Malcolm X adıyla bilinen İslamiyet’i seçtikten sonra adını el-Hac Malik el Şahbaz olarak değiştiren ve İslam’da evrensel insan hakları savunucularının son büyük örneklerinden biri olarak sayılmaktadır. Kısa ömrüne rağmen geçtiğimiz yüzyılın en fazla konuşulan liderlerinden biri olmuştur. Hayatının çeşitli dönemlerinde savunduğu fikirler zamanla değişse de onu takip eden, onun yolunda yürüyen insanların üzerinde aynı etkiyi oluşturmuştur. Malcolm’un hayatında önemli olan 3 büyük kırılma vardır. Birincisi, doğup büyüdüğü Malcolm Little dönemidir. İkinci dönem hapishane hayatı sırasında İslam Milleti Hareketi Lideri Elijah Muhammed’in öğretisi ile tanıştıktan sonra kendisini Malcolm X olarak adlandırdığı dönemdir. Üçüncü dönem ise İslam Milleti Hareketinden ayrılarak evrensel insan hakları savunuculuğunu üstlendiği ve hacca giderek gerçek İslam’la tanıştıktan sonra adını değiştirdiği el-Hacc Malik el-Şahbaz dönemidir.
1925 yılında Nebraska eyaletinin Ohama şehrinde doğmuştur. Babasını şüpheli bir tren kazasında kaybetmiştir. Annesi ve kardeşleriyle çok zor zamanlar geçirmiştir. Yaşadıkları bu sefalete dayanamayan annesi kardeşleri ile birlikte Malcolm’u koruyucu aileye vermiştir. Malcolm okulda mükemmelleşti. Okulda sınıf arkadaşları beyazdır. Bir gün öğretmeni Malcolm’a ne olmak istediğini sormuş ve o da avukat olmak istediğini söylemiştir. Bunun üzerine öğretmeni bir siyahın avukat olmayacağını onun ellerinin el işine yatkın olduğu için marangoz olabileceğini söyler. Diğer arkadaşlarına ise motive edici sözler söyleyerek onları teşvik eder. Malcolm’un hayatında önemli bir kırılma yaşanır. Okula ilgisini kaybeder ve kısa süre sonra örgün eğitimine son verir. Sokaklarda asi bir genç olur. Bulaşmadığı suç ve kabahat kalmamıştır. Çetelerle içli dışlı olmuştur. Böylece onun hayatında, yeraltı dünyasında ve hapishanelerde geçirilen bir dönem başlar. Bu dönemde Malcolm’un hiçbir ideolojik çabası yoktur; Tanrı’yı inkâr etmektedir ve sadece behimi arzularını tatmin peşindedir.
Malcolm X hırsızlık sonucu tutuklanarak 10 yıla mahkûm edilmiş ve ceza evine konmuştur. Bu dönem, Malcolm X’in hapishanede İslam Milleti Hareketi Lideri Elijah Muhammed’in öğretisi ile tanışarak İslam Milleti’ne ilk adım attığı ve sadece ABD’de yaşayan Afro-Amerikalıların haklarını savunduğu dönemdir. Malcolm Little’ı Malcolm X yapan süreç, cezaevinde ailesi aracılığıyla İslam’a geçmesiyle başladı denebilir. Siyahlar üzerinde ayrımcılığı zaten yaşayan ve gözlemleyen Malcolm’un cezaevinde başladığı arayış, İslam Milleti lideri Elijah Muhammed’le mektuplarla kurduğu ilişkiyle artık somut bir karşılık buluyordu. Bu dönemde Malcolm, kölelikten kalma “Little” soyadını bırakır, matematikte bilinmeyeni ifade eden “X”i soyadı olarak kullanmaya başlamıştır.
Wallace D. Fard adlı bir uyuşturucu satıcısı, Detroit’in siyah gettolarında verdiği vaazlarla epey bir kitle toplar. Kendisinin “bir peygamber olduğuna” ikna etti müritlerini. “Afro-Amerikalıların esasen zenci olmadıklarını, ‘köle tacirleri tarafından 379 yıl önce kutsal şehir Mekke’den çalınan kayıp Şahbaz kabilesi’ olduklarını” ilan etti. Kendini bir peygamber olarak sunup ismine Muhammed sözcüğünü ekledi. İslam Milleti’nin teolojisinin kaynağını oluşturan Fard’a göre, beyazlar iblistiler.
