EĞİTİM KAMPÜSÜ OKULLARI
Giriş
Okulların tarihsel olarak farklı şekillerde yapılandırıldığı görülmektedir. Örneğin alternatif okular kapsamında da görülen Montessori Okulu, Waldorf Okulu, Reggio Emilia Okulu, Robert Miller Okulu, Taşımalı Eğitim, Yatılı Bölge okulları ve Birleştirilmiş sınıflarda öğretim, etkili okul gibi uygulamalar okulların nasıl yapılandırıldıkları yanında eğitime nasıl baktıklarını gösterir. İşte kampus-yerleşke yapılanması da bir okulun nasıl yapılandığını, nasıl bir sistem öngördüğünü ifade eder. Elbette okulların farklı yapılanmalarının; benimsenen eğitim yaklaşımı, bölgenin sosyoekonomik durumu, ekonomi sağlama gibi nedenleri olabilmektedir. Kampüs okullarına; özellikle kaynakların ortak kullanımı, öğrenci ve öğretim elemanlarının farklı kişilerle tanınırlığını artırması, kampus çapında hizmet veren birimlerin tek olmasının getirdiği kadrolama etkililiği ve düşük maliyeti getirmesi gibi nedenlerle başvurulmaktadır. Ülkemizde kampus okulu teriminin kullanımı yeni değildir. Eğitim literatürümüzde özellikle de birbirine yakın okulların maalesef öteden beri benimsenen anlayışla sahip oldukları kaynakları birbirleri ile paylaşmamaları karşısında bu satırların yazarının da önerdiği gibi “çok amaçlı”, “çok programlı“ ya da “kampüs yapılanması” sistemlerinin önerildiği görülür. Bu bağlamda Milli Eğitim Bakanlığı, “Eğitim Bakanlığı Eğitim Kampusleri Yönergesi”ni 2009 Yılında Tebliğler Dergisinin 2618 sayısında yayımlamıştır. Bu konuda öteden beri fazla bir gelişme olmazken Mahmut Özer’in bakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bakan Mahmut Özer’in, 20 Ocak 2023 günlü basında, Türkiye’nin en büyük eğitim kampusunun Esenyurtta temelini attıkları duyurulmuştur. Cumhurbaşkanı konuşmasında şunları söylemiştir:
Toplamda 10 bin 412 öğrencimizin eğitim alabileceği bu tesiste; 40'ar derslikli 5 ayrı Anadolu lisesi, 40 derslikli imam hatip lisesi, 40 derslikli bir fen lisesi, 45 derslikli bir mesleki teknik Anadolu lisesi ile 3 derslikli bir ana sınıfı bulunuyor. Ayrıca yine tesiste kuracağımız 12 derslikli bilim sanat merkezi ve planetaryum ile de özel yetenekli öğrencilerimizi destekleyeceğiz. Engelli odası olan yüz ellişer öğrenci kapasiteli kız ve erkek yurtlarımızla da ülkemizin dört bir köşesinden gelecek olan evlatlarımıza burada barınma imkânı sağlayacağız. Bunların yanı sıra tesis bünyesinde 600 kişi kapasiteli tatbikat camisi, kapalı spor salonu, konferans salonu, kütüphanesi, mescidi, 88 adet laboratuvarıyla öğrencilerimizi akademik, sosyal ve kültürel bakımdan teşvik edeceğiz.
Esenyurt İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün 21.03. 2024 tarihli “Türkiye'nin En Büyük Lise Kampüsü Esenyurt'ta Yükseliyor” başlıklı duyurusunda, bakan Yusuf Tekin’nin bu kampusta incelemede bulunduğu ve şunları söylediği bildirilmiştir:
İçinde 5 Anadolu lisesi, 1 fen lisesi, 1 mesleki ve teknik Anadolu lisesi, 1 Anadolu imam hatip lisesi, 1 kız öğrenci yurdu, 1 erkek öğrenci yurdu, 1 Bilim ve Sanat Merkezi, 1 planetaryum 1 konferans salonu, 1 amfi tiyatro, açık ve kapalı spor salonları, kütüphaneler, ibadethaneler ve atölyelerin yer alacağı bu dev kampüste bilgi ve değerlerle donanacak Esenyurtlu evlatlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. En güzel geleceği, eğitimle ve birlikte inşa edeceğiz.
