PROF.DR. TUNCAY DİLCİ İLE ‘’ YAPAY ZEKÂNIN GELİŞİMİ” ÜZERİNE SÖYLEŞİ
Uğur Özeren: Sayın Prof.Dr. Tuncay Dilci , kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?
Prof.Dr. Tuncay Dilci:
1970 yılında Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde doğdu. Lise eğitimini 1989 yılında Kayseri Lisesi'nde tamamladı. Üniversite eğitimini 1994 yılında Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde Sınıf Öğretmenliği bölümünde lisans, 2009 yılında ise Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri bölümünde yüksek lisans ve doktora derecelerini aldı. Kariyerine Milli Eğitim Bakanlığı'nda öğretmenlik yaparak başladı, ardından sırasıyla Gaziantep Üniversitesi, Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Gazi Üniversitesi ve halen Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nde görev yapmaktadır. Uzmanlık alanı çocuklarda davranış bozuklukları ve dijital bağımlılıktır. Son 15 yıl içinde bu konularla ilgili olarak yaklaşık 450.000 aile ve eğitimciye konferanslar, seminerler ve bilimsel toplantılar düzenlemiştir. Akademisyen ve yazar olan Dilci'nin bu konuda 17 kitabı bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır: "Dijital Diyet Zamanı", "Dijital Bağımlılıkla Mücadele Rehberi", "Sağlıklı Dijitalleşme", "Dijitalİm", "Duyguların Yönetimi", "Çocuklarımızın Karakterine İnşa Ederken", "Dijital Dünyada Değersizsiniz" ve "Davranışların Bileşenleri". Ayrıca, Dilci'nin patentli yapay zekâ temelli DİjİTANALİZ adında bir dijital bağımlılık ölçüm aracı ve E-KA elektronik kişilik analizi sistemleri bulunmaktadır. Dilci, DİBAMDER (Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği) kurucu Genel Başkanlığı, TÜZDEV (Türkiye Üstün Zekâlılar Derneği) danışma kurulu üyeliği ve HEGEM (Türkiye Şiddetle Mücadele Vakfı) yönetim kurulu üyeliği gibi önemli görevler üstlenmiş ve ulusal-uluslararası düzeyde bilinçlendirme faaliyetlerine devam etmektedir. Akademik çalışmalarını hem Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nde hem de Gazi Üniversitesi'nde eş zamanlı olarak yürütmektedir.
Uğur Özeren: Yapay zekâ (Makine Öğrenmesi) ilk teorik çalışmalar hangi tarihte başlamış kabul edilir? İçeriğinde neler vardı?
Prof.Dr. Tuncay Dilci:
İlk yapay zekâ ve makine öğrenmesiyle ilgili teorik çalışmalar genellikle 1950'lerde başlamıştır. Alan Turing'in 1950 tarihli "Bilgisayarlar ve Zihin" makalesi, bu alandaki erken çalışmaların bir örneğidir ve zeki makinelerin oluşturulması ve düşünme yeteneğine sahip olup olamayacakları gibi konuları ele almıştır. Bu dönemdeki çalışmalar, yapay zekâ ve makine öğrenmesi alanının temelini oluşturmuştur.
İlk yapay zekâ çalışmalarında genellikle sembollerin manipülasyonu, mantıksal düşünme, problem çözme ve dil işleme gibi konular vardı. Bu çalışmalar, mantık ve sembolik hesaplama üzerine odaklanmış ve insan zekâsının temel özelliklerini modellemeye çalışmıştır. Turing'in çalışmaları, sembollerle ifade edilen mantık problemlerini çözmeye yönelikti ve zeki makinelerin nasıl oluşturulabileceği konusunda fikirler içeriyordu. Bu erken dönemde, yapay zekâ araştırmacıları genellikle zekâyı semboller ve mantık yoluyla anlamaya çalışıyordu.
Uğur Özeren: Yapay zekâ ile izlediğiniz takip ettiğiniz birçok konu sosyal medya olmak üzere heryerde karşımıza çıkıyor. Yapay zekânın kim tarafından ne ile temellerini atılmıştır?
Prof.Dr. Tuncay Dilci:
Yapay zekâ alanının temelleri, 1950'li yıllarda Alan Turing, John McCarthy, Marvin Minsky, Herbert Simon ve diğer bazı bilim insanları tarafından atılmıştır. Bu araştırmacılar, yapay zekâ alanının erken dönemlerinde sembollerle ifade edilen mantıksal hesaplama ve problem çözme alanlarında önemli çalışmalar yapmışlardır. John McCarthy özellikle, 1956 yılında "Yapay Zekânın Doğuşu" adlı konferansta yapay zekâ terimini tanıtmış ve bu terim o günden bu yana alanda yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu bilim insanları, yapay zekâ alanına temel oluşturmuş ve bu alanda önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Uğur Özeren: Yapay zekânın gelişim evrelerine ayırırsak nasıl bir tarihçe ortaya çıkar?
