Okullarımıza Hafize anaları ve Hüseyin amcaları geri istiyoruz.
Prof.Dr. Abdurrahman Tanrıöğen
Eğitim yönetiminin temel amacı okulların etkililiğini artırmak yani okulun amaçlarına ulaşma derecesini yükseltmektir. Okul etkililiği üzerine yapılan araştırmalarda, etkili okulu yaratan koşullar ve etkili okulların özellikleri vurgulanmaktadır. Etkili okulların pek çok özellikleri arasında, araştırmaların çoğunda “güvenli ve düzenli bir okul çevresi” (safe and orderly environment) özelliği bulunmaktadır. Bu makalede son günlerde eğitim çevrelerinde en çok konuşulan konulardan birisi olan “okul temizliği” konusu tartışılacaktır.
Okul etkililiği ile temizlik arasındaki ilişki, okulun genel performansını ve eğitim-öğretim kalitesini doğrudan etkileyen faktörler üzerinden değerlendirilebilir.
Temiz bir okul ortamı, öğrencilerin fiziksel sağlığını koruması, hastalıkların yayılmasını engellemesi ve öğrencilerin devamsızlık oranını düşürerek, eğitimlerine sürekli devam etmelerini sağlaması bakımından okulun akademik başarısını artırıcı bir değişkendir.
Temiz ve düzenli bir ortam, öğrenciler ve öğretmenler üzerinde olumlu bir psikolojik etki yaratır. İyi bakılan bir okul, öğrencilere ve öğretmenlere değer verildiği duygusunu yansıtır ki, bu da motivasyonu artırıcı bir etkendir. Yüksek motivasyon ise okul etkililiği için son derece önemli bir unsurdur. Öte yandan kirli ve düzensiz bir ortam da dikkatin dağılmasına ve odaklanma sorunlarına neden olabilir. Öğrenciler daha temiz ve düzenli ortamlarda daha iyi odaklanarak derslere katılım sağlar, bu da öğrenme sürecini olumlu yönde etkiler.
Temiz bir ortam, öğrencilerin okula ve kurallara uyum sağlama konusunda daha disiplinli olmasına katkıda bulunabilir. Öğrenciler, çevrelerindeki düzeni koruma eğiliminde olduklarında, bu onların genel davranışlarını olumlu etkileyebilir ve sorumluluk bilinçlerini de geliştirebilir.
Temizlik, okulun içinde bulunduğu çevreye karşı imajını ve velilerin, toplumun okula olan güvenini de etkileyebilir. İyi bakılan ve temiz bir okul, veliler tarafından daha olumlu algılanır ve bu da öğrenci kayıtlarının artmasına, okulun genel prestijine katkı sağlar.
Yukarıda vurgulanan nedenlerle, temizlik ve hijyenin sağlanması okul etkililiği üzerinde önemli bir rol oynar.
Ülkemiz okullarında bugün yaşanan temizlik sorunu, aslında çocuklarımızın zihinlerini temizleme amacını taşıyan müfredat sorununun önüne geçmiş görünmektedir. Basından ve sosyal medyadan edindiğimiz izlenim, çocuklarımızın eğitim gördüğü ortamların çok hijnenik olmadığı yönündedir.
Bu sorunun kaynağı nedir? Niçin okullarımızda pedagojik olarak son derece sakıncalı olan bir sorun yaşanmaktadır?
Ülkemiz okullarında kadrolu hizmetli (hademe) bulundurma uygulaması, 2007 yılında yapılan düzenlemelerle birlikte Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), okullardaki temizlik ve güvenlik gibi hizmetlerin büyük ölçüde taşeron firmalara devredilmesine yönelik adımlar atmasıyla başlamıştır. Özellikle "Toplum Yararına Programlar" (TYP) kapsamında İŞKUR aracılığıyla geçici işçiler görevlendirilmiştir. Bu süreçle birlikte bazı okullarda hâlâ eski kadrolu hizmetlilerin görevlerine devam ettiği de görülmekle birlikte, okullarda kadrolu hizmetliler yerini büyük ölçüde taşeron işçilere ve İŞKUR'un geçici görevlendirdiği personellere bırakmıştır. İŞKUR’un gönderdiği temizlik elemanları sadece okulların açık olduğu süre içerisinde okulların temizliğini yapma sorumluluğunu taşıyorlardı.