Bu bağlamda bu yazıda genelde kampus yapılanması, özelde eğitim kampusu ve eğitim kampusu okulları geniş bir perspektifte tanıtılmaktadır.
Tanımı ve Nitelikleri
Kampüs (campus) kelimesi genellikle kütüphaneler, laboratuvarlar, derslikler ve yurtlar gibi çeşitli yapıların bulunduğu bir üniversiteyi düşündürür. Bu çerçevede hastaneler, liseler ve bazı şirketler kampüslere sahiptir. Kampüs kelimesi Latince'de alan (field) veya çevrili genişlik (yard) anlamına gelmektedir. Kampus sözcüğünün aşağıdaki anlamları içerdiği görülür (Vocabulory.com. uk.):
Bu bağlamda okul kampüsü sözcüğünün; bir devlet okulu, “charter okulu”, “özel okul” veya “konaklama okulu” gibi kurumların bitişik alanlarını, çocukların kullanımına açık olan binaları, yapıları ve açık alanları içerir olarak algılandığı görülmektedir. Kısaca okul kampüsünün ( O'Steen, uk.); bir okulun sınıf seviyeleri, öğretilen dersler, eğitim materyalleri, personel, bütçe tahsisleri, programlama, ulaşım ve diğer hizmetler ve sorumluluklar dahil olmak üzere tüm bileşenlerini; diğer bir deyişle okul mülkü sınırları içindeki tüm tesisleri ve mülkü, okulun yetki alanındaki tüm alanları kapsadığı görülür.
Kampus yapılanması genelde yüksek öğretim kurumlarında söz konusu olmakta bazen kolej-fakülte ve üniversite kavramlarıyla eş olarak kullanılmaktadır. Örneğin ABD’de kolej-fakülte, lise sonrası eğitim sunan herhangi bir akademik kurumu ifade eder. Öte yandan nadiren mesleki eğitim veren kurumların "kolej" olarak adlandırıldığı görülür. Üniversite ise tüm kolejlerin bir kümesidir ve genellikle dört yıllık lisans eğitiminin yanı sıra yüksek lisans ve doktora programları sunan bir kurumdur. Bir üniversite, genellikle birden fazla koleji tek bir çatı altında toplar. Kampüs ise bir üniversite ya da kolejin sahip olduğu veya kiraladığı binalar, açık alanlar ve diğer tüm fiziksel varlıkları kapsayan alanı ifade eder. Görüleceği üzere kampüs, üniversitenin, kolejin veya okulun bulunduğu yerdir. Genellikle, kurumun binalarını, alanlarını ve diğer mülklerini içerir. Bazı kampüsler oldukça küçüktür; örneğin, bir ilkokul kampüsü gibi. Diğerleri ise çok büyük olabilir; birçok Kanada ve Britanya üniversitesinin kampüsleri, başlı başına küçük bir kasaba gibidir. Bazı üniversite ve kolejlerin birden fazla kampüsü bile vardır. Örneğin, bir üniversitenin ana kampüsü ve şehrin başka bir bölgesinde bir şubesi olabilir ( Zachri, uk.). Bu bağlamda örneğin Ankara Üniversitesinin dört kampüsünden söz edilebilir: Tandoğan Kampüsü, Cebeci Kampüsü, Dışkapı Kampüsü ve Gölbaşı Kampüsü.
Kampus Yapılanmasının Tarihi ve Etimolojik Temelleri
Etimolojik olarak kampus sözcüğü tarla, alan (field) anlamına gelen Latince bir kelimeden türemiştir ve ilk olarak 1774 yılında, New Jersey Koleji'nin (günümüzde Princeton Üniversitesi) Nassau Hall binasının yanındaki geniş alanı tanımlamak için kullanılmıştır. Bu alan Princeton'ı, yakınlardaki küçük kasabadan ayırır. Diğer bazı Amerikan üniversiteleri daha sonra kendi kurumlarındaki bireysel alanları tanımlamak için kampus sözcüğünü benimsemiştir; ancak o günlerde "kampüs" henüz tüm üniversite mülkünü tanımlamaktan uzaktır. Örneğin bir okulda bir alan "kampüs", başka bir alan "field" ve bir diğer alan "yard" olarak adlandırılabilmiştir (Turner, 1996; Douglas, uk.; Perry, 2006).
