TERS YÜZ EĞİTİM
Yeni müfredat bir takım yenilikler getiriyor. Peki, bu yenilikler okullar tarafından iyi anlaşıldı mı? Yöneticiler ve öğretmenler değişimin farkında mı? Ne kadarını sahiplenecekler? Tüm bu soruların cevabı, umarım kocaman bir sıfır olmaz. Ve umarım 21. Yüzyıl yetkinliklerini 1968 model öğretim teknikleri ile vermeye çalışmayız.
Ders içeriğinin planlanması tüm eğitimcilerin birincil görevidir ve 40 dakikalık bir ders için en az bir 40 dakika daha çalışmak ve hazırlanmak gerekir. Son yıllarda sadece ders materyali olarak kitabın kullanılması, kitap üzerinden derslerin yürütülmesi, kitaptaki bilgiler ışığında ölçme ve değerlendirme etkinliklerin yapılması öne çıkan handikaplardandır.
Eğitimcilere yaşanılan sorunları sorduğumuzda; kazanımların fazla olduğunu, ders saatlerinin yetmediğini ifade ederler. Zaten, sadece okulların öğrenme ortamları olduğunu düşünürsek hiçbir zaman yetmeyecektir. Ancak, öğrenme artık her yerde ve her an gerçekleşebiliyor. Bu nedenle 1968 model yöntemleri bırakmamız gerektiğini ifade ediyorum.
Son 20 yıldır eğitim literatüründe sıkça rastladığımız ve önceki programlara yansıyan öğrenci merkezli eğitim modelinden bahsedilir. Ama uygulamaya ne kadar yansıdı burası da büyük bir soru işaretidir.
Peki, eğitimciler öğrenciyi merkeze alan, kendi hızında öğrenmesine olanak sağlayan ve öğretmenlere de sınıf içinde gerçekleştireceği etkinlikler için zaman kazandıran, aynı zamanda etkili ve uygulanması da kolay olan ters yüz edilmiş öğrenmeyi kullansalar?
Öğrencinin temel düzeydeki bilgilere sınıf dışında ve ders öncesinde ulaştığı, sınıf içindeki zamanınsa tartışma, uygulama ve problem çözme gibi becerilere ayrıldığı bir karma öğretim yöntemi olan ters yüz edilmiş öğretim yönteminin öğrenci, öğretmen ve ebeveynler için birçok avantajı bulunmaktadır.
Umuyorum ki yeni müfredat ile birlikte güzel ülkemin öğretmenleri farklı yöntem ve teknikleri uygulamaya geçirerek bilindik uygulamaların dışına çıkarlar. Ve umuyorum ki sadece ders ve test kitapları değil farklı eğitim materyalleri kullanırlar. Ve yine umuyorum ki her bir dersin 40 dakikasını ayrıntılı bir şekilde planlar ve uygularlar.
En büyük korkum ise biz eğitimciler geleceğin nesillerini yetiştirme sürecinde işimizi nitelikli yapmaz isek yapay zeka bunu elimizden alacak. Çünkü ve maalesef ki teknolojideki bu ilerleme eğitimin içine de hızlı bir şekilde girmeye başladı.
Lütfen unutmayalım! Aşağıda yazdıklarım öğretmen ve öğrenci için de geçerli.
Ders öncesi hazırlık; öğrenci neler yapacak, hangi ön öğrenmeleri gerçekleştirecek, derse gelmeden hangi görevler verilecek?
Ders içeriği ve 40 dakikanın ayrıntılı olarak planlanması; öğretmen ve öğrenci derste neler yapacak, üst düzey düşünme becerilerini geliştirici yapılacaklar planlanmalı?
Dersten sonra yapılacaklar; pekiştirme için hangi görevler verilecek, hangi ölçme ve değerlendirme etkinlikleri kullanılacak, bir sonraki dersle bağlantısı nasıl kurulacak ve bir sonraki derse öğrenci neler yaparak gelecek?
İşte bunlar ayrıntılı olarak planlanmalı ve nitelikli bir şekilde uygulanmalıdır.
Kalın sağlıcakla.