HAZIR MIYIZ?
Yeni bir aya, yeni bir mevsime, yeni bir eğitim öğretim yılına ve yeni bir yıla hazır mıyız?
Yaz dönemini nasıl geçirdik? Öz değerlendirme yapabildiniz mi?
Yaşanılanları değerlendirip geleceğe umutla bakabiliyor musunuz?
Değişen, gelişen ve farklılaşan dünya içindeki yaşamımız, bugünden itibaren bizlere neler getirecek ve bizlerden neler götürecek merak ediyor muyuz?
Beklenti düzeyimiz önemli görünüyor. Önceki yazılarımda beklenti kuramından bahsetmiştim. Beklenti bir anlamda umut ve hayalleri de kapsıyor. “Ne kadar az beklenti, o kadar çok mutluluk” dense de ben beklentinin insan hayatında olmazsa olmaz olarak görüyorum.
Peki, insanoğlu ne tür beklentilere girebilir?
Sağlık konusunda beklentisi olabilir, iş konusunda beklentisi olabilir, okul konusunda beklentisi olabilir, sınıf ve arkadaşı konusunda beklentisi olabilir, ev ya da araba almak isteyebilirler, evlenmek isteyebilirler, şehir değiştirmek, ülke değiştirmek, savaştan ve zulümden kaçmak ve kurtulmak isteyebilirler. Suya ulaşmak isteyebilirler, akşam yiyeceği yemeğe, evine ekmek götürmeye umutla bakabilir, oğlunu askerden bekleyen anne olabilir veya ölümü bekleyen bir beden veya zihin bile olabilir…
Her bekleyiş bir umut ve bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Her beklenen şey bekleyen için önemlidir. Kıyaslanamaz, sorgulanamaz, eleştirilemez. Ne güzel söylemiş atalarımız;
“Elin yumruğunu yemeyen kendi yumruğunu balyoz zannedermiş.” diye,
O yüzden;
“El elin eşeğini türkü söyleyerek çağırırmış.”
“Herkesin derdi kendine ağırmış” derler de boşuna demezler.
Bu nedenle yargılamadan dinlemek, kabul etmek, anlamak ve anlaşılmak çok değerlidir.
Ama asıl değerli olan ise geleceğe hazır mıyız? Beklentileri karşılayacak emek, çaba ve gayreti gösteriyor muyuz?
Kalın sağlıcakla.
Kadir BAYŞU