Literatüre göre Joseph-Jacques Ramée'nin, New York'taki Union College için hazırladığı özgün planın, ABD'deki ilk kapsamlı kampüs okulu planı olduğu görülür. Kanada'da Quebec City’de yer alan Université Laval'in da ilk kampüslerden biri olduğu anlaşılmaktadır. İlk kampüsler geleneksel olarak bir üniversite veya kolejin ve ilgili kurumsal binaların bulunduğu araziyi işaret eder. Bu çerçevede genellikle bir üniversite kampüsünde kütüphaneler, derslikler, yurtlar, öğrenci merkezleri veya yemekhaneler ve park benzeri alanlar bulunur. Modern bir kampüste ise akademik veya akademik olmayan binaların ve alanların bir koleksiyonundan söz edilir. Googleplex ve Apple Park gibi örnekler böyledir.
Tarihsel olarak kampüs geleneği , öğrencilerin ve öğretmenlerin birlikte yaşayıp çalıştığı, kapalı bir ortam olan ortaçağ Avrupa’sındaki üniversitelerle başlamıştır. Akademik hayatın mekânsal düzenin önemine dair bu düşünce daha sonra Amerika’ya deyim uygun ise göç etmiştir. Bu doğrultuda erken dönem sömürge eğitim kurumları, İskoç ve İngiliz kolej sistemine dayandırılmıştır. Kampüslerin, Avrupa’daki kapalı modelden, Amerika'da bağımsız stillerin çeşitliliğine evrildiği görülmüştür. Erken dönem sömürge üniversiteleri, bazıları tek bir binada yer alan Princeton Üniversitesi kampüsü gibi, ya da Amerikan değerlerini yansıtan bir kapalı alan düzeninde olan Harvard gibi, kendine özgü tarzlarda inşa edilmiştir. Kampüs tasarımları ve üniversitelerin mimarisi, dünya genelindeki eğilimlere yanıt olarak evrilmiştir.
1990'ların başlarında bu terim, bir şirketin ofis binası kompleksini tanımlamak için kullanılmaya başlanmıştır. Bu anlayış özellikle, Apple'ın yalnızca araştırma ve geliştirme amacıyla inşa edilen Infinite Loop Kampüsünün bu dönemde kullanıma girmesiyle dikkat çekmiştir. Washington, Redmond'daki Microsoft Kampüsü de bu kullanımın bir örneğidir. Yirmibirinci Yüzyılda hastaneler ve hatta havalimanları da kendi tesis alanlarını tanımlamak için bu terimi kullanmaktadır. Gelinen durumda kampüs teriminin Avrupa üniversiteleri için de kullanılmakta olduğu; ancak, Bologna, Padua, Oxford ve Cambridge gibi bazı köklü üniversitelerin, binaların yerleştirildiği geniş park alanlarına sahip kampüsler yerine, üniversite kasabası benzeri kentsel ortamlarda bireysel binalara sahip oldukları görülmektedir (Turner, 1996; Douglas, uk.; Perry, 2006).
Etimolojik olarak kampüs terimi, Latin kökenlidir ve başlangıçta açık bir alan veya bölgeyi ifade eder olarak algılanmıştır. Zamanla kampüs teriminin, yükseköğretim bağlamında, üniversite ve kolej gibi akademik ve topluluk etkinliklerinin yapıldığı yeri(leri) tanımlamak için kullanılmaya başlandığı anlaşılmaktadır. Kampüs teriminin bazen aşağıdaki akademik terimlerle eşeanlamlı kullanıldığı görülür (UniRank, uk.):
Takdir edilir ki üniversitelerin imajı ve çekiciliği kampüs niteliklerine bağlıdır. Çekici, modern bir kampüsün çevre dostu, öğrencilerin ihtiyaçlarına uygun ve çeşitlilik sunması beklenir. Bu bağlamda iyi bir kampüsün öğrencilere daha fazla yeşil alan, karbon nötr hedefler, plastik kullanımının azaltılması, sürdürülebilir ürünlerin tercih edilmesi gibi çevreci adımlar atarak destek sağlaması gereklidir. Öğrencilerin beklentilerine hitap eden kampüslerde, güvenli ve modern yurtlar, kültürel etkinlikler, spor olanakları, sağlıklı yemek seçenekleri, kütüphane, medya merkezi gibi çeşitli imkanlar sunulur. Ayrıca, üniversitelerin misyonlarına bağlılık ve öğrencilere karar alma süreçlerinde söz hakkı tanıyarak, kampüs aidiyeti güçlendirilir. Kampüs yönetimi öğrencilerin görüş ve önerilerine değer verir( Keystone master studies, uk.).