Elijah Poole ise Fard’ın ateşli ve etkin bir müridiydi. Fard bir gün tutuklanmamak için Chicago’ya kaçıp ortadan kaybolunca başvekil olarak onun yerine geçecek, Fard’ın aslında Tanrı olduğunu kendisine açıkladığını iddia edecekti. Bu yapının içinde Malcolm cezaevinden çıktı ve hareketin en etkin kadrosu haline geldi, Elijah Muhammed’in en çok güvendiği vekili oldu.
1952 yılında şartlı tahliye edildi. Tahliye edildikten sonra kısa zamanda hareketin en önemli aktörü hâline geldi. Onun etkileyici hitabetiyle karşılaşanlar o güne kadar Amerika’da beyazlara karşı bu denli öz güvenle ve cesurca konuşan bir başka siyaha rastlamadıklarını söyleyeceklerdi. Hareketin en meşhur siması olduğu yaklaşık 12 yıl içinde, siyahî üstünlüğüne inandığı “İslam Ulusu” (Nation of Islam) öğretileri doğrultusunda, siyah ile beyaz Amerikalıların ayrılması gerektiğini savundu. Sivil haklar hareketinin ırksal bütünleşme vurgularına ve sivil haklar hareketinin önemli liderlerinden Martin Luther King gibi isimlere karşı eleştirel bir duruş sergiledi.
Malcolm, Müslüman olmayan siyah Amerikalılara da seslenmeye çalışıyor, Afro-Amerikalıların onur ve özgürlüğünü kazanmasının yolunu açacak daha etkili ve kapsayıcı bir anlayışın yerleştirilmesi gerektiğini savunuyordu. İslam Milleti’nin Malcolm dışındaki şeflerinin derdi, iktidarı ürkütmeden taraftar toplamak, böylece gelirleri olabildiğince arttırarak kendi güvenli alanlarında sermaye biriktirmekti.
Malcolm X, Afro-Amerikan toplumu içinde popüler bir lider haline gelmiştir. Afrika ve Ortadoğu’daki diplomatik girişimleriyle gittiği ülkelerde bir devlet başkanı gibi karşılanmaya başlanmıştır. Sivil haklar hareketi içinde militan ve ödünsüz bir siyaset yürüten, anti-sömürgeci/anti-emperyalist gerilla hareketlerine açıkça destek veren ve siyasi iktidar karşısında sert bir muhalefet yürütüp geri adım atmayan bir kişilik olarak ön plana çıkmıştır. Bu durum cemaat içinde de huzursuzluklara neden oldu. Elijah, Malcolm’u oğlu gibi görmesine rağmen cemaatte bu durumdan rahatsız olan diğer üyelerin ve kendi oğullarının devreye girmesiyle zamanla araları açılmaya başlamıştır. Cemaati 100-200 üye sayılarından 100 binlere Malcolm getirmiştir. Bir çok mescidin açılışını yapmıştır. Bu durumdan istifade eden Elijah ve oğulları siyahların ve İslam Milletinin ekonomisini oluşturmuşlardır. Bir çok dükkan ve iş yeri açmışlar ve bir çok yerden zorunlu bağış toplamışlardır. İslam Milleti çok büyük paraların döndüğü bir ekonomi haline gelmişti. Ekonomik ilişkilerde de “tamamen siyahlara ait sürdürülebilir bir kapitalist ekonomi”, yani ırk ayrımcılığına dayalı bir tür siyah kapitalizmi savunuluyor, örgütün hızla artan üye sayısı, aidatlar, “zorunlu” bağışlarla İslam Milleti akçeli işlerde de hatırı sayılır bir rantı kontrol etmeye başlıyordu. Malcolm’un konuşmalarında kullandığı dil ve üslup devletin ileri gelenlerini rahatsız etmektedir. Cemaatte bu gelirini ve kurduğu düzeni bozmak istemediğinden Malcolm’u defalarca daha yumuşak konuşması, ulusal devlet hakkında konuşmaması konusunda uyarılmıştır.
