Rol Psikolojisi: Maskeler Ardındaki Benliklerimiz
Hayat bir tiyatro sahnesi gibidir ve bizler bu sahnede farklı rolleri canlandıran oyunculardan farksız değiliz. Ailemiz, iş arkadaşlarımız, arkadaşlarımız ve toplumdaki diğer kişilerle olan ilişkilerimizde farklı kimlikler taşırız. Bu kimlikler, davranışlarımızı, tutumlarımızı ve duygularımızı etkileyerek kim olduğumuzu ve nasıl algılandığımızı belirler. İnsanın sosyal alandaki etkileşimine odaklanan rol psikolojisi, sosyal psikolojinin bir alt dalıdır ve bireylerin toplumdaki rolleri ve bu rollerin kişilikleri, davranışları ve duyguları üzerindeki etkisi ile ilgilenir. Bu alandaki çalışmalar, insanların sosyal normlara ve beklentilere nasıl uyum sağladıklarını, farklı rollerde nasıl davrandıklarını ve rollerin kimlik oluşumunda nasıl rol oynadığını inceler. Bu yönüyle rol psikolojisi, insanın gerçek benliği dışında davranarak takmak zorunda kaldığı maskeleri anlamlandırmaya çalışır. Bazen maskeler ardına gizlenerek yaşama tutunmak kolay gelir; bazen yaşam maskenin kendisi olur. Burada bahsedilen maskeler, bir kişinin kimliğini gizlediği anonimlik hali değildir; herkes sizin gerçekte kim olduğunuzu biliyordur. Buradaki maskeler, gündelik yaşamda oynamak zorunda olduğumuz rollerdir (öğrenci, öğretmen, eş, baba, kardeş vb.). İşte rol psikolojisi insanın maskelerini aralamaya yarayan bir aracıdır.
Neden Maskeler Ardına Gizleniriz?
İnsanlar, karmaşık sosyal varlıklardır ve kimliklerimiz tek bir kalıba sığmaz. Farklı ortamlarda ve farklı insanlarla etkileşim kurarken, farklı yönlerimizi öne çıkararak çeşitli roller üstleniriz. Bu rolleri yansıtan "maskeler" takmak, çeşitli nedenlere dayanabilir:
Ancak maskeler her zaman olumlu bir etkiye sahip değildir. Aşırıya kaçtığımızda, gerçek benliğimizi gizleyebilir, samimi ilişkiler kurmamızı engelleyebilir ve hatta kendimizi olduğumuzdan farklı biri olarak görmemize neden olabilir. Bu nedenle, maskelerimizin farkında olmak ve onları gerektiği gibi kullanmak önemlidir.
Bazı maskeler bilinçli olarak takılırken, bazılarını farkında olmadan yüzümüze yerleştiririz. Örneğin, iş yerinde profesyonelliğimizi korumak için "ciddi" bir maske takarken, evde ailenizle birlikteyken daha rahat ve kendiliğinden bir tavır sergileyebilirsiniz. Arkadaşlarınızla samimi ve eğlenceli bir ortamda rahatken, resmi bir ortamda daha çekingen ve utangaç davranabilirsiniz.
Bu maskelerin her birinin kendine özgü işlevleri vardır. Sosyal normlara uymamıza, başkalarıyla ilişki kurmamıza ve kendimizi korumamıza yardımcı olsalar da maskeler her zaman gerçek benliğimizi yansıtmayabilirler. Bazen bu maskeler o kadar kalıplaşabilir ki kendimizi ifade etmemizi ve özgünlüğümüzü kaybetmemize neden olabilirler. Ancak bazı maskelerin ardında yoğun bir travma geçmişinin izleri de görülür.
Geçmişimizi Neden Gizlemek İsteriz?