Prof.Dr. Tuncay Dilci:
Yapay zekâ tarihini evrelere ayırarak genel bir bakış sağladığınız için teşekkür ederim. Yapay zekâ alanındaki gelişmelerin zaman içindeki bu evrelerini daha ayrıntılı bir şekilde ele alabiliriz:
*Durağan Dönem (1970'ler-1980'ler):
Uğur Özeren: Derin Öğrenme ve Büyük Verilerle anlatılmak istenen nedir? Makine öğrenmesinin bağımsız hale gelmesi ile ilgili bir zaman var mıdır? Bu konu ile ilgili öngörüler var mı?
Prof.Dr. Tuncay Dilci:
Derin öğrenme ve yapay sinir ağları gibi yapay zekâ modelleri, büyük ve karmaşık veri setlerinden anlamlı bilgiler çıkarmayı hedefler. Bu modeller genellikle geniş veri setleri üzerinde eğitilir ve örüntüleri tanıyarak öğrenme yeteneklerini geliştirirler. Büyük veriler, geleneksel yöntemlerle işlenemeyecek kadar geniş ve çeşitli veri setlerini ifade ederler.
Derin öğrenme, karmaşık problemleri çözmek için büyük veri setlerinden öğrenme yeteneklerini geliştirir. Özellikle görüntü tanıma, doğal dil işleme, ses tanıma gibi alanlarda büyük başarılar sağlamıştır. Bu teknikler, yapay zekâ uygulamalarında daha doğru sonuçlar elde etmek ve daha karmaşık sorunları çözmek için kullanılır.
Makine öğrenmesinin tamamen insansız bir şekilde kendi kendine öğrenme ve gelişme yeteneğine sahip olması şu anda mümkün değildir. Ancak gelecekte bu yönde ilerleme kaydedilebileceğine dair umutlar vardır.
Öngörüler genellikle yapay genel zekâ (Artificial General Intelligence - AGI) üzerine yoğunlaşır. Bazı teorisyenler, bir noktada makine öğrenmesinin tamamen insansız hale gelebileceğini öngörmektedir. Ancak bu noktaya ulaşmak için teknolojik, etik ve güvenlik zorlukları gibi birçok engelin aşılması gerekmektedir. Teknolojik gelişmeler devam ettikçe, makine öğrenmesinin insan müdahalesinden daha bağımsız hale gelmesi olasılığı artabilir.
Uğur Özeren: Akıllara durgunluk veren ileri düzeydeki bu teknoloji, son 75 yılda çok farklı ilerleme basamakları ile son 10 yılda sürat koşucusu gibi çok hızlı ve geniş anlamda gelişim göstermiştir. Sizce yapay zekâ ileride insanlık için daha neleri kolaylaştıracak veya değiştirecektir?
Prof.Dr. Tuncay Dilci:
Yapay zekâ uygulamalarının insan hayatına yoğun bir şekilde girmesi, birçok yönde etkileyebilir. Bunlar arasında iş alanında verimliliği artırma, sağlık sektöründe daha doğru teşhis ve tedavi imkânları sağlama, kişisel asistanlar aracılığıyla günlük yaşamı kolaylaştırma ve otomasyon sayesinde işlerin daha hızlı ve verimli bir şekilde yapılması gibi etkiler bulunmaktadır. Ancak bu gelişmeler beraberinde bazı endişeleri de getirebilir, örneğin iş kayıpları, gizlilik ihlalleri ve yapay zekâ algoritmalarının önyargılı olması gibi konular önemlidir. Bu nedenle, yapay zekâ uygulamalarının etkilerini dengelemek için etik ve yasal düzenlemelerin önemi giderek artmaktadır.
Söz konusu duruma farklı bir bakış açısıyla bakıldığında: Yapay zekâ ileride birçok alanda insanlık için önemli faydalar sağlayabilir. İşte yapay zekânın insanlık için kolaylaştırabileceği veya değiştirebileceği bazı alanlar:
Yapay zekâ uygulamalarının sağlık hizmetlerindeki potansiyeli büyük ve çeşitlidir. İşte bu alandaki başlıca etkiler ve beraberinde getirdiği endişeler:
Bu önemli gelişmelerin yanı sıra, yapay zekâ uygulamalarının sağlık sektöründe kullanımıyla ilgili önemli endişeler bulunmaktadır. Bu endişeler arasında veri gizliliği, güvenlik, algoritmaların önyargılı olması ve insan doktorların yerini alıp almayacağı gibi konular yer almaktadır. Bu nedenle, yapay zekâ uygulamalarının sağlık sektöründe etkin ve etik bir şekilde kullanılması için düzenleyici çerçevelerin oluşturulması ve uygulanması büyük önem taşımaktadır. Etkin bir denetim ve yönetim mekanizması, sağlık hizmetlerinde yapay zekâ kullanımının faydalarını maksimize ederken riskleri en aza indirmeye yardımcı olabilir.