Malcolm’un İslam Milleti’nden kopuşunda, onun sivil haklar hareketi konusundaki tutumunun İslam Milleti’nden farklı oluşunun ve teolojik konulardaki arayışlarının etkisi belirleyici olmuştur. Fakat bunun yanında, Elijah Muhammed’e bağlılığında bazı soru işaretlerinin oluşması da önemli bir etkendir. Örneğin, Elijah yanında çalıştırdığı altı sekreterine de kutsallık kisvesi altında tecavüz etmiştir. İlk zamanlarda, bu tecavüzler her yerde duyulunca Elijah’ı aklamak için Malcolm epey bir çaba sarf etmiştir.
1963’te Kennedy suikastı hakkında yaptığı yorum nedeniyle tepki toplayan Malcolm; özetle dünyada şiddet yaratan Amerika’nın başka bir şiddet ile vurulmuş olmasına şaşmamak gerektiğini bunun bir “tavukların eve tünemesi” (chickens coming home to roost) olduğunu söylemiştir. Mensubu bulunduğu İslam Milleti Örgütü Malcolm X’i bu yorumundan ötürü kınadı ve 90 gün kamu önünde konuşmasını yasaklanmıştır.
Malcolm X’in hayatında hac, önemli bir dönüm noktası olmuştur. Hac görevini yerine getirdikten sonra ismi ile birlikte düşünceleri ve davası da değişmiştir. Malcolm’un yeni ismi artık el-Hacc Malik el-Şahbaz olmuştur. Hacda Evrensel İslam’ı keşfettikten sonra istisnasız bütün insanların haklarını savunmak için mücadeleye başlamıştır. İslam ona, o güne kadar savunduğu siyah milliyetçiliğini bir kenara bırakarak insan hakları konusuna tevhit penceresinden bakıp bütün insanlığı, bir olan Allah’ın yarattığı tek bir aile olarak sevgiyle kucaklamayı öğretmiştir.
Malcolm X’in hayatındaki, sonuçları itibarıyla belki de en etkili olay hac olmuştur. Malcolm X hacda, İslamiyet’in Amerikalıların bir türlü çözemediği ırk ayrımcılığı problemini çözdüğünü görür. Beyaz adamın bu çözümden örnek alması gerektiği kanaatine ulaşır. Amerika’ya bir mektup göndererek düşüncelerindeki değişimi açıklar. Bu durum herkeste şok etkisi yaratır.
Malcolm bu ziyaretlerinde yalnız değildir. Amerikan ajanları tarafından her hareketi takip edilmiştir. Malcolm Amerika’ya döndükten sonra sadece siyahlarla değil beyazlarla da çalışmak istediğini belirtmiştir. İnsan hakları ve eşitlik konusunda herkesle, bütün kurumlarla çalışabileceğini belirtmiştir. İslam Milleti Malcolm’un bu çıkışı sonrasında güç kaybetmeye başlamış, artık Malcolm cemaatin varlığını tehdit edecek noktaya gelmiştir.
İslami bilgi ve görgüsünü arttırırken bir yandan da her kesimden insanla, gazeteciler, öğrenciler, parlamento üyeleri, elçiler ve hükümet yetkilileriyle bir araya gelerek onlara Amerika’daki ırk meselesi hakkında bilgi vermiştir. İslam milleti teşkilatından ayrıldıktan sonra Malcolm; dar, lider kültüne dayalı ve siyasi vizyonu gerçeklikten uzak bir hareketin karizmatik ve etkileyici bir hatibinden, dini bilgisi artmış ve siyasi-politik vizyonu derinleşmiş uluslararası bir figür haline gelmiştir. 1964'te Afrika'ya yapılan iki ziyaretin ikincisinde, Afrika birliğini, uluslararası işbirliğini ve ekonomik kalkınmayı desteklemek için kurulmuş bir hükümetler arası grup olan Afrika Birliği Örgütü'ne hitap etmiştir. 1965 yılında Afro-Amerikan Birliğinin, siyah Amerikalıların durumunu uluslararası bir konu haline getirmek ve gelişmekte olan ülkeleri bu konu etrafında toplamayı amaçlamıştır. Malcolm hem Müslümanları hem de yıllarca hor görülmüş, ezilmiş siyahları harekete geçirecek bir tehlike olarak görülmüştür. Artık Amerika Birleşik Devletlerinin Malcolm’u ulusal bir tehdit olarak görmesine neden olmuştur. Bir yandan FBI, CIA, NYPD’in sürekli takibi bir yandan Elijah Muhammed’in fanatik takipçilerinin tehdidi ile geçen 11 ay. Suikasttan bir hafta önce evine molotof kokteyli atılmış, kendisinin ve çocuklarının canına kast edilmek istenmişti. Buna rağmen Malcolm ölümünden önceki o son bir haftada programlarını iptal etmeyerek davet edildiği toplantılara katılıp konuşmalar yapmıştır.
