Özgürlük Üzerine
H.G. Ailenin özgür birey yetiştirmedeki önemi nedir?
M.B. Özgür kişilerin yetişmesi için ebeveynlerin “özgür ruhlu” olması gerekiyor. Bunun için de yapılacak ilk şey gelenekten gelen ve özgür kişilerin yetişmesini engelleyen kimi unsurlar ile hesaplaşmaktır. Eğer bu sorunlu unsurlar ile hesaplaşılmaz ise özgür kişilerin yetişmesi mümkün olmaz. Ancak yine de istisnai durumlar olabilir.
Gelenekten gelen sorunlu unsurlardan biri –belki de en önemlisi- ebeveynlerin çocuklar ile diyalog kuramaması, onları kendilerine ait olan her şeyi benimsetebilecekleri, diledikleri gibi yönlendirebilecekleri bir “nesne” olarak görmeleridir. “Çocuk sahibi olmak” ifadesi bunu en iyi şekilde dile ifade eder. Ebeveynler bu sahiplik duygusundan çıkıp, onlara bu hayatta kılavuzluk yaptıklarını, onların “iyi” ve “doğru” bir yaşam sürmesine yardımcı olmaları gerektiğini kavradıklarında, hem kendilerinin hem de çocukların(ın) “özgür ruhlu” kişiler olmaları konusunda bir adım atmış olacaklardır. Daha sonra yapılması gereken şey buna uygun bir pratiği ortaya koymaktır. Bu şekilde özgür kişiler yetişebilir ve “toplumun özgürleşmesine” katkı sunulabilir.
H.G. Okulun özgür birey yetiştirmedeki önemi nedir?
M.B. Michel Foucault iktidar ilişkilerinin şekillendiği önemli kurumlar arasında aileyi ve okulu görür. Aile konusunu önceki soruyu yanıtlarken ele aldık. Okul, resmi (veya resmi olmayan) ideolojinin/ideolojilerin hayat bulduğu önemli kurumdur. İdeolojilerin şekillendirdiği bir yapıda özgür kişilerin yetişmesi oldukça zor görünüyor. Maalesef okulun/okulların günümüzde böyle bir işlevi bulunmaktadır.
Bu ilişkilerin dışında kalınmak isteniyorsa başka bir ilişki biçimini, ideolojiyle şekillenmemiş, kendini (öğrencilere) egemen kılmayan bir ilişki biçimini geliştirmek gerekiyor. Bu da öğrencilerin soru sormasına tartışmaya/müzakereye etmeye açık olan bir ders pratiğini hayata geçirerek olur. Atılacak ilk adım okulların mimari tasarımlarının değiştirilmesidir. Öğrencilerin okulun yönetimine –belki veliler ile birlikte- katıldıkları bir modelin hayata geçirilmesi ikinci bir adım olabilir. Bu şekilde diyaloğun hayata geçtiği, öğrencilerin katılımının sağlandığı ve fikir ürettiği yaratıcı bir etkinlik gerçekleşebilir. Ancak öğrenciler ile gerçekleştirilen bu diyaloğun “seviyesini” iyi belirlemek gerekiyor. Yoksa okul özgürleştirici bir yer olmaktan çıkıp başka ideolojilerin zemini olabilir. Bu nedenle eğitimcilere önemli bir görev düşüyor. O da bunun “ölçüsünü” iyi belirlemektir. Eğer aile özgürleştirici bir etkide bulunabilirse ve okul da buna eşlik edebilirse özgür kişilerin yetişmesi mümkün hale gelebilir.
H.G. Rol-model olarak yetişkinlerin özgür bireyin yetiş(tiril)mesindeki önemi nedir?
M.B. Özgür kişilerin yetişmesi için rol-model alınacak kişilerin de özgür kişiler olması gerekiyor. Aile ve okul işlevlerini yerine getirdiğinde bunun daha kolay olacağı ortadadır. Sürekli kavga eden, didişen, sorunlarını şiddet uygulayarak çözmeye çalışan kişilerin olduğu bir toplumsal yaşam(a)da özgür kişilerin yetişmesini beklemek hayal olur. Öncelikle toplumsal barışın sağlanması ve okul ve okul dâhil bütün kurumsal yapıların özgür kişilerin yetişmesine uygun bir hale getirilmesi gerekiyor. Burada bir kurum olarak siyasete, siyasetçilere önemli bir rol düşüyor. Öncelikle onların bu konuda rol-model olması gerekmektedir. Televizyonlarda, sosyal medyada “kanaat önderi”, “fenomen” gibi nitelemelerle ortaya çıkanların özgür kişiler olması da önemli bir etken olacaktır. Ancak bunun zor olduğu ortada; zira mevcut durumda bu söylediklerimizin tersi gerçekleşmektedir. Göz önünde olan kişiler hem kendileri “özgür ruhlu” kişiler değiller hem de onları örnek alanlar. Bu durumun değişmesini istiyorsak buna uygun pratikler ortaya koymamız gerekiyor. Örnek alınacak rol-model kişilerin “özgür ruhlu” olması yetişecek kişilerin de “özgür ruhlu” olmasına etki edecektir.