Zorluklara Meydan Okuma: KENDİNİ TOPARLAMA GÜCÜ
Neden hep daha küçük, daha yoksul ya da daha az beceri sahibi bir canlının illa güçsüz konumda olacağını varsayıyoruz? Oysa tüm zorluklara rağmen yaşama meydan okuyan canlılara ilişkin bir dolu örnek vardır. Örneğin saldırgan virüslerin genetik materyalinden bir kısmını koparıp kendisinin bir parçası haline getiren, böylece benzer bir virüsle karşılaştığında ona karşı daha güçlü bir mücadeleye hazır hale gelen bakteriler…Ya da uçabilen dinozorların havadaki çevik hareket yetenekleri sayesinde hayatta kalmaları… Ya da şunu düşünün: geçtiğimiz iki yüz yıl boyunca çok büyük ve çok küçük ülkeler arasında yapılmış olan savaşların sonuçlarını analiz eden Siyaset bilimci Ivan Arreguin-Toft, zayıf taraf büyük olan tarafın savaşmak istediği gibi savaşmayı reddederek, alışılmadık taktikler kullandığında zayıf olan tarafın kazanma oranının % 63.6 olduğunu hesaplamıştır.
İnsanlar yüzyıllar boyunca zorlukların üstesinden gelen, zorlayıcı yaşam deneyimlerine rağmen hayatta kalan, başarılı olan kahramanlarla dolu masallar, hikâyeler, destanlar anlatmıştır. Benzer şekilde bu satırları okuyan sizler de yaşamınızda bir dolu zorluklara göğüs germişsinizdir. İşte zorluklar karşısında pes etmeyip hatta yıkılıp tekrar yaşama kaldığı yerden devam eden insanlar için “kendini toparlama gücü” (resilience) kavramı kullanılmaktadır. Kendini toparlama gücü bireyin incinebilirliğini artıran dezavantajların veya örseleyici yaşantıların sonunda ortaya çıkan riskli durumlara koruyucu faktörlerin aracılığıyla uyum sağlayıp iyi oluşu devam ettirme ve geliştirme kapasitesi olarak tanımlanır (Karaırmak ve Işık, 2021; personal communication). Kendini toparlama gücünün ortaya çıkabilmesi için iki yapıya gerek vardır:
Risk faktörleri, olumsuz bir durumun ortaya çıkma olasılığını artıracak ya da olası bir problemin süregelmesine neden olacak etkilerdir; örneğin kronik bir hastalığa sahip olma, şiddete maruz kalma, toplum tarafından dışlanan bir aileye sahip olma, doğal afetlere maruz kalma, aile üyelerinden birini kaybetmiş olma gibi. Sözkonusu bu risk faktörleri insanı bir anda boşlukta bırakıp, yaşamını alt üst etmektedir. Ancak hepimizde kendini toparlama gücü potansiyeli var dolayısıyla mücadelecilik de öğrenilebilir, doğuştan gelmez. Bu noktada koruyucu faktörleri yani risk ya da zorluğun etkisini yumuşatan, azaltan ya da ortadan kaldıran ve sağlıklı uyumu ortaya çıkaran duygu, düşünce ve davranışları geliştirmemiz gerekir.
Peki kendini toparlama gücünü nasıl geliştirebiliriz?
Jack London ne güzel ifade etmiş: "Hayat iyi kartlara sahip olma değil, bazen kötü bir eli iyi oynama meselesidir.” Yaşam hepimize eşit şartlar sağlamaz ama bu yaşamı nasıl sürdüreceğimiz tamamen bizim kontrolümüzdedir.