21 Şubat 1965'te Harlem'deki Audubon Balo Salonu'nda bir konferans verirken Malcolm suikasta kurban gitmiştir. İslam Milletinin üç üyesi cinayetten hüküm giymiştir. Ancak yıllar sonra cinayet bir belgesele konu olmuştur. Tutuklanan iki kişinin masum olduğu ortaya çıkmıştır. Diğer tutuklu ise her şeyi itiraf ederek Malcolm’u 5 kişi öldürdüklerini belirtmiştir. Toplanan deliller ışığında Malcolm davası Amerika’da tekrar görüşülmeye başlanmıştır.
Malcolm X’in suikasti, fikirleri ve konuşmaları siyah milliyetçi ideolojinin ve Kara Güç hareketinin gelişmesine katkıda bulundu ve 1960'larda ve 70'lerde Afrikalı Amerikalılar arasında özerklik ve bağımsızlık değerlerinin popülerleştirilmesine yardımcı oldu.
Malcolm çocukluk yıllarında sokaklarda terör estirmeye başlaması ile birlikte kendisini suç örgütlerinde hep ön sıralarda bulmuştur. Onu bu kadar hırçın yapan cesareti ve korkusuzluğu olmuştur. Bu özelliklerini İslam Milleti hareketine girdikten sonra da devam ettirmiştir. Malcolm dini bir gruba üye olmasına rağmen dini yönüyle değil siyah milliyetçiliği ve siyasi kimliği ile ön plana çıkmıştır. Hareketin dini yönünden çok ideolojik fikirlerine daha çok yoğunlaşmıştır.
Malcolm İslam Hareketine katılmadan önce yüzlerle ifade edilmektedir. Malcolm İslam Milletine dâhil olduktan sonra hitabeti ile kısa zamanda insanların dikkatini çekmiş ve onların sempatisini kazanmıştır. Daha önce kimsenin cesaret edemediği sözleri korkusuzca dile getirmiştir. Elijah ona olan bu ilgiyi fark ederek Malcolm’u İslam Milleti’nin ulusal sözcüsü yapmıştır. İslam Milletine üye sayısı kısa zamanda yüz binlere ulaşmıştır. Malcolm’un konuşmaları salonlara sığmamıştır. Bir gün siyah bir vatandaşın polis tarafından şiddete uğradığını ve tutuklandığını haber almış ve İslam Milleti üyesi arkadaşlarını arkasına alarak karakolu basmış ve yaralı arkadaşlarını alarak hastaneye götürmüşlerdir. Polise bu zamana kadar bir siyahın karşı geldiği ve önünde korkusuzca dikildiği görülmemiştir. Bu ve buna benzer siyahları koruyucu davranışları Malcolm’u daha tanınır bir hale getirmiştir. Malcolm’un hararetli konuşmaları günden güne taraftarlarını ve İslam Milleti hareketi üye sayısını arttırmıştır. Malcolm bu görevi süresince eşini çocuklarını ihmal etmiş ve kazandığı bütün parayı yine cemaate bağışlamıştır. İslam Milleti hareketinin varisi olarak anılmaya başlandıktan sonra cemaatin içinden uzaklaştırılmaya başlanmıştır. Malcolm İslam Milleti hareketinden ayrıldıktan sonra hala insanların ilgi odağı olmuştur. Taraftarları da İslam Milleti’nden ayrılarak Malcolm’un hareketine katılmıştır. Düşünceleri fikirleri insanlar tarafından benimsenmiştir. İnsanlar onun dürüstlüğüne inanmış ve ona güvenmişlerdir. İslam Milleti cemaati altın yumurtlayan tavuğunu kaybetmenin etkisiyle kan kaybetmeye devam etmiştir. Malcolm kendisine yöneltilen tehditlere asla boyun eğmemiş, özgür olduktan sonra Amerika Birleşik Devletlerine ve beyaz ırka daha da sert eleştirilerde bulunmuştur.