Özetle Random House College Dictionary’in ifade ettiği üzere, kampüs teriminin bir üniversitenin veya başka bir okulun arazisini belirttiği görülür. Üniversiteleri kanaatimce iki grupta toplamak mümkündür: Kampüs üniversiteleri ki üniversitenin bina ve birimlerinin bir arada olmasını ifade eder. Örneğin Türkiye’de ODTÜ, Cumhuriyet Üniversitesi, Fırat Üniversitesi böyledir. İkincisi ise çok kampüslü, diğer bir deyişle üniversitenin farklı kampüslerden-yerleşkelerden oluşmasıdır. Bu tip üniversite yapılanması Amerika Birleşik Devletlerinde George Town Üniversitesi’nde temsil edilen “şehir üniversitesi” olarak bilinir. Bu yapılanmada Ankara Üniversitesinde olduğu gibi çoklu kampus yapılanması mevcuttur; üniversite bileşenleri şehrin bir çok yerine dağılmış durumdadır. Georgetown Üniversitesi'nin hukuk fakültesi, ana kampüsten oldukça uzaklıktadır, yani kampüs dışındadır; ancak yine de Georgetown Üniversitesi’nin ayrılmaz bir parçasıdır. Indiana Üniversitesi gibi birçok yükseköğretim kurumu, eyaletin çeşitli yerlerine dağılmış birçok kampüse sahip; ancak hepsi aynı üniversitenin bir parçasıdır (Gamson, 2013).
Kampüs okul sistemi, aynı eğitim kurumu bünyesinde birden fazla okulun veya eğitim biriminin bir arada bulunması, ortak kaynak ve alanların birlikte paylaşılması sistemidir. Bu sistemde anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise gibi farklı eğitim seviyeleri tek bir kampüs içinde bulunabilir. Kampüs içindeki bu birimlerin spor salonları, kütüphaneler, laboratuvarlar, konferans salonları gibi ortak kullanım alanları birlikte kullanmaları söz konusudur. Takdir edilir ki bu sistemde kaynakların daha verimli kullanılması, öğrencilere kapsamlı bir eğitim ortamı sunulması mümkün olmaktadır. Daha açık olarak bu sistemin avantajları şöyle sıralanabilir:
Kampüs okul sisteminin , yükseköğretimde üniversitelerde uygulandığı, ilk ve orta öğrenimi kapsar şekilde ise genellikle büyük şehirlerde ve özel okullarda yaygın olduğu buna karşın devlet okulları arasında ise nadir olarak uygulandığı görülür.
Çok Amaçlı, Çok Programlı ve Bütüncül Okullarla Benzerliği
Kampüs okul sistemi ile çok amaçlı ve çok programlı okullarla, bütüncül (comprehensive) okul sistemleri arasında benzerlikler olduğu söylenebilir. Bunları üç noktada toplamak mümkün görülmektedir.
Faklı eğitim seviyelerinin bir arada bulunması. Zira çok amaçlı ve çok programlı okul bünyelerinde farklı eğitim seviyeleri ve farklı programlar bir arada bulunur. Tıpkı kampüs okul sistemi gibi çok programlı okullarda da meslek eğitimi, genel lise programları, sanat ve spor programları gibi farklı amaçlara hizmet eden eğitim türleri bir arada bulunur. Böylece öğrenciler, ilgi alanlarına ve yeteneklerine göre farklı programlar arasından seçim yapma, ortak alanlardan yararlanma şansına sahip olur.
Öğrencilere akademik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayan kapsamlı bir eğitim sunulması. Bütüncül okul sistemi, öğrencilere tüm akademik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayan kapsamlı bir eğitim sunmayı hedefler. Kampüs okullarında da benzer bir yaklaşım benimsenir. Öğrenciler, kampüs içinde bir yandan temel dersleri alırken bir yandan da sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılabilirler. Bu da öğrencilerin çok yönlü gelişimini destekler.
