Kırmızı Kitap ve Zeytin Ağacı Dizisi
Kendimi ve ‘insan’ı anlamaya çalışan biri olarak, ki bu çabayı hem profesyonelce hem de amatörce sürdürerek; hayatın içinde ve onun bana sundukları ile yoluma devam ediyorum.
Tamam mı?
Yok, hiçbir şey hiçbir zaman tamam değildir!.
Bunu bilmek beni rahatlatıyor doğrusu.. Ne ben ‘tamam’ım ne de siz!. Sizin tamam olup olmadığınız üzerine ahkam kesmek benim işim değil. Siz bilirsiniz.. Gerçi ben ‘insan’ı anlayarak kendimi anlama yolunda ilerlemeye çalışırken sizin kendiniz ve diğerlerini nasıl gördüğünüz ile de ilgileniyorum ister istemez.. Çünkü daha önce de yazmıştım; “Sen biraz ben, ben biraz sen” (1). Bizi birleştiren neydi peki? (Anımsamak isterseniz dipnotta linkini verdim).
Gerçi benim burada yayınlanan yazılarım hep bu konu üstüne.. Kendimi ve ‘insan’ı anlamak., Anlayıp da ne olacaksa!
İşte bunun için Zeytin Ağacı dizinin 2. Sezonunu izledim.. Keyifle izledim.. Arada ağlayarak izledim. Kendime göre anlamlar vererek, bağlantılar kurarak, çağrışımların yol açtığı yorumları yaparak izledim.. Sonra da sosyal medyada yer alan ‘izleyici yorumları’ ve ‘ilgili yazılara’ göz attım.
Siz de izlediniz mi?
Gerçi ben biraz geç izledim, temmuz ayında gösterimde iken değil yeni izledim (Netflix’e üye olmadığım için). Bu arada dizi başlayınca bana mesaj gönderip ev ödevimi hatırlatanlar oldu: Dizinin ilk sezonu ile ilgili değerlendirme yazılarımı (2 ve 3) okuyanlardan bazıları yine yazı yazmamı beklediklerini belirtti.
Dizinin ilk sezonu iki yıl önceydi, anımsatayım ve pek çoğumuz merakla ikinci sezonu bekliyorduk. İkinci sezonun da izleme oranı açısından; 52 ülkede ‘Top 10’ listesinde altıncı sırada yer aldığını öğrendim.
Eee.. yani dizi çok izlenmiş!. Birçok kişi izliyor ve eleştiri yapıyor.. Her zamanki gibi. Ben de her zamanki gibi gözlem yapıyor ve anlamaya çalışıyorum insan olarak ‘eleştiri yapma konusundaki doymak bilmeyen iştahımızı’!.
Bir terapist olarak tüm bu tepkilere bakıyorum ve;
Evet, böyle dememiz öğretildi bize.. Doğrusu ben hala ‘Hımmm’ dan sonrası için çaba harcıyorum. Dizinin dayandığı yöntem ve bazı psikolojik konulara ilişkin değerlendirmelerimi önceki iki yazımda açıklamıştım, tekrar etmek istemiyorum. (Bu yazıları okumak isteyenler için linkler aşağıda).
Dizinin bir yerinde C.G. Jung’un Kırmızı Kitap’ını görmeyeyim mi! (4) Tam da bugünlerde okuyup notlar alıp anlamaya çalıştığım - pek de anlamadığım- kalın kitabı görünce bam telime basıldı. Yazmasam olmaz!
İşte bence dizinin vermeyi amaçladığı ana mesaj bu : İnsan’ı anlamak.. Ama önce kendimizi anlamak!. Jung da Kırmızı Kitap’ta bunu yapmayı deniyor kendi ifadesine göre. Biz de onu anlayarak kendimizi anlamayı deniyoruz okuyucu olarak.