Hac ziyaretinden sonra gerçek İslam ile tanışmış ve bütün inanç sistemi değişikliğe uğramıştır. İslam’ın Evrenselliğinden etkilenerek hiçbir ırkın diğer bir ırktan üstün olmayacağını çevresine ve Dünya’ya yaymıştır. Hatta halkların barışı için Amerika’nın ihtiyacı olan bu düşünceyi son nefesine kadar savunmuştur. Yine defalarca ölüm tehditleri almasına rağmen ve bir hafta önce evi kundaklanmasına rağmen evrensel barış için son konuşmasına gitmiş ve orda hayatını kaybetmiştir. Aslında ölümü ile belki de başlattığı hareketin daha büyük olmasını sağlamıştır. Vefatından 55 yıl geçmesine rağmen sessiz çoğunlukların sesi olmuştur.
Malcolm’un kişiliğine baktığımızda cesareti, korkusuzluğu, ustaca hitabeti ve insanları etkilemesi, savunduğu doğruların bir gün yıkıma uğratarak yerine yeni düşünceleri savunması yenilikçiliğini ve dönüşümünü ön plana çıkarmıştır. Ayrıca kendisini davasına adayarak cebinde 5 dolar dahi olmadan hayata gözlerini yumması onun davası ve inandıkları için nasıl fedakâr olduğunun bir göstergesidir.
Malcolm X Amerika Birleşik Devletleri’nde siyahların beyazlar tarafından aşağılandığı, toplumda ikinci plana atıldığı ve sömürüldüğü dönemde dünyaya gelmiştir. Her gün sokaklarda bir siyahın aşağılanmasına ya da beyazlar tarafından şiddet görmesine şahit olmuştur. Siyahlar genellikle evde ya da çiftliklerde hizmetkâr olarak kullanılmaktadır. Malcolm kendisinin siyah olması nedeniyle okul hayatında bu aşağılanmayı çok derinden hissetmiştir. Bu nedenle yaşamının büyük bir bölümünde beyazlardan nefret etmiş ve her fırsatta bunu onlara göstermiştir. Elijah Muhammed onun bu nefretini körükleyerek siyahları etkilemesine fırsat sunmuştur. Siyahlar Malcolm’a kadar beyazlara karşı sesini yükseltememiştir. Beyazlara dur diyecek, onların bu yaptığı ırkçı politikaya siyah ırkçılık hareketi ile Malcolm meydan okumuştur. Malcolm sessiz çığlıkların sesi olmuş hiç kimsenin söylemeye cesaret edemeyeceği sözleri söylemiştir. Etrafında hızla siyahlar toplanmış ve birleşmiştir. Bu nedenle Malcolm karizmatik liderle ilişkilendirilebilir.
Karizmatik liderler demokratik bir yaşam felsefesine ters düşerler. Ama gene de zaman zaman ortaya çıkıyorlar. Robert Tucker karizmatik liderlerin oluşumunu şöyle özetlemiştir: Karizmatik lider ekonomik, sosyal, politik ya da dinsel gerilim anlarında öne fırlar.
Malcolm yaşamı boyunca üç uç fikir taşımış bir liderdir. Little döneminde çetelerde liderlik sergilemiş olsa da asıl liderlik vasfını Malcolm X ve Şahbaz dönemlerinde göstermiştir. Her iki dönemde birbirine zıt düşüncelerde olmasına rağmen konuşması ve insanları hitabeti ile büyüleyerek peşinden sürüklemiştir. Malcolm İslam Milleti üye sayısını bir anda yüz binlere taşımıştır. Aynı şekilde İslam Milletinden ayrıldıktan sonra evrensel insan haklarını savunmaya başladığında destekçileri bir anda artmıştır. 11 aylık süre içerisinde İslam Milleti’ni ve Amerika Birleşik Devletlerini fikirleriyle kokutmuştur. Bu nedenle suikasta kurban edilerek susturulmuştur. Sözleri ve fikirleri hala güncelliğini koruyarak insan hakları savunucuları tarafından lider olarak görülmektedir. Bu nedenle Malcolm’un cezbedici bir manyetizma ve aşırı bir kendine güven duygusu karizmatik lider olmasında etkilidir. Bunlar ona izleyicilerini kelimenin gerçek anlamında büyüleme olanağı verir; öyle ki, önerdiği belli düşünce ve davranışlarla ilgili kimi kuşkuları bile olsa, izleyiciler ona tutkuyla bağlanır, körü körüne itaat eder ve muazzam bir coşku duyar.