Kaynakların ortak kullanımı. Öte yandan kaynakların (kütüphane, spor salonu, laboratuvar vb.) ortak kullanımı bakımından da kampüs okulları ile çok amaçlı okullar arasında benzerlik vardır. Bu durum, hem maliyetleri düşürür hem de her seviyedeki öğrencinin bu kaynaklardan faydalanmasını sağlar. Öter yandan akademik ve sosyal sürdürülebilirlik bakımından da kampüs okulları ile bütüncül okullar arasında bir benzerlik vardır. Her iki sistemde de öğrencilerin uzun süreli bir eğitim sürecini aynı yapı ya da çatı altında geçirmeleri söz konusudur. Bu da öğrencilere uyum kolaylığı sağlama yanında eğitimin bütünlüğünü sağlar. Özetle, kampüs okul sisteminin, çok amaçlı ve bütüncü okul yapılarının özelliklerini de içeren bütüncü bir eğitim sunmaya odaklanan bir sistem olduğu sonucuna gidilebilir.
Kampüs Yapılanması
Kampus yapılanması ve bileşenleri Brandon Uinversitesi (Brandon University, 2014- 2024 ( uk. ) örneğinde aşağıda betimlenmektedir. Kampüs sisteminde deyim uygun ise yaya odaklılık- yaya omurgası, planın ana unsurudur. Binaların konumlandırılması ve yerleşimi, kompakt bir kampüsün korunması ve toplanma için belirgin kampüs “merkezlerinin” geliştirilmesi yoluyla bölümleme, yaya omurgasını, dolayısıyla kampüs yapılaşması yaklaşımını tanımlar. Pek tabii ki kampus yapılanmasının da bir politikaya dayanması gerekir.
Kampus yapılanması politikası. Kampüs sistemi yapılanması politikaları şöyle sıralanabilir:
Yerleşim ve konumlandırma. Binaların yönlendirilmesi ve konumlandırılması, kampüs içinde ve çevresinde dostça bir ortam yaratmak ve yön bulmayı kolaylaştırmak için esastır. Kampüsün fiziksel yapısı, çevredeki mahallelerin ızgara gelişim desenini esas alır. Kampüs, kuzey-güney ve doğu-batı yönlerinde hizalanmış iki sokak ile aynı yönde uzanan iki ana yaya koridoruyla tanımlanır. Bu, binaların yönlendirilmesini ve konumlandırılmasını belirleyen temel yapısal unsurlardır. Yeni binaların çoğu sokakların kenarına hizalanır, zira bitişik alanlar gelişim için en iyi fırsatları sunar. Kuzey-güney yaya omurgası, kampüsün tarihi yapısal ekseninin bir kalıntısıdır ve planda bu omurgaya daha fazla cephe ve erişim sağlanarak güçlendirilmiştir. Doğu-batı yaya omurgası, kampüsün merkezi ve kalbinde yer alır. Yeni binalar bu omurga boyunca konumlandırılır ve bu hareket koridoru ve yaya alanını canlandıracak şekilde yönlendirilir.
Kampus yapılanmasında bazı yaklaşım ya da stiller söz konusudur. Bunlar bu üniversite örneğinde aşağıda kısaca özetlenmektedir.
Kompakt kampüs yapısı. Bu yapılanmada öncelik, aralarında kısa yürüme mesafeleri olan kompakt bir kampüs geliştirilmesidir. Plan, yürümenin birincil hareket şekli olmasını sağlamak, kampüsün sağlığı ve refahına katkıda bulunan bir ortam yaratmak; içten ve davetkar bir yaya odaklı ortam oluşturmak; toplulukla iç içe hizmet, imkan, eğitim ve diğer kullanım alanlarını tek bir çatı altında sunan erişilebilir bir üniversite bölgesi oluşturmak için kompakt bir gelişim biçimini yansıtır. Üniversitenin, kampüs gelişim planı süresi boyunca mevcut sınırları içinde büyümeyi yönetme kapasitesi vardır ve geliştirme enerjilerini harika ve davetkar bir yer yaratmak için içe odaklanır.