Ulaşım alanında yapay zekâ uygulamalarının kullanımı, birçok yönden ulaşım sistemlerini daha güvenli, verimli ve çevre dostu hale getirebilir. İşte yapay zekânın ulaşım alanındaki rolü ve beraberinde getirdiği bazı önemli konular:
Ancak, yapay zekâ uygulamalarının bu alandaki kullanımıyla ilgili olarak güvenlik, gizlilik ve etik konuların dikkate alınması önemlidir. Özellikle, otonom araçların güvenliği ve verilerin korunması gibi konular üzerinde titizlikle durulmalıdır. Ayrıca, yapay zekâ sistemlerinin doğru çalışması ve algoritmaların tarafsız olması da sağlanmalıdır. Bu şekilde, yapay zekâ ile desteklenen ulaşım sistemleri insanlar için daha güvenli, daha rahat ve daha verimli bir deneyim sunabilir.
Yapay zekâ destekli eğitim, öğrencilere daha kişiselleştirilmiş ve etkili öğrenme deneyimleri sunabilirken, eğitim sistemine çeşitli avantajlar getirebilir. İşte yapay zekânın eğitim alanındaki rolü ve karşılaşılabilecek bazı önemli konular:
Ancak, yapay zekâ uygulamalarının eğitimde kullanımıyla ilgili olarak bazı endişeler ve zorluklar da vardır. Özellikle veri gizliliği, öğrencilerin özel verilerinin güvenliği, yapay zekâ algoritmalarının önyargıları ve teknolojiye erişimde eşitsizlik gibi konular önemlidir. Bu nedenle, yapay zekâ uygulamalarının eğitimde kullanımıyla ilgili etik ve yasal standartların belirlenmesi, veri güvenliğinin sağlanması ve teknolojiye adil erişimin temin edilmesi büyük önem taşır. Bu sayede yapay zekâ, eğitim alanında daha olumlu ve etkili bir rol oynayabilir.
Hizmet sektöründe yapay zekâ uygulamaları, çeşitli avantajlar sağlayabilirken beraberinde bazı önemli endişeleri de beraberinde getirebilir. İşte hizmet sektöründe yapay zekâ uygulamalarının rolü ve karşılaşılan bazı zorluklar:
Bu endişeleri aşmak ve yapay zekânın hizmet sektöründe etik ve sorumlu bir şekilde kullanılmasını sağlamak için düzenleyici çerçeveler, güvenlik önlemleri ve insan denetimi gibi önlemler alınmalıdır. Yapay zekâ uygulamalarının kullanımıyla ilgili etik ve yasal standartların belirlenmesi ve uygulanması, bu alanda sağlıklı bir gelişim için önemlidir.
Yapay zekâ uygulamalarının tarım sektöründe kullanımı, çeşitli avantajlar sunarak tarımın verimliliğini artırabilir ve daha sürdürülebilir çözümler sağlayabilir. İşte bu alandaki avantajlardan bazıları:
Bu avantajlar, tarım sektöründe daha verimli, daha sürdürülebilir ve daha dirençli tarım uygulamalarının geliştirilmesini sağlar. Ancak, yapay zekâ uygulamalarının tarım alanında kullanımıyla ilgili bazı zorluklar da bulunmaktadır. Bu zorluklar arasında teknolojiye erişimde eşitsizlik, algoritmaların güvenilirliği ve çiftçilerin eğitimi gibi konular önemli yer tutar. Bu nedenle, yapay zekâ uygulamalarının tarım sektöründe başarılı ve etik bir şekilde kullanılması için dikkatli planlama, eğitim ve düzenleyici çerçevelerin oluşturulması gerekmektedir.
Yapay zekâ teknolojileri, güvenlik alanında birçok avantaj sağlayabilir. Ancak, kullanımıyla ilgili bazı endişeler ve zorluklar da vardır. İşte güvenlik alanında yapay zekâ uygulamalarının avantajları ve dikkat edilmesi gereken konular:
Avantajlar:
Dikkat Edilmesi Gereken Konular:
Bu konuların dikkate alınması, yapay zekâ uygulamalarının güvenlik alanında etik ve sorumlu bir şekilde kullanılmasını sağlar. Bu sayede teknolojinin insanlığa olumlu etkileri maksimize edilirken, potansiyel risklerin minimize edilmesi hedeflenir.
Uğur Özeren: Sayın Prof.Dr. Tuncay Dilci, değerli görüşlerinizi bizimle paylaştığınız için hem Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi ailesi adına hem de okuyucularımız adına çok teşekkür ederiz.
Yaşam Bilimleri12 Mayıs 2024 16:39
Yaşam Bilimleri11 Mart 2024 22:59
Yaşam Bilimleri19 Şubat 2024 18:22
Yaşam Bilimleri18 Ocak 2024 10:17
Yaşam Bilimleri26 Temmuz 2021 19:14