Malcolm Müslüman olduktan sonra gerçek İslam’ın insanlar arasında ayrım yapmadığını ve ırkçılığı yasakladığını öğrenmiştir. Amerika ve Dünya’da ezilen halkların ihtiyacı olan ve onları kurtarışa erdirecek fikrin bu olduğunu savunmuştur. İslam’ın Evrensel İnsan Hakları savunucusu olduğunu gittiği her yerde belirtmiştir. Malcolm eşini ve çocuklarını bu fikirlerini insanlara ve takipçilerine ulaştırabilmek için gece gündüz demeden çalışmıştır. Çok sayıda ölüm tehdidi almasına rağmen bir adım bile geri atmamıştır. Geçmişte kavgalı olduğu Martin Luther King gibi sivil hareketlerin savunucularına ortak çalışma teklifinde bulunmuş, insanlığa faydalı olan her türlü fikre ve STK’larla çalışmaya açık olduğunu belirtmiştir. Malcolm sözleriyle, gerçekleştirdiği toplantılarla milyonları etkisi altına almıştır. Evi kundaklanmış ve ailesi ile ölümden dönmüştür. Bunun üzerine çalışmalarına ara vermemiştir. Bir hafta sonra öldürüleceğini hissetmesine rağmen son toplantısına katılmış ve hayatını kaybetmiştir. İnsanların özgürlüğü ve hakları için hayatını feda etmiştir. Ölümünün ardından 55 geçmesine rağmen fikirleri ve takipçileri her geçen gün artmıştır. Malcolm’un fikirleri günümüzde yaşamakta ve insan hakları savunucularına ilhan kaynağı olmaktadır. Malcolm bu yönleriyle Hizmetkar Liderlik ile ilişkilendirilebilir. Hizmetkârlık anlayışı, bir kimsenin kendisini herhangi bir çıkar gözetmeksizin başkalarına adaması, onların ihtiyaçlarını karşılaması ve onlar için yaşaması anlamına gelmektedir. Kendisini sıfır noktasında gören, benlik kavramını aşmış yani “ben” kavramında önce “biz”, “sen”, “siz” kavramına odaklanmayı başarabilmiş olmayı içeren bir anlayıştır (Fındıkçı, 2009:378). Hizmetkar lider Patterson’a göre bir örgütte çalışanlarına odaklanan, onları öncelikli gören bir lider olarak tanımlamıştır ve bu tanımı destekleyen kişisel özellikleri belirtmiştir. Bunlar alçakgönüllülük, ahlaki sevgi sahibi, fedakâr, vizyon sahibi, güven verici, takipçilerini (çalışanlarını) güçlendiren ve onlara hizmet eden bir kişidir. Malcolm, El Hacc El Sahbaz olduktan sonra hizmetkar lider olma özelliklerini göstermiştir.
KAYNAKÇA
Amerika'ya Meydan Okurken (Çevirmen- Derleyen Buğra Özler, 2018, Pınar Yayınları)
Bakan, İ., & Doğan, İ. F. (2012). Hizmetkâr Liderlik. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi.
Demircioğlu, E. C. (2015). Karizmatik Liderliğin Yönetsel Açıdan Değerlendirilmesi. Uluslararası Akademik Yönetim Bilimleri Dergisi, 1 (1), 52-69
https://tr.wikipedia.org/wiki/Malcolm_X
https://www.timeturk.com/malcolm-x/biyografi-797167
https://www.netflix.com/tr/title/80217478
https://www.sabah.com.tr/malcolm-x-kimdir
Kaya, İ.,& Erdik, C. (2014). Kullandıkları Öğretme Stratejilerine Göre Sahip Liderlik Türleri. GEFAD / GUJGEF, 34(2): 15,185-209
Köklerimiz / Afro-Amerikalılar'ın Tarihi (2017, Beyan Yayınları),
Malcolm X, Spike Lee tarafından yönetilen, Afrikalı-Amerikalı aktivist Malcolm X'in hayatını anlatan 1992 yapımı biyografi filmi.