Merhametin Yitimi
Kemal Sunal'ın oynadığı 1986 yapımı “Garip” filmini hatırladınız mı? Kemal abi sokağa terk edilmiş öksüz kız çocuğuna hem babalık hem annelik etmişti. O filmi seyrettiğimiz zamanları hatırlıyorum da, bu toplumun manevi, kutsal, dokunulamaz dediğimiz değerlerinde nasıl bu kadar korkunç bir değişim oldu diye soruyorum. O zamanlarda da belki ülkede birtakım huzursuzluklar, sorunlar vardı ama sanırım yaşadığımız bu zamanlardaki gibi, bu denli saygınlığını yitirmiş ve onursuz bir hayat değildi. İnsanların kendi çocuklarını huzurla ve güvenle bize emanet ettiği zamanları hatırlıyorum ve şimdilerde yaşanılan korkunçluklar karşısında çok üzülüyorum. Peki bu nasıl oldu?
Garip filminde Kemal Sunal’ın o şerefli, merhamet dolu çabasını takdir eden bu toplum nasıl oldu da bu denli acımasız, merhametsiz, sapık, ölüm makinalarının kol gezdiği bir cehenneme dönüştü? Oysa ki en azından bir şeyler bizim için çok değerliydi, kutsaldı ve dokunulamazdı. Ama bugün geldiğimiz noktada inandığımız, bildiğimiz tüm değerler yıkıma uğramıştır. Peki bu nasıl oldu?
Bu ülkede her gün kadınlar ve çocuklar ya katlediliyor ya cinsel istismara uğruyorlar. Sadece insanlar değil, masum hayvanlar da katlediliyor. Sanırım bu meselelerin her seferinde ele alınışı kadar da insanı rahatsız eden bir şey yoktur. Peki ama gerçekten bizi mahveden, moral olarak çökerten, toplumsal birlik ve beraberliğimize, toplumsal huzurumuza bu denli yıkıcı zararlar veren bu korkunç ve tatsız gerçekleri tam anlamıyla ne zaman ele alacağız ve bu sorunlarımızın üstesinden gelebileceğiz? Ne zaman?
Elbette ki burada yığınla sebeplerden, çeşitli faktörlerden söz edebiliriz. Belki de benzeri olayları, öyle ki çok daha tüyler ürperten versiyonlarıyla karşımıza çıktığını hesaba kattığımızda, tüm bu olup bitenlerin dünyada da yaygın bir mesele olduğunu söylediğimiz vakit kendimizi küresel tesellinin bir parçasına indirgememiz mümkündür. Ama bu tek tek yaşadığımız acı gerçeği anlamamız için bir açıklama yolu olamaz. Peki suçlu kim? Evet, suçlu birileri vardır elbet! Ve sanırım bizi, hepimizi mahveden o “suçlu”yu hiçbir zaman göremeyeceğiz?
.........................
Hamit Ölçer, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Sosyoloji, Doktora öğrencisi