2024-2025 öğretim yılı başında, okullarımızın temizlik sorununu çözmek amacıyla “İşgücü Uyum Programı”ndan yararlanmak yoluna gidilmiştir. Nedir bu İşgücü Uyum Programı?
İşgücü uyum programı (İUP)İU, genellikle işten çıkarılan veya işsiz kalan bireylerin yeniden istihdam edilebilmesini sağlamak amacıyla sunulan bir dizi hizmet ve eğitim programını içermektedir. Bu programlar, çalışanların mevcut becerilerini geliştirmelerine, yeni beceriler kazanmalarına veya farklı sektörlerde iş bulmalarına yardımcı olmayı hedeflemektedir. Bu program ülkemizdeki işsizlik sorununun önüne geçilebilmesi amacıyla hayata geçirilmiş yararlı bir girişim görünümündedir. Bu program ile, işini kaybedenlere, engellilere, ev hanımlarına ya da eski mahkumlara yeni işler bulmak ve onları hem ekonomik hem de toplumsal sisteme dahil etmek hedeflenmektedir.
İUP ile yukarıda belirtilen dezavantajlı gurupların yeni beceriler geliştirmeleri, kariyerlerine ilişkin rehberlik hizmeti ve psikolojik destek almaları ve maddi olarak desteklenmeleri üzerinde çalışılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında son derece olumlu ve yararlı bir girişimdir.
Ancak, okulların bu gruplara dahil olan kişilerce, düzenli ve sürekli olmaksızın yapılmasınıda önemli sorunlar bulunmaktadır. Şu anki uygulamada, bu gruplardan okulların temizliği için haftada sadece üç gün yararlanılmaktadır ve bu kişilere çalıştıkları her gün için 566 TL ücret verilmektedir. Haftada 1698 TL, ayda ise en fazla 8490 TL ücret alacak olan bu kişilerin okullara giderek sağlıklı bir temizlik yapmalarını beklemek gerçekçi değildir. Bu nedenle çoğu okul, temizlik personeli bulamamakta ve geçici bir önlem olarak ailelerden hem maddi hem de işgücü yardımı talep etmektedirler.
Pedagoji ile çok fazla ilgilerinin bulunmadığını tahmin ettiğimiz bu kişilerin gözümüz gibi sakındığımız çocuklarımızın öğrenim gördükleri okullara girmeleri de toplum tarafından pek hoş karşılanmamaktadır ve okullarımızın bir tehdit altında olduğu görüşü yaygınlık kazanmaktadır.
Okullarımızın temizlik sorununun temelinde, her alanda olduğu gibi, finansal yetersizlikler yatmaktadır. Temizlik sorununu çözmek, hem öğrencilerin sağlığı hem de eğitim ortamının verimliliği için kritik önemdedir. Bu sorun geçici önlemler alınarak değil, kalıcı ve köklü bir yapılanma ile çözülebilir. Atılacak adımların başında Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesinin artırılması gelmektedir. Ülemizin geleceği ve düzenin koruyucusu olacak gençlerin yetiştirilmesi misyonuna sahip olan okullarımızın daha iyi koşullarda eğitim-öğretim süreci yaşaması ve yaşatması için yeterli bir bütçenin ayrılması bir zorunluluktur.
Bakanlık eğitim sistemimizin içinde bir temizlik alt sisteminin bulunduğunu hiçbir zaman unutmamalı ve bu alt sistemin etkili ve verimli bir biçimde işlev görebilmesinin koşullarını sağlamalıdır. Bu koşullardan en önemlisi, eskiden olduğu gibi okullarda devamlı olarak bulunan ve okulun temizliğinden sorumlu olan hizmetlilerin istihdam edilmesidir. Bir başka deyişle, okullarımıza “Hafize Anaları nve Hüseyin Amcaların” geri dönmeleri arzu edilmektedir.
Okullarda devamlı olarak bulunması gereken temizlik elemanlarının istihdamı sorunu köklü olarak çözecek bir uygulama değildir ama ilk yapılması gereken iştir. Buna ek olarak, “eğitim ve farkındalık”, “temizlik ürün ve ekipmanları”, “atık yönetimi”, “öz denetim ve denetleme mekanizmaları”, “okul binalarının düzenlenmesi”, “kapalı alanların tasarımı” gibi temizlik sisteminin diğer boyutlaının de ciddi bir biçimde ele alınması ele alınmak zorundadır. Temel koşulu yerine getirilmesinden önce diğer temizlik boyutlarının tartışılması gereksiz görülmektedir.