Karma kullanımlı kampüs yapısı — farklı kampüs merkezleri yaratmak. Bu sistemde öncelik, binaların ve açık alanların kesintisiz bir deneyiminin yaratılmasıdır. Plan, akademik, konut, rekreasyon, sosyal, hizmet ve topluluk odaklı kullanımların bir karışımını oluşturarak farklı yerler veya etkinlik merkezleri yaratmayı amaçlar. Bu kullanım karışımı, kampüsün tüm alanlarını canlandırır ve tüm taraflardan topluluğu çeker. Bu yapı, yer yaratma için bir rehber olarak esnek olması amaçlanan, kampüsteki farklı etkinlik merkezlerini oluşturma amacını taşıyan programların genel kullanımı ve yerleşimi için bir öneri sunar. Karma kullanım yapısı, sosyal kullanımlar, imkanlar ve toplanma alanları etrafında odaklanmış farklı etkinlik merkezleri yaratma fırsatları sunar. Kullanım karışımı sadece birbirlerine yakınlık olarak değil, aynı zamanda tek bir bina formu içinde, örneğin zemin katta akademik kullanımların, üst katlarda ise konut veya ofis kullanımlarının bulunması şeklinde de kendini gösterebilir. Topluluğun erişimine açık tüm imkanlar, kolayca bulunabilir ve erişilebilir olmaları için kampüs sokakları ve ana yaya geçiş yolları boyunca konumlandırılmalıdır. Öğrencilere yönelik imkan alanları kampüsün iç kısımlarında bulunabilir.
Kuzey kampüs merkezi. Kuzey Kampüs Merkezi, bu alanı canlandıracak yeni kullanımların yanı sıra, etkinliğin odağı olarak oditoryum ve müzik binası etrafında inşa edilebilir. Kuzey Kampüs Merkezi’nin gelişimi için öneriler şunlardır:
Merkez kampüs merkezi. Merkez kampüs merkezi, kütüphane ve Harvest Hall etrafında toplanan etkinlikler üzerinde yoğunlaşır ve bu alanı kampüsün kalbi olarak belirgin bir hale getirir. Merkez kampüs merkezi’nin gelişimi için öneriler şunlardır:
Güney kampüs “sağlık ve zindelik” merkezi. Kampüsün güney bölgesi, üniversite ve topluluk için önemli bir değer olan Sağlıklı Yaşam Merkezi ve spor sahası ile sağlık ve zindelik merkezi olarak şekillenmiştir. Güney kampüs merkezi’nin gelişimi için öneriler şunlardır:
Özet ve Tartışma
Kampüs kavramı, Latince campus kelimesinden türemiştir. Kavram 18. yüzyılda New Jersey Koleji (Princeton Üniversitesi) kampüslerinde kullanılmaya başlamış ve zamanla tüm üniversite mülkünü ifade eder hale gelmiştir. Bu yapı, Avrupa’dan Amerika’ya taşınarak günümüzdeki modern kampüs kavramına evrilmiştir. Modern kampüslerin, öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla çeşitli imkanlar sunduğu görülür: Yeşil alanlar, çevre dostu uygulamalar, kültürel ve sportif aktiviteler, sürdürülebilir mimari gibi özellikler bu çerçevede öne çıkar. Bu bağlamda bir kampüsün imajı ve öğrenciler için çekiciliği, kampüsün çevreye duyarlı, güvenli ve modern imkanlar sunmasına bağlıdır.
Kampüs kavramının, genellikle üniversite, kolej veya okul gibi kurumların sahip olduğu binaları, açık alanları ve diğer fiziksel varlıkları kapsayan bir alanı ifade ederken son yıllarda yükseköğretim kurumlarının dışında hastane ve bazı büyük şirketlerin tesislerini de içerir olarak kullanıldığı görülmektedir. Kampus kavramı yerine Türkçe literatürde “yerleşke” gibi, yazarın kanaatince de uygun bir kavramın kullanıldığı bir vakıadır. Öte yandan kampus okul sistemi, bir kampus bünyesinde farklı okul türlerinin ve seviyelerinin (örneğin anaokulundan liseye kadar) bir arada bulunmasını ifade etmektedir. Kampus okul sisteminin genelde belli ilkelere göre yapılandığı görülmektedir. Bu yapılandırmada binaların konumlandırılması, açık alanlarla olan ilişkiler, yaya odaklanması-yürüme kolaylığı gibi unsurların öne çıktığı görülmektedir. Bu yapılanmada binalar ve birimler arası mesafenin kısa olması nedeniyle yaya odaklılık önemlidir. Bu yapılanmada akademik, sosyal, konut ve ticari alanlar gibi farklı etkinlik merkezleri bir arada bulunur.
Kampus sisteminin öğrenci ve öğretim elemanı sakinlerine sağladığı bazı avantajlardan söz edilebilir. Bunları, Grodman’in (2023) de ifade ettiği gibi dört noktada toplamak mümkün görülmektedir: (1) Öğrenci, öğretim üyesi ve diğer kampus çalışanların birbirlerine daha fazla yakınlık duymaları. (2) Öğrenci ve diğerlerinin daha etkili güvenliğinin sağlanabilirliği. (3) Gidip gelme stresinin azaltılabilirliği. (4) Kaynakların daha etkili kullanılabilirliği.
