, süreli varlığını, sürdürmektir. Tinin ereği sonsuzda sonsuz olmak. Ya da Özgür olmak.
İnsan ve insanlık bedensel ihtiyaçlarını giderme telaşı içinde, gerçekte ne olduğunu ya hiç düşünemez hale gelir, ya düşür ama bulamaz, ya da pek ender de olsa bulur, ama gerçekleştiremez. İnsan denilen varlığın Özü, ya da kendine Özgün yüklemi, bir başka deyişle onu o yapan yetisi, bir anlık (anlama yetisi) sahibi olmasıdır. Anlık, şeyleri düşünceye çeviren ve bu çevirme ile şeylerin gerçekliklerini anlayan ve bilebilen yeti, kuvvet ya da yüklemdir. Böylece anlık ve düşünce, insanın yüklemi olarak tözün öz kazanmış kipi, insan anlık ve düşüncenin taşıyıcısı ama aynı zamanda bu taşıyıcının öznesi ya da tözü bir başka deyişle kendisidir.
Her varlığın içkin örgütlenmesi kendi sakınımını kapsar. Varlığın içörgütsel ve içgüdüsel görevi-işlevi kendi yüklemini olabildiğince etkin kılmasıdır.
İnsanda, bu kendini etkin kılma görevi, onun özgün varlığı olan, anlığın etkin kılınmasıdır. Öyleyse insanın en yüksek amacı Anlığını sürekli iyileştirmek olmalıdır.
İnsanın, “anlığını iyileştirmesi” gibi bir amaçtan - nedeni ne olursa olsun- yoksun olması; insan olma olasılığından, iddiasından, ya da amacından yoksun olması demektir. Yoksunlukların en büyüğü. Anlığın iyileştirilmesi ki Özgürleştirilmesi anlamına gelir; salt günlük çıkarların peşini bırakmayla doğrudan elde edilecek bir şey de değildir. Aynı şekilde tekil bilimlerde ilerlemeyle de kazanılamaz. Burada görece bir ilerlemeden söz edilebilse de bu ilerleme, anlığın özgürleşmesi için önemli bir katkı olmaktan çok uzaktır.
Anlığın iyileştirilmesi ve özgürleştirilmesi yalnızca ülkemizde değil, tüm dünyada aktüel eğitim sistemlerinin ilgi alanı içinde değildir. İnsanın özünün etkin kılınmasının eğitimin dışında bırakılması anlaşılmaz görünür. İnsanı eğiteceksiniz, ama onu o yapan özünü, eğitimin dışında bırakmak koşulu ile. Yapmayı istediğinizi, yapmayı engelleyecek bir koşulla yapmaya çalışma; işte bu gün için eğitimde yapılan budur.
İnsanlık anlığın Özgürleştirilmesi için ne yapılması gerektiğine dair büyük bir birikim oluşturmuştur. Ancak bu birikim sıradan bilincin önüne konacak bir forma sokulamamıştır. Birikimin üretilmesi ayrı kullanıma sokulması ayrıdır. Halk için kullanım harici olan bu birikim üzerindeki dönüşümü bu, tarihsel ve özel çabayı, şimdiki kuşaklar, başarabileceklerine inandıkları bir ödev olarak yüklenemezler mi?
“Her canlı ölümü tadacaktır”. Yaşamı tadanlar ise, bu işleri yüklenenler veya bu işlere katkı yapanlar olmalıdır, sanırım.
Coşkun Özdemir
Bilimsel Makaleler12 Ekim 2023 21:31
Bilimsel Makaleler05 Haziran 2022 16:16