Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular İletişim
Bruno Latour’dan Hareketle Bilimsel Teoriler ve Toplumların Gelişim Süreçleri

Bruno Latour’dan Hareketle Bilimsel Teoriler ve Toplumların Gelişim Süreçleri

Sosyoloji 06 Mayıs 2023 21:10 - Okunma sayısı: 1.203

Doç. Dr. Muhammet Özdemir

Bruno Latour’dan Hareketle Bilimsel Teoriler ve Toplumların Gelişim Süreçleri

Son zamanlarda öne çıkan çağdaş Fransız filozoflardan Bruno Latour’un “aktör ag” teorisine göre, toplumsal deneyimler ile bu toplumlarda üretilmiş her türlü bilgi ve uygarlık ürünü arasında karmaşık bir etkileşim ağı bulunmaktadır. Toplumları oluşturan bireylerin ve grupların gereksinim, çalışma, iletişim ve yönelimlerinden meydana gelen deneyimler bilim, teknoloji ve inançları belirleyici vektörel bir total etkenler bütünü meydana getirmektedirler. Bilim elbette psikoloji ve sosyolojiye indirgenemez, ama sosyal psikolojik vakıalar ile bilimsel teoriler ve teknolojik ürünler arasında genellikle örtüşen bir bağlantı bulunabilmektedir. Yani insan her şeyin merkezindedir. Buna bilim de dâhildir. Sermayenin yatırımını yönlendiren temel etken de esas itibariyle bu bağlantıdır. Şu halde Latour’a göre bakıldığında Newton fiziği Büyük Britanya ve Batı Avrupa’nın sosyal yapısı ve Kuantum fiziği de ABD’nin sosyal yapısıyla mı ilgiliydi? İlki belirlenimi, ikincisi ise belirlenimsizliği esas almıyor muydu? Belirlenim mekanik bir toplum, belirlenimsizlik ise göçmen bir topluma indirgenebilir mi? Her iki soruya verilecek isabetli cevaplar geleceğin toplum ve bilimsel teorilerini öngörebilmemizi sağlayabilir mi?

Latour’un yaklaşımında doğa ve doğal olayların yarattığı özerkliği, ayrıca matematiksel doğrulamanın evrenselliğini bir yana bırakmaksızın muhtemelen onun varsayımlarını hemen kabul edebilmek kolay görünmemektedir. Bununla birlikte Isaac Newton’ın dünya tasarımı (doğa) ve bilim görüşüyle özellikle İngiltere’nin toplumsal deneyimleri birbiriyle uyumluydu. Çünkü Newton fiziği tüm evrene yayılmış kesin bir geçerlilik, tutarlılık ve tek tipliği esas alıyordu. Herhangi bir istisna yoktu. İngiltere de istisnaların olmadığı, ilke ve kuralların deneyimlere göreli değişkenliğinin bile totalde bir stabillik meydana getirdiği bir topluma sahipti. Öte yandan Alman fizikçi Max Planck ve onun takipçilerinin vücuda getirdikleri Kuantumcu dünya tasarımı ve bilim görüşü de özellikle Amerikan rüyasını meydana getiren toplumsal göç deneyimleriyle uyum içindeydi. Nitekim bizzat Almanya 19. yüzyılda (1871 yılında) kendi birliğini oluşturuncaya değin birçok parçadan ve mücadeleden müteşekkil idi. Kuantum fiziğini besleyen çeşitlilik ve kesinliğin öngörülemezliği olgusu her iki toplumun deneyimlerine de uygun görünmekteydi. Günümüzde Kuantum teorisinin evrensel bir matematiği ve her deneyde tutarlı doğal olayları kabul etmiyor oluşu Batı Avrupalı yerleşik bilim insanları arasında hâlâ yer yer anlaşılabilir görünmemektedir, ama göçmen, melez veya tek tip deneyimlere uzak bir hayat hikâyesine sahip her bilim insanı tarafından esas geçerli ve doğru bilim görüşü niteliğinde kabul edilebilmektedir. Bu vakıa, yapısalcı, postyapısalcı, Marksist varoluşçu ve postmodern felsefelerin içerisinde sosyal psikoloji incelemeleri ve pragmatizm kritiklerine fazla maruz kalmış bir filozof olarak Bruno Latour’un yaklaşımını makul göstermektedir.