Türkiye’de eğitim kampusu okullarının KÖİ (Kamu-Özel Ortaklığı) Modeli ile yapılmasının, 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 23. Maddesine dayandırıldığı görülür. Sözü edilen Maddede, eğitim-öğretim tesislerinin, “Bakanlık tarafından verilecek ön proje ve belirlenecek temel standartlar çerçevesinde, kendisine veya Hazineye ait taşınmazlar üzerinde ihale ile belirlenecek gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine kırk dokuz yılı geçmemek şartıyla belirli süre ve bedel üzerinden kiralama karşılığı yaptırılabileceğine hükmedilmektedir”. KÖİ Modeli ile yapılan ve yapılacak olan eğitim kampüslerinin, proje yüklenicisi firmalar tarafından inşa edilerek 20 yıllığına Milli Eğitim Bakanlığı’na kiralanacağı ve bu sürenin sonunda kamuya devredilecekleri sözleşmede (MEB, 2009) ifade edilmektedir. Pek tabii ki yüklenici firmalar, kira süresince kampüsün her türlü hizmet ve ihtiyacının sağlanmasında ve eğitim-öğretim hizmeti dışında kalan alanların işletilmesinde imtiyaz sahibi olacaktır. Dolayısıyla eğitim kampusu okullarının piyasa faaliyetleriyle iç içe olmaları, büyüklükleri ve şehir dışında inşa edilmelerinin, kampus sisteminin temel dezavantajları olduğu; bu çerçevede eğitimi olumsuz etkileyeceği ve eğitimin hak temeli yerine piyasa yani kazanç temelinde anlamlandırmasına yol açacağı haklı eleştirileri yapılmaktadır (Büyükcan ve Yelken, 2015). Eğitim kampusu sisteminde eğitimin kamusal hizmet olması anlayışının nasıl sürdürüleceği, diğer bir deyişle eğitimin KÖİ modeli içinde bir meta olarak nasıl görülmeyeceği, belki de en önemli sorun olarak görülecektir. Ayrıca eğitim kampusu sisteminin Türkiye gerçeğinde yeterince tartışılmadığı, önemlisi de bir deneme dönemi geçirmeden Ülke geneline yaygınlaştırıldığı açıktır. Yeni liberal politikalar anlayışı içinde “şehir hastaneleri modeli”nde olduğu gibi eğitim kampüslerinde de KÖİ modeli uygulanmaktadır. Oysa Bakanlığın bu sistemi doğrudan kendisinin hayata geçirmesi, eğitimin metalaştırılması gibi bir çok sorunun yaşanmamasına neden olabilir.
Yalanılan Kaynaklar
Brandon University, 2014- 2024 ( uk. ). Campus Structure. https://www.brandonu.ca/campusplan/plan-frameworks/built-form-framework/campus-structure/
Büyükcan, T. ve Ejder, Y. (2015). Şehir Dışına Göç Eden Okullar: Eğitim Kampüsleri. Eğitim Bilim Toplum Dergisi,13(49), 9-31
Chapman, M. Perry (2006). American Places: In Search of the Twenty-first Century Campus. Greenwood Publishing Group.
Grodman, S. (1923). The Top 5 Benefits of Living on Campus. https://www.bestcolleges.com/blog/benefits-living-on-campus/
Keystone master studies (uk.). How to Build the Perfect Campus? https://www.masterstudies.com/articles/how-to-build-the-perfect-campus
Milli Eğitim Bakanlığı (2009). Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kampusleri Yönergesi 2618 saylı Tebliğler Dergisi.
Stuart O'Steen (uk.). What-İs-The-Difference-Between-College-University-And-Campus. Https://www.Quora.Com/
Turner, P. V. (1996). Joseph Ramée: International Architect of the Revolutionary Era. Cambridge: Cambridge University Press. p.190.
Harper, D. (2013)"Campus (n.)". Online Etymology Dictionary. Retrieved 20 December 2013.
Turner, P. V. (1984). Campus: An American Planning Tradition. Cambridge, Massachusetts: The MIT Press.
UniRank (uk.) Campus. https://www.4icu.org/glossary/campus/
Vocabulory.com. Campus. https://www.vocabulary.com/dictionary/campus