MİZAÇ ÜZERİNE
H.G: Mizacın insan doğasındaki ve gelişimindeki yeri ve önemi nedir?
M.B: İnsanın bir olanaklar varlığı olduğunu söylemiştik. Kimi olanakların “olumlu” kimilerinin ise “olumsuz” bir yapıya sahip olduklarını belirtmiştik. İnsana ait bu olanakların kullanılmasında doğuştan getirilen bazı özelliklerin etkili olduğunu söylemek gerekiyor. Bu çerçevede mizacın insan doğasına ait önemli bir özellik olduğu görülüyor. Buna bir anlamıyla huy veya karakter de denebilir. Bunu Platon Devlet eserinde “bir insanın hamurunda, mayasında filozofluk varsa filozof olabilir” diyerek açıklar. Yani kişinin mizacında (varoluşunda, özünde, karakterinde, eğilimlerinde) bir şey olma potansiyeli varsa olur. Ancak bu her zaman böyle olacak anlamına gelmez. Bunun olabilmesi için mizacına, yapısına uygun olan bir ortamın oluşması gerekir. Ancak mizaç her zaman olumlu bir şeyi ifade etmez. Bazen “olumlu” olanakların gelişmesine engel olabilir. Aristoteles’in Nikhomakhos’a Etik kitabının sonlarında “bazı insanların eğitilemeyeceğini” söylemesi buna örnek olarak verilebilir. Yani bazı insanların mizacı, yapısı eğitimle değişip gelişebilmesine uygun olmayabilir. Bizde de “can çıkar huy çıkmaz” diye bir söz vardır. Yani bir anlamda yapısal olarak getirdiğimiz bazı özellikler bizi farklı şekillerde belirlemektedir. Görüldüğü üzere mizaç ile insanın olanakları arasında önemli bir bağ vardır. Yani mizaç bir anlamda insan doğasının yapılanmasının temel bir unsuru olarak görülebilir.
H.G: Mizaç değişebilir mi? Değişebilirse bu insan doğasını nasıl etkiler?
M.B: Kimi yönlerden doğuştan getirdiğimiz bazı özelliklerimizi biçimlendirebiliriz. Ancak bunun zorlu bir süreç olduğunu görmek gerekiyor. Bunun için kendimizi tanımaya, kendi olanaklarımızı görmeye, bir anlamda kendimizle yüzleşmeye ihtiyacımız var. Bu elbette ki huyumuzu, eğilimlerimizi, yapımızı, yani mizacımızı tanımak demektir. Bunu yapabilirsek kendimizi geliştirebilir ve yenileyebiliriz. Bu kolay bir şey değil elbette! Ancak en azından buna yönelik bir çaba bize farklı ufuklar açabilir. Benim sıkça söylediğim gibi: “Felsefe kendinin yıkımıdır. Kendini yıkıp, sürekli yeniden kurmaktır!” En azından kendimizi yıkıp yeniden kurma çabası içinde olabiliriz. Bunu göze aldığımızda ancak yeni ve elbette farklı imkanları görebiliriz. Aksi takdirde “kendimizi gerçekleştirmemiz” mümkün ol(a)maz. “Kendini gerçekleştirmek” her zaman farklı imkanları görerek, kendimizdeki imkanları görerek, kendi potansiyelimizin farkında olarak eylemde bulunmak demektir.
Psikoloji-Sosyal Psikoloji11 Kasım 2024 10:10
Psikoloji-Sosyal Psikoloji06 Ekim 2024 20:44
Psikoloji-Sosyal Psikoloji23 Eylül 2024 13:09
Psikoloji-Sosyal Psikoloji18 Ağustos 2024 15:33