Çin ve Hindistan başta olmak üzere Japonya, Malezya, Tayvan, Brezilya ve İran gibi ülkelerin 1950 sonrasındaki endüstriyel kalkınma, ekonomik gelişme ve bilimsel ilerleme deneyimlerine bakıldığında, -Latour’un analizinden hareketle- söz konusu toplumlarda alternatif bir bilimsel geçerlilik ve doğrulama yaklaşımının veya farklı bir matematiğin üretilememiş olduğu fark edilebilmektedir. Eğer Latour isabetliyse, ya bu toplumlar imitasyon yapmaktadırlar ya da Hinduizm, Budizm, Taoizm, Şintoizm, Asya Marksizmi ve İslâm deneyimleri henüz bilimsel bir paradigmayla sonuçlanabilecek bir bilinç aşamasına evrilememişlerdir. Çünkü Latour’un bazı önemli yorumcuları tersini söylüyor da olsalar, doğanın özerkliği ve evrensel bir matematik olanağı filozof tarafından reddedilmektedir. Çünkü Latour her şeyi insana bağlamaktadır. Özne felsefelerine bunca yoğunlaşmış bir filozofun Cogito (Düşünüyorum) geleneğine bağlanabilecek şekilde doğa ve matematiği göreli kılması anlaşılabilirdir. Bununla birlikte Latour muhtemel gelişmelerden ziyade gerideki gelişmeleri aydınlatmaya çalışmaktadır. Çünkü Hans-Georg Gadamer’in önyargı yaklaşımı da buna benzer bir görüşü dolaylıyordu. Fakat Gadamer incelemelerinin neredeyse hiçbiri gelecekteki gelişmeleri öngöremedi.

Türkiye adına benim Latour’un görüşünden çıkardığım netice iletişim toplumunun ve nitelikli insan kaynaklarının bütün kazanımların merkezinde yer aldığıdır. Pierre Bourdieu’nun sosyal ve kültürel kapital kavramları ile Robert D. Putnam’ın demokratik iletişim ile kültürün gelişimine dayalı sağduyu arasında kurduğu ilişki de bu vakıayı söylüyordu. Protagoras’ın insanın önceliğine yaptığı vurgu para, ekonomi, bilim, uygarlık ve başka her türlü kazanım için geçerli görünmektedir. Birbiriyle iletişim kurarak ve birbirinin öncelikle olumlu özelliklerini görmek isteyip beraber gelişme iradesini gösteren insan ve toplumlar alternatif bir doğa ve yeni bir matematik vücuda getirebilirler. Bilimsel paradigmalar adına Bruno Latour’un analizinden çıkartılabilecek bilim sosyolojisi sonucu bu gibi görünmektedir: İnsan her şeyin ölçüsüdür, ama sosyalliği mümkün olduğunca kapsamlı ve sürdürülebilir kılabildiği oranda.

Yorumlar (1)

Cemil KURT - 07 Mayıs 2023 15:01

Sayın Hocam kaleminize sağlık...
SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Sosyoloji
AKADEMİSYENLERİN İŞE ALIMI, SEÇİLMESİ VE ATANMASI

Sosyoloji28 Ekim 2024 23:25

AKADEMİSYENLERİN İŞE ALIMI, SEÇİLMESİ VE ATANMASI

Eşit Olmayanlara Eşitmiş Gibi Davranmak

Sosyoloji11 Ekim 2024 18:24

Eşit Olmayanlara Eşitmiş Gibi Davranmak

Cahil Toplum: Neden Toplum Giderek Cahilleşiyor?

Sosyoloji11 Ekim 2024 13:52

Cahil Toplum: Neden Toplum Giderek Cahilleşiyor?

Neyi Kaybettiğini Hatırla

Sosyoloji06 Ekim 2024 20:54

Neyi Kaybettiğini Hatırla

Toplumsal Olmayan Toplumsal Hayatımızı Düşünmek Üzerine

Sosyoloji01 Ekim 2024 19:24

Toplumsal Olmayan Toplumsal Hayatımızı Düşünmek Üzerine

Kadın ve Emek XI: Simone Weil

Sosyoloji15 Eylül 2024 21:14

Kadın ve Emek XI: Simone Weil

Otantikliğin Yitimi Üzerine

Sosyoloji21 Temmuz 2024 14:46

Otantikliğin Yitimi Üzerine

Yolunda Gitmeyen İşler Üzerine: Yaşadığımız Çağa Dair Bazı Sayıltılar

Sosyoloji07 Haziran 2024 12:47

Yolunda Gitmeyen İşler Üzerine: Yaşadığımız Çağa Dair Bazı Sayıltılar

Kadın ve Emek X: Rosa Luxemburg

Sosyoloji25 Mayıs 2024 18:54

Kadın ve Emek X: Rosa Luxemburg

Çekiçle Sosyoloji Yapmak: Yapısöküm, Bakım ve Onarım İşleri Üzerine

Sosyoloji12 Mayıs 2024 15:30

Çekiçle Sosyoloji Yapmak: Yapısöküm, Bakım ve Onarım İşleri Üzerine