Hayat hikayelerimiz içindeki bağlantıları anlamaya çalışmak.. Görünen ile görünmeyen arasındaki bağları çözmeye, bilinenle bilinmeyeni bütünleştirmeye, şimdi ile geçmişi uzlaştırmaya, bilinç ile bilinç dışını arasındaki karanlık bölgeleri aydınlatmaya çalışmak..
Dizinin niyetini ben böyle okuyorum.. Çabasını böyle görüyorum.. Bunu yaparken ‘tamam’ olmasını, kusursuz olmasını, yanlışsız/hatasız olmasını beklemiyorum!
Beklemiyorum çünkü hayat böyle; hiçbir şey düşündüğümüz gibi olmayabilir.. Biz, sandığımız kişi olmayabiliriz… Her birimizin hataları/yanlışları olabilir.. Beklentilerimiz karşılanmamış olabilir vb.
Dizideki hikayeler, insanın bugünkü davranışlarını anlamada/anlamlandırmada geçmiş travmaların izlerini sürüyor… Görünmez bağları bulmaya çalışıyor.. Jung’un gerek ‘Bireysel bilinçdışı’ gerekse ‘Kollektif bilinçdışı’ kavramlarına dayanıyor, onlara göndermeler yapıyor (5)..
Jung’un dahil olduğu Derinlik Psikolojisinin ana hipotezleri; son yıllarda Nöro-psikoloji alanındaki çalışmaların ortaya koyduğu bilimsel kanıtlarla güçleniyor.. Bu konuda son zamanlarda okuduğum kitaplara ve geçmişimiz ile şimdi arasında ortaya konan ilişkisel bağlara girmeyeceğim. Çünkü zaten yazılarımın çoğu; üst kuşaklardan bize aktarılan (yaşantısal ya da genetik olarak) travmaların bilinçdışımızda kayıtlı olduğu ve yaşam yönelimlerimizden düşünce-duygu-davranış kalıplarımıza kadar bizi nasıl etkilediğine ilişkin.
İlgilenenler bilir.. İlgilenmeyenler kendi bildiği gibi eleştirmeye devam eder. Bu arada mesleki etik ve bilimsellikle ilgili kaygılar konusundaki görüşlerimi önceki iki yazımda belirtmiştim, aynı düşüncelerimi koruyorum.
Öyle ki dizinin adı olarak zeytin ağacı isminin seçilmesi gibi, ikinci sezonda nilüfer çiçeğinin öne çıkarılması bile anlamlı bence. Lotus (nilüfer çiçeği) bataklık ve çamurlu yerlerde açan tertemiz ve çok güzel bir çiçek olarak; geçmiş travmalarımızdan beslenip güçlenerek çıkabileceğimiz umudunu yeşertiyor..
Senarist ben değilim!. Diziyi savunma gibi bir niyetim de yok zaten. Ben sadece ‘her şeyde kusur ve hata arama kompleksimizin bizi, bu yaz günlerinde keyifle izleyip ana mesajları ve alabileceğimiz dersleri almaktan engellemesine üzülüyorum sadece.
Diziyi eleştirenler için kendilerine şu soruyu yöneltmelerini önerebilirim:
…
B.Y.
11 Ağustos 2024, Hasanoğlan
Referanslar:
(1) http://www.nirvanasosyal.com/h-1559-adleryan-bir-sorgulama.html
(4) Jung, C.G. (2015). Kırmızı Kitap (çev. O Gündüz), Kaknüs Yayınları.
(5) Kavut, Sevgi (2020), “Carl Gustav Jung: Kavramları, Kuramları ve Düşünce Yapısı Üzerine Bir İnceleme”. Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), (6 (2), s. 686.
Psikoloji-Sosyal Psikoloji11 Kasım 2024 10:10
Psikoloji-Sosyal Psikoloji06 Ekim 2024 20:44
Psikoloji-Sosyal Psikoloji23 Eylül 2024 13:09
Psikoloji-Sosyal Psikoloji18 Ağustos 2024 15:33