Geçmişimiz, kim olduğumuzu ve nasıl davrandığımızı şekillendiren önemli bir unsurdur. Ancak, bazı insanlar geçmişlerini gizlemeyi tercih ederler. Bunu yapmalarının birçok farklı sebebi olabilir:
Geçmişimizi gizlemek, kısa vadede bazı olumlu sonuçlar sağlayabilir. Örneğin, travmatik deneyimlerle ilgili duygusal acıdan uzaklaşmamıza veya başkalarının yargılamalarından korunmamıza yardımcı olabilir. Ancak, uzun vadede bu davranış, çeşitli olumsuz sonuçlara yol açabilir. Geçmişimizi gizlemek, kimliğimizle ilgili karmaşaya, utanç ve suçluluk duygularına, güvensizlik sorunlarına ve sağlıklı ilişkiler kurmada zorluklara neden olabilir. Geçmişi gizlemenin en kolay yolu ise aslında var olmayan veya gerçekteki kişiliğimizle çok az benzeşen maskeler takarak yeni bir karaktere bürünmektir.
Maskelerin Ardına Sığınarak Nasıl Sağlıklı İlişki Kurulabilir?
Maskeleri gündelik yaşamda çok kullanan biriyseniz farklı rollere girmeye de alışkınsınızdır. Elbette bahsedilen rollerden kastımız, kişilik bozuklukları veya sahte kimlikler değil, günlük hayattaki olağan rol değişimleridir. Bu rol değişimlerinde ilk adım, hangi maskeleri taktığınızın ve bunların sizi nasıl etkilediğinin farkına varmaktır. Farklı durumlarda nasıl davrandığınızı ve hangi duyguları hissettiğinizi gözlemlemek, maskenin ardına sakladığınız benliğinizi de geliştirecektir. İkinci aşama kabul evresidir.Herkesin farklı maskeler taktığını ve bunun normal olduğunu unutmayın. Kendinizi olduğunuz gibi kabul edin ve kendinizi başkalarıyla karşılaştırmaktan kaçının. Üçüncü aşamada farklı rolleriniz arasında denge kurmaya çalışın. Her zaman aynı maskeyi takmak zorunda değilsiniz. Farklı ortamlarda ve insanlarla farklı yönlerinizi gösterebilirsiniz. Burada önemli olan hangi maskeyi taktığınızdan ziyade bu maskeyle samimi şekilde özdeşleşmenizdir. Mümkün olduğunca samimi olmaya çalışın. Duygularınızı ve düşüncelerinizi açıkça ifade etmekten çekinmeyin. Değişime açık olun ve yeni roller denemekten korkmayın. Kişiliğiniz geliştikçe ve yeni deneyimler edindikçe, taktığınız maskeler de değişecektir.
Unutmayın, en önemli şey kendinizle barışık olmaktır. Farklı maskeler takmaktan korkmayın, ancak gerçek benliğinizi de asla kaybetmeyin. Çünkü bir kez maskenin arkasına saklandığınızda benliğinizin bir parçasında değişim olması, maskelere sürekli başvuruyorsanız benlik parçalanması yaşanması muhtemeldir.
Benlik Parçalanması Nedir?
Benlik parçalanması, kişilik bütünlüğünün bozulması ve benlik algısının parçalanması olarak tanımlanabilecek karmaşık bir psikolojik durumdur. Bu durum; travma, istismar, ihmal gibi zorlayıcı yaşam deneyimleri veya dissosiyatif bozukluklar gibi bazı ruhsal hastalıklar nedeniyle ortaya çıkabilir. Benlik parçalanması yaşayan bireyler, kimlik karmaşası, hafıza kaybı, gerçeklik algısında bozulma, duygusal kopma ve bedenden kopma gibi çeşitli semptomlar yaşayabilirler. Bu semptomlar günlük yaşamı zorlaştırabilir ve işlev görmeyi önemli ölçüde engelleyebilir. Benlik parçalanmasının bazı yaygın semptomları şunlardır:
Kimlik karmaşası:Kişi kim olduğunu, nereden geldiğini ve neyi temsil ettiğini bilemeyebilir. Gündelik hayatta birbirinden farklı rolleri yoğun şekilde deneyimleyen kişilerde bu rollerden bazılarına karşı yabancılaşma görülür. Yabancılaşma giderek roller arasında kopmaya neden olur ve maskeler ardına gizlenen benlik, kaotik bir forma bürünür. Kimlik, kendi içine çökerek maskelerden birini veya birkaçını kabul ederek diğerlerini reddedebilir. Bu durumda birey maskelediği benliğinde derin bir kimlik karmaşası yaşar.
Hafıza kaybı:Kişi geçmiş olayları hatırlayamaz veya anılara erişmekte zorlanabilir. Maskelerle yaşamaya alıştıysak bir maske ardına gizlediğimiz benliğimiz, farklı bir maskeyi takmamız halinde zorlanır. Bu zorlanma çoğu durumda rol gereği söylenen yalanları hatırlamakla kendini karakterize eder. Yalan söyleyen kişiler, olayları sürekli akıllarında tutmak zorundadır. Çünkü bir kez olay dizgisinin zaman çizelgesinde sapma olursa, bu kişinin güvenirliği zedelenecektir. Bir kişiye söylediğiniz yalan açığa çıktığında yapılan temel kaçış mekanizmalarından olan hafıza kaybı veya hatırlayamama durumu aslında maskeler ardına sakladığımız benliğimizin parçalanma belirtisidir.
Gerçeklik algısında bozulma:Kişi gerçek ve hayali olanı ayırt etmekte zorlanabilir. Maskeler bizim gerçeklik algımızı zedeleyerek aslında var olmayan olay ve olgulara inanmamıza neden olabilir. Bu durum gerçek ve yalan arasındaki ayrımın ortadan kalkmasına neden olur. Gerçek sandığımız yalanları bazı maskeleri kullanıp tekrarlayarak mantıklı açıklamalar yapsak da aslında gerçeklik algımız bozulmuş olacaktır.
Duygusal kopma:Kişi kendi duygularından veya başkalarının duygularından kopuk hissedebilir. Maskeler, bizim diğerine karşı hissettiğimiz insancıl duygularda azalmaya neden olabilir. Daha ruhsuz, duygusuz ve tepkisiz olabiliriz. Aleksitimi olarak karakterize edilen bu durum, maskeler ardına sığınıp sonuçta gerçek benliğini hangi maskenin ardına sakladığını bilemeyen kişinin yaşadığı duygusal kopma halidir. Bir kez duygusal kopma yaşarsanız benliğinizin parçalanması kolaylaşır.
Bedenen kopma:Kişi kendi bedeninden kopuk veya sanki dışarıdan kendisini izliyormuş gibi hissedebilir. Maskeler ardında yaşamaya alışkınsanız, “ben ne yapıyorum?” veya “benim burada ne işim var?” gibi soruları kendinize sormadan roller arasında kolaylıkla geçiş yapabilirsiniz. Bu durum bir süre sonra kendi bedenine daha yabancılaşmaya yol açan bir kopuşu da besleyebilir.
Farklı roller arasında yaşamak zorunda kalan herkes benlik parçalanması durumuyla karşılaşacak gibi bir şey söylemek doğru olmaz. Burada bahsedilen durum roller arasında yaşanan çatışmaların, kişinin gerçek benliğini ele geçirmesi durumudur. Benlik parçalanması tanısı, bir psikiyatrist veya psikolog tarafından yapılan kapsamlı bir değerlendirme ile konulur. Tedavi, altta yatan nedene ve semptomların şiddetine bağlı olarak değişir. Genellikle psikoterapi, ilaç tedavisi ve destek grupları gibi çeşitli tedavi yöntemlerinin kombinasyonu kullanılır.
Gündelik hayatta onlarca role sahip insanların ortak noktası, hangi rolün kendilerine gerçekten ait olduğunu bilememeleridir. Gerçekte hangi rol bizi tanımlar? Hangi role devam edersek mutlu bir yaşam süreriz? Hangi rolden sıyrılmak bizi hazza eriştirir? Gibi sorular sorarak kendimizi tanımlayan rolleri belirleyebiliriz. Kim olduğumuzu belirleyen rollere odaklanarak bu rolleri oynamak için taktığımız maskeleri de belirleyebiliriz. Önemli olan maske takmak değil, maskenin ardına gizlediğimiz benliğimizi yıkımdan korumaktır.
Psikoloji-Sosyal Psikoloji11 Kasım 2024 10:10
Psikoloji-Sosyal Psikoloji06 Ekim 2024 20:44
Psikoloji-Sosyal Psikoloji23 Eylül 2024 13:09
Psikoloji-Sosyal Psikoloji18 Ağustos 2024 15:33